En Çok Okunan Alýntýlar

Bir gün Fahreddin Efendi Hazretleri, Celâl Hocaefendi'nin talebe yetiþtirmekte ve mektep oluþturmaktaki kabiliyetini bildiði için ona þöyle der; "Ýtalyan mektebi var, Fransýz mektebi var. Niye siz de Arapça tedrisat adý altýnda böyle bir din-diyanet öðreten okul açmýyorsunuz? Adamlar böyle mektepler kurarak hristiyanlýðý öðretiyor. Sizler de lis ...

Her þeyden önce asýrlardýr birçok dinî, etnik ve coðrafi farklýlýðý problemsiz olarak içinde barýndýrmýþ olan Türk halkýnýn esas itibariyle bir arada yaþama diye gerçek ve hayatî bir problemi olmamýþtýr. Bütün olumsuz yönlendirmelere ve biçimsizleþtirme gayretlerine raðmen bugün de esas itibariyle yoktur. Uyarýlmýþ problemler hariç Türkiye'de hâ ...

Yûnus, bir vahdet-i vücûdçudur. Fakat bu tesbitimiz doðru anlaþýlmalý, bu cümleye felsefi bir anlam yüklenmemelidir. Zira Yûnus, vücûd birliðini yaþayarak idrâk etmiþtir.

Mâlumdur ki, vahdet-i vücûdu idrâk edenlere göre, âlemde bir tek hakîkat ve vücûd vardýr. Allah mutlak ve tek varlýktýr. Onun varlýðýnýn bir sebebi, baþlangýcý ve nihay ...

Madde 67. Sâkite bir söz insâd olunmaz.

Lâkin ma’râz-ý hâcette sükût beyandýr.

(lâ yünsebü li-sâkitin kavlün es-sükûtü fi ma’radý’l-hâceti beyân)

Yani sükût eden kimse için, “Þu sözü söyledi” veya “Þu sözü söylemek istedi” denilmez. Ancak söylenecek yerde söz söylemezse, sükût söz yerine geçer; bu sükûtu ikr ...

Yûnus Emre, "Ganî Cebbâr aþk erine bin Hamza'ca kuvvet verir/Daðlarý yerinden ýrar yol eyler dosya gitmeðe" derken, âþýkýn, tevhidin ve muhabetullah ile elde ettiði manevi kuvvetini bin Hamza'nýn kuvvetine benzetmektedir. Hazret-i Hamza'nýn þecaati, gücü ve Peygamberimize olan sevgisi nasýl ki Ýslam'ýn önündeki bazý engelleri kaldýrdýysa, âþýk s ...

"Ölmeden önce ölmenin timsali" Hýzýr, sûfîlerin menkýbelerinde sýkça atýf yaptýklarý biridir. Ýbnü'l Arabî'nin "Hýzýr nasýl Hýzýr oldu?" sorusuna verdiði cevap tasavvufun nasýl bir hizmet ve iþ ahlâký geliþtirdiðini anlamamýzý saðlayacak bir cevap olduðu kadar tasavvufun herhangi bir meseleyi 'pratik' bir gayeyle ele alýþýný da gösterir. Bu ceva ...

Beþ yýl önce, Ýslamîn gurur verici ama dert dolu liderliðinden vazgeçmeye karar veren Türk Devleti, takip eden devrimlerle Ýslam dininden kopmasýný tamamladý. Fakat, Türk halký Alparslan'ýn Malazgirt'te Bizans Ýmparatorunu esir ettiði günden beri kendilerinin ve düþmanlarýnýn kanlarýný su gibi akýttýran inancý unutacak gibi görünmüyor.

T ...

Batý toplumunda muharref Hristiyanlýk deðerini yitirdiðinden beri onun yerini bilim alacaktýr. Vahyin ürünü, aklýn ürününe feda edilmiþtir ve insanlara mutlak bir þeyler söylemek gereklidir, bu iþi de bilim yapmaktadýr. Bizdeki Batý takdirkârlarýnýn ise bu tahlil ve tartýþmalara girecek halleri yoktu. Onlar sabýrsýzlýkla þimendifere binmek istiy ...

"Naslarda sýrat-ý müstakim, þeriat, tarikat þeklinde zikredilen doðru yol, ana yol gibi kavramlar sürekli insaný maksada götürecek araçlarý ve bunun için gerekli ahlaklanmayý anlatan kavramlardýr. Gaflet ise dalalet, hayret ve cehaletin ortak vasfýdýr: durumun vahametinden habersiz kalmak!" (s.141)

"Tasavvuf tövbe ile baþlar: ilk makam t ...

Üzüntü üstüne üzüntü, gözyaþý üstüne gözyaþý... Ebû Tâlib'in acýsý henüz soðumamýþ iken, taze toprak kokusu henüz gülümün dimaðýndayken acý tatlý günleri paylaþtýðý, çocuklarýnýn annesi, hayat arkadaþý ve iman yoldaþý Hatice de yataða düþmüþ, kuþça caný çýrpýnmaya baþlamýþtý. Gülüm ellisine yaklaþmýþtý ve yirmi beþ yýllýk eþi Hatice ahiret yolcu ...

... tasavvufun insanda açýða çýkarmak istediði þey, insanýn ilâhî, aslî, ölümsüz yönüdür. Ölümsüz yönünü yeryüzünde, daha dünya hayatýnda yaþýyor iken  tadýyor olmak, o insaný hem yeryüzü hayatýnda daha kaliteli bir hâle getirir bireysel olarak, hem çevresini güzelleþtirir. Sosyolojik anlamda baktýðýmýz zaman, o idrake varan insan daha sabýrlý, ...

Musa ile Harun arasýndaki tartýþmanýn nedeni, Musa'nýn Samirî'nin hareketine karþý Harun'un etkisiz kalmasýna kýzmasý deðildi. Musa'nýn kýzgýnlýðý, aðabeyinin bir þeye tapmanýn anlamý hakkýndaki bilgiziliðinden kaynaklanmýþtý. Harun'un gerekçe olarak Ben kavmimi bölmekten endiþe ettiðim için onlara bir þey demedim demesi de, Musa'nýn kýzgýnlýðýn ...

Abdülmuhyî o kuldur ki kalbini diriltmiþtir. Bu dnyanýn hayvanî özellikleriyle dolu olan bir kalp ölüdür. Bu dünyadan arýnmýþ olarak Hakk'tan gayrýya mihman olmayan kalp ise canlýdýr ve Allah'ýn hakiki evi de odur. Böylesi bir kula Allah Teâlâ, týpký Cenâb-ý Isâ (as)'ya ihsan ettiði gibi ölüleri diriltme izni verebilir.

Benliðinin kölesi ...

Suskunluk iki kýsýmdýr. Biri dilin suskunluðu, diðeri kalbin suskunluðudur. Dilin suskunluðu; iþe yaramayan faydasýz þeyleri, iþe yaramayan faydasýz þeylerle konuþmaktan tamamen vazgeçmektir. Kalbin suskunluðu ise, havâtýrý gönülden uzaklaþtýrmaktýr. Þu halde dili susup kalbi susmayanýn günâhý az olup kendi rahat bulur. Hem dili hem de kalbi sus ...

Herkesin vücudunda hayatla Hakk'a irtibat vardýr. Hava "Hayy" ismine, su "Muhyî" ismine, ateþ "Mümît" ismine, toprak "Kâbýz" ismine ve bütün eþya hallerine göre birer ikiþer ve de fazladan esmaya mazhar olmuþlardýr. Bu sebeptendir ki bazý Rum þeyhleri demiþtir:

Yitirdim Yûsuf'u Ken'ân ilinde
Bulundu Yûsuf Ke'nan bulunmaz

Ya ...

"Düþtüm yeþil bir kuyuya, içi mermer taþ döþeli. Derinliði birkaç arþýndý, ama bana birkaç karýþtý. Dipten gördüm ýþýðý gökyüzüne süzülen. Bana öyle bir nûr ki, benzersiz bir ýþýktý." (s. 425)

" Allah'ý tevhid eden azabýndan kurtulur." (s.468)

"Kim ki Allah'ý seviyorsa Kur'ân okumayý da sever. (s.468)

"Muhammed aleyhissel ...

Allah'ýn peygamberine hýyanetin bir yönü nebiler ve resuller arasýnda karþýlaþtýrma yapmaktýr. Bununla birlikte Allah'ýn onlarýn bir kýsmýný diðerlerinden üstün kýldýðýný biliriz. Bir ayette 'Bazý peygamberleri diðerlerinden üstün kýldýk', baþka bir ayette 'Peygamberlerin bir kýsmýný diðerlerinden üstün kýldýk' buyurur. Allah dilediði þekilde ku ...

"En baþtan ifade edeyim ki bu önsöz doðrudan kitabýn içeriði ile ilgili deðil,  tercümede yer yer geçen ve kimisi tarafýndan "eski" ve "anlaþýlmaz"  bulunan kelimeleri hangi maksatla kullandýðýma dair. Þimdiye kadar yaptýðým çevirilerde artýk son 20-30 senede kullanýmdan çýkmýþ,  çýkartýlmýþ, unutulmuþ, unutturulmuþ kelimeleri mübalaðaya kaçmad ...

Kýyâmet gününün en büyük alâmeti, Efendimiz'in ^(sas) bu âleme teþrif etmesi ve þerîatý ve dini en mükemmel þekilde ilân ve beyân etmesidir. Niçin? O teþrif ettikten sonra Allah Teâlâ'nýn bütün isimleri, meçhul kalmayýp zâhir olduðu için; Cenâb-ý Hakk'a kulluðun nasýl olmasý gerektiði âþikâr olarak ortaya konduðu için; Allah Teâlâ'nýn ...

Kardeþlerim ve dostlarým! Allah hepinizden razý olsun. Zayýf, yoksul, her an ve saniyede Allah'a muhtaç, bu kitabýn yazarý olan kul, sizi kendisine tanýk tutar. Bu kitabýn yazarý, Allah'ý, meleklerini ve müminlerden yanýnda hazýr bulunan ve onu duyanlarý tanýk tuttuktan sonra, sizi de söz ve inanç olarak þunlarý kabul ettiðine tanýk tutar:

Vahdet-i vücûd, tefekkürle anlaþýlacak bir inanç deðildir. Bu hâl, zevk ve vicdanla ilgili olup tevhîd makâmlarý yaþanýlmadan anlaþýlmaz. Ýslam mutasavvýflarý tevhîd makâmlarýnýn dört aþamada zevken idrâk edileceðini belirtmiþlerdir. Bu makâmlar "isimler tevhîdi, fiiller tevhîdi, sýfatlar tevhîdi, zât tevhîdi" þeklinde adlandýrýlmaktadýr. Bütün ...

"Çok iyi molla, dini çok iyi biliyor," denilen insanýn yanýna gidin, bildiði þey Arapçadýr. Bir kelimenin "esre" mi "ötre" mi okunacaðý hakkýnda bilgi veren kimselerdir. "Kur'ân'ý çok iyi biliyor, " dediklerinizin çoðu ses sanatkârlarýdýr. Sesi ve kýraati çok düzgün insanlar, çok güzel Kur'ân seslendirmektedir. Onlara hepimizin ihtiyacý var. Ama ...

Ýmam-ý Azam, Sünnete ve selefin esaslarýna uygun olmayan kelâmî tartýþmalarý doðru bulmayarak oðlu Hammad'a kelâmî meseleleri münakaþa etmekten uzak durmayý nasihat etmiþtir. Oðlu "Siz kelâm ile meþgul olduðunuz halde bize niye yasaklýyorsunuz" deyince, Ýmam-Azam " Biz karþýmýzdaki insanýn düþüp kaymamasý için korkudan baþýmýzda kuþ varmýþ da ka ...

Takvaya ulaþmanýn alâmeti, hesap edilmeyen yönden rýzkýn insana gelmesidir. (s.213)

Allah'ýn kullarýna karþý sevgi dolu olman gerekir! (s.218)

Hayýr ve þer þeriatýn bildirmesiyle öðrenilebilir. Kötülüðü yapmayý emreden bir düþünce geldiðinde, bu düþünce þeytanýn ilhamýdýr. Ardýndan kötülüðü yapmayý engelleyen bir düþünce gelirse, ...

Tekkeye gidip gelen Fatih adlý genç bir delikanlýnýn delâletiyle âsitaneden içeri adýmýný atýyor. Elbette þeyh efendinin huzuruna çýkýlacak. Merhum Sefer Efendi þöyle bir bakýyor ve "Siz daha önce bir yere intisab etmiþsiniz" diyor yavaþça. Ayþe Haným, Esat Coþan Hoca'nýn zikir telkinini kendi ölçülerine göre intisab saymadýðý için yok diyor, am ...

Çiftçilik yapan bir dervîþ ekim zamaný öküzlerini alýp tarlasýna gider. Öküzlerden birisi kara sabaný bir türlü çekmez. Dervîþ de kendisini kaybedip öküzü elindeki sopayla dövüp hýrpalar. Çiftçi zor zahmet tarlayý sürer. Akþam olunca da, çoktan beri görmediði mürþidinin ziyâretine gider. Arada hiçbir konuþma geçmeden, mürþidi gömleðini açýp derv ...

Ýhsan Efendi oðlum, velhâsýl Cenâb-ý Hakk, kâinatý, hakla bâtýlýn birbirinden ayrýlmasý için imtihanhâne olarak tanzim eylemiþtir. Tüm tezgâhlar Hak Teâlâ'ya çalýþýr. Tezgâh tezgâh üstüne, neticede herkes bir gün layýðýný bulacak bir þekilde kýyamet sabahýna kavuþacaktýr. Hiçbir hakîkî mürþid kendisine adam çaðýrmaz. Kendisine çaðýrmadýðý gibi h ...

Bir Ruh Macerasý Vuslata Erdi

Gökhan Özcan

Sanki her renkten nilüferin suyun üstüne çýkýp en güzel çiçeðini açtýðý gündü. Böyle düþündüm Ayþe Haným'ýn cenazesinde. Öyle çok birbirine benzemez vardý ki orada, Ayþe Haným'a bakan yüzleriyle benzeþiverdiler. Dilinden düþürmediði 'tevhid'e neredeyse d ...

*Molla Ýbrahim! Allah'ý tevhid eden azabýndan kurtulur. Molla! Her þey Allah'tandýr ve her þey Allah'adýr. Molla! Her þey Allah'la beraberdir ve her þey Allah içindir. Molla! Her þey Allah'ýn kabza-i kudretindedir ve (meydana gelen) her þey O'nun fiilleri cümlesindendir. Molla! Kim ki Allah'ý seviyorsa Kur'an okumayý da sever. Molla! Kur'an kýrâ ...

Peki, Batý neden büyük kavgalar, kýtaller, sefaletler yaþamýyor, aksine âsûde bir medeniyet görüntüsü veriyor?

Bu bir yanýlsamadýr. Çünkü tam aksine Batý, dünyada en fazla çatýþmanýn ve insanî felaketlerin olduðu yerdir. Dünya savaþlarýnýn hepsini yapan Batý'dýr. Hâlâ da kendi topraðýnda insanlarýn terlerini, gönüllerini, enerjilerini, b ...

"Abdest aldýðýn vakit hilâftan, ya'nî mekrûhât ve müfsidâttan hâriç kalmaða çalýþ! Abdesti gusül ve mesh husûslarýnda tertîbe ve sünen-i seniyyeye riâyet ile tamâm al! Ve namaza mahsûs olarak almayýp tahâretle bulunmak için alsan bile, namaz kýlacak olan bir kimsenin i'tinâ ve dikkat ile aldýðý abdest gibi tamâm al! Bu abdest namaz için deðildir ...

Ýnsan âkil ve bâlið oluncaya kadar bedeninin ve nefsinin aslý olan Arz'a, beþeri olgunluða eriþebilmesi için muhtaç kýlýnmasý ve ancak ondan rýzýklanmasý dolayýsý ile iþtiyak ve muhabbetle baðlý kalýr. Bu baðýn saiki onda iþleri tedbir eden melekûttur. Beþeri olgunluk bu sayede derece derece tamamlandýkça, melekûtun Arz'a iþtiyaký zayýflarç Arta ...

Ona baktýkça ondaki bu sessiz olgunluðun onu nasýl da güzelleþtirdiðini görüyorum. Sükût en büyük tevhid. Kendinden bahsetmiyor, þahsi sýkýntýlarýný açýða vurmuyor, kimseyi gücendirmek istemediði için susuyor. Allah rýzasý için...

Bu kez kendi nefsimle boðuþmaya baþlýyorum. Ona karþý belki çok kusur iþledik diye endiþeye kapýlýyorum. Ben ...

Yýl 1980. Þerif Mardin'in bakmasý ve karýþtýrmasý için verdiði  kitap kataloglarý arasýnda hiç tanýmadýðý bir isim ve onun tanýmadýðý bir eserinin Ýngilizce tercümesi hep dikkatini çekiyormuþ. Adeta bir saplantý. Sanki yýllardýr aradýðý büyük hazinelerden birinin þifresi yahut çileden çýkarýcý hastalýklarýnýn þifa kaynaðý o zatta ve o kitapta im ...

Aþk imamdýr bize gönül cemaat

Kýblemiz dost yüzü daimdir salât

Dost yüzün göricek þirk yaðmalandý

Anýnçün kapýda kaldý þeriat

Gönül secde kýlar dost mihrabýnda

Yüzün yere vurup kýlar münacat

Münacat gibi vakt olmaz arada

Kim ola dost ile bu demde halvet

Þeriat eydür sakýn þartý býra ...

Bir kimsenin mizacýna safra galip olduðunda bal þerbetinden nefret ettiði gibi cahil kimse de hikmetli sözden nefret eder. Kuran'da gelir: "Allah'ýn ayetleri hakkýnda ancak kafirler mücadele ederler." (Mü'min, 40/4). Yani þeriatýn kafirleri sayfalarda yazýlý olan Kur'an ayetlerine karþý mücadele ettikleri gibi ki onlara âdetleri ve haikatleri in ...

Bir gayr-i müslim cenazesi geçerken bile ayaða kalkardý Peygamber Efendimiz (sav). Bu durum o cenazenin artýk aslýna rücû ettiði anlamýndadýr. Yani artýk o kaynaðýna geri dönmüþtür. (s.22)

Týpký Allah'ýn faaliyetinin mütemadiyen ve her dem yenilenmesi gibi, kâmil insan da her an yeni bir oluþum ve Varlýk'a iliþkin daha geliþmiþ bir bilgi ...

Aziz Mahmud Hüdâî (k.s.)

Aziz Mahmud Hüdâî 948/1541 târihinde Koçhisar'da dünyâya geldi. Atâyî, "Þakâyýk Zeyli"nde Seferhisar'lý olduðunu söylemektedir (Bursevî, Ýsmail Hakký, Silsilenâme-i Celvetiyye, s.64). Týbyânü'l-Vesâil'de Koçhisar'da doðduðu kayýtlýdýr (Atâyî, Zeylü'þ-Þakâyýk, Ýst.,1268, s.760)

Hüdâî, ilk ...

"Toplum tasavvuru yokluðu 'dondurulmuþ tarih ve toplum' algýsý üzerine oturur. Türkiye açýsýndan bakýldýðýnda bu algýda 1923 baþlangýç noktasý kabul edilmekte, 1923-1950 arasý dönem açýk ya da dolaylý biçimde yüceltilmekte, 1950 sonrasý ise bozulma ve karþý devri ...

Genç muallim ertesi sabah köyü terk eden erkadaþlarýný selametlerken, çantasýndan çýkardýðý dilekçeyi onlara vermiþ "Bunu vilâyet maarif idaresine verin. Ben burada ilkokul öðretmeni olup kalacaðým. Dileðimi kabul ederler zannediyorum. Alacaðýnýz cevabý tez bana bildirin. Ben burada kalýyorum arkadaþlar... Size uðurlar olsun!" demiþti. Her ne ka ...

Maalesef günümüzde ya þeriatçiler var ya tarikatçýlar. Þeriatçýlar, Ýslam dininin hakikatine ermeden sadece Ýslam'ýn hukuksal tarafýný dayatan kimselerdir. Tasavvuf doktrinindeki dört kapý, kýrk makam anlamýnda þeriatçýlýðý kastetmiyorum. Tarikatçýlar da tarikatýn hakikatine ermeden herkesi kendi tarikatýndan yapmaya çalýþan tarikat gayretlileri ...

Hz. Peygamber'in "Namaz nûrdur" ifadesindeki sýr ise, þudur: Namaz kýlan kiþi/musalli, rabbine yönelir ve ona münacat eder. Nitekim Hz. Peygamber, "Kul namaz kýlmak için ayaða kalktýðýnda Allah ulaþmasý için vechini önüne diker" (Tirmizî, bu hadisi farklý lafýzlarla "Edeb" kitabýnda 78. hadis olarak rivayet etmi ...

Siyaset çirkefti. Ýnsanlarýn birbirini yediði, insanlarýn alýnýp satýldýðý yerdi. Doðru. Ama þurasý var; buna da bir haysyet kazandýrýlamaz mýydý? Ýþte Hüseyin Avni Bey. Siyaset meydanýnda halvet-der-encümen olamaz mýydý? Sonra nedir bu küçük çýrpýnýþlar? Bu kendinden baþkasýný yok saymalar. Dýþarýda akýp giden bir hayat var. Hayýr, ona büsbütün ...

Kitap sevgisinin tabii neticesi olarak, Endülüs’de çok sayýda kütüphane kurulmuþtur. Bunlarýn bir kýsmý devlete, diðer bir kýsmý ise þahýslara aitti. Devlete ait olanlarýn en ünlüsü, hiç þüphesiz, II.Hakem tarafýndan tesis edilen saray kütüphanesi idi. Tarihte eþine ender rastlanan bilge hükümdarlardan biri olan II.Hakem, kelimenin tam anlamýyla ...

Ýnsanoðlunun yapýp etmeleri arasýnda kendisini en þaþýrtan davranýþlarýn neler olduðu sorulduðunda Platon demiþ ki:

Çocukluktan sýkýlýrlar ve büyümek için acele ederler ve fakat sonra çocukluklarýný özlerler.
Para kazanmak için saðlýklarýný yitirirler, ama saðlýklarýný geri almak için para öderler.
Yarýnlarýndan endiþe ederlerk ...

Romanlarýn, öykü, senaryo, filmlerin pek çoðunda öfkeyi ana eksen olarak buluyoruz bugün. Ana motivasyon kaynaðý. Öfke ve intikam hissinin iç yüzüne bakmayý deneyen Dostoyevski gibi sanatçýlar bugünün kuru gürültüsünde pek sessiz kalmýþlardýr doðal olarak. Çünkü zamanýn ruhu, öfkeden kaynaklanan her türlü suçu meþrulaþtýrmýþ, süslemiþ, çekici ha ...

Tasavvuf belli baþlý iki mezhebe ayrýlýr: Bunun birisi kýdem-i evvelde müþâhede-i hak yani "müessirden ensere intikal" usûlüdür ki, bu mezhebin müvverici "Seyyid Hasan Ali eþ-Þâzili" addolunur. Maamâfih bu mezhebi Þeyh-i Ekber Muhyiddin-i Arabî'nin iltizam ettiði muhakkaktýr. Filvâki zamanýmýzda "Þâziliye" ve "Melâmiye" tarikatlarinde câri olan ...

"Düþünmek, icabete hazýrlayan bir yakarýþtýr." der Ýbn Sînâ... Düþünceyi söze vurmak yazýya koymak ise yakarýþýn bir ifadesi. Bu kitapta yakarýþ, sözün eþiðinde dile gelmiþtir; tüm samimiyeti ve ihlâsýyla... (s.10)

Sözün eþiði, ümidin eþiðidir; çünkü bir yerde söylenecek söz var ise, hâlâ ümit var demektir; s-öz-den, dolayýsýyla öz-den y ...

"Bugüne kadar hiçbir çýlgýn, Türk milletine zincir vuramamýþtýr, ama tarih uzun, belki sonsuz bir süreçtir. Ve kuþkusuz bizim de en büyük hazinemiz ve bir yerde baðýmsýzlýðýmýzýn teminatý dilimizdir. Ama ne yazýk ki bu hazinemiz günden güne deðer kaybetmektedir. Türkçeye özen gösterenlerin, onu doðru ve güzel konuþan ve yazanlarýn sayýsý gittikç ...

Herkesin herþey hakkýnda bilgisi deðiþiyor. Kimine az gelen öbürüne çok geliyor. Birine güzel görünen baþkasýna çirkindir. Birisine uzakta sanýlan bir baþkasýnýn ta yanýnda duruyor. Bir insanýn sevdiðini öbürü zem ediyor... Bir kalbin merhametle eridiði nesne baþkasý için kin kaynaðýdýr. Bir zümrenin alkýþlarý karþý zümreye matem teraneleri hali ...

"Varlýðýn kaynaðý, Tanrý'nýn kendisine dâir bilgisidir. Bu bilgi lâ- taayyün ve mutlaklýk mertebesinin ardýndan gelen ilk mertebedir ve bu mertebede Tanrý'nýn hiçbir sýfatý hakkýnda bilgimiz yoktur. Ardýndan Tanrý bu bilgisiyle eþyâyý bilir. Konevî Tanrý'da ilk sýfat olarak ilim ve Tanrý'nýn âlim oluþunu dikkate alýr: 'Ýlim Allah'ýn yaratmasýnda ...

"Ölüme bu kadar takýlýp kalma oðul! Ýnsanlar ölmek için doðuyor. Zaman bir bezirgân, ölüm alýr, ölüm satar. Gecede ve gündüzde, gençte ve yaþlýda, iyide ve kötüde hep budur yaptýðý. Ýnsan gaflete kapýlýp zamaný öldürdüðü için yapar bunu. Bir intikam alýr gibi. Ve zamanlar öldükçe ölümün zamaný gelir. Kaçýþý olmayan, kurtuluþu bulunmayan andýr o. ...

...Gerçekleþen deðiþim hem "merkez"i temsil eden devletçi seçkinler ve hem de "kenar"ý temsil eden halk açýsýndan olaðanüstüdür. Bunun halkta bulduðu yankýyý ifade etmesi açýsýndan Anadolu'nun ücra bir köþesinde yaþanan þu olay ilginç ve önemli bir örnek teþkil eder: Çankýrý'nýn Þabanözü ilçesindeki seçim faaliyetleri sýrasýnda bir CHP milletvek ...

Sabah ettikçe kendi fi'line eyler nazar gafil
Hüdâ'nýn fi'lini eyler terakkub ârif-i âkil

Gafil kiþi sabahleyin hangi iþi yapacaðýný düþünür, akýllý kiþi ise "Cenab-ý Hak bana bugün ne yaptýracak?" der.

Tevhidden haberi olmayan ve her þeyin Allah'ýn kazasý ve takdiri ile olduðunu bilmeyen kimse, bugün ne iþleyeceðim diyerek ...

Ýbn Arabî'nin akýl ve hayal tarafýndan elde edilen bilgi türleri arasýndaki ayrýmý, þeylerin istidadýnda bulunan ontolojik ve epistemolojik özelliklerini ayýrt etmede yardýmcý olabilir. Þeyh'in iki yönü birbirinden ayýran kesin hatlar çizdiðini düþünmemeliyiz. Herþey berzahtýr. Dil benzerlikten yardým almadan karþýlaþtýrýlamazlýk görüþünü ifade ...

Devlet Baþkanlýðýnýn lüzumu, onun hakkýnda bilgi, harp ve ilim öðrenmek gibi bir farz-ý kifayedir. Ýslam topluluðunun bir kýsmý bu görevi yerine getirince diðerleri de borçtan kurtulur. Ýnsanlar arasýndan biri çýkýp Devlet Baþkanlýðý görevini yerine getirmeyince, topluluktan iki grup çýkar. Birincisi seçmenler topluluðu: Bunlar topluluk için bir ...

Zaman içinde yaratýlmýþ olmak, insanýn Zorunlu Varlýk olmadýðýnýn bir deliliydi. Baþka bir ifadeyle insan var olmak için mutlaka kendisini var eden birine muhtaçtýr. Bu durumda zaman içinde yaratýlmýþ olmak ile muhtaçlýk veya fakirlik ayný anlama gelen veya birbirini istilzam eden iki kelimedir. Kanaatimce tasavvufun amelci tavrýnýn en doðru gör ...

Sâlik, Hak ve hakîkat yolcusudur. O iç dünyâsýnda derinleþip yol alýrken bir kuþa, hasseten göçmen bir kuþa benzer. Göçmen kuþ, misâl aleminde sâlikin ve ehlullahýn remzidir. Göçmen kuþlar, soðuk ülkelerden sýcak ülkelere; sâlikler de maddeden mânâya uçarlar. Nitekim Yûnus istiâre yoluyla saliki kanat vuran bir kuþa benzetmektedir.

Kuþa ...

Geçen birkaç yüzyýl içindeki modern dünya tarihinin ayýrdedici özelliði insan tasvirinin tedrici olarak bozulmasý, çirkinleþtirilmesiydi. Yunan Platoncularý arasýnda içinde ilahi nous'u taþýyan anthropos olarak algýlanan insan Hristiyanlýkta Tanrýnýn mührünü taþýyan ve ruhanî gerçekliði içerisinde imago Dei olan teomorfik bir varlýk olarak tasvi ...

"Dekûkî, gemide kopan kýyameti görünce merhameti coþtu ve gözyaþlarý aktý. Dedi ki: 'Yâ Rabbî; onlarýn yapmýþ olduklarýna bakma! Ey iyi iþler yapan Pâdiþah-ý mutlak; ellerinden tut, kendilerini halâs eyle! Ey kudret eli denize de, karaya da eriþen Kadir ve Kayyûm! Onlarý selâmetle ve hoþça olarak karaya çýkar. Ey ebedî olan Kerîm ve Rahîm; sana ...

Sevdiðimiz bir hikâyeyi, þiiri ve müziði dinlerken "ne kadar güzel" deriz. (Mesela Salve Regina'yý dinlerken hep böyle derim.) âþýklara ait sýrlardan bir ipucu yakalamýþ gibi oluruz. Böyle bir eser, isterse kötülüðü anlatsýn, fark etmez. Ýfade ettiði her þeyin bir mecaz olduðunu hissettirmiþtir. Baktýðýmýz her þeyin gölge olduðunu... Vehim olduð ...

Ebû Hüreyre radýyallahu anh'den rivayet edildiðine göre kendisi, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem'in þöyle buyurduðunu iþitmiþtir:

"Ýsrâil oðullarý arasýnda biri ala tenli (abraþ), biri kel, biri de kör üç kiþi vardý. Allah Teâlâ onlarý sýnamak istedi ve kendilerine bir melek gönderdi.

Melek ala tenliye geldi:

- En çok sa ...

Yol arayanlarýn;
Her Mürþide gönül verme kim yolunu sarpa uðratýr
Mürþid-i kâmil olanýn yolu gayet asan imiþ
diyen Niyâzî Mýsrî'ye kulak vermelerini tavsiye ederim. Çok dikkatli olmalarýný tavsiye ederim. Özellikle genç arkadaþlarýn. Piyasada çok miktarda Çin malý üretim var, merdiven altý üretim var. Ticaret odasýna kaydý olma ...

Ey Sopa Korkusu, Sen Nelere Kadirsin!

Ebu'l Abbas es-Saffah halife olduktan sonra bir gün Halid b. safvân'la baþ baþa sohbet ediyordu.

"-Ey mü'minlerin emiri!" diye söze baþladý Safvan. "Senin durumunu ve mülkünün geniþliðini göz önünde bulunduruyorum ve bakýyorum da bir kadýnla yetinmiþ, onun tahakkümüne girmiþsin. O hastalansa ...

Yedi tamuda yangýl herbirinde kül olgýl
Vücûdun anda kogýl ayruk vücûd bulasýn

(Yedi tamuda yan, her birinde kül /yok/ ol. Baþka /ilahî/ bir vücûd/ benlik/ bulmak istiyorsan, vücudunu/ benliðini/ yedi tmauda/ yedi yokluk makâmýnda/ býrak!/ yak!/)

Bilindiði üzere, tamu ateþten yaratýlmýþtýr. Yedi ...

Özellikle çaðýmýzda ve özellikle ülkemizde þehri kurmanýn, þehirde yaþamanýn, þehri kullanmanýn ve þehri dönüþtürmenin ahlâkî boyutu göz ardý ediliyor.

Daha doðrusu göz ardý edilmiyor da þöyle söyleyeyim:

Ýnsanî öðelerden, ilkelerden yola çýkan, -hatta biraz daha netleþtirelim- Ýslam Medeniyeti'nin deðerlerinden yola çýkan bir de ...

Yaþadýðý günü kýnayýp dünü överken insan hep ayný insandýr: Dünü yaþarken de onu kýnayýp bir önceki günü övmekteydi. Bu hep böyle devam eder. Bu kýnama doðal bir durumdan kaynaklandýðý gibi yer deðiþtirme ve intikal talebi de ilahi þe'nlerden kaynaklanýr. Arifler içinde bulunduklarý vakti kýnamaksýzýn ilahi þe'nler nedeniyle intikal isterlerken ...

Yahya Kemal, baþlangýçta geleneðin dýþýndan geldiði için geleneðin dýþýndan sorular soruyordu. Bu sorularýna gelenek ne cevap veriyor hususunda aceleci davranmadý, sabýr ve sebat ile geleneðin sýrrýný çözmeye uðraþtý. Sonunda gördü ki gelenek, her bir sorusuna onun beklemediði kadar zengin ve tatmin edici cevaplar vermektedir. Bu sebeple Yahya K ...

Her þey bir ihtiyaçtan doðar. Hümanizm felsefesi de Batý'da bir ihtiyaçtan doðmuþtur. Kilîse'nin þiddetli uygulamalarý karþýsýnda insancýl düþüncelerle bayrak açan kiþiler, Eðer Ýslâmý, Ýslam Peygamberi'ni kýlavuz edinip yetiþen insân-ý kâmilleri ve hassaten Yunus'u, Mevlânâ'yý, Hacý Bektâþ-ý Velî gibi gönül insanlarýný tanýsalardý, bu felsefeye ...

Meselâ yine Efe Hazretleri'nin bir menkîbesini anlatayým. Tarîkatte râbýta diye bir þey vardýr malum. Bazý kimseler râbýtaya þirk diyorlar. Adam parasýný,evini,barkýný,eþyasýný,dünyalýk adýna neyi varsa onlarý düþünüyor ,hayal ediyor ve bu þirk olmuyorda tarîkat ehli, bir Allah dostunu düþününce þirk oluyor. Kaldý ki râbýta sadece bir Allah dost ...

Þerh ve haþiye geleneðinin önce muðlaklaþmasý, ardýndan menfi ve ironik kelime ve terkiplerle tavsif edilerek olumsuz, deðersiz ve itibarsýz bir alan haline ge(tiri)lmesi Müslüman Türkler için, Ýslâm ilim ve kültür mirasý için olduðundan daha ciddi ve tehditkâr bir anlam ifade etmektedir. Çünkü Türklerin güçlü bir unsur olarak Ýslâm tarihine kat ...

Sâdýk ve sâlim Ýhsan Efendi oðlum! Ârif ona derler ki; kalbi vesveseden, teþviþten (karýþýklýktan), yani bulanýklýktan berî (uzak) olandýr. Ve böyle arifler, kendilerine karýþýk haldeki insanlar ve hâdiseler geldiðinde onlarý sükûnete erdirenlerdir. Binâenaleyh, kalbinin safasýný bozmayasýn; bozacak meclislerden, konuþmalardan, hatta îma ve iþar ...

"Açýkçasý, siyasî çekiþmeler içinde günlük fýkra yazarý kendinden ne beklenildiðini çok iyi bilerek görev saydýðý iþi yürütür. Görevi nedir diye mi soruyorsunuz? Þudur: Kendine 'helâl olsun, çok iyi yazmýþ' dedirtmek." (s.33)

"Yazar kendini okuyucunun kabul edeceði þeyleri söylemekle sýnýrlandýrmýþ, kend ...

Bir zaman susuyoruz.

Söz bitiyor bazen.

Sözün gücü de derde derman olmaya yetmiyor demek.

Yetmiyor ya þu yaþadýðýmýz günlerde ne çok konuþan var. Niçin konuþuyor bu adamlar, ne diyorlar? Sayýsýna bereket bir sürü TV kanalý, bir yýðýn konuþmacý-tartýþmacý-politikacý-uzman-bil ...

Kur'ân'da þöyle buyrulur: "Hani Mûsâ, ailesine þöyle demiþti: 'Gerçekten bir ateþ gördüm, (gidip) size oradan bir haber getireceðim yahut bir kor getireceðim, umarým ki ýsýnýrsýnýz!'" (Neml, 27/7). Bu ayette dile getirilen ateþin haberini getirmek, bir kor görmek ve ateþle ýsýnmak (ayrýca yanmak olarak da çevrilebilir) ifadeleri, burada ateþle s ...

Asýrlara hükmederek gelen meþru ve baþarýlý bir telif tarzý ve yaygýn bir ilmî faaliyet türü, XIX. ve XX. asýrda nasýl hantal, gayrýmeþru, güven telkin etmeyen, geliþigüzel ve zayýf bir alan haline ge(tiri)lebilmiþtir? Batý Avrupa'daki ilim-bilim anlayýþýnýn deðiþmesi, bilgi-güç iliþkisi, her þeyi tahakkümü altýna alan ilerleme fikri, hümanizm, ...

Mesela Fatih Sultan Mehmet'e baktýðým zaman; þehir fethedildikten sonra bir on sene alýþma devri geçiyor. Fatih bir ferman çýkarýp diyor ki: "Ýmkâný olanlar bu þehrin farklý yerlerine birer merkez külliye kursunlar." Külliyeler kurulmaya baþlanýyor. Bu külliyeler birer büyük sosyal tesistir. Yani þehrin altyapýsýný imkâný ve gücü olanlar kuruyor ...

Efendimizin uygulamalarýný yorumlamaktan çýkan mezhepler, Ýslâm'ýn zaman ve mekânla sýnýrlý, donmuþ bir yapý olmadýðýnýn iþâretidir. Evet, Ýslâm, Efendimizin yaþadýðý zaman ve mekânda tamamlanmýþtýr, ama O'nun zamaný ve mekânýyla sýnýrlý bir din deðildir. Dinamik, canlý bir öze sahiptir; her zaman ve mekânýn þartlarý dikkate alýnarak yeniden yor ...

Zinada dört, diðer haddler ve kýsasta iki erkek; mali haklar ve nikâhta iki erkek veya bir erkek ile iki kadýn aranýr. Taraflardan birisi zimmî ise, þahitler de zimmî olabilir. Bu nisabýn aranmasý, erkekle kadýn arasýnda eþitsizlik olduðu için deðildir. Nitekim kadýnlar arasýnda iþlenen cinayetlerde; doðumun zamaný ve bekâretle alakalý sadece ka ...

Gelin bir atölye çalýþmasý yapalým sizlerle. Çok güzel bir Peygamber sözü vardýr, yazýlý kaynaklarda. Diyor ki: "Ýnnalahe Cemilûn yuhibbu'l-cemâl" Türkçesi þu demek: "Allah Cemîl'dir, güzeldir ve cemâli, güzellikleri sever." Bu bir söz. Ama kim telaffuz ediyor; Peygamber. Yani el-Cemîl'in kendisini, yeryüzünde onun üzerinden izhar ettiði mihver ...

Müslüman toplumlarýn modernleþme tarihi, Avrupa kolonyalizminin tarihiyle eþ-zamanlý bir nitelik arz eder. 19 ve 20. yüzyýllarda uzun süre iþgal altýnda yaþayan Müslüman toplumlar, son iki asýrdýr Batý medeniyetine haklý olarak bir 'öteki' olarak bakýyor. Buradaki 'öteki', bizim dýþýmýzdaki ya da uzaðýmýzdaki bir toplum ya da kültürü deðil, 'ben ...

Tarihçiler ilk vahiy ya da vahiylerin ardýndan geçici bir kesinti dönemi (fetret) olduðuna iþaret ederler. (Ibn Hiþâm,  s.156; Suheylî, I, 161.) Takip eden üç yýl boyunca Muhammed (as)'da bir olgunluðun meydana gelmesi gerekir: Belki de herþeyden önce vahyin yarattýðý dehþet ve ardýndan sakinlik ve haz dönemi, sonra yeni bir vecd (coþku) beklent ...

Hz. Peygamber þairLebid'in: 
 Dikkat ediniz ! Allah'tan baþka her þey yok olucudur
sözü kendisine ulaþtýðýnda, þöyle buyurdu: 'Bu Araplarýn söylediði en doðru sözdür.'  (s.176)

Kuþkusuz mutluluk, Allah'a ve O'nun nezdinden gelen þeylere iman etmeye baðlýdýr. Çünkü Hak bunu bildirmiþtir. (s.177)

Bilgiden sonra bilgisizli ...

El-Useyl'de ve en-Naka'da tek baþýma býrakýldým,
Garkoldum gözyaþlarýna aþkýnla yandým yakýldým...

Ey aþkýyla eridiðim! Feda olsun anam sana!
Ey Firaýyla öldüðüm! Feda olsun atam sana!

Gül yüzünün hicabýnda þafaðýn kýzýl rengi var,
Güneþ gurubunun rengi güzel deðil yüzün kadar!

Kuruldu gam ça ...

Sakýn Allah Teâlâ'nýn huzuruna çýkmaya, ona yakîn olmaya bizim için izin yoktur deme. Zira kerîm olanlarla alýþveriþ yapmak hiç de zor deðildir. Onlar kendileri kazanmak için deðil, baþkalarýna kazandýrmak için pazar kurarlar. O halde bu niyet ve azimle dinle...

(...) þehrinin civarlarý pek ferah-fezâdýr, hele þimendifer güzergâhý cidden dil-rübâdýr. Elvâh-ý bedâyi'-nümâ-yý tabiat, arkadaþlarýma gürültülü bir neþ'e vermiþ iken ben, bilakis büyük bir hüzne kapýlmýþtým. Sebat ve bekâ olmadýktan sonra, bu bedâyi' ne iþe yarar? ....

...Bir kere daha tabiata baktým. Bu defaki nazarýmýn önünde bedâyi' ...

... Allah gibi olan bir þey yok! O'nun benzerinin benzeri olan bir þey de yok! Allah olumsuzlamýþ ve olumlamýþtýr. Hz. Peygamber þöyle der: 'Allah Âdem'i kendi suretinde yarattý.' Ýnsanýn içinde ve bâtýnýnda deðiþme bulunurken zahiri sabittir. Zahirinde kendisinde bulunmayan bir organ ona eklenemeyeceði gibi insan bâtýnýnda da bir halde kalamaz. ...

Hz. Peygamber'in semavi yolculuðu anlamýna gelen miraç, Müslümanlarýn pek çok yönden ele aldýklarý bir mesele olsa bile, sûfîler için evvelemirde insan-Allah iliþkisini izah eden bir mesele olarak tasavvur edilmiþtir. Özellikle afak-enfüs kavramlarýyla izah edilen Allah'a yolculuk en iyi ifadesini miraçta bulur. Bu itibarla miraç bir kýsmý afakt ...

Ýbrahim'i son gördüðüm yerdeyim. Eþi Hacer ile oðlu Ýsmail'i yerleþtirdiði, hani þu "ziraat yapýlmayan vadi"de. Gülü beklemek, açtýðýnda yanýnda olmak, hayatýný kademe kademe, merhale merhale takip etmek, neþidelerim ve naatlarýmla onu kýrk defa övüp insanlara anlatmak, anlamayacak olanlarý da "Bakýn iþte açtý, kâinatýn gülü açtý, güzelliðini gö ...

Modernite tarafýndan yayýlan zihinsel alýþkanlýklarýn Ýslamî eðitimle çok ender örtüþtüðünü göstermenin belki de en iyi yolu modernitenin tipik özellikleri hakkýnda düþünmektir -ki bununla bugün içinde yaþadýðýmýz "küresel kültür"ün düþünce yöntemini ve normlarýný kastediyorum. Bugün moderniteyi her ne tanýmlýyor ve niteliyorsa, o þeyin Ýslamî d ...

Mýsriyye Tarîkati (Niyâzî Mýsrî)

Ýsmi Mehmed Niyâzî'dir. Nakþibendiyye derviþlerinden Ali Efendi'nin oðludur. Malatya civarýnda Soðanlý isimli bir köyde dünyaya geldi. Henüz genç yaþlarýnda önce Mardin'e gitti. 1048/1638 târihinde tahsil için Mýsýr'a giderek, orada uzun zaman kaldýðýondan, halk arasýnda Mehmed Mýsrî diye ...

Osmanlýlar, Batý ile Doðu arasýndaki enterseküler trendi deðiþtirmek için insan-üstü gayretleri ile bizleri ve herkesi hayrete düþüren bir performans gösterdiler. Ama bu trendi deðiþtirmeyi baþaramadýlar. Bir kýta ile bir devletin baþa çýkmasý kolay olmasa gerek. Kýtanýn nüfus, teknoloji, iletiþim, kaynaklarýn büyüklüðü, verimliliði ve hepsinden ...

Fuat Sezgin tarafýndan yazýlmýþ Önsöz'den (Frankfurt, 8 Temmuz 2009):

*Ýstanbul Ýslâm Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi'nin anasý durumunda bulunan Frankfurt Üniversitesi'ne baðlý Arap- Ýslâm Bilimleri Tarihi Enstitüsü Müzesi'nin kataloðu Wissenschaft und  Technik im Islam adý altýnda beþ cilt halinde Ocak 2003 tarihinde tamamlanýp yayýnl ...

Ne garip insanlar olduk? Her þeyi eleþtiriyoruz; bize göre herkes hatalý. Bütün kötülükler baþkalarýnýn marifeti. Baþýmýzdakiler hep yanlýþ yapýyor... Hakem hep yanlýþ kararý veriyor. Öðretmen sanki hep öðrencinin aleyhine çalýþýyor. Amirler hep memurlarý eziyor vs. vs. Hiç kimse kendisinde bir tek leke görmüyor da olumsuzluklarýn hepsini baþkal ...

Takdis (???????): Lügatte, temizlemek mânâsýna gelen bu tâbir ýstýlahta, Hakk'ý yüceliðine yakýþmayan her þeyden, bilhassa yaratýlmýþlýk noksanlarýndan ve mevcûdâttan, O'ndan baþkasýna nispetle kemâl sayýlan mücerred ve gayr-ý mücerred her þeyden tenzih etmektir. Takdîs, tesbîhe nispetle keyfiyet ve kemiyet îtibâriyle daha husûs ...

Yezid'in Anadolu'ya varýp Kadýköy civarýnda beklemekte olan orduyla buluþmasý ve sonrasýndaki geliþmelerle ilgili olarak kaynaklarda yer alan bilgiler, Yezid'in olumlu ve övgüye deðer bir tavýr ortaya koyduðunu  göstermektedir.

        Halid b. Zeyd Ebu Eyyub el-Ensârî’nin bu muhasara esnasýndaki konumu,Yezid ile yaptýðý konuþmalar, ölüm ...

Ýnsanlar nereye gittiklerini biliyor mu acaba? Nereden gelip nereye gittiklerini. Duran çocuk; þunu bil ki, iþte bu yollar, bu arabalar, bu sel olmuþ akan sarý kýrmýzý ýþýklar arasýnda âdemoðlu bu sorunun cevabýný unuttu. Hatýrlamak da istemiyor. Hatýrlamak isteyenleri tersliyor, saf dýþý býrakýyor. Amaan... Boþver. Ne demiþ köylümüz: Sür eþþeði ...

Haydarpaþa'dan karþý yakaya baktý. O kadar baktý ki yorulup merdivenlere oturdu.

Martý sesleri ve deniz kokusu.

Cibali'yi, çocukluðunu, babasýný, Haliç'i, Semiramis'i, sahneye ilk çýkýþýný, ilk çaldýðý parçayý neler, neler, neler...

Ýstanbul ne söze sýðar, ne yazýya. "Neler çeker bu gönül söylesem þikayet olur" Bunu beste ...

Ýlâhî neþveden tatmak istersen benim senin lâfýndan geç. Eþyayý boþuna adlandýrma; varlýklara varlýk verme. Sen bir resim seyrediyorsun, kendin de o resmin içindesin. Gören gözle bir baksana! Topraklardan fýþkýran ilâhî neþvedir, yýldýzlardan yaðan da o. Geceden gündüzü çýkartan da, Tûr'da peygamberiyle yüzyüze gelen ilâhî neþve deðil midir? Kok ...

Aþk eteðin tutmak gerek âkýbet zeval olmaya

Aþkdan okusan bir elif kimseden sual olmaya

Aþk dediðin duyar isen aþka candan uyar isen

Aþk yoluna candýr feda ona feda mal olmaya

Asilzadeler niþanýn eðer bilmek diler isen

Özü oðlan da olursa sözünde vebal olmaya

Ariflerden n ...

"Beni her iki anlamýyla da eðlemek, eðlendirmek isteyen dünya, öylece durup oyuncaklarýyla eðleneceðime, yerimden kýmýldamayacaðýma, güya eðlenip eylemeyeceðime nasýl inanabilir?" (s.4)

"Hz. Ýnsan'a muhalefeti icabý onu yürüyüþünden eðlemek/eðlendirmek isteyen dünyanýn sunduðu gül kokulu þaraplarýn yerine kan içmeyi seçtim; Ýþret meclisl ...

Þöyle nakledilmiþtir: Süfyan-ý Sevrî bir cemaate akþam namazýnda imam olmuþtu. "Ýyyake na'büdü ve iyyâke nestaîn" ayetine geldiðinde kendilerine bir hýçkýrýk ve aðlama hali geldi, sonrasýnda bayýlýp düþtü. Bir zaman sonra ayýldý ve namazý eda etti. Namazýn akabinde kendisine bu hýçkýrýðýn ve bayýlmanýn sebebi soruldu. Buyurdular ki:

 - " ...

Gelecekteki halife Ömer'in Ýslam'a giriþi de farklý olmuþtu. Otuz yaþýna yaklaþan Ömer, sevgilerinde de nefretlerinde de aþýrý davrandýðý bir çaðýndaydý. Ýslam'ýn ne olduðunu dinleyip anlamadan, ailesinden bile olsa, Müslümanlara eziyet ediyordu. Bir gün, bütün sorunlarýn kaynaðý olan Muhammed'i öldürmeye karar verdi. Baþtan aþaðý silahlanarak o ...

Büyük atamýz Yavuz Sultan Selim'i ilme âlime hörmetini ifade eden pek meþhur bir hadiseyi de anlatmak istiyorum. Yavuz Mýsýr'ý aldýktan sonra bu ülkenin idaresini bir Kölemen'e teslim ederek Ýstanbul'a dönüyordu. Ordu, Adana civarýnda yürürken, Padiþah kendisinin sol tarafýnda at üstünde giden, Sinan Paþa'nýn Mýsýr'da düþman tarafýndan katledilm ...

Ben, daha mektebe baþlamadan önce karþýmýzdaki evde oturan Hoca Efendi'yi kafes arkasýndan gözetlerdim. Sabahýn belirli bir saatinde ilk acý kýrmýzýlýðý solmuþ aþý boyalý, iri halkalý kapýsýnýn bir kanadý açýlýr; toprak, basýk avlunun iç loþluðu arasýnda beyaz, dardaðanî sarýðý belirir belirmez, yanlarýný çember usulünde aldýrdýðý halde güya yat ...

Ýlâhî niteliklerin bir nefiste uygun ve hoþ olmayan bir tarzda nasýl geliþtiðini göstermek için þu örnek yeterlidir. Kur'ân'a göre, Allah "Cebbar, Mütekebbir"dir (59:23), bu iki isim "Cemal Ýsimleri"nin aksine "Celal Ýsimleri" kategorisine girer. Ýnsaný mükemmelleþmeye götüren "Doðru Yolu" (es-sýrâtu'l-müstakîm) takip etmekle, fert bu "ceberut" ...

yorgundum. kafamda binlerce müteselsil kefil
cinler için yazýlan þiirlerin okunduðu bir geceye
varacaktým
yorgundum, kafamda binlercesi vardý binlercesi
gidilmeyen yerlerin
bu adamlarý iyi taný
bin yaþýndalar, hala alkýþlarý duyunca gözleri yaþarýyor,
hala komplimanlar
her þeyi görmüþ adamlarýn zil ...

Ýbn Arabî vücûdun hakikatinin fikir ve nazar ile deðil de ancak keþf ilimleriyle bilinebileceðini (el-Fütûhât, I/60, 110) ve bu ilimleri elde etmek için en þerefli yolun tecellî olduðunu söyledikten sonra bu tecellînin de meclâda kendisine tecellî olunan kimseye Allah'ýn zâhir olmasýndan ibaret olduðunu belirtir (I/185). Hakikatler hakikatinin v ...

Annem, bir gün büyük kente gidip okuyacaðýmý düþünerek kaygýlanýyordu. Ülkücülerle Devrimcilerin savaþý olanca dehþetiyle sürüyordu. Kýzýlcabölük'te açýlan derneðin çay ocaðýna bakýyordum. Necat aðbiden Yunus ve Mýsri Divanlarýný almýþtým, boþ kaldýkça onlarý okuyordum. Bazý kelimeleri anlamýyordum ama þiirin tümünden anlamýný çýkarabiliyordum. ...

"Bugüne kadar hiçbir çýlgýn, Türk milletine zincir vuramamýþtýr, ama tarih uzun, belki sonsuz bir süreçtir. Ve kuþkusuz bizim de en büyük hazinemiz ve bir yerde baðýmsýzlýðýmýzýn teminatý dilimizdir. Ama ne yazýk ki bu hazinemiz günden güne deðer kaybetmektedir. Türkçeye özen gösterenlerin, onu doðru ve güzel konuþan ve yazanlarýn sayýsý gittikç ...

Sufiler tasavvufun ahlaklanmak demek olduðunu ýsrarla belirtmiþlerdir. Hiç kuþkusuz tasavvufu anlatabilecek en uygun ifade onun bir ahlaklanma olduðunu söylemektir. Burada ahlak terimi daha belirli olmasý için güzel ahlak þeklinde nitelenebilir. Peki ahlak neye göre kazanýlacaktýr? Ýbnü'l-Arabî'nin terimleriyle söylersek, insan kuvve halindeki y ...

*Peygamber Efendimiz, öldürülmüþ bir kâfirin cesedini hafifçe tekmeleyen bir kiþi gördüðünde mâni olmuþtur. Ve çok þiddetli bir þekilde kýzmýþtýr. "Hayýr! Böyle yapmayýn. Bu ceset, yeryüzünde hayatta iken bize mâni idi ve kâfirdi. Fakat þu an kutsaldýr artýk."  Onun cenazesi tekrar topraða tevdî edilir, ona gereken hürmet gösterilir. Bir gayr-i ...

Görünen ve görünmeyen yasalarýný ciddiye almayanlara Tanrý'nýn dünyadaki en büyük cezasý, alýþtýrarak sýradanlaþtýrmasýdýr. Kalplerin taþlaþmasýndan kastedilen, Tanrý'nýn sýradanlaþtýrarak cezalandýrmasýdýr. Bunun içindir ki birçok müslüman bilgenin duasýdýr þu: "Allah'ým alýþtýrarak cezalandýrma!" Birçok Ýslâm klasiðinde farklý þekillerde anlat ...

Bilmelisin ki Allah bildiðini yazmýþ, eþyayý kendiliklerinde bulunduklarý suretlerinde görerek bilmiþtir. Baþka bir ifadeyle onlarda deðiþen ve deðiþmeyen halleri böyle bilmiþtir. Allah bilinenleri yokluklarý halinde - baþkalaþma ve deðiþmelerine göre - sonsuza kadar görmüþtür. Bilinen þeyler ancak bulunduklarý duruma göre yaratýlmýþtýr. Buradan ...

Ulan öküz Anadolulu; sizin milliyetçilikle, komünizm ile ne iþiniz var? Milliyetçilik lazýmsa bunu biz yaparýz. Komünizm gerekirse onu da biz getiririz. Sizin iki vazifeniz var: Birincisi çiftçilik yapýp mahsul yetiþtirmek. Ýkincisi, askere çaðýrdýðýmýzda askere gelmek…

Nevzat Tandoðan (Ankara Valisi)

Çaðýmýzda iletiþim araçlarýnýn göze hitap eden kýsmýnda büyük bir atýlým var. Görsel medya konusunda cilt cilt kitaplar yazýlýyor. Görme duygusu diðer beþ duyunun çok çok önüne geçmiþ, ölçme ve deðerlendirmede neredeyse tek kýstas olmuþ. Ve pazarlama teknikleri iþte bu yumuþak karna vurgu yapýyor.

Az önce sýraladýðýmýz kelimelerin mânala ...

Zülhuleyfe'den sonra kalabalýk arttýkça arttý. Bütün ýrmaklar büyük bir nehrin yataðýna koþar gibi mümünler akýp akýp geldiler ve çölün sýcaðýný gönül serinliðine çevirdiler. Silahlarý yoktu ama dillerinde tekbirleri vardý. Mücadeleler ve korkular geride kalmýþ, gönüller þâd ve gözler yaþlýydý. Sefer meþekkati had safhada ama ruhlar huzurluydu. ...

Hak Sübhânehû ve Teâlâ hazretlerine ma'rifetin yolu, esmâ ve sýfâtýndandýr.Çünkü esmâ ve sýfâtýnýn kâffesi bu Allah isminin tahtýnda dâhildir. Binâenaleyh esmâ ve sýfâtýn tavassutu olmadýkça Hakk'a vusûl mümkün olmadýðý âþikârdýr. Bu îzâhdan Allah Teâlâ'ya bu isim, ya'nî Allah ismi yolundan baþka tarîk ile vusûl yolu yoktur. Hakîkatle tahakkuku ...

Yahya Kemal þiirindeki bütün remizler, onun bir medeniyet tasavvuruna gönderme yaptýðý simgelerdir. Bu medeniyet tasavvuru, bizim özgün ve þu anda eski diye adlandýrabileceðimiz medeniyet tasavvurumuzdur. Ancak þurasý unutulmamalýdýr ki toplumumuz yeni bir medeniyet açýlýmýna özne olabilecekse, bu açýlým mutlaka bu eski ve özgün medeniyet tasavv ...

Avrupa veya Germen Roma medeniyetinin evrensel insanlýk medeniyetiyle ayný olduðu yolundaki yaygýn fikir, birçok yanlýþ kabule dayanmaktadýr. Bütün öteki medeniyetler statik insani vasýflardan uzak telakki edilmiþ, sadece batý medeniyetinin üniversal hüviyeti bulunduðu zannedilmiþtir. Ýnsanlýðýn tarihi geliþmesi de bu kabule göre tasnif edilerek ...

Ey araþtýrmacý! Peygamberlerden tevarüs edilmiþ bu tür nebevî ilmin bir meselesinin filozof, kelâmcý vb. herhangi ilimdeki bir akýlcý tarafýndan dile getirilmiþ olduðunu öðrendiðinde, bu durum seni perdelemesin. Perdelenirsen o bilgiyi ifade eden muhakkik-sûfînin de filozof olduðunu iddia edersin. (sana göre) Filozof bu meseleyi dile getirmiþ, i ...

*1958 yýlýnýn Temmuz ortalarýnda, Maraþ'ta, Çocuk Bahçesi'nin önünden geçmekte olan genç bir adamý iþaret ederek: "Ýþte Nuri Pakdil bu!" dedikleri zaman gördüðüm kiþiye hem hayret etmiþ, hem hayran olmuþtum. Bu kiþi, âdeta yürüyen bir kafadan ibaretti. Bu kafa, usturayla kazýtýlmýþ saçlarýyla beyaz, parýldayan bir tunç yontu halinde önümüz ...

Konevî'ye göre Tanrý'nýn âlemi yaratmasý belirli bir sebebe dayanýr. Bu sebep, daha önce Ýbnü'l Arabî tarafýndan ayrýntýlý bir þekilde açýklanmýþ olan Tanrý'nýn bilinme arzusudur. Tanrý'nýn bilinme arzusu, gerçekte ilahi isimlerin ve niteliklerin kemallerini görme talebidir. Çünkü Tanrý'da iki türlü kemâl vardýr: Birincisi zatýndan kaynaklanan k ...

"New York'ta bir grup iþ arkadaþý yemek molasýnda caddeye atarlar kendilerini... Aralarýndan biri Kýzýlderili kökenlidir. Kendilerine bir restoran ararken, Kýzýlderili kulaðýna cýr cýr böceði sesinin geldiðini söyler ve aranmaya baþlar. Arkadaþlarý ona inanmamýþlardýr. Beþinci Cadde'nin onca gürültüsü arasýnda cýrcýr böceðinin sesinin duyulabilm ...

Fakirlik boynunu bükmüþtü. Üstü baþý iyiden iyiye dökülüyordu. Sonbahar ayazý baðrýný titretmiþ, ayakkabýsýnýn altýndaki delikten çoraplarý sýrýlsýklam olmuþtu. Ruhunda bir sýkýntý ile bir camiye vardý. Hem ayaðýný yýkayýp kurutmak, hem namazýný kýlmak, belki bir de unutulmuþ ayakkabý var ise tedarikine bakmak emelindeydi.

Þadýrvana yakl ...

Hak Âdem'i Arz ve semalar arasýna yerleþtirdi. Güzel isimlerine mahal kýldý. Arz'ýn varlýklarýný ve semanýnkileri büyük nüsha olarak O'nda topladý. O güzel söz Arz'da ilk Âdem'in dilinden duyuldu. Hak ilk O'nun nefesini temiz kýldý da, büyük bir hayret ile o temiz söz ilk o temiz nefesle Arz'da nidalandý. Sonra Hak o temiz nefesten nice temiz ne ...

"Bilinmelidir ki: Âlem, bütün cüzleriyle birlikte, arazlardýr; cevher (marûz) ise, Varlýktýr."

Bütün yaratýlmýþlar, zâhir ve bâtýn cüzleriyle birlikte arazdýr. "A'raz", "araz" kelimesinin çoðuludur. Araz, iki zamanda devam etmeyen veya hiçbir þekilde sürekliliði olmayan þey demektir; hatta arazýn var olma zamaný, varlýðý ...

    Yeryüzünün uygarlýklar arasýnda kurulmuþ olan kültürel dengesi, bu kez Batý Avrupa'dan gelen etkilerle, dördüncü kez sarsýldý ve sonunda bozuldu. Bu süreç, Avrupalýlarýn Amerika kýtalarýný Eski Dünya'ya açtýklarý ve yeryüzünün öteki kýyýlarýný keþfettikleri ÝS.1500'den sonra baþladý. Bununla birlikte, Batý dünyasý yeryüzünün öteki büyük uyga ...

1961 Anayasasý, Diyanet Ýþleri baþkanlýðýna verdirilen "Anayasa dinimize uygundur"56 "fetvasýyla" 9 Temmuz 1961'de referanduma sunulur. Arka planda "merkez"in iktidarý daima kontrol altýnda tutacaðý her türlü önlem titizlikle alýnmýþtýr. Fakat, "eski tek parti düzenine dönülmesinden korkan"57 halk, büyük oranda vitrine aldanmaz ve aleyhinde faal ...

(...) "Bu ciltteki metinlerin birinci ve en önemli hususiyeti hilafetin saltanattan ayrýlmasýndan sonraki ve hilafetin ilgasýndan önceki uzun bir yýl içinde olup biten tartýþmalarý, arayýþlarý ve taraflarýn halet-i ruhiyeleri ile düþüncelerini, endiþelerini, karþýl ...

...Konuyla ilgili olmasý ve oluþan durumun mahiyetini ifade etmesi açýsýndan Birinci Tarih Kongresi'nde yaþanan bir tartýþmayý ve diðer bazý olaylarý hatýrlamakta yarar var. Bunun için öncelikle Kongre'de hakim olan havayý yansýtmasý ve dile getirilen görüþleri örneklemesi açýsýndan þu iki konuþmada dile getirilen görüþleri zikretmekte yarar var ...

... Osmanlý Devleti, Mýsýr, Ýran, Hindistan gibi Ýslam'ýn büyük coðrafyalarýnda medreselerin karþýsýnda mekteplerin açýlmaya baþlamasý yaklaþýk tarihlerde gerçekleþiyor. Programlarý, hocalarý, eðitim tarzlarý, ders kitaplarý da benzeþiyor. "Müslüman aydýn"larýn ortaya çýkmasýnda çok etkili olan bu ...

Bir arkadaþým vardý. Nazlý, haným hanýmcýk, iyi huyluydu. Ancak birçok yönden silik, özelliksiz biriydi.

Sonra birden ameliyatla yüzünün bazý bölmlerini deðiþtirdi. Birkaç kez eþ deðiþtirdi, birkaç kez meslek, vatan, milliyet ve din deðiþtirdi. Bir zihniyetin, bir hayat tarzýnýn bayraktarý olarak reklam edildi. Þöhret buldu. Gazete haber ...

Hz. Peygamber'in Rabbinden aktardýðý "Sað eliyle verdiðini sol elinden gizlercesine sadaka verir" (Bu hadisi Tirmizî, "Tefsir" kitabýnda 3.sure'de; "Cennet" kitabýnda, 35. hadis olarak rivayet etmiþtir.) hadisindeki sýr þudur: Bu kiþiyi sadaka vermeye sevk eden sebep, bütün tabiî hükümlerden uzak olan ruhânî-rabbanî bir âmildir. Bunu yapmak ise, ...

Hikâyeyi baþtan anlatmak lazým. Gerçi hiçbir hikâyenin baþý olmaz. Her þey iç içe geçerken, zaman içinde hayat düz bir çizgiye dönüþmüþken, bizim olaylarý kavramaya baþladýðýmýz bir an vardýr fakat gerçekte o an hikâyenin baþý deðildir. Ýnsanýn, hayat düzenini altüst eden hikâyelere bir baþlangýç âný belirlemek gibi nafile bir çabasý vardýr. Bu ...

Sinâniyye Tarikati (Ümmî Sinân)

Adý Ýbrahim Ümmî Sinan'dýr. Ýlim sahibi olduðu halde, gördüðü bir rüya üzerine "Ümmî" mahlasýný kullanmaya baþladýðý rivayet edilir.

Halvetiyye Tarikati, Ahmediyye þûbesinin, Sinâniyye kolu müessisidir.

Bursa'da dünyaya geldi. Karaman'lý olduklarý da rivayet edilir. Þeyh Se ...

"Al, ver, tut!" Komutlarýndan sonra teknisyenin robotik sesi duyuluyor her seferinde:

"Tamam, þimdilik rahat nefes alabilirsiniz yeniden."

Ancak bu imkânsýz. Vermekte olduðunuz nefesi sonuna dek vermeden yeni bir nefes almanýz mümkün deðildir ki! Huzura kavuþarak yeni bir nefes almak için önce sizde ödünç kalan o yarým nefesi tam ...

Modern insanla dindar insan arasýnda ne yazýk ki pek bir fark kalmamýþtýr. Küreselleþme zihinlerde tamamlanmýþ gibi görünüyor. Ýkisi de mucizeden ayný þeyi anlýyor. Ýstisna olan þeylere mucize diyorlar. Taþýn konuþmasý, ayýn yarýlmasý, balkondan düþen çocuðun burnunun dahi kanamadan kurtulmasý, bir futbol takýmýnýn son dakikada gol atmasý vesair ...

Bilinmelidir ki Hak hüviyetinin gaybýnda gizli ve bütün zâti þe'nlerinin (durum, iþ, ayn-ý sâbite) hükümlerini kuþatan kemalinin suretiyle zuhur etmek istemiþ, her bir þe'nde o þe'nin kendisine yani þe'nin durumuna göre zuhur etmiþtir. Hak onlarda -sadece þe'nin hakikatini izhar etmek veya o þe'nin kendisi veya benzerinde zatýný izhar etmek üzer ...

Cami kürsüsündeki vaiz, minberdeki hatip bile  "Ýslâm terakkiye mani deðildir" diyor. Acaba ne demek istiyor? Birileri "Ýslâm akýl-mantýk dinidir" dediði zaman bundan çokça kiþi rahatsýzlýk duymuyor, dahasý rahatsýzlýk duymasý gerekenler de bunu söylüyor.

Ne demek akýl-mantýk dini? Din týpký bir insan gibi doðru çizgi üzerinde çocukluk, ...

    Osmanlý düzeninin temel unsurlarý ne idi diye sorarsak, en kýsa ifadesi ile þöyle sýralamak mümkündür: Mîrî toprak rejimi, millet sistemi, esnaf örgütlenme tipi, vakýflarý, ana ilkelerini biraz önceki konuþmamda özetlediðim belirli bir iktisadî dünya görüþü ve nihayet bütün bu unsurlarý bir orkestra gibi yönetmek üzere oluþturulmuþ irsî olma ...

" 'Ene'l-hak' sözü, Mansûr Hallac'ýn dudaðýnda nûr idi. 'Ene rabbikümü'l-â'lâ' ibâresi Firavun'un dudaðýnda yalan ve iftira idi." [Dip not'ta, 'Ene'l-hak' sözünün 'Ben Hakkým" mânasýna geldiði, Hallac-ý Mansur (hicri 224-309) tarafýndan söylendiði ve kendisinin Baðdat'ta idam edilmesine sebep  olduðu, bu sözün 'Ben gerçeðim, bâtýl deðilim' mânas ...

Medeniyetimizi oluþturan manevi dinamiklerin dýþa dönük, zahirî bir zenginlik ve geniþlemeyi deðil; içe dönük bir derinlik ve yüceliði hedef aldýðýný biliyoruz.

Bu bir bakýma zahire nispetle bâtýný daha kýymetli kýlýyor.

Ýlke böyle konulunca, medeniyet unsurlarý da bu ilkelerden neþet eden nispetlere, geliþmelere, biçimlere ulaþý ...

Bebeði doðdu doðacaktý ve babasýnýn bir kez olsun onu göremeyecek, koklayamayacak olmasý Âmine'nin yüreðine bir hançer gibi saplanýyordu. Üstelik kabri ta Yesrib'de idi. Doðumdan sonra bebeði kucaðýna veremeyecekti ama kabrine olsun götürüp doðumunu bildirmek isterdi. Ona benzeyeceðinden adý gibi emindi. Zaten tekmelemelerine bakýlýrsa erkekti. ...

Ey hakîkat tâlibi bil! Mutlak zât, esmâ ve sýfâtýn vücûdda deðil, belki taayünde aslý ve müstenedün ileyhi olan þeydir. Her isim yâhud sýfat ki, bir þeye istinâd etmiþtir, iþte o þey Zât'týr. Ýsterse Ankâ gibi ma'dûm, isterse mevcûd olsun.

Mevcûd iki türlüdür. Biri mevcûd-ý mahzdýr, o da Zât-ý Bârî'den ibârettir; dîðeri ademe mülhak olan ...

Namaz kýlan kiþi insanlara ya da kendisiyle birlikte kýlan meleklere imam ise namazda peygamberin derecesine çýkmýþ demektir ki, bu mertebe Allah'a vekil olmaktýr. Bu baðlamda namaz kýlan herkes, hiç kuþkusuz, imamdýr; çünkü insan namazý yalnýz kýldýðýnda bile, bir rivayette belirtildiði gibi, melekler onun ardýnda namaz kýlar. Nitekim bir rivay ...

Dört gün boyunca Yesrib Kuba'ya aktý. Ne bir hükümdar, ne bir melik idi. Herkes gibi sade giyimli, yalýnkat tavýrlý bir beþer idi. Lakin bütün halk aþkýna düþmüþ gazel yaprak gibi üzerine titriyordu. Aþk denilen þeyin ne olduðunu anlýyordum. Yesrib'de inanan herkesin dilinde ve gönlündeydi. Artýk dikiþlerini onun iðnesiyle dikiyor, tarlalarýný o ...

Teheccüde kalkan insanýn herkesin bilmediði baþka bir durumu daha vardýr. Þöyle ki: Teheccüde münacatýn meyve ve ilimlerini ancak gece namazý kendisi için nafile ibadet olan kimse derebilir ve elde edebilir. Farz namazlarý eksik olanýn, eksik ibadetleri ise nafilelerin farzlarýndan tamamlanýr. Farzlar teheccüd kýlan kulun bütün nafilelerini kaps ...

"Din" kahretmek ve galebe çalmak anlamýna da gelir. Nitekim Araplar: "Ona galebe çaldým ve o da boyun eðdi" derler. Köle maðlup ve makhûr olduðu zaman onun için "medîn" tabirini kullanýrlar. Kýyamet gününe "din günü" denilmesi de bununla ilgilidir. Meselâ, kýyamet gününe "tevhid günü" denmesi þu açýdan doðrudur: O gün gerçek birlik ortaya çýkar. ...

Lisânü'l-gayb olan ârif sana sýrrýn nihân söyler
Bu esrâr-ý ilâhiyi gönülden bî-dehân söyler

Gayb lisanýný bilen ârif, sana senin sýrrýný sýrren yani gizlice söyler. Ancak bu ilâhi sýrlarý dilsiz, dudaksýz olarak gönülden söyler.

Öyleyse koltuklara yaslanýp tasavvuftan bahsetmek, vahdet-i vücud vsden dem vurmak bu yolda en ...

Varlýktan bahsetmek, hakikatten bahsetmektir. Eðer Allah el-Hakk yani Mutlak Hakîkat ve Mutlak Gerçeklik ya da Mutlak Varlýk ise -bu durumda hem Varlýk-Ötesini hem de Varlýðý kapsadýðý söylenebilir- ve ayný zamanda el-Ehad yani Bir/Tek ise, iki baðýmsýz gerçeklik var olamaz. Bu, nihaî olarak temel düzende düalizmi ve hem Allah'ýn birliðinin hem ...

"Allah'ýn talihli kullarýndan biri olmalýyým. Ýstanbul'a geldim geleli Sultanahmet ve civarýnda çalýþýyorum. Ýstanbul'un kalbini dinliyorum yani." (s.15)

"Güzel bir þeyle karþýlaþtýðýmda aklýma ilk düþen; sevdiklerimi aramaktýr." (s.21)

"Ýlk ve orta öðretimde biz çocuklara insanýn tabiatla mücadelesi öðretilmiþti. Ve tabiatý yene ...

"Ekim ayýnýn baþýnda basýna intikal eden haberlere göre HDP'nin 7 Haziran 2015 seçim bildirgesinde yer alan Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý'nýn kaldýrýlmasýyla ilgili vaat 1 Kasým 2015 seçim bildirgesinde de tekrarlanarak muhafaza edilmiþ. Küçük bir farklýlýkla:Kaldýrýlan Diyanet'in yeri tamamen boþ býrakýlmýyor, zevahiri kurtarmak iç ...

Bütün zahir oluþlar, "iç"ten "dýþ"a doðrudur. Ýçte olan dýþý etkiler, dýþta olan da içi... Dolayýsýyla ne içi ne dýþý ihmal edebiliriz. Ýç ve dýþa kýymetleri nispetinde deðer vermek önemli. Ýçe daha çok vurgu yapmamýz, modernizmle yaþanan ihmalin sonuçlarýný gidermek içindir. Bugün "iç"in inþasý gibi bir önceliðimiz var. Günlük hayat pratikleri ...

Sahih bir haberde, þöyle rivayet edilmiþtir: "Hz. Peygamber, dönmezdi, yani boynunu çevirmezdi. Bir þeye yöneldiði zaman, bütün bedeniyle o þeye dönerdi." (Bu hadisi Tirmizî, "Menakýb" kitabýnda 8. hadis olarak rivayet etmiþtir.)

Hadisin Sýrrý ve Mânâlarýnýn Ýzâhý

Bilinmelidir ki:

Muhakkiklerin ve þeriatl ...

"Elhamdülillah", ikram hazinelerinin anahtarý, ihsan ve nimetleri arttýrýcýdýr. Elhamdülillah, gönüllere girmenin vasýtasý, Rahmân'ýn hoþnutluðunun vesilesidir. Nitekim Hz. Peygamber (a.s.) bir nimete nâil olsalar "Ýyilikleri yayan nimetinden dolayý Allah'a hamdolsun" buyururlardý. Þayet bir elem ve mihnet göreseler "Her hâlükârda Allah'a hamdol ...

Cengiz Çandar'ýn "Kobani'ye bakmak, Obama'dan duymak" baþlýklý yazýsý (Radikal, 19/11/2014), malum tavrýný sürdürdüðünü gösteriyor. Bu tavrý öz olarak þöyle ifade etmek mümkün: Türkiye'yi yönetenlere inanmamak, onlarýn dediklerini yalan saymak; ABD'ye kulak vermek, Baþta Obama olmak üzere yönetimde aðýrlýðý olan diðer isimlerden ...

Keþf, dünyevî olgu ve olaylarla da uhrevî olaylarla da ilgili olabilir. Bununla birlikte, "sülûk ehli, himmetlerini dünyevi iþ ve iliþkilere yöneltmediklerinden, keþfin bu türüne pek iltifat etmezler; hatta sâliklerden birçoðu uhrevî durumlara iliþkin keþfe bile pek önem vermezler. Bunlar, Allah'ta yok olmayý ve O'nunla bâkî kalmayý en son amaç ...

"Allah insan þehrinin koruyucusudur. Bunun nedeni, insan þehrinin Allah'ý sýðdýrmýþ olan mertebe (hazret) olmasýdýr." (s.204)

"Savaþ mümin-insan üzerinde devam eder. Allah imanýný korumak üzere onu savunurken Ýblis kendine döndürüp kýskançlýkla mutluluk yolundan onu uzaklaþtýrmak ve imanýný almak üzere savaþýr." (s.205)

"Allah bü ...

Hayýr, ölüm son deðil, baþka bir yere doðuþtur. Hz. Ýsa(as)'ya atfedilen, Hz. Peygamberimiz(sav) ve arifler tarafýndan paylaþýlan þöyle bir söz bulunmakta:" Ýki doðum ve iki ölüm var." Birinci doðum, "su"dan doðumdur; anne rahminde bedenin oluþmasý...

Ve bu daha çok insanýn beden  olarak yeryüzüne geliþi manasýna gelir. Ýkinci doðum ise; ...

Ebû Hüreyre radýyallahu anh'den rivayet edildiðine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem þöyle buyurdu:

"Bir kul, bu dünyada baþka bir kulun ayýbýný örterse, kýyamet gününde Allah da onun ayýbýný örter."

Müslim, Birr 72. Ayrýca bk. Buhâri, Mezâlim, 3; Ebû Dâvûd, Edeb 38; Týrmizî, Birr 19, Ýbni Mâce, M ...

"Melek ve bazý insanlarýn bayýlmamasýnýn sebebi, zikretmiþ olduðumuz zâtî feyzi sürekli olarak kabul eden istidâdýn kemâlidir." (s. 29)
[feyz: akma, taþma, ilâhî zuhur ve tecelli / istidâd: yetenek, bir þeyin kazanýlmasýna eðilim / kemâl: olgunluk, yetkinlik]

Nuh (as.) peygamberlerin ilkidir ve risâlet hükümlerinin birincisi de, pey ...

Evvel kadimden geldim yer gök yaratýlmazdan
Arþ kürsü levh ü kalem hiç dahi anýlmazdan

Bu beyit insanýn hakikatei bakýmýndan ilk olmasýyla âlemde zuhur eden son varlýk olmasý arasýndaki iliþkiyi anlatýr. Vahdet-i vücûdu benimseyen sûfîler, bu tezada büyük önem vermiþ, ilk olmak ile son zuhur etmek arasýndaki iliþkileri izah etmiþle ...

Bütün canlýlar akýl ve ruh sahibi olduðuna göre, hepsi tesbih ediyor Yaratan'ý. Ýþte kurban edilecek hayvanlarýn ruhunu Kendine þükür olarak kurban günlerinde serbest býrakýyor Yüce Allah. Bayram, kurbanlýk koyunlarýn da bayramý. Hatta kabirdeki ölülerden bile bayram süresince azap kaldýrýlýrmýþ. Anlýyorum ki bayram, kâinatýn tamamýna geliyor. A ...

Bilmelisin ki: Nefislerini yaratýlýþ gayelerinden baþka þeylerle meþgul eden sýradan insanlar deðil de, kurtuluþlarýný isteyen mümünilerin seçkinlerinin takip ettiði Allah'a giden yol, dört kýsýmdýr: Dürtüler, çaðrýlar, ahlâk ve hakikatler. Onlarý söz konusu çaðrýlara, dürtülere, hakikaetlere ve ahlâka sevk eden þeyler ise üzerlerine farz kýlýnm ...

Bilinmelidir ki insanlar, istikamette yedi kýsma ayrýlýr: Birinci kýsým sözü, fiili ve kalbi ile istikâmette olanlar iken ikinci kýsým kabi ve fiili ile istikâmet üzere olanlardýr. Her iki grup, kurtuluþa erenlerdir, fakat birinci sýnýf daha üstündür. Üçüncü kýsým, fiili ve sözü ile istikâmette iken kalbiyle istikâmet üzere olmayanlardýr. Bu kiþ ...

Cabir b. Abdullah'tan Hz. Peygamber'in þöyle buyurdupu rivayet edilmiþtir. Adamýn birisi ayaða kalkmýþ ve iki rekat fecir namazý kýlmýþtýr. Birinci rekatýnda "Kafirun" suresini okumuþtu. Okumayý tamamlayýnca, Hz. Peygamber, þöyle buyurmuþtur: "Bu adam, rabbini bilen bir kimsedir."

Ýkinci rekatta ise, "Ýhlas" suresini oku ...

Baþkanlýk sistemine karþý çýkan dört ayrý grup var. Bunlardan ilkini, sistemi hiç bilmeyen ama habire konuþanlar oluþturuyor. Ýkincisi sistemi bilip de kaygý duyan sol kesim. Bunlar 'Ben ömür billah baþa geçemem' diye kaygýlanýyor ve parlementer sistemdeki tek arzularý koalisyon ortaðý olabilmek. Üçüncü grup, yüzde 10 barajýný geçemeyen küçük pa ...

Ýnsanýn riyakar olmasý Allah'ý unutmasýndan kaynaklanýr. Baþka bir anlatýmla insanýn bütün günahlarý, gerçekte, en büyük günah olan Allah'ý unutmaktan ortaya çýkar. Ýnsan Allah'ý unuttukça baþka varlýklara bel baðlar, onlara umut besler, varlýðýný onlarýn yardýmýyla ayakta tutabileceðini zanneder, gerçekte rakiplerini koruyucusu kabul eder, onla ...

Bütün sanatçýlarýn derdi, o mutlak cemal sahibi olaný tasviretmek, onu kopyalayabilmektir (imatio dei). Eðer sanatçý o ilâhî sanatý biliyorsa, o yaptýðý sanat, kiþinin kendini tanýyýp oradan Rabbini tanýma sanatý olur. En büyük sanat budur. Bu büyük sanata hizmet ettiði sürece, bütün sanatlar bir perde olmaktan ziyade bir vesile olur, bir araç o ...

Çok kere büyük ahlâk hareketlerinde baþka insanlarýn hayret ve hayranlýk duyduðunu görüyoruz. Beklenmeyen hareket, þaþýrtýcý oluyor. Bu hal, ahlâki davranýþýn hürriyet ve yaratýcýlýðýn eseri oluþundandýr.

Milli tarihimzden örnek verelim: Büyük selçuklu sultaný Alpaslan, 1071'de yapýlan Malazgirt Savaþý'nda Bizans imparatoru Romen Diyojen'i ...

Muhammed (as)'in bir hadisi bize adaletli yönetimin temel ilkesini öðretmektedir.

Þöyle ki: "Eðer hakimler, insanlara 'sadece kendi beyân ve iddialarýna dayanarak' hak vermiþ olsalardý, kiþilerin kan bedeli ve mallarýyla ilgili davalarda âdil olmayan hükümler vermiþ olurlardý; ancak yeterli delil olmamasý halinde, davalýnýn kendini savun ...

Musallada bir tabut, yeþil örtü üstünde, yapayalnýz.

Ýkindi okunmuþ, namaz kýlanlar camiye girmiþ, kýlmayan kalabalýk cami duvarýna yanaþýp saçak altýna sýðýnmýþ.

Alafranga bir muhit ama gelin durumu izah edin. Erkekler cami duvarýnda, kadýnlar þadýrvan altýnda. Haliyle haremlik, selâmlýk olmuþ.

Böyledir.

Kenarýn ...

Kadim kültürlerde ruh, kuþ simgesiyle sembolize edilir. Kuþlar, fiziksel ve ruhani dünyalar arasýnda aracýlýk yaparlar. Denildiðine göre, ruhun geliþimi boyunca karþýlaþtýðý bazý 'arketipsel deneyim'leri de yansýtýrlar. Tevhid sanatçýsýnýn nazarýnda ruh, bedendeki haliyle kafesteki kuþa benzer. "Ölmeden önce ölme" mertebesine ulaþanlarýn da, doð ...

Ýnsan, Allah'ýn isimleri aracýlýðý ile yakýnlýk elde ettiði zaman, O'nun isimleriyle olan tanýþýklýðý, ülfeti kiþiyi isimlerin içine yani manasýna çekecektir. Böylece "Allah'ýn ahlâký ile ahlâklanýnýz."(Münâvî, et-Tearif, s.564; Kitabu't-tâc, c.1, s.13) hadisi ve "Allah'ýn boyasýna boyanýnýz..." (Bakara, 2/138) âyetinin sýrrý ortaya çýkar. Bunla ...

Derken kuyruk sokumumda bir sýzý, içim ürperiyor, ne oldu

Olan þu: Þu civcivler var ya, þu civcivler Aralarýnda bir garip, zayýf, belki de topal biraz öyle biri var Ýþte onu gözlerine kestirmiþ öbür besililer ve týrnaklarý saðlam olanlar inanýlacak gibi deðil ama böyle Bu civcivler nasýl bir ananýn evladý olmalýlar, metal bir ananýn Acab ...

alýp baþýný gidiyorsa bir sokak çocuðuyla ibn arabî sabah olmadan
gidiyorsa böyle, bir bildiði vardýr; zamanýn dýþa taþan
aþýrý kýsýmlarýný topluyordur, kendi maðrib'ini yani
aslýnda terketmediði, yanýnda getirdiði endülüs'ünü
bende katlanýlmaz olana katlanan bana raðmen
düþlenmiþ anadolu'da kuruyorsa bütün bunlara ...

Asur hukuku, hür kadýnlarýn ve efendisiyle beraber sokaða çýkan cariyelerin baþlarýný örtmeden dýþarýda gezmelerine izin vermez. Ancak fahiþeler ve sokaða yalnýz çýkan köleler baþý açýk gezebilir. Hatta bir fahiþe baþýný örterse, 50 deðnekle cezalandýrýlýr ve baþýna zift dökülür*. Kanunlarda hür kadýn için “örtülü” tabiri kullanýlýr. Kadýn, yaný ...

Dünya zamanýnýn kullarý Ýsa nebiden sonra altýncý asrýn son çeyreðinde elenmeye hazýrlanýyor... Dünya mekânýnýn coðrafyasýnda henüz üç kýta, üç kýtada cemad, nebat ve hayvanlar hüküm sürüyor. Zikretmeye deðecekse, bir de hayvandan farksýz hâle gelmiþ insanlar. Ne dostum Ýbrahim'den bir ýtýr, ne Musa'dan bir ses, ne Ýsa'dan bir nefes!.. Onca elçi ...

Nuayman adýnda biri içki içmiþti. Bu yüzden birkaç defa Resûlullah'ýn (s.a.v) yanýnda ceza almýþtý. Bunun üzerine sahabelerden biri, 

"Lânet olasýca, ne kadar da içki içiyor!" dedi. Allah Resûlü (s.a.v) adamý uyararak,

"Kardeþine karþý þeytana yardýmcý olma" buyurdu

Bir rivayette ise, "Öyle söyleme. Çünkü o, Allah ve Resû ...

Gerçeðe yönelen insanda görülen ilk inkýlâp, ilk ilâhi tecelli, etrafýna saldýran iþtihalarýný red edip bütün baþkalarýnýn, baþka insanlarýn sefaletlerine uzanan ýztýrabý benimsemesidir. Bu, bizde merhametin hareketidir. Çocukluk çaðýnda baþlayarak döven, zulmeden, iþkence yapan, hemcinsine saldýran insan, merhamet güneþinin kendinde doðuþu ile ...

Doðrusu istenirse ben de Saat Evleri'ni kendim yapmayý istemiyordum. Benim merakým, zevkim insan ruhunu öðrenmekti. Herkes benim gibi mi, yoksa biraz farklý mý? Bunu öðrenmek için ýsrar ediyordum. Hayýr, onlar da benim gibiydi, hatta daha beterdiler. Hiç þüphe etmeden hodbindiler. Umumun parasý sarf edilirken o kadar cömert, hasbi, kayýtsýz þart ...

Ebû Hüreyre radýyallahu anh'den rivayet edildiðine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem þöyle buyurdu:

"Baþka bir gölgenin bulunmadýðý Kýyamet gününde Allah Teâlâ, yedi sýnýf insaný, arþýnýn gölgesinde barýndýracaktýr:

Âdil devlet baþkaný,

Rabbine kulluk ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen genç,

...

Mevlâna'nýn hiçlik felsefesi bütün sûfîlerde vardýr. Ben yokum, diyerek var olur sûfîler. Modern insan ise, ben varým, dediði için aslýnda yok. Eric Fromm, Sahip Olmak ve Olmak diye bir kitap yazmýþtýr. Olmaktýr esas olan. Modern insana, bir þeye ne kadar sahip olursan o kadar var olursun, telkini yapýlmaktadýr. Aslýnda yanlýþtýr. Modern insana ...

Mümkünlerin en bilgilisi, Yaratýcýsýný sadece O'nun açýsýndan bilendir: Söz konusu kimse nefsini ve kendisinden varolduðu kimseyi bilir. Bundan baþka bir þeyi bilmesi geçerli deðildir. Çünkü bir þeyi bilmek, onu kuþatmaya ve onu tüketmeye imkân verir. Böyle bir þey ise ilâhî katta imkânsýzdýr. O halde O'nu bilmek imkânsýzdýr. 'Ondan' bilmek de ( ...

Nuh (a.s) peygamberlerin ilkidir ve risalet hükümlerinin birincisi de, peygamberin ümmetinden Hakký birlemelerini/tevhit, O'nu ortaktan, benzerden ve þerîkten tenzih etmelerini istemesidir. Bundan dolayý, Nuh (a.s)'a hâkim olan hal, tenzîh sýfâtý olmuþtur. Çünkü Nuh, risaletin zuhûrunun baþlangýcý, onun hükmünü ilk kabul eden kiþi ve iþâret edil ...