Ayda bir de olsa mutlaka Ali'nin aşiretini ziyaret edip kaynanamın elini öpüyorum.
Namaz vakti gelip namazımı kılıyor olmam aşiret içinde tuhaf bir rüzgâr estirmiş..
Ali anlatıyor. İnanmayanlar var, takdir edenler, şaşıranlar, ikimizin birden tarikata girdiğimizi söyleyenler, endişe edenler, kafayı yediğimizi ileri sürenler, hasılı bizi bir yere koymakta zorlanmışlar.
Oysa aşiret mensuplarına tek tek sorsan hepsi "Elhamdülillah Müslümanım" der.
İşte Cumhuriyet Türkiyesi'nde zengin, kültürlü, seçkin bir aile. İslâmiyet ile münasebetini bir yere koyamamış. Bu sebeple toplumda tuttuğu yeri sağlama almak için dini görmezden geliyor. Din olsun ama bize karışmasın. Cenazelerde hatırlarız onu. Bu ikircikli tutum toplumu gerdi. Dindar zümreyi devre dışı bırakmak mümkün değil. Hadi tek parti idaresinde vatandaşı zapt u rapt altında tutmak bir yere kadar mümkündü ama demokrasiye geçtik deyince barajlar patladı. Bu sebeple gönül rızası ile imzalanan bir toplum sözleşmesi vücut bulmadı.