İşte modern çağın en çok göze çarpan özelliği de budur: Ardı arkası kesilmeyen bir telâş, sürekli değişim ve bizzat olayların kendisiyle sürüklendiği, durmadan artan hız gereksinimleri... Bu, çokluk içinde dağılmadır. Öyle bir çokluk ki, artık hiçbir üstün/aşkın ilke bilinciyle birleşemez. Ayrıca bu, bilimsel kavramlarda olduğu gibi, günlük hayatta da aşırılığa vardırılan bir çözümleme, sınırsız bir parçalanma ve beşerî faaliyetin, hâlâ çalışabileceği tüm alanlarda gerçek bir ufalanışıdır. İşte, Doğuluların gözünde öylesine çarpıcı olan bireşim (synthése) yeteneksizliği ve her türlü yoğunlaşma imkânsızlığı da buradan kaynaklanmaktadır. Bunlar gittikçe artan bir maddîleşmenin doğal ve kaçınılmaz sonuçlarıdır. Çünkü madde, özü itibariyle çokluk ve bölünme demektir. Bu nedenle sırası gelmişken, ondan doğan her şeyin, bireyler arasında olduğu kadar toplumlar arasında da sadece kavgalara ve her türlü anlaşmazlıklara yol açabileceğini söyleyelim. Maddeye ne kadar dalınırsa, bölünme ve karşıtlık öğeleri de o kadar çoğalır ve yaygınlaşır. Buna karşılık, insan saf maneviyata doğru ne kadar yükselirse, ancak evrensel ilkelerin bilinciyle tam olarak gerçekleştirilebilen tevhîde o kadar yaklaşır.
Modern Dünyanın Bunalımı
René Guénon (Çev. Mahmut Kanık)
Yayınevi:İnsan Yayınları
Baskı Yılı:2016
Alıntı Sayfası: 83-84
ISBN: 978-975-574-801-6
Alıntı Yapan: paradoksal
Okunma Sayısı: 1700