ÜYE GİRİŞİ / ÜYE KAYIT
ÜYE GİRİŞİ / ÜYE KAYIT

Şarkiyatçılık / Batı'nın Şark Anlayışları

Edward W. Said

Yayınevi:Metis Yayınları
Baskı Yılı:2004
Alıntı Sayfası:
ISBN: 975-342-236-9
Alıntı Yapan: Yahya Bereket
Okunma Sayısı: 1734
Post

"Ben, kendi payıma, Şarkiyatçılığın, akademik ya da araştırmaya dayalı biçiminde savlandığı gibi Şark'a ilişkin, gerçeği yansıtan bir söylem olmasından çok, Şark üzerindeki Avrupa-Atlantik iktidarının bir göstergesi olmasının özel bir değer taşıdığına inanıyorum." (s.16)

"Şarkiyatçılık, stratejisi gereği, Batılıya görece üstünlüğünü hiç yitirmeksizin Şark'la kurabileceği bir olanaklı ilişkiler dizisi sağlayan bu esnek konum üstünlüğüne dayanır hep. Başka türlü de olamazdı zaten, hele Rönesansın sonlarından bugüne uzanan görülmedik Avrupa hükümranlığı döneminde. Bilim adamları, araştırmacılar, misyonerler, tüccarlar, askerler, Şark'tan pek bir direniş görmeksizin Şark'ta bulunma ya da Şark'ı düşünme imkânına sahip oldukları için Şark'taydılar, Şark'ı düşündüler. Şark bilgisi genel başlığı altında ve -onsekizinci yüzyılın sonlarında başlayan- Şark üzerindeki Batı hegemonyası şemsiyesinin gölgesinde, üniversitede araştırılabilecek, müzede sergilenebilecek, sömürge yönetimince yeniden yapılandırılabilecek, insanla evrene ilişkin antropoloji, biyoloji, dilbilim, ırk ve tarih tezlerinde kuramsal olarak açıklanabilecek, gelişmeye, devrime, kültürel kişiliğe, ulusal ya da dinsel karaktere ilişkin iktisadi ve sosyolojik kuramlara elverişli karmaşık bir Şark çıktı ortaya." (s.17)

"Araştırmacıyı, yaşam koşullarından, bir sınıfa, bir inanç öbeğine,, bir toplumsal konuma -bilinçli ya da bilinçsiz bağlanmışlığından ya da sırf toplumun bir üyesi olarak hareket etmekten uzak tutacak bir yöntem henüz henüz geliştirilebilmiş değildir. Bunlar araştırmacının meslek gereği yapıp ettiklerini etkilemeyi sürdürecektir; oysa, araştırmalar ile araştırmaların sonuçları, doğal olarak, kaba günlük gerçekliğin yasaklamaları ve sınırlandırmaları karşısında görece özgür bir düzeye varmayı hedefler. Çünkü bilgiyi üreten bireyden (kuşatıcı, kafa karıştırıcı yaşam koşullarıyla birlikte bireyden) görece daha tarafsız olan "bilgi" diye bir şey vardır. Yine de bu tarafsızlık bilgiyi kendiliğinden siyasetdışı kılmaz." (s.19)

"Şarkiyatçılık gibi bir emperyalist geleneğin oluşturulmasına hangi düşünsel, estetik, bilimsel, kültürel kuvvetler eşlik etti?
Filoloji, sözlükbilim, tarih, biyoloji, siyaset ile iktisat kuramı, romancılık ve ozanlık, Şarkiyatçılığın genel çizgileriyle emperyalist olan dünya görüşünün hizmetine nasıl girdi? Şarkiyatçılıkta ne gibi değişimler, ayarlamalar, tasfiyeler, hatta devrimler olmuştur?" (s.24)

"Şarkiyatçılığın bir anlam taşıması Şark'tan değil tümüyle Batı'dan kaynaklanır; Şarkiyatçılık taşıdığı anlamıo, doğrudan doğruya, Batı'nın -Şark'ı görülür, açık, ilgili söylemde "orada bulunur" kılan- türlü temsil tekniklerine borçludur. Bu temsil biçimleri, etkileri açısından, krumlara, geleneklere, uzlaşımlara, üzerinde uzlaşılmış anlama şifrelerine dayanır; uzak, belirsiz bir Şark'a değil." (s.31)

"Bu çalışmadaki kişisel yönelimlerin çoğu, iki İngiliz sömürgesinde geçmiş çocukluğumdan kalma bir "Şarklılık" bilincinden gelir. Bu sömürgelerde (Filistin ile Mısır) ve ABD'de gördüğüm eğitim, baştan sona Batı usulü bir eğitimdi, ama derinde yatan o ilk bilinç varlığını hep korudu. Şarkiyatçılık incelemem, birçok yönüyle, kültürün -egemenliği tüm Şarklıların yaşamında pek güçlü bir etken olmuş olan kültürün- bir Şarklı olarak benim üzerimdeki izlerinin dökümünü yapma girişimiydi. Müslüman Şark' benim için zorunlu bir ilgi odağı olmasının nedeni de budur. (...) Kitap boyunca, hem eleştirel bir bilinci hem de -eğitimimden bana kalan hayırlı mirası-  tarihe, beşeri bilimlere, kültür incelemelerine özgü araçları kullanmayı, olabildiğince kuvvetle, olabildiğince akılcı bir biçimde sürdürmeye çalıştım. Ancak, tüm bunlarda, "bir Şarklı" olmanın kültürel gerçekliğini, Şarklı olmanın getirdiği bakış biçimini hep korudum." (s.35)

"Bir Filistinli Arabın Batı'daki, özellikle de Amerika'daki yaşamı, umut kırıcı. Amerika'da, Filistinli Arabın siyasal açıdan var olmadığına, var olmasına izin verildiğinde de ya bir baş belası ya da bir Şarklı olarak var olduğuna dair neredeyse tam bir mutabakat var. Irkçılıkla, kültürel klişelerle, siyasal emperyalizmle, Arapların ya da Müslümanların maruz kaldıkları insandan sayılmama ideolojisiyle oluşan ağ gerçekten çok güçlü; her Filistinlinin benzersiz, cezalandırıcı bir yazgı olarak duyumsadığı şey de bu ağdır zaten. ABD'de, Yakındoğu'ya akademik ilgilerle el atmış hiç kimsenin -yani hiçbir Şarkiyatçının- kültür ve siyaset bakımından Araplarla içtenlikle özdeşleşmemiş olduğunu görmek, Filistinli için durumu daha da beter kılar; kimi düzeyde özdeşleşmeler olmuştur elbette, ama bunlar hiçbir zaman liberal Amerika-siyonizm özdeşleşmesi gibi "makbul" olmamıştır, hepsi de üyeleri tarafından ya kaypak siyasal, iktisadi çıkarlar (örneğin petrol şirketleri veya Amerikan Dışişlerinin Arap bölümü) ya da din nedeniyle, onulmaz biçimde örselenmiştir sık sık." (s.36)

amazon.com.tr'deki Bunuokudunmu dükkanından satın almak için tıklayın.

Yorumlar

Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.

Esere İlişkin Diğer Alıntılar


Baskı Yılı: 2004
Alıntı Sayfası:
ISBN: 975-342-236-9

*Kimi Şarklı ırk ayrımcılığı uygularken kimisi de ayrımcılığa karşıysa, "özünde hepsi Şarklı" dersiniz ve sınıfsal çıkarların, siyasal koşulların, iktisadi etmenlerin konuyla hiçbir ilgisi kalmaz. Ya da Filistinli Araplar İsrail'in kendi topraklarına yerleşmesine, ...

Devamı Facebook Twitter Google+ Pinterest