ÜYE GİRİŞİ / ÜYE KAYIT
ÜYE GİRİŞİ / ÜYE KAYIT

Ahmed Cevdet Paşa ve Mecelle

Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, Prof Dr. Ekrem Buğra Ekinci

Yayınevi:KTB Yayınları
Baskı Yılı:2008
Alıntı Sayfası: 137
ISBN: 978-9944-527-2-5
Alıntı Yapan: Hızır Reis
Okunma Sayısı: 4051
Post

Madde 67. Sâkite bir söz insâd olunmaz.

Lâkin ma’râz-ı hâcette sükût beyandır.

(lâ yünsebü li-sâkitin kavlün es-sükûtü fi ma’radı’l-hâceti beyân)

Yani sükût eden kimse için, “Şu sözü söyledi” veya “Şu sözü söylemek istedi” denilmez. Ancak söylenecek yerde söz söylemezse, sükût söz yerine geçer; bu sükûtu ikrar ve beyân addolunur. Bir başka deyişle her zaman “Sükût ikrardan gelmez.”

        Bir kimse bir başkasının malını o kimsenin gözü önünde telef etse, malın sâhibi de sükût etse buna razı olduğu manasına gelmez.

        Fuzûlî denilen ve vekaletsiz iş gören kimse için de aynı hükümler caridir. Müvekkil durumunda bulunan kimsenin susması, fuzulinin onun hakkında yaptığı akdi kabul ettiği manasına gelmez. Bir kimse, bir başkasının namına, ama onun vekaleti olmaksızın, bir akid yapsa, mesela malını satsa veya bir mal satın alsa, buna fuzulî denir. O diğeri bu akdi işittiğinde kabul edip icâzet (izin) verirse, akid muteberdir. İcazet vermezse muteber değildir. Fuzulînin işini duyup da susması, kabul ettiği manasına gelmez.

        Bu kaidenin istisnaları vardır:

        Bir kimse bir başkasına “Bu malı sana emanet bırakıyorum” dese, öbürü ise hiçbir şey söylemese, emaneti kabul etmiş sayılır.

        Nikah akdinde, bikr-i bâliganın (bakire kızın) susması nikahı kabul ettiğini gösterir. Çünki örf ve âdete göre bakire kızlar, mahcubiyetleri sebebiyle, nikah akdinde açıkça kabul beyanında bulunmazlar. Ama dul kadınlar için sükût kabul ettiği şeklinde tefsir olunamaz.

amazon.com.tr'deki Bunuokudunmu dükkanından satın almak için tıklayın.

Yorumlar

Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.