Tanpınar'ın "Günlükler"i yayımlandı. Kitabı okurken içime zehir yeşili bir acı çöreklendi. O kadar sevdiğim, saygı duyduğum bir insanın özel hayatına vakıf olunca, gayrı ihtiyari "Bu mu koca Tanpınar?" demişim. Karşımda bir zavallı var. Kelime yersiz ve kaba kaçtı. Çaresiz daha uygun. İnsan üzülüyor. Türkiye'nin önde gelen üç beş fikir ve sanat simasından biri böyle yaşamış demek.
Kimin ne yaşadığını bilemiyoruz.
Günlük tutanlar, hatıra yazanlar ileride okunacak diye bir endişenin tutsağı olarak çokluk hadiseleri kendine yontar, samimi olamazlar. Tanpınar bunu aşmış görünüyor. "Ben buyum" diyor sızlanarak, bilinmesini istiyor.
Nasıl bir ruh hali, mazeret arıyor diyeceğim ama hayır. Gerçekten itiraf ediyor. Geciktim, her şey yarım kaldı, diyor. Arkadaşı Ahmet Kutsi Tecer'e yazdığı bir mektupta "şiiri beceremedim" demiş. Oysa günlüklerinde "ben şairim" diyor "sadece şair". Belki de kabul görmeyi, beğenilmeyi, hakkının teslim edilmesini istiyor. Ne yazık kimse oralı değil. "Sükut suikastı" ile karşılaşmış. Yaşarken değeri bilinmemiş. Hatırlıyorum. Bir dergide dönemin iki tanınmış siması Tanpınar'ı tartıştılar. Garip olan şu: "Sağcı mı, solcu mu" tartışması idi bu ve o yıllarda "solculuk" baştacı edildiğinden Tanpınar'ı bir yere koyamadılar. Madem solun değil, öyleyse önemli değil dendi. Yazık. Türk fikir ve sanat ortamı uzun yıllar bu ölçüyü kullandı.
Günlüklerde bu durum için şöyle diyor: "Solcu gizli, musır ve cahil. Sağcı, milliyetçi geçinenlerin hepsi cahil ve kupkuru. Ortadakiler darmadağını. Hemen hepsi zevksiz ve tahammülü güç. Biraz zevki ve anlayışı olanlar kıskanç, Yarabbi ne kadar yalnızım".
Kendini arafta görüyor. Tıpkı Cemil Meriç gibi. Türk aydının uyanık zekâları Tanzimat'tan itibaren inancını kaybetmenin dramını yaşadı. İdeoloji serabına kapılanların durumu acıklıdır. Aydınların çoğu, bilhassa edebiyat Batı'yı takip ve taklit etti. Yerli ve milli olan belki Yahya Kemal'dir. Degâh mecmuası Kuvayı Milliye'den yanadır. Cumhuriyet çocukları redd-i miras etti lakin yıktığının yerine yeni bir şey koyamadı. Mesela "İkinci Yeni". Ne diyorlar? "Şiir çıkmazda çünkü insan çıkmazda." Arafta kalmak ile "çıkmaz" konusunda fikirlerim var. Özellikle kendi değerlerimize dönmek hususunda.