Edebiyat Kategorisindeki Alýntýlar

Vaktiyle, çok küfürbaz bir adam yaþarmýþ. Zamanla, kendisine yakýþtýrýlan küfürbazlýk þöhretine tahammül edemez olmuþ. Soluðu bir tekkede almýþ ve durumu tekkenin þeyhine anlatýp sýrf bu huyundan vazgeçmek için derviþliðe soyunmaya geldiðini söylemiþ. Þeyh efendi bakmýþ, adamýn niyeti halis, geri çevirmek olmaz, matbahtan bir avuç bakla tanesi g ...

Sitem ve kýnamanýn kalpleri bir çatýþmada bir araya getirmesi gibi, akýllý, hikmetli insanlarýn da gençliðin düþleriyle, öðrenmenin zevklerini bir araya getirebileceði günler gelecek mi? Öðretmenin doðanýn kendisi, okuttuðu kitabýn insanlýk ve insan sevgisi, okulun da her yöne sýnýrlarý açýk bir hayatýn kendisi olduðu günler gelecek mi? Bilmiyor ...

Kýymetli dostum! Þu dört þey haricinde nefsi öldürmek mümkün deðildir. Sana söyleyeceðim, öðren! Suskunluk hançeri, açlýk kýlýcý, yalnýzlýk mýzraðý ve gece uyumama miðferi... Bu silahlarý kuþanmayan kimse, nefsinden asla kurtulamaz. Lanetlenmiþ þeytan, kalbi Allah'ý zikretmeyen kimsenin yoldaþýdýr. Þeytan, dünyadakilerin kalbini süsleyince o kim ...

Ebû Bekir-i Vâsýtî, kendi âleminden sýyrýlýnca bir týmarhaneye gitti. Orada bir delinin sarhoþ hâlde nâra atýp el çýrpmakta, neþeden oynayýp zýplamakta olduðunu görd. Ona, "Ey gafil! Adamakýllý iplerle baðlanmýþ, 'adeta kahrolmuþsun, þu zindanda. Fakat görüyorum ki sevinç içindesin. Söyle bana bu neþe nedir? Köle olmuþsun, neden kendini hür saný ...

Bir de bunlar Hasankale'ye dahil olup orada sual eylediler. Meðer bu þehrin ters adamlarý var idi. Ýçlerinden biri de "Ben keþiþ filan bilmem" dedi. Öbürü "Çünkü bu adam Hak âþýkýdýr dersin. Ben onu tecrübe ederim," deyip bir sað adamý tabuta koyup musallaya koydular. Kerem bu ahvali görüp Sofu'ya "Sofu kardeþ, getir þu benim sazýmý, zira, bizi ...

Dünya hayatý fani, gün gelir gidersin
Burada uykudasýn ölür uyanýrsýn
Dünya nimetleri gelip geçici
Yaþamý ise bomboþtur
Düþün ki çöktürdün deveni
Bir gece konaklayýp sonra kalkar gidersin

Derler ki bir gün bir grup tilki avlanmak için çýkmýþlar. etraflarýna bakýnýrken irice bir deve ölüsüne rastlamýþlar. "Bu bize uzunca bir vakit yeter. Ama onu aramýzda paylaþtýrmasý için güvenilir bir hakem bulalým. Kendisine de biraz pay veririz. Yoksa aramýzda güçlüler zayýflarý ezer, haklarýný alýrlar. Zayýflar da helak olup gider. Ama dediði ...

Hükümdar Yunan vezirine demiþ ki: "Senin için Bilgeye karþý kýskançlýkla dolmuþ; sýrf bu yüzden onu öldürmemi istiyorsun. Ondan sonra ne olacak? Sinbad'ýn þahini öldürüp de piþman olmasý gibi piþman olacaðým." Vezir: "Bu nasýl olmuþ ki?" diye sorunca Hükümdar anlatmaya baþlamýþ:

"Anlatýldýðýna göre bir zamanlar Fars hükümdarlarýndan biri ...

Tasavvuf belli baþlý iki mezhebe ayrýlýr: Bunun birisi kýdem-i evvelde müþâhede-i hak yani "müessirden ensere intikal" usûlüdür ki, bu mezhebin müvverici "Seyyid Hasan Ali eþ-Þâzili" addolunur. Maamâfih bu mezhebi Þeyh-i Ekber Muhyiddin-i Arabî'nin iltizam ettiði muhakkaktýr. Filvâki zamanýmýzda "Þâziliye" ve "Melâmiye" tarikatlarinde câri olan ...

Usûl ilmi, tasfiye-i bâtýnî yani mehâsin-i ahlâkiyeyi behemahal kâfil deðildir. Vâkýan ilim, sahibini birçok kabâyýh ve fezâyýhtan kurtarýr. Zira redâet-i ahlâkiyenin çoðu cehlden ileri gelir. Lakin bilmek ile yapmak arasýndaki fark büyüktür. Bu sebebe mebni usûl ilmi ile " ma'rifetullah"ýn mukaddemâtý ve hele sûreti her vakit kâbil-i tahsil ise ...

*1958 yýlýnýn Temmuz ortalarýnda, Maraþ'ta, Çocuk Bahçesi'nin önünden geçmekte olan genç bir adamý iþaret ederek: "Ýþte Nuri Pakdil bu!" dedikleri zaman gördüðüm kiþiye hem hayret etmiþ, hem hayran olmuþtum. Bu kiþi, âdeta yürüyen bir kafadan ibaretti. Bu kafa, usturayla kazýtýlmýþ saçlarýyla beyaz, parýldayan bir tunç yontu halinde önümüz ...

*Kimi Þarklý ýrk ayrýmcýlýðý uygularken kimisi de ayrýmcýlýða karþýysa, "özünde hepsi Þarklý" dersiniz ve sýnýfsal çýkarlarýn, siyasal koþullarýn, iktisadi etmenlerin konuyla hiçbir ilgisi kalmaz. Ya da Filistinli Araplar Ýsrail'in kendi topraklarýna yerleþmesine, ...

"Ben, kendi payýma, Þarkiyatçýlýðýn, akademik ya da araþtýrmaya dayalý biçiminde savlandýðý gibi Þark'a iliþkin, gerçeði yansýtan bir söylem olmasýndan çok, Þark üzerindeki Avrupa-Atlantik iktidarýnýn bir göstergesi olmasýnýn özel bir deðer taþýdýðýna inanýyorum." (s.16)

"Þarkiyatçýlýk, stratejisi gereði, Batýlýya görece üstünlüðünü hiç ...

Ekâmil-i pîrân-ý halvetiyeden bir zât-ý âlînin sohbetiyle müþerref olduðum ve henüz hâlet-i ibtidâiyyede bulunduðum bir zamanda idi ki bir gün huzuruna dahil olmuþtum. Fakîr, Þeyh Hazretleri'nin pek sevgilisi idiysem de esmâ ve merâtib cihetiyle hiçbir terfi gösteremediðimden, "tarîkat ve sülûk" itibariyle binlerce bâlið olan ceyþ-i müridânýn dü ...