Motor sesleriyle sarhoş, çarklardan, kayışlardan dökülen nağmelere kapıl. Metal parıltısı karışsın gözbebeklerine, kanlı kanlı bak. Elindeki anahtarın ismi gavurcadır, ezberle. Bu efsunkâr gece uzar gider yıldızlara kadar. Düş içine, düş içinde. Sakın altıotuzbeş trenini unutma. Koşacaksın. Nefes nefese kalacaksın. Siren sesleriyle ürpereceksin. ...
Hikaye Kategorisindeki Alıntılar
Sevincini Bulmak
Mustafa Kutlu
Ayda bir de olsa mutlaka Ali'nin aşiretini ziyaret edip kaynanamın elini öpüyorum.
Namaz vakti gelip namazımı kılıyor olmam aşiret içinde tuhaf bir rüzgâr estirmiş..
Ali anlatıyor. İnanmayanlar var, takdir edenler, şaşıranlar, ikimizin birden tarikata girdiğimizi söyleyenler, endişe edenler, kafayı yediğimizi ileri sürenler, hası ...
Tuhaf ve Kısa Öykülerde İstanbul
Haldun Hürel
Ne acıdır ki, günümüzdeki Fatih'in Horhor semtindeki koskoca yeniçeri kışlasından geriye bir tuğla parçası dahi kalmamıştır. Biz "tarihi temizlemeyi" çok iyi beceriyoruz doğrusuç Hani derler ya... Bu konuda "üstümüze yoktur!.."
Kanuni devrinde Şehzadebaşı'ndan buraya nakledilen yeniçeri odalarının önündeki meydan, "meydan-ı lahm" diye an ...
İyiler Ölmez
Mustafa Kutlu
Civan yorgun argın yatağa uzandığında bir süre uyuyamadı. Gecenin seslerini dinledi, uzaklarda bir köpek havlıyor, ağırdan yağan yağmur damlaları saçaklardan pıt pıt ederek düşüyordu.
Tavana baktı.
Sokak lambasının ışığı altında tavanda haritalar, hikâyeler, sinemalar.
O gün anasının çeyiz sandığını açmış, en üstte babası ...
Bostan
Sadî
Kendin gibi fani bir insanın aşkı senin gönlünü alıp götürdü. Uyanıkken gönlün onun yanağıyla, beniyle,uykudayken de onun hayaliyle meşgul oluyorsun. O kadar samimiyetle bağlanıyorsun ki, onun varlığıyla senin gözünde cihan bir hiçten ibaret kalıyor. Sevgilinin paraya pula rağbeti yoksa senin yanında da altınla toprağın bir farkı kalmıyor. O sen ...
Sevincini Bulmak
Mustafa Kutlu
Tanpınar'ın "Günlükler"i yayımlandı. Kitabı okurken içime zehir yeşili bir acı çöreklendi. O kadar sevdiğim, saygı duyduğum bir insanın özel hayatına vakıf olunca, gayrı ihtiyari "Bu mu koca Tanpınar?" demişim. Karşımda bir zavallı var. Kelime yersiz ve kaba kaçtı. Çaresiz daha uygun. İnsan üzülüyor. Türkiye'nin önde gelen üç beş fikir ve sanat ...
İyiler Ölmez
Mustafa Kutlu
Samimiyet ilerleyince Ruhi bu iki fakir çocuğu yemeğe götürmeye başladı. Tabi burası küçük yer. Görüldü, haklarında dedikodu yapılmaya başlandı. İş okul müdürüne intikal etti. Ruhi:
- Bu iki çocuk çok kabiliyetli, ilgilenirsem ilerde çok iyi ressam olurlar, diyordu.
Okul müdürünün bu laflara karnı toktu.
- Burası küçük ye ...
Yüzümü Tanı
Betül Nurata
Hiç kırk yaş suratlı çocuk görmemiştiniz mesela. Kapıda hiç bekletilmemiştiniz. Siz hepiniz de misafirdiniz mesela. O kapıda siz, siz ve siz de bekliyordunuz. Hiçbir çocuk, “bir dakka, odayı toplayalım” dememişti, yalan mı? Siz de oradaydınız, gördüm evet, hepiniz camlara yapışmış bakıyordunuz. Orada kalmaya devam. Ne vakte kadar dağılabiliriz, ...
Mesela
İskender Pala
Ne garip insanlar olduk? Her şeyi eleştiriyoruz; bize göre herkes hatalı. Bütün kötülükler başkalarının marifeti. Başımızdakiler hep yanlış yapıyor... Hakem hep yanlış kararı veriyor. Öğretmen sanki hep öğrencinin aleyhine çalışıyor. Amirler hep memurları eziyor vs. vs. Hiç kimse kendisinde bir tek leke görmüyor da olumsuzlukların hepsini başkal ...
Mesela
İskender Pala
Fakirlik boynunu bükmüştü. Üstü başı iyiden iyiye dökülüyordu. Sonbahar ayazı bağrını titretmiş, ayakkabısının altındaki delikten çorapları sırılsıklam olmuştu. Ruhunda bir sıkıntı ile bir camiye vardı. Hem ayağını yıkayıp kurutmak, hem namazını kılmak, belki bir de unutulmuş ayakkabı var ise tedarikine bakmak emelindeydi.
Şadırvana yakl ...
Yüz
Sadık Yalsızuçanlar
Kurşuni akşamı sabah sanıyor ölü balıklar gibi kokuyorsun. Şarkı söylemeyi öğrenen fahişe gibisin. Gözlerindeki intihar da senin değil, bir ömür böyle geçti, ey sevgili seni soyutlamıyorum iki yüzlü bir cehennem çukuruyum seni somutlamıyorum ateşi satın almak istiyorsun ateşçi nefsim sahibine vermekten ürktün çabaların seni kurnaz gösteriyor san ...
Hesap Günü
Mustafa Kutlu
Musallada bir tabut, yeşil örtü üstünde, yapayalnız.
İkindi okunmuş, namaz kılanlar camiye girmiş, kılmayan kalabalık cami duvarına yanaşıp saçak altına sığınmış.
Alafranga bir muhit ama gelin durumu izah edin. Erkekler cami duvarında, kadınlar şadırvan altında. Haliyle haremlik, selâmlık olmuş.
Böyledir.
Kenarın ...
Taşralı
Nurettin Topçu
Genç muallim ertesi sabah köyü terk eden erkadaşlarını selametlerken, çantasından çıkardığı dilekçeyi onlara vermiş "Bunu vilâyet maarif idaresine verin. Ben burada ilkokul öğretmeni olup kalacağım. Dileğimi kabul ederler zannediyorum. Alacağınız cevabı tez bana bildirin. Ben burada kalıyorum arkadaşlar... Size uğurlar olsun!" demişti. Her ne ka ...
Arkakapak Yazıları
Mustafa Kutlu
Derken kuyruk sokumumda bir sızı, içim ürperiyor, ne oldu
Olan şu: Şu civcivler var ya, şu civcivler Aralarında bir garip, zayıf, belki de topal biraz öyle biri var İşte onu gözlerine kestirmiş öbür besililer ve tırnakları sağlam olanlar inanılacak gibi değil ama böyle Bu civcivler nasıl bir ananın evladı olmalılar, metal bir ananın Acab ...
Ya Tahammül Ya Sefer
Mustafa Kutlu
Siyaset çirkefti. İnsanların birbirini yediği, insanların alınıp satıldığı yerdi. Doğru. Ama şurası var; buna da bir haysyet kazandırılamaz mıydı? İşte Hüseyin Avni Bey. Siyaset meydanında halvet-der-encümen olamaz mıydı? Sonra nedir bu küçük çırpınışlar? Bu kendinden başkasını yok saymalar. Dışarıda akıp giden bir hayat var. Hayır, ona büsbütün ...
Rüzgârlı Pazar
Mustafa Kutlu
İnsanlar nereye gittiklerini biliyor mu acaba? Nereden gelip nereye gittiklerini. Duran çocuk; şunu bil ki, işte bu yollar, bu arabalar, bu sel olmuş akan sarı kırmızı ışıklar arasında âdemoğlu bu sorunun cevabını unuttu. Hatırlamak da istemiyor. Hatırlamak isteyenleri tersliyor, saf dışı bırakıyor. Amaan... Boşver. Ne demiş köylümüz: Sür eşşeği ...
Tirende Bir Keman
Mustafa Kutlu
Haydarpaşa'dan karşı yakaya baktı. O kadar baktı ki yorulup merdivenlere oturdu.
Martı sesleri ve deniz kokusu.
Cibali'yi, çocukluğunu, babasını, Haliç'i, Semiramis'i, sahneye ilk çıkışını, ilk çaldığı parçayı neler, neler, neler...
İstanbul ne söze sığar, ne yazıya. "Neler çeker bu gönül söylesem şikayet olur" Bunu beste ...
Menekşeli Mektup
Mustafa Kutlu
Hayat; iş, bar-bira, ev, televizyon arasında sıkışıp kalmış donuk bir fotoğraf. Bu donuk kareyi harekete geçirmek için bütün bir yıl çalışıyor, özlemle tatil ipini çekiyorlar. Bir turizm şirketinin düzenlediği tura katılıyorlar. Genellikle güneş-deniz-kum-içki-seks paketini seçiyorlar. Hani ne derler "çılgınca eğleniyorlar". Bana kalırsa bu "eğl ...
Nur
Mustafa Kutlu
Ovayı seyretmeye dayanamıyor Nur. Kalkıp otele gitmeli, yatağa girmeli, yorganı başına çekip karanlıkta kaybolmalı. Nihayetinde Şeyh Nur'u çağırdı. "Senin nasibin bizde değil kızım" dedi. Nur kederle başını öne eğmişti. Şeyh onu teskin etti: "Ama aşk ile yola çıkmışsın, merak etme ya sen onu bulursun ya da o seni".
Bunu bir müjde kabul e ...
Rüzgarlı Pazar
Mustafa Kutlu
Bir zaman susuyoruz.
Söz bitiyor bazen.
Sözün gücü de derde derman olmaya yetmiyor demek.
Yetmiyor ya şu yaşadığımız günlerde ne çok konuşan var. Niçin konuşuyor bu adamlar, ne diyorlar? Sayısına bereket bir sürü TV kanalı, bir yığın konuşmacı-tartışmacı-politikacı-uzman-bil ...