İslâm'ın tevhid ilkesini ve bu uğurda verdiği mücadeleyi, "ölü lafızların" hayat bulması şeklinde anlatmamız mümkündür. Başka bir anlatımla Allah inancı vardı; O'nu ve O'na olan inancı anlatmak için çeşitli kelimeler, lafızlar kullanılıyordu. Fakat lafız artık taşıyıcılığını kaybetmiş, mana gitmişti. İslâm, manasını yitirmiş veya tahrif olmuş ke ...
paradoksal Kullanıcısına ait alıntılar
Çağdaş İngiliz-Yahudi Küresel Medeniyeti
Şaban Teoman Duralı
'Yeniçağ dindışı Batı Avrupa medeniyeti'nin merkez kültürü, Fransızlarınkidir. Mezkûr medeniyetin felsefîleşmesi öncelikle Fransız filosof-bilimadamı Rene Descartes'ın işidir. Bu noktadan itibâren Fransa, kültür öncülüğünü İngiltereye kaptırmıştır. Descartes'ten sonraysa, Fransadan artık, sistem kurucu filosof-bilimadamı çıkmamıştır. Nıhâyet, Ye ...
Çağdaş İngiliz-Yahudi Küresel Medeniyeti
Şaban Teoman Duralı
"İsrailliliğin bilinci olumlu olmaktan ziyâde olumsuzdur", diyor Edward Said. "Aslında, İsraillilik, Yahudi olmak demektir. Ne var ki imkânsız değilse bile, Yahudi olmağı açıklamak olağanüstü müşkil bir iş olsa gerek; zirâ olumsuzluklardan ibârettir: Arap değilsiniz, Müslüman değilsiniz, yabancı (İbr goyiş) değilsiniz, kısacası 'değiloğludeğilsi ...
Türklerin Tarihi Pasifik'ten Akdeniz'e 2000 Yıl
Jean-Paul Roux
Daha 1048 yılında Tuğrul Bey, Hristiyan kuvvetlere karşı anne tarafından kuzeni İbrahim'i göndermişti. O yıl Erzurum'un alınması, Ermeniler tarafından büyük felaket olarak karşılanmıştı. Gerçekten de bugün bizim için ikinci derecede önemli bir bulgu olarak görünmesine karşın, Erzurum'un alınması batı yönündeki istilaların başlangıcı olarak düşün ...
Çağdaş İngiliz-Yahudi Küresel Medeniyeti
Şaban Teoman Duralı
Latincede cultus yahut cultura, toprağın sürülüp işlenmesi, ürün vermeğe hazır hâle getirilmesi demektir. Anlam genişlemesiyle cultura toplum varlığı olarak kişinin, toplumsal -eğitim, öğrenim, öğretim- yoldan kendisi ile toplum çevresini öğrenip anlaması, doğal ortamını da işleyip yaşanabilir duruma sokması biçiminde anlaşılmıştır. Toplum varlı ...
Düşünmek Ne Demektir?
Martin Heidegger (Çev: İlhan Turan)
Mesela, yüzmenin ne "demek" olduğunu hiçbir zaman yüzme hakkında yazılmış bir makaleden öğrenmeyiz. Yüzmenin ne olduğunu bize ancak akıntıya atlamak söyler. "Düşünme ne demektir? sorusu hiçbir zaman, düşünme hakkında bir kavramsal belirleme veya bir tanım öne koyarak ve onun içeriğini gayretle yayarak cevaplanamaz. Biz dersin devamında düşünme ü ...
Fîhi Mâ Fîh
Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî (Ter: Ahmed Avni Konuk, Ya. Haz. Dr. Selçuk Eraydın)
Hak Teâlâ buyurur ki: Ben sizi ve evkât ve enfâs ve emvâl ve rüzgârınızı satın aldım. Eğer bana sarf eder ve bana verir iseniz, onun bahâsı cennet-i câvidândır. İşte benim indimdeki kıymetin budur. Eğer sen kendini cehenneme satar isen, kendine zulm etmiş olursun. Bu tıpkı bir adamın yüz altın kıymetindeki bir bıçağı duvara çakıp, ona bir kabak ...
İrfan Sofraları
Niyâz-i Mısrî (Çev. Soner Eraslan)
İnsanların arasındaki muamele şu dört davranıştan ibarettir: Bir kısmı kendilerine ihsan edene ihsanda bulunurlar. Bu ahlâk birbirlerine boyunlarını sürten eşeklerin ahlâkıdır. Bir kısmı da kendisine kötülük edene kötülük eder. Bu ahlâk köpekler ve yırtıcı hayvanların huyudur. Başka bir kısmı ise kendisine ihsanda bulunana kötülük eder. Bu da yı ...
Enver
Murat Bardakçı
Enver'in Selânik'ten ayrılıp dağa çıkması ile Abdülhamid'in Kanun-ı Esâsi'yi tekrar yürürlüğe koyması, yani ikinci meşrutiyet'in ilânı arasında sadece 41 gün vardı...
Bu 41 gün boyunca dağlarda köy köy dolaşan Enver mutlakiyetin son bulup anayasanın yeniden uygulanması konusunda halka ateşli konuşmalar yapmakta, köylülerin cemiyeti deste ...
Nakşu'l-Fusûs - İbnü'l-Arabî'nin Kendi Fusûsu'l-Hikem Özeti
William Chittick (Türkçesi: Turan Koç)
"Allah ismine ait hikmetin özü" Uluhiyet mertebesine ait bilgi ve marifetler bütünüdür veya bu bilgi ve marifetlerin yazıldığı yerdir, yani Kâmil insanın kalbi.(s.19)
Ruh bedeni nasıl yönetiyor ve çeşitli güç ve yetilerle onda tasarrufta bulunuyorsa, kâmil insan da âlemde olup bitenleri aynen öyle yönetir ve ilahi isimler aracılığı ile o ...
Bir Ahlak Davası Nurettin Topçu
İsmail Kara
Nurettin Hoca yıllar sonra yazacağı bir metinde, ilk, orta ve lise tahsili yıllarındaki hissiyat ve tecrübelerine, o dönemlerde nesillerin, gençlerin yetiştirilme biçimlerine yer verecek, bu tecrübeleri "ferdiyet"i ve şahsiyeti tahrip eden, onu cemaatın/cemiyetin, siyasî tercihlerin mahkumu yapan unsurlar istikametinde, aynı zamanda İsyan Ahlâkı ...
Biraz Yağmur Kimseyi İncitmez
Kemal Sayar
Nihilizm ruhsal hastalıklarını da üretiyor. Postmodern çağda depresifiz hepimiz, zira çok seküleriz, çok ruhsuzuz, çok umutsuzuz. Depresyon belki de inanç kaybının bir belirtisidir. Giderek daha nihilist olan bir kültür, bir politik ve etik düzen, ruha yeni bedeller ödetiyor. Ne kadar da kırılganmış hayatlarımız! Baksana, nasıl da sızlıyor her y ...
Din Dili
Turan Koç
Din dilinin mahiyeti konusunda ileri sürülmüş başka bir iddialı görüş de sembolik dil anlayışıdır. Sembolik dili savunanların kalkış noktası, genel olarak dille tecrübe arasında tam bir örtüşmenin olmadığı gerçeğine dayanır; yani dilin sınırları tecrübenin son sınırları demek değildir. Dolayısıyla dille ifadesi imkânsız olan veya, başka türlü sö ...
Varlığın Muhtelif Merhaleleri
Rene Guenon
Daha evvel de belirttiğimiz gibi Küllî İmkân sonsuzdur ve sınırsız olması dışında başka bir şey olamaz, o hâlde onu başka türden kavrama çabası onu hiç anlamamakla sonuçlanmaya mahkumdur. İşte bu bütün Batı'nın felsefi sistemlerini metafizik, yani küllî bakımdan aynı oranda yetersiz kılan şeydir; daha önce de tekraren belirttiğimiz üzere, bu sis ...
Yorgun Savaşçı
Kemal Tahir
Balıkesir'den çıkıp nasıl bir yarına bağlı olduğu hiç kimse tarafından kestirelemeyecek bir bulanık geceye girdiler.
Yorgun hırıltılarla rampaya saran lokomotif, ocağında yanan odunların kıvılcımlarını, uzun bir sorguç gibi savurmaya başlamıştı. Servis vagonunun yapışkan sıcağı, yolcuların yüreklerindeki sıkıntıyı arttırıyor, hiçbirinde ...
Yavaşla
Kemal Sayar
Buna "narsistik kafes" diyor bir yazar: İşyerinde herkes anonim; teknoloji, insanları işyerinde yalnızlaştırır. Bilgisayarının içine gömülmüş onlarca kafa geniş bir salonda hiçbir mahremiyetleri olmaksızın çalışır. Çabuk iletişimin ve e-postaların gayrişahsi doğası, insanları yalıtır ve yabancılaştırır. Aşırı çalışma ve her an küçülme tehdidi st ...
Mantıku't-Tayr
Ferîdüddîn Attâr
Görünen her görüntü, Simurg'un güzelliğinin gölgesidir. Zaten o sana güzelliğini gösterecek olsa, sen onu hemen gölgesinden tanırsın. İster otuz kuş (sî-murg), ister kırk kuş olsun, senin gördüklerinin hepsi Simurg'un gölgesidir. Simurg gölgesinden ayrı değildir, eğer sen ayrıdır dersen, bu uygun olmaz! İkisi de beraber olduğu için, onları birli ...
Rûhul-Beyân 21. Cilt
İsmail Hakkı Bursevî
Rasulullah (a.s.) muhâcir olarak Medine'ye teşrif edip Kuba'da Rebîu'levvel ayının onikinci gecesinin Pazartesi günü, kuşluk vaktinde Amr b. Avf oğullarının yurdunda konaklamıştı. Bu yıldan itibaren İslâmî tarih başlamış sayılır. Burada pazartesi, salı, çarşamba ve perşembe günleri kalmıştı. Onların mescidlerini de tesis ettikten sonra cuma günü ...
Biraz Yağmur Kimseyi İncitmez
Kemal Sayar
Yan yana konuştuk onunla. Seslerimiz değiyordu birbirine, o kadar ki kalplerimiz değiyordu ve bu yakınlık, Allah'ın bu lütfu karşısında içim haşyetle doluyordu. Anlamak ve hissetmek bizi insan kılar. Bu arınışla insan oluruz. Terapist kimdi? Ben mi yoksa bu narin kız mı? Onun saflığı beni de yıkadı. Arındım. Ve kirlenmiş, yönünü şaşırmış bir dün ...
Mantıku't-Tayr
Ferîdüddîn Attâr
Ey hak yoldan bile isteye sapıp çıkan! Bilesin ki Sultan'dan bir ev isteyen, o evi sırf Sultan'a yakın olabilmek için ister! Sultanın gelip şereflendireceği evden daha mükemmel bir ev olabilir mi?
Nefis evi dünyevî arzuların dolup taştığı cennettir; gönül evi ise, doğruluk makamıdır, unutma! Yüceler yücesi Allah, uçsuz bucaksız bir okyan ...
Müslüman Saati
Annemarie Schimmel
Hz. Hüseyin'in hayatta kalan tek oğlu olan Hz. Zeynelâbidin'e atfedilen uzun bir dua vardır:
"Hamd Allah'a ki, kendisine hamdetmenin yolunu bize gösterdi ve bizi hamd ehlinden kıldı ki, ihsanına şükredenlerden olup iyilik yapanların mükafatını alalım.
Hamd Allah'a ki, bize dinini armağan etti, şeriatıyla bize minnet koydu ve ihsa ...
Fütûhât-ı Mekkiyye 3. cilt
Muhyiddin İbn Arabî (çev. Ekrem Demirli)
Arafat'ta, yoksunluk, horluk, yakarma halinde kendinden geçerek ve terzilerin diktiği elbiselerden soyunarak durulur. Hacıların vakfe yaptığı yer, Arafat diye isimlendirilir. Buradan söz konusu yerin Allah'ı bilen ariflerin durma yeri olduğunu öğrendik. Çünkü Allah şöyle buyurur: 'Allah'tan kulları içinde ancak bilenler korkar.' (Fâtır 35/28). B ...
Fütûhât-ı Mekkiyye 3. cilt
İbn Arabî (çev. Ekrem Demirli)
Kendisinden temizlenmemiz emredilmiş kötülük, niteliğin kendisiyle değil, kullanım yeriyle ilgilidir. İnsan, hırs huyundan temizlenemez, sadece onu dünya malı ve haramları biriktirmeye yönlendirmekten [huyundan] temizlenebilir. İnsan hırsı kullanma yerinden uzaklaşarak aynı hırs vasıtasıyla temizlenmiş olur. Bu ise, bilgi öğrenmek, salih amel ve ...
Ahlâkiliğin Doğası
Ömer Türker
Söz konusu var ve bir oluş durumunun idrak eden öznede ortaya çıkardığı ilk sonuç, varlık ve birliğin anlamlarının kavranmasıdır. Varlık ve birlik anlamlarının ise birincisi içsel ikincisi dışsal olmak üzere iki tür idraki vardır. İçsel (vicdânî) idrak, kendi varlık ve birliğini idraki iken dışsal idrak, kendisi dışındaki nesnelerin varlık ve bi ...
Ahlâk Nizamı
Nurettin Topçu
Son harp ve son yıllar her yerde insanlığın yüzündeki "incecik perdeyi" yırttı, ruhların hakiki çehresi meydana çıktı. Bunların eliyle ortadan kalkan sadece kıyafetler, başka yaşama tarzı, başka nakil vasıtaları, başka türlü şehirlerin hayatı değildir, aynı zamanda yıkılan bütün bir ahlâk nizâmıdır. Bugün, münevverleri ve otorite rehberleriyle d ...
Bir Düşünce Tarihi Metni Olarak İstiklâl Marşı
İsmail Kara
Milli Mücadele daha zafere ulaşmadan bir kurtuluş ve istiklâl-istikbal müjdesi gibi, onun ilhamları ve derin hissiyatıyla kaleme alınan ve hem Meclis'te hem de halk nezdinde öyle kabul gören İstiklâl Marşı'nın, Lozan sürecinden itibaren, hususen 3 Mart 1924 tarihinden sonra kaderinin ve konumunun değişmeye, anlamına dair farkındalığın zayıflamay ...
Tasavvuf İlmine Dair : Kuşeyri Risalesi
Abdulkerim Kuşeyrî
Sûfî dostlarım -Allah sizleri rahmetine nâil eylesin- iyi biliniz ki; Bu tâifenin şeyhleri, işlerinin ve tasavvufî telâkkilerinin temellerini tevhid konusunda çok sağlam esaslar üzerinde bina kılmışlar, böylece akîdelerini bid'atlardan korumuşlar, selefin ve sünnet ehlinin benimsediğine inandıkları, teşbih (Allah'ı yaratıklara benzetmek) ve ta't ...
Fütuhât-ı Mekkiyye 4
Muhyiddin İbn Arabi (Çev. Ekrem Demirli)
Genellikle toplum içinde itilmiş ve küçümsenen bir şeyi elimde taşıyordum. Benim konumumdaki insanlar, insan doğasındaki büyüklük ve saygın görülmeyenlerden farklılaşma duygusu nedeniyle böyle bir şeyi taşımazdı. Şeyhi ve kendisiyle beraber arkadaşlarının da geldiğini gördüm. Arkadaşları şöyle diyor: 'Efendimiz! Bu gelen falan kişidir. Onun bu y ...
Ruhun Derin Yaraları
Kemal Sayar
Hayatlarımızı zaman yönetir; onun içine doğar, onunla yaşar, onda ölürüz. Ne ki hayatta her zaman istediğimizi alamayız. Sabır işte bunu öğrenmektir. Beklemeyi bilmelisin. Beklemeyi bilirsen, güzellikler seni bulacaktır. Oysa çağımızda keyif almadan geçirdiğimiz her ânı kayıp sayıyor, çabuk tatmin ve keyfi vazgeçilmez buluyoruz. "Musibet, Allah' ...
Felsefe Parçaları ya da Bir Parça Felsefe
Soren Kierkegaard (Çev. Nur Beier)
Öğrenci hakikatten yoksun olduğunda (ve aksi takdirde tabii Sokratik görüşe geri döneriz), ama buna rağmen insan olduğuna göre ve şimdi de koşulu ve hakikati elde edince, elbette ilk defa insan olmaz, zira zaten öyleydi; lakin başka bir insan olur, ama sanki daha evvelce olduğu nitelikte bir başkası olmuş gibi alaycı bir anlamda değil; ya da şöy ...
Hikem-i Atâiyye Şerhi
İbni Atâullah el -İskenderî (Abdullah Şerkavî'nin Şerhi ve Ali Örfî Efendi'nin Tercümesi)
[Bana dua edin. Size icabet (ve duanızı kabul) edeyim.](40/Mü'min, 60.) emri üzerine dua etmek. emir olarak lazımdır. Zillet üzere olmak demektir. Dua ibadetle alakalı olursa faydalı olur, karşılık bekleme maksadıyla yapılan dua faydalı olmaz.
Hakk'ın inayeti ezelidir. Ezelde sen, zaman, an, ihlas ve amelle alakalı varlık yokken ihsanı b ...
Hikem-i Atâiyye Şerhi
İbni Atâullah el -İskenderî (Abdullah Şerkavî'nin Şerhi ve Ali Örfî Efendi'nin Tercümesi)
Hak sübhanehû ve teâlâ hazretleri perdeli değildir. Sana görünmemesi zuhurun şiddetindendir. Zuhurunun şiddeti kemâlinin güzelliğine örtüdür. Uzaklığın şiddeti perde olup görünmeye mâni olduğu gibi yakınlığın şiddeti de perdedir. Gözün kendisini görmeye yakınlığının şiddeti mani olur. Bunun gibi Hak Teâlâ hazretleri de bizi kâmil ve tam bir ihat ...
Hikem-i Atâiyye Şerhi
İbni Atâullah el -İskenderî (Abdullah Şerkavî'nin Şerhi ve Ali Örfî Efendi'nin Tercümesi)
İnsanların avâmı senin gerçete yok ve hiç olduğunu bilmezler. Hayrın sahibinin sen olmadığını bilmediklerinden senin zuhurundan zuhur eden hayırlı ameli sana nispet ederler. Güzel vasıflarla da seni methederler. Sen bu durumdan dolayı gururlanma. İnsanların zanlarının aksine sadece bu vasıflarla göründüğünü ve bu methedilen vasıfların sende olma ...
Kültür ve Medeniyet
Nurettin Topçu
Biz Batı'nın iki şeyini yanlış anladık, iki yüzünü tersinden gördük: İlmini ve ahlâkını. Batılılaşmak isterken onun ilmini alıp ahlâkını almamak kararını verdik. İlimle ahlâkın aynı kökten çıktıklarını bilemedik. İlmi de güya almak isterken, bir müze malı veya bir şöhret kürkü gibi mahfazalar ve bohçalar içerisinde güzidelerle münevver geçinenel ...
Tasavvuf Kısa Bir Giriş
William Chittick (Çev. Turan Koç)
En derin çizgileriyle görüldüğünde ise, İslam insanlara, bütün varlığın dayanağı ile uyum içinde olacak şekilde, kendilerini nasıl dönüştüreceklerini öğreten bir dindir. Ne eylem, ne anlayış ve ne de her ikisi birlikte, insan için yeterlidir. Eylem ve anlayışın insanî iyilik ve mükemmelliği meydana getirecek şekilde bir noktaya odaklanması gerek ...
Yokuşa Akan Sular
Mustafa Kutlu
Motor sesleriyle sarhoş, çarklardan, kayışlardan dökülen nağmelere kapıl. Metal parıltısı karışsın gözbebeklerine, kanlı kanlı bak. Elindeki anahtarın ismi gavurcadır, ezberle. Bu efsunkâr gece uzar gider yıldızlara kadar. Düş içine, düş içinde. Sakın altıotuzbeş trenini unutma. Koşacaksın. Nefes nefese kalacaksın. Siren sesleriyle ürpereceksin. ...
Esrârnâme
Ferîdüddin Attâr
Dünya ile ahiret âleminin arası çok yoktur; fakat bu yolda sana duvar olan bir varlığın vardır! Neden o kadar bağırır, coşar ve ağlarsın?Nitekim bu aşağılık nefis senin canına sohbet arkadaşıdır! Eğer nefisle ölürsen vay haline! Baştan ayağa herşey ağlar sana! Eğer nefisten sıyrılıp ölürsen, işte o zaman temizsin, ne ateşte, ne toprakta olursun! ...
Ütüsüz Ayakkabılar
Mevlâna İdris
Dar sokağın başına geldiği zaman, sokağın karşı ucundan oldukça yaşlı bir adamın kendisiyle aynı anda sokağa girdiğini gördü. Adam öylesine yaşlıydı ki, Behram, adımlarını biraz daha hızlandırırsa, adam birkaç adım atmadan sokağın diğer ucundan çıkacağını düşündü. Ve adımlarını hızlandırdı. Ama garip bir şekilde kendisi daha üçüncü adımını atark ...
Sevincini Bulmak
Mustafa Kutlu
Ayda bir de olsa mutlaka Ali'nin aşiretini ziyaret edip kaynanamın elini öpüyorum.
Namaz vakti gelip namazımı kılıyor olmam aşiret içinde tuhaf bir rüzgâr estirmiş..
Ali anlatıyor. İnanmayanlar var, takdir edenler, şaşıranlar, ikimizin birden tarikata girdiğimizi söyleyenler, endişe edenler, kafayı yediğimizi ileri sürenler, hası ...
Kalbin Sesi Bir Hicret Risalesi
Mustafa Kutlu
Kur'an-ı Kerim'de nerede "namaz" geçerse ardından "zekat" zikredilir. Zekat ferdî ibadeti merhamet ile topluma yayan sosyal (malî) bir sorumluluk işaretidir. Görülüyor ki iman ile amel sonunda bir "ahlâk"ın doğmasına zemin hazırlar. Dolayısıyla müslüman zihninde din işi-dünya işi ayrımı olamaz.
Din bir günah-sevap nizamnamesi veya bir sı ...
Fütûhât-ı Mekkiyye 4. Cilt
İbn Arabî (Çev. Ekrem Demirli)
... bir insan 'malım olsaydı onunla iyilik yapardım' diye temennide bulunabilir. Böyle bir temenniye karşılık, Allah kendisine amel edenin sevabını yazar. Çünkü onun niyeti amelinden daha hayırlıdır. Bu nedenle, en yetkin bir şekilde sevap verilir. Hâlbuki mal başkasının elindedir ve kendisi hiçbir şeye sahip değildir. Temenni ettiği mal meydana ...
Geçimsizler: Kişilikleri Tanıma ve Geçinmeyi Kolaylaştırma Kitabı
Erol Göka, Murat Beyazyüz
Şüpheci insanlar sürekli insanların güvenilmezliğinden, herkesin biribirinin kuyusunu kazdığından, birbirinin açığını kolladığından dem vururlar. Onları dinlerken söylediklerine kendimizi biraz kaptıracak olursak, bütün insanların kötü niyetli olduklarına, hiçbir insanın diğeri için iyi bir şey yapmayacağına, yaparsa menfaat için yapacağına, evr ...
Ellerimizin Büyük Boşluğu
Mevlâna İdris
Sonra oturup düşüneceğiz bütün bu olanları
Bu olanlar
Çok şey şüphesiz
Ama vaktimiz kalırsa oturup düşüneceğiz
Yusuf'u düşüneceğiz Yakub'u, Musa'yı
İsa'yı düşüneceğiz, Nuh'u ve öbürlerini
Ve Efendimizi
Efendimizi
Bütün Eserleri 1-Çocukluk Ergenlik Gençlik
Tolstoy (Rusça aslından çeviren: Uğur Büke)
J.J.Rousseau önerdiği ama kimsenin kabul etmediği diğer konulardaki önerileri gibi, toplum içinde ellerin meşgul olması için bilboquet oynanmasını önermişti; ancak bu yeterli değildir, toplumda kafaların da meşgul olması gereklidir ya da en azından konuşulacak ya da susulacak bir uğraşı olmalıdır. Böyle bir uğraş bizde bulunmuştur; kağıt oynamak ...
Ruhun Derin Yaraları
Kemal Sayar
Bir başkasının içinde bulunduğu sıkıntıyı, keyifsizliği, üzüntüyü, mutsuzluğu hemen seziyor ve ona bir cevap verme, onun ağrısını sızısını dindirme yönünde bir iştiyak duyuyoruz. Buna psikolojide "empati" diyoruz. İnsan, dilin içinde yaşamakla insanlaşmıştır. Empati kavramının yaslandığı asli mekanizma ise aynalama (mirroring) tepkimiz. İnsan ba ...
Kalbin Sesi ile Toprağa Dönüş
Mustafa Kutlu
Eşref-i mahlukat olan insan güzel bir iş yaparak mevcut güzelliğe iştirak eder. Bu sadece ona tanınmış bir imtiyazdır. (Gül açar, bülbül öter, örümcek ağını örer ama herhalde sadece insanoğlu yaptığı işin şuuruna erer) Cenab-ı Hakk'ın koyduğu nizama yaklaşmak, ona dokunmak, ona uymak Yaradan'ın rızasını kazanmaktır. Hududullah'a riayettir.
...Fütûhât-ı Mekkiyye 4.Cilt
Muhyiddin İbn Arabî
Allah yolunda kâfirlerle savaşırken öldürülen kişi diridir ve rızıklanır. Bize, ölüyü yıkamamız emredildi. Bu özel şehide ise ölü denilmeyeceği gibi ölü olduğu da zannedilmez. Bilakis o, önünden ve arkasından yanlışın giremediği doğru haberin bildirdiğine göre, diridir. Fakat Allah, bizim gözlerimizi onda bulunan canlılığı anlamaktan perdelemişt ...
Fütûhât-ı Mekkiyye 4.Cilt
Muhyiddin İbn Arabî
Dört melek Kabe'nin üzerinde toplanmış: Birisi gökten inmiş, diğeri aşağı yerden yükselmiş; üçüncüsü doğudan ve dördüncüsü de batıdan gelmiş. Her birisi arkadaşına nereden geldiğini sormuş, herkes 'Allah'ın katından geldim' diye yanıt vermiş. Şeyhlerimizden biri, Hz. Peygamber'e ulaşan bir hadis aktarmıştı. Hadiste Hz. Peygamber şöyle der: 'Alla ...
İki Dirhem Bir Çekirdek
İskender Pala
Vaktiyle, çok küfürbaz bir adam yaşarmış. Zamanla, kendisine yakıştırılan küfürbazlık şöhretine tahammül edemez olmuş. Soluğu bir tekkede almış ve durumu tekkenin şeyhine anlatıp sırf bu huyundan vazgeçmek için dervişliğe soyunmaya geldiğini söylemiş. Şeyh efendi bakmış, adamın niyeti halis, geri çevirmek olmaz, matbahtan bir avuç bakla tanesi g ...
Vadinin Perileri
Halil Cibran (Türkçesi Cahit Koytak)
Sitem ve kınamanın kalpleri bir çatışmada bir araya getirmesi gibi, akıllı, hikmetli insanların da gençliğin düşleriyle, öğrenmenin zevklerini bir araya getirebileceği günler gelecek mi? Öğretmenin doğanın kendisi, okuttuğu kitabın insanlık ve insan sevgisi, okulun da her yöne sınırları açık bir hayatın kendisi olduğu günler gelecek mi? Bilmiyor ...
Ağ: Sanal Dünyada Gerçek Kalmak
Kemal Sayar
Mahremiyet ve tavazu yerine kamusal çıplaklık ve gösteri, perdeli pencereler yerine evin için gösteren cam duvarlar, ıstırap ve yasın mahrem yaşantısı yerine sosyal medyada herkese ilanı... Utanma duygumuzu kaybettikçe, kendimizi göstermeye duyduğumuz ihtiyaç artıyor. Üstelik, kendimizi görünür kılamadığımız zaman, kendimizi hapsedilmiş hissediy ...
Tolstoy Bütün Eserleri I
Lev Tolstoy (Çev. Uğur Büke)
Annem gülümsediğinde zaten güzel olan yüzü anlatılamaz bir güzelliğe bürünür ve çevresine neşe saçardı. Hayatımın zor anlarında bu gülümsemeyi bir an bile görebilseydim acı nedir hiç bilmezdim. Bana göre yüz güzelliği denen şey yalnızca gülümsemede kendini bulur, eğer gülümseme yüzü güzelleştiriyorsa o yüz güzeldir, değiştirmiyorsa sıradan bir y ...
Tolstoy Bütün Eserleri I
Lev Tolstoy (Çev. Uğur Büke)
Kilere girerken beklediğim neşe ve kahkaha yerine bir yandan titriyor bir yandan da kalbim duracak gibi oluyordu.
Grişa bu dini coşku içinde dualar uydurarak epeyce kaldı. Kâh birkaç kez peş peşe her seferinde yeni bir güç ve ifadeyle "Tanrım bağışla!" diyor kâh yarı eski Rusçayla sanki hemen o an yanıt bekliyormuş gibi bir ifadeyle "Bağ ...
Gülistan
Sadî
Padişahlardan birinin önemli bir işi ortaya çıktı. Şöyle bir adak adadı:"Eğer şu iş arzuma göre neticelenirse, zahitlere şu kadar altın sadaka vereyim." İş, istediği şekilde gerçekleşmiş, sıra adağın yerine getirilmesine gelmişti. Bir keseye belli miktarda altın koyarak bir kölesine verdi, "Götür, bu altınları dervişlere dağıt!" dedi. Köle, aklı ...
Kalbin Direnişi: Bir Kalbi Olanlar Yenilmez
Kemal Sayar
Modernleşmenin, özü itibariyle, insanın önündeki seçenekleri artırmak olduğunu söyleyen bir ABD'li akademisyen, terörün seçenek bolluğuna ve modernleşmeye bir tepki olduğunu yazabilmektedir. Ona kalırsa, İslam modernlikle barış(tırıl)madan hiçbir askeri operasyon sonuç vermez. Tuhaf bir görüş; zira "siyasal İslam"ın uç bir yorumu içine yuvalanan ...
Gülistan
Sadî
Riyakâr bir derviş bir gün padişahın ziyafetinde bulundu. Hakkındaki iyi düşünceleri artsın diye alışkanlığından çok daha az yemek yedi, namaza kalkınca da her zamankinden fazla namaz kıldı.
Korkarım sen Kâbe'ye ulaşamazsın, çünkü tuttuğun yol doğruca Türkistan'a gidiyor.
Eve gelir gelmez yemek istedi. Kurnaz bir oğlu vardı. "Bab ...
Tolstoy Bütün Eserleri I
Lev Tolstoy (Çev. Uğur Büke)
Karl İvanıç'in rafında duran eşyalar arasında bana onu en çok anımsatan şey ahşap ayak üzerine yerleştirdiği ve küçük çivilerle hareket ettirilen yuvarlak bir mukavvaydı. Mukavvanın üzerine soylu bir kadınla berberinin karikatürü olan bir resim yapıştırılmıştı. Bu düzeneği kendisi yapan Karl İvanıç zayıf gözlerini şiddetli ışıktan korumak için k ...
İstanbul'da Yaşama Sanatı
Haluk Dursun
Emirgân o çok bilinen klasik üsluba uygun bir Boğaziçi köyüdür. Yani camisi, meydan çeşmesi, çınarı ve kahvesiyle tam bir bütünlük arz eder. Sadece önünde iskelesi yok, ama onun yerine eli böğründe Şerifler Yalısı var.
Emirgân deyince nedense aklıma hep Yahya Kemâl gelmiştir. Üstat İstanbul'un birçok yerine çok önceden ambargo koymuş. Üs ...
Mantıku't-Tayr
Ferîdüddîn Attâr
Bir zamanlar iki gözü de anadan doğma kör, gönlü yaralı ve meşhur biri doğmuştu. Hiçbir rengi bilmezdi. Ona renk adları söylense bile anlayamazdı. Gönlü içinde sürekli ağlardı. Her bir rengin biçimini de tasarlardı. “Sarı ve kızılın görünüşü böyle olur, gök ve yeşil de şöyle olur,” derdi. Ak ve karanın da görünüşünü böyle düşünür ve o düşünceler ...
Mantıku't-Tayr
Ferîdüddîn Attâr
Bir zamanlar iki gözü de anadan doğma kör, gönlü yaralı ve meşhur biri doğmuştu. Hiçbir rengi bilmezdi. Ona renk adları söylense bile anlayamazdı. Gönlü içinde sürekli ağlardı. Her bir rengin biçimini de tasarlardı. “Sarı ve kızılın görünüşü böyle olur, gök ve yeşil de şöyle olur,” derdi. Ak ve karanın da görünüşünü böyle düşünür ve o düşünceler ...
Düşerken
Tarık Tufan
İshak'ın külüstür arabasının yorgun motoru, Ortadoğu'dan yükselen ağıtlar gibi inliyordu Mahşerî kalabalığın ortasında. Bunca suç, bunca gam kasavet, bunca keder yeryüzünü doldurup taşınca, cehennem, artık insanları beklemeye sabredememiş de uzaklardan gözüne kestirdiği İstanbul'un tam orta yerine çökmüş, kirli temiz ayırt etmeden her yeri ve ma ...
İstanbul'da Yaşama Sanatı
Haluk Dursun
Sadece şehrin geneline, silüetine değil; özeline, bir müşahhas eserine bakılırsa, o mekâna can gözüyle bakılacak noktanın seçiminde bile isabet kaydedilirse, seyrin lezzetinde bir artış olur. Misal mi istersiniz, ya gidip Süleymaniye'ye doğrudan avlu kapısından girerek bakın, ya da benim size teklif edeceğim gibi yapın. Tepebaşı'ndan, Unkapanı K ...
Pendnâme
Ferîdüddin Attâr
Kıymetli dostum! Şu dört şey haricinde nefsi öldürmek mümkün değildir. Sana söyleyeceğim, öğren! Suskunluk hançeri, açlık kılıcı, yalnızlık mızrağı ve gece uyumama miğferi... Bu silahları kuşanmayan kimse, nefsinden asla kurtulamaz. Lanetlenmiş şeytan, kalbi Allah'ı zikretmeyen kimsenin yoldaşıdır. Şeytan, dünyadakilerin kalbini süsleyince o kim ...
Başı Sınuklar İçin Klavuz
Kemal Sayar
Pastırma yazının güneşine dönüyorum yüzümü; ayçiçekleri gibi, bütün varlığın ışığa yönelmesi gibi yöneliyorum o sıcaklığa. Küçük bir bahçenin ortasındayım, burada bir zamanlar kuş şakımalarını, yaprakların hışırtısını ve ağustosböceklerinin tatlı zırıltılarını işitebilirdik. Şimdiyse yalnız kamyon sesleri ve geceleyin hız denemesi yapan motor sü ...
Kültür ve Medeniyet
Nurettin Topçu (Yayına Hazırlayanlar: Ezel Erverdi, İsmail Kara)
Kadere gelince o, insanın kanunudur. Tabiatın kanunu gibi o da ilâhî emirdir. Onu da evvelki gibi değiştirmek yok, ancak dosdoğru okumak vardır. Kaderi kalple karşılamak veya ona garaz bağlamak, iman ile küfrün karşılaşmalarıdır. İnsanların kaderi karşılayışı çok farklı şekillerdedir. Bunu, birbirlerini çepeçevre kuşatan birçok çemberlerden herh ...
Çoğu zaman Hoca, sabahleyin ilk vapurla Üsküdar'a geçer, Kısıklı tramvayına biner, oradaan da Çamlıca tepesine çıkardı. Bir ağaç ve çalı dibine oturur, tek başına tefekküre dalardı. Çalıların, otların, çiçeklerin ve böceklerin dünyasında, âdeta onlarla konuşur, dertleşir ve haşır neşir olurdu. Onu orada öyle gören çobanlar da hâline şaşar kalırl ...
Fusûsu'l Hikem
İbnü'l Arabî (Çeviri ve Şerh: Ekrem Demirli)
Halife, üzerlerine halife olduğu varlıkların "beklentilerini" karşılayacak bir durumda olmalıdır. Bu ise, halifenin ya da insanın kendi dışındaki varlıklarla Tanrı arasında aracı olması demektir. İnsan, İbnü'l-Arabî'nin nitelemesiyle berzahî varlıktır. Berzah ya da ara-varlık, iki ucun özelliklerini kendinde bulundurmakla iki şey arasında iletiş ...
Yarınki Türkiye
Nurettin Topçu (Yayına Hazırlayanlar: Ezel Erverdi, İsmail Kara)
Saadetle faziletin ikisi de ruhun kurtuluşu gayesine bağlıdır. Öyleyse nasıl birbirine karşı durabilirler? Belki saadet fikri, dar ve iptidaî şuurların aradığı, zaman içinde muvakkat bir kurtuluş olduğu halde, fazilet, ebedîliğe susamış iradenin olayların ötesine geçerek sonsuza bağlanmak isteyen başkalarını kurtarış içinde kurtuluşudur. Zorba-e ...
Düşerken
Tarık Tufan
Babamın öldüğünü duyduğum anda Jülide hemen yanı başımdaydı. Birinin yanında babanın ölüm haberini alıyorsan şaşırman, telaş etmen, nihayetinde ağlaman gerekir diye düşünüyorsun; bütün bunlar olmayınca yaşadığın utancı aşabilmek için bir şeyler yapmak mecburiyet haline geliyor. Sağ elinin baş ve işaret parmaklarını kullanarak, gözlerin kızarınca ...
Fuzulî Ne Demek İstedi?
İhsan Fazlıoğlu
Mahabbet, ki kökü/kaynağı Vâhidiyet mertebesindedir, her merhalede ayrışmanın nedenidir; esma ve sıfattan Zât'ın ayrışması(temeyyüz), esma ve sıfatın birbiri arasındaki ayrışması; hakâikin, ilm-i Zâtî'de ayrışması, en nihayet aynî varolanların çokluk hâlini almaları, tüm bunlar mahabbet iledir. Sonuç olarak tüm olan-lar, yani Zât'tan ayrılarak o ...
Günlüklerin Işığında Tanpınar'la Baş Başa
İnci Enginün - Zeynep Kerman
Günler yaprak yaprak önüme yığılıyorlar. Hayatımda elime geçen bu tek şans, bu altı aylık büyük tatil bitmek üzere. Hiçbir mısra, ne satır yazabildim, ne de ciddi bir şeye çalışabildim. Sadece kısa hamlelerle bulunan bir can sıkıntısı içinde şuraya buraya gittim geldim. Paris'e bağlı bir merkep gibi yaşadım. Hatta basit, hayvanî zevklerden bile ...
Tuhaf ve Kısa Öykülerde İstanbul
Haldun Hürel
Ne acıdır ki, günümüzdeki Fatih'in Horhor semtindeki koskoca yeniçeri kışlasından geriye bir tuğla parçası dahi kalmamıştır. Biz "tarihi temizlemeyi" çok iyi beceriyoruz doğrusuç Hani derler ya... Bu konuda "üstümüze yoktur!.."
Kanuni devrinde Şehzadebaşı'ndan buraya nakledilen yeniçeri odalarının önündeki meydan, "meydan-ı lahm" diye an ...
Nurettin Topçu Dünden Kalanlar ve Geleceğe Umutlar
Ezel Erverdi
1960'ta üniversiteye başlayan bir genç olarak hülya ve arayışlarla doluydum. Nurettin Bey'in Yarınki Türkiye kitabı 1961 Eylül'ünde yayımlandı. "Yarınki Türkiye'nin kurucuları"na yol gösteriliyordu. "Sabırlı, azimli, gösterişsiz" olmayı anlıyor, "fedakârlıkla hizmet ehli gençler yetiştirmeyi" kavrayabiliyordum. Ama "yaşama zevkini bırakıp yaşatm ...
Kalp
İskender Pala
Kalbe göre aklımız, ruhumuz, canımız veya nefsimiz sıfır numara gözlükler gibidir. Kalp hangisini takarsa baktığı nesneyi, olayı, hissi, düşünceyi öyle görür. Önemli olan kalbin bakmasını bilecek uyanıklıkta olması, içindeki Rahmânî güzelliğe yakışır hareket etmesidir. Çünkü bakma doğru olursa görme de doğru olacaktır. Kalbin ruha hizmet edecek ...
Cenneti Arayan Adam - Septik Bir Müslümanın Yolculuğu
Ziyaüddin Serdar (Çev. İbrahim Kapaklıkaya)
Vasiullah Han, Rabıta'yı düzenli olarak ziyaret ediyordu ve bu yüzden Mekke'nin yollarını gayet iyi biliyordu. Ancak Mukaddes Belde'ye vardığımızda, hedefimize varmak için kullanacağımız yolun tam ortasına yeni bir spagetti kavşak inşa edildiğini gördük. Gerçekten de bu iç içe geçmiş yollar o kadar yeniydi ki, inşa edenler henüz işaret levhaları ...
Büyük Fetih
Nurettin Topçu (Yayına Hazırlayanlar: Ezel Erverdi, İsmail Kara)
Fatih ve ecdadının din anlayışı bütün millî tarihimizin mânevî siyasetini teşkil etmektedir. Peygamber'in ruhanî serdarlığında Allah uğruna cihad yemini yapan hükümdarın bütün mesuliyetini omuzlarına yüklendiği İslâm dâvası, hiçbir milletin hayatında görülmeyen bir ahlâki seviyeye bizi yükseltti. İslâm insan ruhunun bütün bölgelerinde tatmin yar ...
İyiler Ölmez
Mustafa Kutlu
Civan yorgun argın yatağa uzandığında bir süre uyuyamadı. Gecenin seslerini dinledi, uzaklarda bir köpek havlıyor, ağırdan yağan yağmur damlaları saçaklardan pıt pıt ederek düşüyordu.
Tavana baktı.
Sokak lambasının ışığı altında tavanda haritalar, hikâyeler, sinemalar.
O gün anasının çeyiz sandığını açmış, en üstte babası ...
Kalbin Sesi: Bir Hicret Risalesi
Mustafa Kutlu
Bakınız bir dönümlük topraktan on teneke buğday elde etmek tohum-emek-coğrafya-su-gübre-güneş vb. şartları içinde olağandır diyelim. Bu kainatın ritmine, ekolojisine uygun bir sonuçtur diyelim. İnsan bu nimete şükretmeli değil midir? Bütün bunlar hududullah sınırları içinde cereyan eder, makbul olan budur.
Ancak hudut tanımayanlar, Allah ...
Cenneti Arayan Adam - Septik Bir Müslümanın Yolculuğu
Ziyaüddin Serdar (Çev. İbrahim Kapaklıkaya)
Penceresiz bir odada, geçmek bilmeyen saatlerin kasveti içinde, "İslam Devrimi" hakkında düşünmeye başladım. Bu devrim "Medine'ye Giden Yol"u takip etmiyordu. Hz. Muhammed, yıllarca Medine'de sürgünde kaldıktan sonra Mekke'ye döndüğünde, "devrimi"ne karşı çıkanların hepsi affetmişti. Buna karşın, Ayetullah Humeyni intikam çılgınlığına kapılmıştı ...
İradenin Dâvası Devlet ve Demokrasi
Nurettin Topçu (Yayına Hazırlayanlar: Ezel Erverdi, İsmail Kara)
Bugün gençliğimizin yüzünden silinip de kaybolan, sonsuzluğun iradesidir. Şüphe yok ki cemiyetimizde her taraftan gelen çeşitli tazyikler altında bunalmış gençliğin politika bataklıklarında heba olması, iradenin iflâsı demektir. Hep sonsuzluğu istemeyen nesiller yetiştiriyoruz. En fâni hareketlerine bile sonsuzluğun iradesini yerleştirdikten son ...
Kalbin Sesi: Bir Hicret Risalesi
Mustafa Kutlu
Kur'an'ın ilkeleri din işi, dünya işi diye bir ayrım gözetmez. Kul hayatının her ânında kul olmalıdır. Bu noktada Hz. Peygamber'in sünneti, ahlâkı-adaleti-hukuku (fıkhı)-siyaseti-iktisatı hasılı bir devletin misyonu ne ise onu kapsamıştır.
Buna mukabil Batı'da doğup gelişen, otorite tanımayan laik ve seküler anlayış esas itibariyle ilâh ...
Aralık ayının ortalarında bir akşamüzeri arkadaşı Peter geldi, "Noel yaklaşıyor, o gece bir yere söz verme, sana bir sürprizim olacak" dedi.
Nurettin böyle sürpriz mürpriz gibi emr-i vâkilerden pek hoşlanmazdı. Hemen ciddileşti; "Sürpriz dediğin şey nedir?" diye sordu. Oysa Peter, onu, öteden beri merak edip durduğu bir konuyla yüz yüze ...
Vay Canına!
Mevlâna İdris
İçimin çok büyüdüğü anlarda kendime sığmıyorum
Bu beni korkutuyor
Kime baksam uzak
Kime baksam üşütüyor beni
Sonra seni görüyorum
Bir şey söylüyor ve beni şaşırtıyorsun
İçim denizle doluyor ansızın
Hep sana yürümek
Ve
Hep seni düşünmek için
Kendime dönüyorum
Bakıyorum kendim yok
Ne olmu ...
Müntehâ’l-Medârik
Saîdüddin Fergânî (Çev. Mustafa Yalçınkaya)
Şimdi, ehlullaha gelen tecelliler üç kısımdır; fiilî, ismî ve zatî…
Fiili tecelli ancak, nefsin örtüsü kendisindeki tahrifatın, çarpıklığın giderilmesiyle, yetilerinin ve sıfatlarının işlevsiz hâle gelmesiyle ve zevaliyle şeffaflaştığında; beklentilerin, bağlılıkların, alışkanlıkların, uzun ve kısa vadeli isteklerin ağır yükü nefsin sırt ...
Romantik Tilki
Mevlâna İdris
Ormanda her gecenin ve her sabahın ayrı bir anlamı vardır. Orada yaşayan ağaçlar ve hayvanlar bunu iyi bilirler.
Yaşlı bir andız ağacının dibinde yaşayan küçük menekşe için sabahın anlamı tilkiydi. Çünkü tilki, her sabah küçük menekşenin yanına gelip önünde saygıyla eğilir ve "Mutlu sabahlar efendim!" deyip giderdi.
Küçük menekşe ...
Dünyanın En Uğur Böceği
Mevlâna İdris
Yalnızca insanların mı canı sıkılır? Bir ağacın, bir çiçeğin, bir böceğin de canı sıkılır mı? Mesela, kırmızı kanatlarının üzerinde siyah benekleri olan ve uçmadığı anlarda ortasından kesilmiş bir top gibi duran uğurböceğinin de canı sıkılmış mıdır hiç?
Sıkılmıyorsa küçük ormandaki uğurböceği ssabahtan bu yana durmadan niçin uçuyor? Arad ...
İlahînâme
Ferîdüddîn Attâr (Çev. Mehmet Ali Özkan)
Ebû Bekir-i Vâsıtî, kendi âleminden sıyrılınca bir tımarhaneye gitti. Orada bir delinin sarhoş hâlde nâra atıp el çırpmakta, neşeden oynayıp zıplamakta olduğunu görd. Ona, "Ey gafil! Adamakıllı iplerle bağlanmış, 'adeta kahrolmuşsun, şu zindanda. Fakat görüyorum ki sevinç içindesin. Söyle bana bu neşe nedir? Köle olmuşsun, neden kendini hür sanı ...
Kırk Hadis Şerhi
Sadreddin Konevî (Çeviren: Ekrem Demirli)
Cabir b. Abdullah'tan Hz. Peygamber'in (s.a.v) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir. "Adamın birisi ayağa kalkmış ve iki rekât fecir namazı kılmıştır. Birinci rekâtında Kâfirun suresini okumuştu. Okumayı tamamlayınca, Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: 'Bu adam rabbini bilen bir kimsedir.'
İkinci rekâtta ise İhlas suresini o ...
Esmâ-i Hüsnâ Şerhi
Sadreddin Konevî (Çeviren: Ekrem Demirli)
Bilinmelidir ki: Hak (c.c.) işiten her kimsenin işitmesinde o işitenin istidadına göre bulunur, nitekim Hak konuşan herkesin lisanında bulunmaktadır. Konuşan herkes, aynı zamanda işitendir. Buna göre işiten herkesin işitmesi, Hakk'a ait bu işitme mertebesinden olabilir.
Fakat işiten kimselerin bazısı, işittiği şeyi bir çağrı veya nida ol ...
Tasavvuf Metafiziği (Miftâhü'l Gayb)
Sadreddin Konevî (Çeviren: Ekrem Demirli)
Bilinmelidir ki insan, zatından ve sıfatlarından kaynaklanan muhtaçlık ve fakirliğinden dolayı ihtiyaç duyduğu herhangi bir şeyi Hak'tan talep eder. Bu talebin ise kişinin teveccühüne uygun olması gerekirken teveccühü de insanın bilgisine, itikadına, mizacına, nefsani, tabiî ve cismani haline, talep esnasında onlardan meydana gelen ve ortaya çık ...
Kerem ile Aslı
Kolektif
Bir de bunlar Hasankale'ye dahil olup orada sual eylediler. Meğer bu şehrin ters adamları var idi. İçlerinden biri de "Ben keşiş filan bilmem" dedi. Öbürü "Çünkü bu adam Hak âşıkıdır dersin. Ben onu tecrübe ederim," deyip bir sağ adamı tabuta koyup musallaya koydular. Kerem bu ahvali görüp Sofu'ya "Sofu kardeş, getir şu benim sazımı, zira, bizi ...
Kalp
İskender Pala
Kalbin hakkı bâtıldan, doğruyu yanlıştan ayırt etme ve iyi ile kötü arasında tercih yapma özelliği onu bilgi, algı, düşünce ve inancın merkezi konumuna getirir. Bu yüzden kalbin iki yüzü vardır; biriyle Hakk'a, diğeriyle halka bakar. Yerlere ve göklere sığmayan Allah oraya sığar. O bir yoldur, yolculuktur. Aşkların, çilelerin, hasretlerin yolu v ...
Düşünen Adam
Mevlâna İdris
Bir gün insanlar yaşlı adamın ölümle ilgili düşüncelerini duydular. Akmayan bir çeşmenin başında ölüyordu adam. Ama sesli düşünmeye devam ediyordu. Hayatın kısalığından söz ediyordu. Aşkın bu dünyadaki en güzel şey olduğundan söz ediyordu. “Herkes ölecek” diyordu. “Bakın ben ölüyorum benden öncekiler gibi” diyordu. “Yarın güneş yine doğacak, çiç ...
Sözün Eşiğinde
İhsan Fazlıoğlu
"Her şeyin ölçüsü insandır." Tür anlamında insan. Dolayısıyla dış dünyayı biz yaratmıyorsak da biz biliyoruz. Mevcudiyetin mudrek hâle gelmesi müdrik olanın varlığına bağlıdır; idrak eden de insandır. 'Şey', bir âlim tarafından, ilimle mâlum hâle getirilir. Şeyiyyeti âlime bağlı değilse de mâlum olması âlimin ilmiyledir. Diğer canlılar idrak ede ...
Günlüklerin Işığında Tanpınar'la Başbaşa
Hazırlayan: İnci Enginün Zeynep Kerman
1921 yılında tekrar Antalya'ya tatil için döndüğüm zaman bir gün yine Hastane yolunda iki evin arasından tekrar güneşle birleşmiş, güneşin sarayı ve havuzu olmuş bu su ile karşılaştım. Manzara sadece muhteşemdi. Fakat bu güzellik bana acayip bir ölüm düşüncesi arasından geldi. Hiçbir şey bu kadar insana yakın, buna rağmen bu kadar ezici, ondan a ...
Fırtınayı Kucaklamak
Mustafa Kutlu
Ölüm gelir. Engellenemez. Vakit-saat tamam olur. Can kuşu ten kafesinden uçar. Vücut soğur. Mezarlık ürkütür insanı. Son durak. Cenazenin defi ve atılan toprak. Topraktan geldik ve yine ona döndük. Bitti. Biter mi? Bitmez lâkin ötesi meçhul. Onu ancak ölüler anlatabilir. Yani bilinemez. Bilinemeyen şey. En büyük gerçek. Gerçek üstü bir gerçek. ...
Zafer Değil Sefer
İsmail Kara
İnsanın kendisinden bahsetmesi için dış sebep bulmaya, haricî bir muharrik güç aramaya lüzum yok. Zaaflarını örterek, faziletlerini öne çıkararak görünür, güzel, güven telkin eden bir portre ortaya çıkarması için de... Kişinin daha ziyade karşısındakinin kusurlarına odaklanan iç donanımı, özgüven tabiatı, kendini savunmaya müheyya kıskanç meleke ...
Bostan
Sadî
Kendin gibi fani bir insanın aşkı senin gönlünü alıp götürdü. Uyanıkken gönlün onun yanağıyla, beniyle,uykudayken de onun hayaliyle meşgul oluyorsun. O kadar samimiyetle bağlanıyorsun ki, onun varlığıyla senin gözünde cihan bir hiçten ibaret kalıyor. Sevgilinin paraya pula rağbeti yoksa senin yanında da altınla toprağın bir farkı kalmıyor. O sen ...
Sevincini Bulmak
Mustafa Kutlu
Tanpınar'ın "Günlükler"i yayımlandı. Kitabı okurken içime zehir yeşili bir acı çöreklendi. O kadar sevdiğim, saygı duyduğum bir insanın özel hayatına vakıf olunca, gayrı ihtiyari "Bu mu koca Tanpınar?" demişim. Karşımda bir zavallı var. Kelime yersiz ve kaba kaçtı. Çaresiz daha uygun. İnsan üzülüyor. Türkiye'nin önde gelen üç beş fikir ve sanat ...
Rûhu'l Beyân
İsmail Hakkı Bursevî
İbrâhim b. Edhem (k.s.) hazretlerine "mescidde bizim için otursan da senden istifade etsek" denilince, şöyle cevap verdi: "Dört şeyden dolayı sizinle ilgilenemiyorum. Bu dört şeyle meşgul olmaktan uzaklaşabilirsem, sizinle otururum."
"Peki bunlar nedir, Ey Ebû İshâk?" dediklerinde de şöyle dedi:
- Allah Teâlâ'nın "bunlar cen ...
Binbir Gece Masalları 1
Kolektif
Dünya hayatı fani, gün gelir gidersin
Burada uykudasın ölür uyanırsın
Dünya nimetleri gelip geçici
Yaşamı ise bomboştur
Düşün ki çöktürdün deveni
Bir gece konaklayıp sonra kalkar gidersin
Fuzulî Ne Demek İstedi?
İhsan Fazlıoğlu
Işk, mevcûdâta akmış olduğundan, aslında bir yönüyle herşey ışk'tır; vucûdda ışk'tan başka bir şey yoktur; çünkü varlığa gelen, görünüşe çıkan herşey ışk'tandır; ışk iledir ve ışk içinde akar. Mevcûdât dairesinde, sûfîlerin ışkı, Fârâbî ve İbn Sînâ'nın kozmik ışkıyla örtüşebilir. Ancak, tekrar pahasına, Ahmed Gazâlî çizgisinde, ışk aşkın bir bir ...
Atatürk: An Intellectual Biography
M. Şükrü Hanioğlu
If popular expactations were any guide, two paths to global leadership lay wide open to Mustafa Kemal in 1922: he could either capitalize on Ottoman posession of the caliphate in order to seize the mantle of pan- Islamic leadership, or he could set himself up as an anti-imperialist model for Asian and African socialists. But it was at this junc ...
Fütuhât-ı Mekkiye 3. Cilt
İbn Arabî
Baş, zâhirî ve batînî tüm güçler için bir yerdir. Her gücün bir otoritesi, hükmü ve övüncü vardır ki bunlar bir güç için diğer güçlere karşı üstünlük sağlar. Bu durum, hükümdarın sarayının çarşıdaki diğer evlerden yüksek olmasına benzer. Allah, o güçlerin baştaki yerlerini farklı farklı yapmış, böylelikle üstü, önü, ortası ve sonuyla başın tümün ...
Sözün Eşiğinde
İhsan Fazlıoğlu
Burada, sosyal bilimler ve özellikle tarih bilimi için ilginç bir noktaya dikkat çekmek istiyorum: Biz, daha sonra, bu hakikat üzerine de yeni itibârlar üretiyoruz. Örnek olarak, camiye bakıyoruz; nasıl bir mimarî tarzda yapıldığını sorguluyoruz. Ya da toplumların siyasî, ikitsadî, kültürel vb. tarihlerini tahlil ediyoruz. Aslında bu yaptığımız ...
Binbir Gece Masalları 2
Kolektif
Derler ki bir gün bir grup tilki avlanmak için çıkmışlar. etraflarına bakınırken irice bir deve ölüsüne rastlamışlar. "Bu bize uzunca bir vakit yeter. Ama onu aramızda paylaştırması için güvenilir bir hakem bulalım. Kendisine de biraz pay veririz. Yoksa aramızda güçlüler zayıfları ezer, haklarını alırlar. Zayıflar da helak olup gider. Ama dediği ...
Salambo
Gustave Flaubert
Benizleri daha uçuk olduğu fark olunan bir yirmi kadar adamı toz duman içinde haykırmalarla ileri sürerek döndüler. Mahrut şeklinde, siyah abadan, ufak bir külah bunların matruş kafalarını örtüyordu. Hepsi tahta kunduralar giyiyor ve yürüyen yük arabaları gibi gürültü yapıyorlardı. Serviler yoluna gelince kendilerini isticvap eden halk arasında ...
Ölüler Evinin Hatıraları
Fyodor Dostoyevski (Çev. Haydar Rifat)
Zindanda geçirdiğim bütün müddet esnasında A. gözlerimin önünde bir nevi diş takılı ve mide taşıyan bir et yığını idi ki cismanî eğlencelerin en kaba ve en behimîlerine karşı bile doymak bilmez bir atılış ile kıvranırdı. Bu eğlencelerin en küçüğünü dahi tatmin edebilmek için en büyük soğukkanlılıkla en büyük cinayetleri irtikaba müsteit idi. Ara ...
Ahlâk Nizâmı
Nurettin Topçu
Asrımızın parıl parıl parıldayan teknik ışıkları karşısında duyulan aşağılık duygusu gözlerde maddeyi putlaştırdı. Ruhî ihtiyaçların değerini inkâr edenler, affedilmez bir vehim yüzünden ve öylesine bir anlayışsızlıkla, onu maddenin ihtiyaçlarıyle karşılaştırdılar. Din ve ahlâk ile makinadan hangisinin daha değerli olduğunu anlamak için, bunları ...
Nazarî Ufuk
İhsan Fazlıoğlu
İstanbul, sükûnetin merkezi, ön-görülebilir bir hayatın mekânı olarak, yeni sâkinlerine, varlık, var-olan, ve yokluk üzerine nazarî araştırmalarını yürütebilecekleri, mensup oldukları theo-onto-logosu, siyâset, askerlik, mimarî, şehircilik, sanat, iktisat, mûsiki gibi çok değişik zihnî-amelî alanlarda tecessüm ettirebilecekleri, kısaca mâlik old ...
Binbir Gece Masalları 1
Kolektif
Hükümdar Yunan vezirine demiş ki: "Senin için Bilgeye karşı kıskançlıkla dolmuş; sırf bu yüzden onu öldürmemi istiyorsun. Ondan sonra ne olacak? Sinbad'ın şahini öldürüp de pişman olması gibi pişman olacağım." Vezir: "Bu nasıl olmuş ki?" diye sorunca Hükümdar anlatmaya başlamış:
"Anlatıldığına göre bir zamanlar Fars hükümdarlarından biri ...
İtiraf
İskender Pala
Becerememiştim ve beceremiyordum. Bu yüzden huzursuzdum. Ne kadar kötü olursam olayım, şeytanın yöntemlerinden hangisini kullanırsam kullanayım çocuğa ve gemiye işlemiyordu. Belki de bütün bunlar duvar yüzündendi ve duvarı tamir etmeden ne amacıma ulaşacak ne huzur bulacaktım. Üstadı arayışlarım böyle başladı. Tabii onu bulduğumda beni bulması g ...
Esmâü'l-Hüsnâ
Tosun Bayrak
Âhir'dir O, celle-celâluhû...
O, âhirin de âhiridir diyemeyiz, çünkü O, böyle bir mukayese halinde, Kendisinin önüne geçecek bir şey ile kıyaslanmış olurdu. O'nun başlangıcı olmadığından sonu da yoktur. O, ebedîdir. Bütün mevcûdâtın iki ucu vardır: yaratılış ve doğumla bir başlangıç, ölümle kaybolduğunda ise bir son. Allah el-Evvel'dir, ...
İyiler Ölmez
Mustafa Kutlu
Samimiyet ilerleyince Ruhi bu iki fakir çocuğu yemeğe götürmeye başladı. Tabi burası küçük yer. Görüldü, haklarında dedikodu yapılmaya başlandı. İş okul müdürüne intikal etti. Ruhi:
- Bu iki çocuk çok kabiliyetli, ilgilenirsem ilerde çok iyi ressam olurlar, diyordu.
Okul müdürünün bu laflara karnı toktu.
- Burası küçük ye ...
Fusûsu’l-Hikem
İbnü’l Arabî (çev. Ekrem Demirli)
Tanım, senin dışını ve içini kapsar; çünkü yöneten ruh ayrıldığında, geride kalan suret artık insan değildir. Ona ‘insanın sureti’ denilebilir. Böyle bir suret ile tahta, taş gibi başka bir suret arasında fark yoktur. [Kendisinden ruhun ayrıldığı] böyle bir surete ‘insan’ adı gerçek değil, mecazi anlamda verilebilir. Âlemin suretlerinden Hakkın ...
Kırk Hadis Şerhi
Sadreddin Konevî (Çev. Ekrem Demirli)
Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Kulunu veya kölesini zina ederken gören Allah'tan daha kıskanç hi kimse yoktur." (Bu hadisi Buhârî "Küsûf" kitabında 2; Müslim "Tevbe" kitabında 32-36; Tirmizî "Davat" kitabında 95; Nesâî "Küsûf" kitabında 11; Dârimî, "Nikâh" kitabında 37, 1; İbn Hanbel, c.I, 281, 426. hadis olarak rivayet et ...
Kırk Hadis Şerhi
Sadreddin Konevî (Çev. Ekrem Demirli)
Görmez misin ki: Hüthüt kuşunun en gelişmiş özelliği göl mekânlarını bilmek ve yerin altındaki bazı haşerelerin hışırtısını işitmek olduğu için, Hakkı da sadece bu yoldan bilmiş ve O'nu tazim etmiştir.
Bunun için Hüthüt, Hz. Süleyman'a şöyle hitap etmiştir:
"Yeryüzünde ve gökte nebat bitiren Allah'a secde etmiyorlar mı? O ...
Fütûhât-ı Mekkiyye 2. Cilt
İbn Arabî
Bir haram ya da mekruhu işlemekle ilgili bir düşünce aklına geldiğinde, kuşkusuz bir şekilde bu düşüncenin şeytandan olduğunu bilmelisin; mubah işlemek hakkında geldiğinde ise, kuşkusuz bir şekilde onun nefisten geldiğini bilmelisin. Şeytan haram veya mekruhla ilgili bir düşünce getirdiğinde, ister onu yapmak haram ister yapmamak farzı terketmek ...
Fütuhât-ı Mekkiye 2. Cilt
Muhyiddin İbn Arabî (Çev. Ekrem Demirli)
İnsanın böyle zayıf yaratılmış olması, horluk, yoksunluk, yardım istemi ve Yaratanına muhtaçlık zatının ayrılmaz özelliği olsun diyedir. Yine de insan, aslından ayrılır ve kendisine ilişen güç nedeniyle şaşırıp benlik davası güder, nefsine büyük sıkıntılar karşısında umut verir. Bir bela geldiğinde ise, üzüntünün varlığı nedeniyle korkar, o sıkı ...
Fütuhât-ı Mekkiye 2. Cilt
Muhyiddin İbn Arabî (Çev. Ekrem Demirli)
Bunun üzerine bu grup (Allah ehli), ilahi haberlerin Hakkın katından getirmiş olduğu şeyleri öğrenmeye çalışmış, zikirlerle, Kur'an okumalarla, algı mahallini mümkünler hakkında düşünmekten boşaltmakla, huzur ve murakebeyle, dış temizliğiyle birlikte meşru sınırlarda durmakla kalplerini cilalamaya koyulmuşlardır. Meşru sınırlar, gözü bakılması y ...
Ruhu'l Beyân - Cilt 2
İsmail Hakkı Bursevî
"Sizin için kısasta hayat vardır." âyeti, bir şeyi, tam zıddının yerine koyma bakımından, fesâhat ve belâgatın son derecesindedir. Çünkü birşeyin diğerine zıt oluşu, birinin tahakkuk edip diğerinin ortadan kalkmasını gerektirir. Kısas, birilerinin hayatını ortadan kaldırdığı için onun zıddıdır. Fakat kısas, hakiki bir zarfa benzetilerek hayat iç ...
Ben, Öteki ve Ötesi
İbrahim Kalın
Batı toplumlarında İslâm'ın daha görünür hale gelmesi, geç modernitenin izah etmekte zorlandığı bir sorundur. Seküler bir geleceğe doğru ilerleyeceği varsayılan modern toplumlarda dinî, geleneksel ve kollektif değerleri savunan, mahremiyeti önemseyen, bireyciliği sorgulayan, tüketim kültürünü eleştiren bir sosyal olgunun varlığı, klasik modernle ...
Rûhu'l Beyân - Cilt 1
İsmail Hakkı Bursevî
İmâm Kuşeyri der ki: Aklın yıldız mesâbesindeki ışığı şeytanı kovar. İlmin ay mesâbesindeki ziyâsı kalblerin basîreti ve nûrlarıdır. Mârifetin güneş mesâbesindeki nûrları, âriflerin gönüllerine doğar. İşte ledünnî ilim, zâhiren bilinen bir sebep olmaksızın kalb evine doğan bu ilimdir. Kalbin iki kapısı vardır: Birisi dışa, diğeri içe açılır. Kal ...
Rûhu'l Beyân - Cilt 1
İsmail Hakkı Bursevî
İmâm Kuşeyri der ki: Aklın yıldız mesâbesindeki ışığı şeytanı kovar. İlmin ay mesâbesindeki ziyâsı kalblerin basîreti ve nûrlarıdır. Mârifetin güneş mesâbesindeki nûrları, âriflerin gönüllerine doğar. İşte ledünnî ilim, zâhiren bilinen bir sebep olmaksızın kalb evine doğan bu ilimdir. Kalbin iki kapısı vardır: Birisi dışa, diğeri içe açılır. Kal ...
Fütuhât-ı Mekkiye 2. Cilt
Muhyiddin İbn Arabi
İlimlerdeki eksilmenin sebebine gelirsek, bu konusa iki durum vardır: Bunlar, yaratılışın aslında mizaçtaki kötülük ya da bilgiye ulaştıran güçteki geçici bozulmadır. Yaratılıştaki kötülük değiştirilemez. Hızır (öldürdüğü) çocuk hakkında şöyle demişti: ‘O, kâfir yaratılmıştı.’ Bu husus, yaratılışın aslı bakımından söylenmiştir. Bilgideki eksilme ...
Fütuhât-ı Mekkiye 2. Cilt
Muhyiddin İbn Arabî (Çev. Ekrem Demirli)
Teheccüde kalkan insanın herkesin bilmediği başka bir durumu daha vardır. Şöyle ki: Teheccüde münacatın meyve ve ilimlerini ancak gece namazı kendisi için nafile ibadet olan kimse derebilir ve elde edebilir. Farz namazları eksik olanın, eksik ibadetleri ise nafilelerin farzlarından tamamlanır. Farzlar teheccüd kılan kulun bütün nafilelerini kaps ...
Rûhu’l-Beyân
İsmail Hakkı Bursevî
Şeyh Dâvud Kayserî (k.s) der ki: Rahmet, sıfat-ı ilâhiyyedendir. O hakikati ve özü itibariyle tektir. Ama zâtî ve sıfatî olmak üzere ikiye ayrılır. Zâtî ve sıfatî isimler de âmm (genel) ve hâs (özel) olmak üzere iki türlüdür. Böylece rahmet dörde ayrılmış olur. Bu dört tür rahmetten yüz kadar muhtelif rahmet çeşitleri ortaya çıkar. Nitekim Cenâb ...
Ben, Öteki ve Ötesi
İbrahim Kalın
Bu noktada Cemil Meriç de kültür kelimesine eleştirel yaklaşır ve Osmanlı-Türk tarihinde bir karşılığının olmadığını söyler. Kültürü “katı ve fakir” bulur; onun karşısına medeniyeti değil, “irfan”ı koyar. İrfan; kültürü de, medeniyeti de, dünya görüşünü de içeren bir anlam zenginliğine sahiptir. Meriç’in irfan tanımı, insan ile varlık arasındaki ...
Ben, Öteki ve Ötesi
İbrahim Kalın
Loti, Avrupa’nın seküler modernleşmesine eleştirel bir gözle bakan ve en müşahhas halini Doğu’da gördüğü büyünün bozulmasından rahatsız olan bir hümanistti. Avrupa’nın materyalist kalkınma biçimlerine ve Osmanlı’ya yönelik emperyalist politikalarına karşı çıkıyordu. Bu yüzden, Türklerin modernleşmek adına Avrupa’yı taklit etmesini de eleştirdi. ...
Ben, Öteki ve Ötesi
İbrahim Kalın
Lamartine, Türkleri “hoşgörü sahibi tek halk” olarak görür. Doğu despotüzmi tezini reddeder. Bazı noktalarda Türklerin Avrupalılardan daha üstün olduğunu söyler. 6 Temmuz 1850’de huzuruna çıktığı Sultan Abdulmecid’i “soylu, gururlu, ciddi, duyarlı... kendi arzularını dayatmaktan çok kendisini sevdirmek isteyen” bir kişi olarak tasvir eder. Sulta ...
Şifaü’l Esrar
Seyyid Yahya Şirvanî
Allah Teâla (cc) onlar hakkında şöyle buyurur: “Gerçek mü’minler ancak onlardır ki yanlarında Allah zikredilince kalpleri ürperir, kendilerine O’nun ayetleri okununca bu onların imanlarını artırır ve yalnız Rab’lerine güvenip dayanırlar. Onlar namazı dosdoğru kılan, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayan kimselerdir ...
Şifaü'l Esrar Sufi Yolunun Sırları
Seyyid Yahya Şirvani
Süleyman'a (as) oruçtan sordular. Dedi ki: "Kim nefsini haramdan aç tutar, onu boş kelâm konuşmaktan nehyeder, dünyadan uzaklaşır, günahlardan sakınır, gafleti ve uykuyu terkeder, gündüzden uzaklaşır, geceyle dost olur ise, neticede dostun sıdk meclisinde oturduğunu görür.
Fütuhât-ı Mekkiye 1. Cilt
İbn Arabî
Allah, isimlerinin otoritesi ortaya çıksın diye âlemi yarattı. Çünkü güç yetirilen olmaksızın kudret, ihsan edilen olmaksızın cömertlik, rızıklanan olmaksızın rızık vericilik, yardım isteyen olmaksızın yardım etmek, merhamet edilen olmaksızın merhamet edici olmak, etkileri olmayan işlevsiz hakikatlerdir. Allah, âlemi dünyada karışık yaratmıştır: ...
Fütuhât-ı Mekkiye 1. Cilt
İbn Arabî
’Allah var idi ve O’nunla beraber başka birşey yoktu.’ Sonra bu rivayete ‘O, şimdi de olduğu gibidir’ ifadesi eklenmiştir. Hakka âlemi yaratmaktan dolayı daha önce sabit olmayan bir nitelik dönmemiştir. Bilakis Allah, âlemi yaratmadan önce kendisi nedeniyle sıfatlarla nitelenmiş, yaratıklarının kendileriyle O’na dua ettikleri isimleriyle isimlen ...
Yüzümü Tanı
Betül Nurata
Hiç kırk yaş suratlı çocuk görmemiştiniz mesela. Kapıda hiç bekletilmemiştiniz. Siz hepiniz de misafirdiniz mesela. O kapıda siz, siz ve siz de bekliyordunuz. Hiçbir çocuk, “bir dakka, odayı toplayalım” dememişti, yalan mı? Siz de oradaydınız, gördüm evet, hepiniz camlara yapışmış bakıyordunuz. Orada kalmaya devam. Ne vakte kadar dağılabiliriz, ...
Masumiyetin Son Günleri
Selahattin Yusuf
İnsanlar mutsuzluktan değil; hikayeden kaçıyordu. Hep kafasına takılan meseleydi bu Masum’un. Gerçek hikayeden ürküyordu sanki insanlar. Küçük sorunlarını bile daha büyük sorunların çıban uçları gibi, daha belirir belirmez kesip atıyor, mat bir sorunsuzluk dünyasında, ot gibi yaşıyorlardı. Hayatla aralarında pürüz, pütür istemiyorlardı. Aslında ...
İzdiham Ekim-Kasım 2017
Zehra Betül
Çaresini bulamadığım bir hızı var hayatın. Durup üzülmeye bile izin vermiyor. İçimde kurulu bir adım-ölçer sanki. Devasa şehri adımlarken hızım hiç değişmiyor. Hep koşturuyorum. Sabahları aynı ritimle işe yetişmeye çalışırken, aynı ritimle dualarımı okuyorum. Obsesyonlarım, evhamlarım canlanmasın diye, sevdiklerimi Allah'a emanet ederken okuduğu ...
Müslüman Kalarak Avrupalı Olmak
İsmail Kara
Paradoks şurada merkezîleşiyor: Gelenekten kopmak / kurtulmak en geniş mânasıyla dinden kopmak, devamlılık fikrinden, tarihten uzaklaşmak mânasına da geliyor, geleneğe bağlı kalmak ise mevcut kötü, hantal yapının ve şartların, başarısızlık olarak kabul edilen unsurların devamına ve boğuculuğuna rıza göstermek demek olacaktır.
Üst çözüm b ...
Müslüman Kalarak Avrupalı Olmak
İsmail Kara
İslâmcı söylemin din ve İslam anlayışı modernist düşüncenin ana temayüllerine uygun olarak “tektip”çi ve merkeziyetçi bir karakter arzeder. Birbirleriyle irtibatlı olarak siyasî ve kültürel birlik (ittihad, vahdet-i İslamiyye, telfık, tevhid-i mezahib, takrib-i mezahib, kanunlaştırma vb.) arayışları da tektipçiliği beslemiş gözükmektedir. Uzun İ ...
Masumiyetin Son Günleri
Selahattin Yusuf
Masum anladı ki, insanı belli bir yerdeki yoğunlaşması mahvediyor asıl. Yoksa nefes alacak bir delik mutlaka bulunurdu şu hayatta. İnsana yürek genişliği verecek sapasağlam şahsiyetler, yerinden kımıldatılamaz masumiyetler de vardı. İnsanlar, insanlık, gerçekten ve yeteri kadar var aslında, diye düşündü.
”Akşamdan beri anlattıklarımın si ...
Biraz Yakın Tarih Biraz Uzak Hurafe
İsmail Kara
Abdülaziz Bekkine Efendi Zeyrek’te Ümmü Gülsüm Camisi’nin imamı idi. Mütevazi bir maaşı var. Rivayetlere göre onu da fakir fukaraya dağıtırmış. Dergâhına ev bağışlamak için gelenlere “ben caminin meşrutasında oturuyorum, başımızı sokacak bir yerimiz var, siz o evi sığınacak yeri olmayan fakir fukaradan birine verin” dermiş. Ev halkının iaşesi iç ...
Fusûsu'l-Hikem
İbnü'l-Arabî (Çeviri ve şerh: Ekrem Demirli)
Şit İbranicede 'hibe', 'Allah'ın ihsanı' anlama geldiğinden hareket eden İbnü'l Arabî, Şit'i Allah'ın Âdem'e ilk ihsanı sayar. Bu yönüyle Şit, peygamber olarak Âdem'in takipçisidir ve şarihlerin belirttiğine göre âdem'in iki oğlu Habil ve Kabil'e bedel olarak Allah'ın kendisine bir ihsanıdır. Âdem ile Şit ilişkisini sayıların ilişkisi şeklinde d ...
Gönül Makamı
Savaş Ş. Barkçin
Peki, Batı neden büyük kavgalar, kıtaller, sefaletler yaşamıyor, aksine âsûde bir medeniyet görüntüsü veriyor?
Bu bir yanılsamadır. Çünkü tam aksine Batı, dünyada en fazla çatışmanın ve insanî felaketlerin olduğu yerdir. Dünya savaşlarının hepsini yapan Batı'dır. Hâlâ da kendi toprağında insanların terlerini, gönüllerini, enerjilerini, b ...
Modern Dünyanın Bunalımı
René Guénon (Çev. Mahmut Kanık)
İşte modern çağın en çok göze çarpan özelliği de budur: Ardı arkası kesilmeyen bir telâş, sürekli değişim ve bizzat olayların kendisiyle sürüklendiği, durmadan artan hız gereksinimleri... Bu, çokluk içinde dağılmadır. Öyle bir çokluk ki, artık hiçbir üstün/aşkın ilke bilinciyle birleşemez. Ayrıca bu, bilimsel kavramlarda olduğu gibi, günlük haya ...
Modern Dünyanın Bunalımı
René Guénon (Çev. Mahmut Kanık)
Olayların bugünkü durumunda Doğu-Batı karşıtlığının, Doğu'nun derin düşünmeyi eylemden üstün tutmasından, buna karşılık modern Batı'nın da eylemin derin düşünmeye olan üstünlüğünü kabul etmesinden ibaret olduğunu söyleyebiliriz. Daha önce basitçe karşıtlık ya da bütünleyicilikten söz ederkenki durumda olduğu gibi, artık burada birbiriyle karşı k ...
Gülşen-i Hakikat
Seyyid Hüseyin Nasr (Çev. Nurullah Koltaş)
Varlıktan bahsetmek, hakikatten bahsetmektir. Eğer Allah el-Hakk yani Mutlak Hakîkat ve Mutlak Gerçeklik ya da Mutlak Varlık ise -bu durumda hem Varlık-Ötesini hem de Varlığı kapsadığı söylenebilir- ve aynı zamanda el-Ehad yani Bir/Tek ise, iki bağımsız gerçeklik var olamaz. Bu, nihaî olarak temel düzende düalizmi ve hem Allah'ın birliğinin hem ...
Gülşen-i Hakikat
Seyyid Hüseyin Nasr (Çev. Nurullah Koltaş)
Kur'ân'da şöyle buyrulur: "Hani Mûsâ, ailesine şöyle demişti: 'Gerçekten bir ateş gördüm, (gidip) size oradan bir haber getireceğim yahut bir kor getireceğim, umarım ki ısınırsınız!'" (Neml, 27/7). Bu ayette dile getirilen ateşin haberini getirmek, bir kor görmek ve ateşle ısınmak (ayrıca yanmak olarak da çevrilebilir) ifadeleri, burada ateşle s ...
Molla Câmî'de Varlık
Ed. Abdulrhman Acer - Şamil Öçal
Dolayısıyla Câmî'ye göre tevhid, amelî tevhidin nazarî tevhide bağlanmasıyla tahakkuk edebilmektedir; buna göre amelde muvahhid olanın nazarında da bu vahdete erişmesi doğal bir süreç olarak karşımıza çıkmaktadır. Nazarda tevhid ise, "Lâ mevcûde illellah" fehvâsınca vahdet-i vücûda kail olmaktır. Câmî, ed-Dürretü'l-fâhire'de vahdet-i vücûdun naz ...
Fatiha Suresi Tefsiri
Sadreddin Konevî (Çev. Ekrem Demirli)
Bilinmelidir ki 'Ancak senden yardım isteriz' ayeti 'Ancak sana ibadet ederiz' ayetiyle aynı anlama işaret etmez. Birincisi kul katında ibadete layık olduğu sabit bir emre işaret eder. Bu emir kulun bilgisine, müşahedesine veya itikadına göre maksat ve kıblesinin son noktası haline gelmiştir. Bu itikat kulun zan ...
Fütûhât-ı Mekkiyye 1. Cilt
Muhyiddin İbn Arabî (Çev. Ekrem Demirli)
Dedim ki: 'Ey konuşmayan fasih ve ey bildiğinden soran kişi! Şunu bil: O'na iman yoluyla ulaşıp ihsan mertebesinde onun katında konakladığımda, o beni haremine indirdi ve yasaklarını bana öğretip dedi ki:
Bana bağlanmanı istediğim için, (sayesinde bana ulaşabileceğin) ibadetlerini artırdım. Beni burada bulmazsan şurada bulursun. Senden c ...
Fütûhât-ı Mekkiyye 1. Cilt
Muhyiddin İbn Arabî (Çev. Ekrem Demirli)
Kardeşlerim ve dostlarım! Allah hepinizden razı olsun. Zayıf, yoksul, her an ve saniyede Allah'a muhtaç, bu kitabın yazarı olan kul, sizi kendisine tanık tutar. Bu kitabın yazarı, Allah'ı, meleklerini ve müminlerden yanında hazır bulunan ve onu duyanları tanık tuttuktan sonra, sizi de söz ve inanç olarak şunları kabul ettiğine tanık tutar:
...İslam Düşüncesi Üzerine
Ekrem Demirli
Düşünce tarihi -hangi alanda olursa olsun- hakikate kısmen temas etmiş, fakat bütünlüğü bulamamış ekollerle doludur. İbnü'l-Arabi bunu iki kademede ele alır: Birincisi İslam dışındaki insanların hakikatle ilişkisidir. Onlar Müslüman olmasalar bile, yukarıda zikrettiğimiz ilke gereği bir hakikat fikrine sahiptir, mutlaka onlar da hakikate temas e ...
İslam Düşüncesi Üzerine
Ekrem Demirli
'Sahabe nesli'nin ne zaman başladığı belli: İslam'ın davetiyle! Peki ne zaman sona ermiştir? Bu nesil hicri birinci asrın bitimine doğru sona ermekle birlikte etkinliği fetihlerin yayılmaya başlamasıyla azalmıştır. Bizzat sahabe nesli daha sonra tasavvufun mücadelesini vereceği yeni İslam cemiyetinin ortaya çıkardığı sorunlarla karşılaşmıştı. Ze ...
Aşkın Ekolojisi
Mim Kemal Öke
"New York'ta bir grup iş arkadaşı yemek molasında caddeye atarlar kendilerini... Aralarından biri Kızılderili kökenlidir. Kendilerine bir restoran ararken, Kızılderili kulağına cır cır böceği sesinin geldiğini söyler ve aranmaya başlar. Arkadaşları ona inanmamışlardır. Beşinci Cadde'nin onca gürültüsü arasında cırcır böceğinin sesinin duyulabilm ...
İslam Düşüncesi Üzerine
Ekrem Demirli
İnsanın riyakar olması Allah'ı unutmasından kaynaklanır. Başka bir anlatımla insanın bütün günahları, gerçekte, en büyük günah olan Allah'ı unutmaktan ortaya çıkar. İnsan Allah'ı unuttukça başka varlıklara bel bağlar, onlara umut besler, varlığını onların yardımıyla ayakta tutabileceğini zanneder, gerçekte rakiplerini koruyucusu kabul eder, onla ...
İslam Düşüncesi Üzerine
Ekrem Demirli
İslam insanın hakikati 'görme' talebini imkansız saysa bile, buna en yakın hallerden söz ederek, insanın talebini en azından mazur görmüş, ona bir çare sunmuştur. Bunu pratik bir yaklaşım olarak kabul edebiliriz: mutlak hakikati görmese bile, en yakın dereceye ulaşabilmek! Vakıa insan ancak görerek tatmin olacaktır - daha doğrusu görmekle talebi ...
Ben, Öteki ve Ötesi
İbrahim Kalın
Müslüman toplumların modernleşme tarihi, Avrupa kolonyalizminin tarihiyle eş-zamanlı bir nitelik arz eder. 19 ve 20. yüzyıllarda uzun süre işgal altında yaşayan Müslüman toplumlar, son iki asırdır Batı medeniyetine haklı olarak bir 'öteki' olarak bakıyor. Buradaki 'öteki', bizim dışımızdaki ya da uzağımızdaki bir toplum ya da kültürü değil, 'ben ...
İlahi Nefhalar
Sadreddin Konevî (Çev. Ekrem Demirli)
Bilinmelidir ki Hak hüviyetinin gaybında gizli ve bütün zâti şe'nlerinin (durum, iş, ayn-ı sâbite) hükümlerini kuşatan kemalinin suretiyle zuhur etmek istemiş, her bir şe'nde o şe'nin kendisine yani şe'nin durumuna göre zuhur etmiştir. Hak onlarda -sadece şe'nin hakikatini izhar etmek veya o şe'nin kendisi veya benzerinde zatını izhar etmek üzer ...
İslam Düşüncesi Üzerine
Ekrem Demirli
Tasavvuf hakkında Müslümanlar arasında ciddi görüş ayrılıkları vardır; bu kadar ihtilafın olduğu bir alanda konuşmak ve yazı yazmak çetin bir iştir. Bu durum çağdaş tasavvuf araştırmalarında görünür; hemen bütün tasavvuf yazıları açık veya gizli muhataplara karşı 'savunma' amacı taşıyan yazılar haline gelmiştir. Müslümanların bir kısmı -bilhassa ...
Fusûsu'l-Hikem
İbnü'l-Arabî (Çeviri ve şerh: Ekrem Demirli)
Musa ile Harun arasındaki tartışmanın nedeni, Musa'nın Samirî'nin hareketine karşı Harun'un etkisiz kalmasına kızması değildi. Musa'nın kızgınlığı, ağabeyinin bir şeye tapmanın anlamı hakkındaki bilgiziliğinden kaynaklanmıştı. Harun'un gerekçe olarak Ben kavmimi bölmekten endişe ettiğim için onlara bir şey demedim demesi de, Musa'nın kızgınlığın ...
Mesela
İskender Pala
Ne garip insanlar olduk? Her şeyi eleştiriyoruz; bize göre herkes hatalı. Bütün kötülükler başkalarının marifeti. Başımızdakiler hep yanlış yapıyor... Hakem hep yanlış kararı veriyor. Öğretmen sanki hep öğrencinin aleyhine çalışıyor. Amirler hep memurları eziyor vs. vs. Hiç kimse kendisinde bir tek leke görmüyor da olumsuzlukların hepsini başkal ...
Mesela
İskender Pala
Fakirlik boynunu bükmüştü. Üstü başı iyiden iyiye dökülüyordu. Sonbahar ayazı bağrını titretmiş, ayakkabısının altındaki delikten çorapları sırılsıklam olmuştu. Ruhunda bir sıkıntı ile bir camiye vardı. Hem ayağını yıkayıp kurutmak, hem namazını kılmak, belki bir de unutulmuş ayakkabı var ise tedarikine bakmak emelindeydi.
Şadırvana yakl ...
Riyâzü's Sâlihîn - Metni ve Türkçesi
İmâm Nevevî
Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Bir kul, bu dünyada başka bir kulun ayıbını örterse, kıyamet gününde Allah da onun ayıbını örter."
Müslim, Birr 72. Ayrıca bk. Buhâri, Mezâlim, 3; Ebû Dâvûd, Edeb 38; Tırmizî, Birr 19, İbni Mâce, M ...
İçimde AVM Var!
Sadettin Ökten
Mesela Fatih Sultan Mehmet'e baktığım zaman; şehir fethedildikten sonra bir on sene alışma devri geçiyor. Fatih bir ferman çıkarıp diyor ki: "İmkânı olanlar bu şehrin farklı yerlerine birer merkez külliye kursunlar." Külliyeler kurulmaya başlanıyor. Bu külliyeler birer büyük sosyal tesistir. Yani şehrin altyapısını imkânı ve gücü olanlar kuruyor ...
İçimde AVM Var!
Sadettin Ökten
Özellikle çağımızda ve özellikle ülkemizde şehri kurmanın, şehirde yaşamanın, şehri kullanmanın ve şehri dönüştürmenin ahlâkî boyutu göz ardı ediliyor.
Daha doğrusu göz ardı edilmiyor da şöyle söyleyeyim:
İnsanî öğelerden, ilkelerden yola çıkan, -hatta biraz daha netleştirelim- İslam Medeniyeti'nin değerlerinden yola çıkan bir de ...
Hikmet Yazıları
Filibeli Ahmed Hilmi (Haz. Ahmet Koçak)
Tasavvuf belli başlı iki mezhebe ayrılır: Bunun birisi kıdem-i evvelde müşâhede-i hak yani "müessirden ensere intikal" usûlüdür ki, bu mezhebin müvverici "Seyyid Hasan Ali eş-Şâzili" addolunur. Maamâfih bu mezhebi Şeyh-i Ekber Muhyiddin-i Arabî'nin iltizam ettiği muhakkaktır. Filvâki zamanımızda "Şâziliye" ve "Melâmiye" tarikatlarinde câri olan ...
Öğle Uykusu
İbrahim Paşalı
Modern insanla dindar insan arasında ne yazık ki pek bir fark kalmamıştır. Küreselleşme zihinlerde tamamlanmış gibi görünüyor. İkisi de mucizeden aynı şeyi anlıyor. İstisna olan şeylere mucize diyorlar. Taşın konuşması, ayın yarılması, balkondan düşen çocuğun burnunun dahi kanamadan kurtulması, bir futbol takımının son dakikada gol atması vesair ...
Öğle Uykusu
İbrahim Paşalı
Görünen ve görünmeyen yasalarını ciddiye almayanlara Tanrı'nın dünyadaki en büyük cezası, alıştırarak sıradanlaştırmasıdır. Kalplerin taşlaşmasından kastedilen, Tanrı'nın sıradanlaştırarak cezalandırmasıdır. Bunun içindir ki birçok müslüman bilgenin duasıdır şu: "Allah'ım alıştırarak cezalandırma!" Birçok İslâm klasiğinde farklı şekillerde anlat ...
Ayırmaya Değil Birleştirmeye Geldik
Mahmud Erol Kılıç
"Çok iyi molla, dini çok iyi biliyor," denilen insanın yanına gidin, bildiği şey Arapçadır. Bir kelimenin "esre" mi "ötre" mi okunacağı hakkında bilgi veren kimselerdir. "Kur'ân'ı çok iyi biliyor, " dediklerinizin çoğu ses sanatkârlarıdır. Sesi ve kıraati çok düzgün insanlar, çok güzel Kur'ân seslendirmektedir. Onlara hepimizin ihtiyacı var. Ama ...
Ayırmaya Değil Birleştirmeye Geldik
Mahmud Erol Kılıç
Yol arayanların;
Her Mürşide gönül verme kim yolunu sarpa uğratır
Mürşid-i kâmil olanın yolu gayet asan imiş
diyen Niyâzî Mısrî'ye kulak vermelerini tavsiye ederim. Çok dikkatli olmalarını tavsiye ederim. Özellikle genç arkadaşların. Piyasada çok miktarda Çin malı üretim var, merdiven altı üretim var. Ticaret odasına kaydı olma ...
İbnü'l Arabî Metafiziği
Ekrem Demirli
İbnü'l-Arabî'nin insanın kendini tanımasındaki iki merhaleden söz ettiğini görmekteyiz: İnsanın kendini dolaylı tanıması ve insanın kendini doğrudan tanıması. Bunu insanın kendisi hakkında eksik bir bilgi edinmesi ve tam bir bilgi edinmesi olarak da ifade edebiliriz. İnsan çevresindeki nesnelerle ilişkisinde kendini dolaylı olarak tanır ve bu ta ...
40 Mektup
M. Fatih Çıtlak
Sâdık ve sâlim İhsan Efendi oğlum! Ârif ona derler ki; kalbi vesveseden, teşvişten (karışıklıktan), yani bulanıklıktan berî (uzak) olandır. Ve böyle arifler, kendilerine karışık haldeki insanlar ve hâdiseler geldiğinde onları sükûnete erdirenlerdir. Binâenaleyh, kalbinin safasını bozmayasın; bozacak meclislerden, konuşmalardan, hatta îma ve işar ...
Mihmandar / Bir Eyüp Sultan Romanı
İskender Pala
Dört gün boyunca Yesrib Kuba'ya aktı. Ne bir hükümdar, ne bir melik idi. Herkes gibi sade giyimli, yalınkat tavırlı bir beşer idi. Lakin bütün halk aşkına düşmüş gazel yaprak gibi üzerine titriyordu. Aşk denilen şeyin ne olduğunu anlıyordum. Yesrib'de inanan herkesin dilinde ve gönlündeydi. Artık dikişlerini onun iğnesiyle dikiyor, tarlalarını o ...
Güzelin 1001 Yüzü
Leylâ İpekçi
Kadim kültürlerde ruh, kuş simgesiyle sembolize edilir. Kuşlar, fiziksel ve ruhani dünyalar arasında aracılık yaparlar. Denildiğine göre, ruhun gelişimi boyunca karşılaştığı bazı 'arketipsel deneyim'leri de yansıtırlar. Tevhid sanatçısının nazarında ruh, bedendeki haliyle kafesteki kuşa benzer. "Ölmeden önce ölme" mertebesine ulaşanların da, doğ ...
Ayırmaya Değil Birleştirmeye Geldik
Mahmud Erol Kılıç
Maalesef günümüzde ya şeriatçiler var ya tarikatçılar. Şeriatçılar, İslam dininin hakikatine ermeden sadece İslam'ın hukuksal tarafını dayatan kimselerdir. Tasavvuf doktrinindeki dört kapı, kırk makam anlamında şeriatçılığı kastetmiyorum. Tarikatçılar da tarikatın hakikatine ermeden herkesi kendi tarikatından yapmaya çalışan tarikat gayretlileri ...
Şeyh-i Ekber / İbn Arabî Düşüncesine Giriş
Mahmud Erol Kılıç
İbn Arabî vücûdun hakikatinin fikir ve nazar ile değil de ancak keşf ilimleriyle bilinebileceğini (el-Fütûhât, I/60, 110) ve bu ilimleri elde etmek için en şerefli yolun tecellî olduğunu söyledikten sonra bu tecellînin de meclâda kendisine tecellî olunan kimseye Allah'ın zâhir olmasından ibaret olduğunu belirtir (I/185). Hakikatler hakikatinin v ...
Efe Hazretleri Alvar İmamı Muhammed Lutfî Efendi
Hüseyin Kutlu
Lisânü'l-gayb olan ârif sana sırrın nihân söyler
Bu esrâr-ı ilâhiyi gönülden bî-dehân söyler
Gayb lisanını bilen ârif, sana senin sırrını sırren yani gizlice söyler. Ancak bu ilâhi sırları dilsiz, dudaksız olarak gönülden söyler.
Öyleyse koltuklara yaslanıp tasavvuftan bahsetmek, vahdet-i vücud vsden dem vurmak bu yolda en ...
Hayret Perdesini Temâşâ
Haz. Serdar Arslan
Bir Ruh Macerası Vuslata Erdi
Gökhan Özcan
Sanki her renkten nilüferin suyun üstüne çıkıp en güzel çiçeğini açtığı gündü. Böyle düşündüm Ayşe Hanım'ın cenazesinde. Öyle çok birbirine benzemez vardı ki orada, Ayşe Hanım'a bakan yüzleriyle benzeşiverdiler. Dilinden düşürmediği 'tevhid'e neredeyse d ...
İslam Metafiziğinde Tanrı ve İnsan
Ekrem Demirli
Sufiler tasavvufun ahlaklanmak demek olduğunu ısrarla belirtmişlerdir. Hiç kuşkusuz tasavvufu anlatabilecek en uygun ifade onun bir ahlaklanma olduğunu söylemektir. Burada ahlak terimi daha belirli olması için güzel ahlak şeklinde nitelenebilir. Peki ahlak neye göre kazanılacaktır? İbnü'l-Arabî'nin terimleriyle söylersek, insan kuvve halindeki y ...
Aşkın Bir Noktası
M. Fatih Çıtlak
Kıyâmet gününün en büyük alâmeti, Efendimiz'in (sas) bu âleme teşrif etmesi ve şerîatı ve dini en mükemmel şekilde ilân ve beyân etmesidir. Niçin? O teşrif ettikten sonra Allah Teâlâ'nın bütün isimleri, meçhul kalmayıp zâhir olduğu için; Cenâb-ı Hakk'a kulluğun nasıl olması gerektiği âşikâr olarak ortaya konduğu için; Allah Teâlâ'nın ...
Muhabbet Peygamberi Hz. Muhammed (SAV)
Ömer Tuğrul İnançer
Efendimizin uygulamalarını yorumlamaktan çıkan mezhepler, İslâm'ın zaman ve mekânla sınırlı, donmuş bir yapı olmadığının işâretidir. Evet, İslâm, Efendimizin yaşadığı zaman ve mekânda tamamlanmıştır, ama O'nun zamanı ve mekânıyla sınırlı bir din değildir. Dinamik, canlı bir öze sahiptir; her zaman ve mekânın şartları dikkate alınarak yeniden yor ...
Güzelin 1001 Yüzü
Leylâ İpekçi
Romanların, öykü, senaryo, filmlerin pek çoğunda öfkeyi ana eksen olarak buluyoruz bugün. Ana motivasyon kaynağı. Öfke ve intikam hissinin iç yüzüne bakmayı deneyen Dostoyevski gibi sanatçılar bugünün kuru gürültüsünde pek sessiz kalmışlardır doğal olarak. Çünkü zamanın ruhu, öfkeden kaynaklanan her türlü suçu meşrulaştırmış, süslemiş, çekici ha ...
Ayırmaya Değil Birleştirmeye Geldik
Mahmud Erol Kılıç
... tasavvufun insanda açığa çıkarmak istediği şey, insanın ilâhî, aslî, ölümsüz yönüdür. Ölümsüz yönünü yeryüzünde, daha dünya hayatında yaşıyor iken tadıyor olmak, o insanı hem yeryüzü hayatında daha kaliteli bir hâle getirir bireysel olarak, hem çevresini güzelleştirir. Sosyolojik anlamda baktığımız zaman, o idrake varan insan daha sabırlı, ...
Yüz
Sadık Yalsızuçanlar
Kurşuni akşamı sabah sanıyor ölü balıklar gibi kokuyorsun. Şarkı söylemeyi öğrenen fahişe gibisin. Gözlerindeki intihar da senin değil, bir ömür böyle geçti, ey sevgili seni soyutlamıyorum iki yüzlü bir cehennem çukuruyum seni somutlamıyorum ateşi satın almak istiyorsun ateşçi nefsim sahibine vermekten ürktün çabaların seni kurnaz gösteriyor san ...
Fütûhât-ı Mekkiyye 15. Cilt
Muhyiddin İbn Arabî (Çev. Ekrem Demirli)
Allah şöyle der: 'Cinleri ve insanları bana ibadet etsinler diye yarattım' (ez-Zariyat 51/56). Allah ayete sebeplilik bildiren edatla başlayıp iyelik zamiriyle bitirmiştir. Hz. Musa'ya vahyederken şöyle der: 'Âdemoğlu! Eşyayı senin için seni kendim için yarattım.' Peygamberinin diliyle şöyle der: 'Oruç bana aittir.' Başka bir hadiste 'Orucun bir ...
Fütûhât-ı Mekkiyye 15. Cilt
Muhyiddin İbn Arabî (Çev. Ekrem Demirli)
Bilmelisin ki Allah bildiğini yazmış, eşyayı kendiliklerinde bulundukları suretlerinde görerek bilmiştir. Başka bir ifadeyle onlarda değişen ve değişmeyen halleri böyle bilmiştir. Allah bilinenleri yoklukları halinde - başkalaşma ve değişmelerine göre - sonsuza kadar görmüştür. Bilinen şeyler ancak bulundukları duruma göre yaratılmıştır. Buradan ...
Sürekli Kayıp
İbrahim Tenekeci
Millete rağmen yapılanlar, hemen veya bir zaman sonra, mutlaka geri döner. Kabul görmez. Örneğin milletimiz, ne pahasına olursa olsun, o şapkayı giymemiştir. Kimi ve neyi unutturmaya çalışmışlarsa, işte o, gönül yurdunda baştacı edilmiş, dualar eşliğinde korunmaya alınmıştır. Haksızlığa uğrayanlar da buna dahildir.
Elimde bir kitap var: ...
Şanzelize Düğün Salonu
Tarık Tufan
Hikâyeyi baştan anlatmak lazım. Gerçi hiçbir hikâyenin başı olmaz. Her şey iç içe geçerken, zaman içinde hayat düz bir çizgiye dönüşmüşken, bizim olayları kavramaya başladığımız bir an vardır fakat gerçekte o an hikâyenin başı değildir. İnsanın, hayat düzenini altüst eden hikâyelere bir başlangıç ânı belirlemek gibi nafile bir çabası vardır. Bu ...
Hesap Günü
Mustafa Kutlu
Musallada bir tabut, yeşil örtü üstünde, yapayalnız.
İkindi okunmuş, namaz kılanlar camiye girmiş, kılmayan kalabalık cami duvarına yanaşıp saçak altına sığınmış.
Alafranga bir muhit ama gelin durumu izah edin. Erkekler cami duvarında, kadınlar şadırvan altında. Haliyle haremlik, selâmlık olmuş.
Böyledir.
Kenarın ...
İbnü'l-Arabî Sözlüğü
Suad El-Hakîm (Çeviren: Ekrem Demirli)
"(...) Şu halde hayret ile kalan kimse, şaşırır; hayretin varlığı ile kalan ise doğru yolu bulmuş ve ermiştir. (FÜTÛHÂT, IV:42-43) (...) O halde burada dile getirilen hayret marifetten kaynaklanan bir hayrettir (Çünkü hayretin kendisiyle değil, varlığıyla bulunma durumudur)." (s.274)
"(...) Buna göre elde edilecek nihai şey ermek, fakat ...
"Naslarda sırat-ı müstakim, şeriat, tarikat şeklinde zikredilen doğru yol, ana yol gibi kavramlar sürekli insanı maksada götürecek araçları ve bunun için gerekli ahlaklanmayı anlatan kavramlardır. Gaflet ise dalalet, hayret ve cehaletin ortak vasfıdır: durumun vahametinden habersiz kalmak!" (s.141)
"Tasavvuf tövbe ile başlar: ilk makam t ...
Düşünce Düşlenir
Dücane Cündioğlu
"Harikulâdelikler karşısında şaşkına dönen her genç zihin, şaşkınlığının semeresini, kendisini şaşkına çeviren numaranın tekrarlanması halinde ancak devşirebileceğini düşünür ve şaşkınlığı arttıkça, şaşkınlığından aldığı hazzı da artırmaya çalışır. Şaşkınlığın verdiği hazzın merak ve tecessüse dönüşmesi gerekirken, başka bir deyişle, hayreti ona ...
İkisi ( Portakal Turta Bir de Kirpi Ablam Uzak Ülkede )
İsmail Kılıçarslan
yorgundum. kafamda binlerce müteselsil kefil
cinler için yazılan şiirlerin okunduğu bir geceye
varacaktım
yorgundum, kafamda binlercesi vardı binlercesi
gidilmeyen yerlerin
bu adamları iyi tanı
bin yaşındalar, hala alkışları duyunca gözleri yaşarıyor,
hala komplimanlar
her şeyi görmüş adamların zil ...
Derin Tarih Sayı: 44
İsmail Kara
"Ekim ayının başında basına intikal eden haberlere göre HDP'nin 7 Haziran 2015 seçim bildirgesinde yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kaldırılmasıyla ilgili vaat 1 Kasım 2015 seçim bildirgesinde de tekrarlanarak muhafaza edilmiş. Küçük bir farklılıkla:Kaldırılan Diyanet'in yeri tamamen boş bırakılmıyor, zevahiri kurtarmak iç ...
Gelenek Sanat ve Medeniyet
Sadettin Ökten
Yahya Kemal şiirindeki bütün remizler, onun bir medeniyet tasavvuruna gönderme yaptığı simgelerdir. Bu medeniyet tasavvuru, bizim özgün ve şu anda eski diye adlandırabileceğimiz medeniyet tasavvurumuzdur. Ancak şurası unutulmamalıdır ki toplumumuz yeni bir medeniyet açılımına özne olabilecekse, bu açılım mutlaka bu eski ve özgün medeniyet tasavv ...
Güzelin 1001 Yüzü
Leylâ İpekçi
Sizi mekânın içinden çekip çıkaracak, ruha taşıyacak bir tevhid mimarisinde, söz gelimi bir taş avludasınız. Mermer havuza akan su sesini dinleyerek yaz ikindisini serinletebildiğiniz bir an. Açılıyor uzay, açılıyor. Toprağı görüyorsunuz sonra. Bağrındaki ölüleri ve dirileri. Üzerini örttüğü sırları, günahları. Ve tutup gizlediklerini. Zulümleri ...
Dört Kitabın Mânası Fâtiha Sûresi Gayb Hazinelerinin Anahtarı!
İsmail Rüsûhî Ankaravî (Haz. Doç. Dr. Semih Ceyhan)
"Din" kahretmek ve galebe çalmak anlamına da gelir. Nitekim Araplar: "Ona galebe çaldım ve o da boyun eğdi" derler. Köle mağlup ve makhûr olduğu zaman onun için "medîn" tabirini kullanırlar. Kıyamet gününe "din günü" denilmesi de bununla ilgilidir. Meselâ, kıyamet gününe "tevhid günü" denmesi şu açıdan doğrudur: O gün gerçek birlik ortaya çıkar. ...
Dört Kitabın Mânası Fâtiha Sûresi Gayb Hazinelerinin Anahtarı!
İsmail Rüsûhî Ankaravî (Haz. Doç. Dr. Semih Ceyhan)
"Elhamdülillah", ikram hazinelerinin anahtarı, ihsan ve nimetleri arttırıcıdır. Elhamdülillah, gönüllere girmenin vasıtası, Rahmân'ın hoşnutluğunun vesilesidir. Nitekim Hz. Peygamber (a.s.) bir nimete nâil olsalar "İyilikleri yayan nimetinden dolayı Allah'a hamdolsun" buyururlardı. Şayet bir elem ve mihnet göreseler "Her hâlükârda Allah'a hamdol ...
Dört Kitabın Mânası Fâtiha Sûresi Gayb Hazinelerinin Anahtarı!
İsmail Rüsûhî Ankaravî (Haz. Doç. Dr. Semih Ceyhan)
Şöyle nakledilmiştir: Süfyan-ı Sevrî bir cemaate akşam namazında imam olmuştu. "İyyake na'büdü ve iyyâke nestaîn" ayetine geldiğinde kendilerine bir hıçkırık ve ağlama hali geldi, sonrasında bayılıp düştü. Bir zaman sonra ayıldı ve namazı eda etti. Namazın akabinde kendisine bu hıçkırığın ve bayılmanın sebebi soruldu. Buyurdular ki:
- " ...
Sahte Siyah
Ömer Aksay
alıp başını gidiyorsa bir sokak çocuğuyla ibn arabî sabah olmadan
gidiyorsa böyle, bir bildiği vardır; zamanın dışa taşan
aşırı kısımlarını topluyordur, kendi mağrib'ini yani
aslında terketmediği, yanında getirdiği endülüs'ünü
bende katlanılmaz olana katlanan bana rağmen
düşlenmiş anadolu'da kuruyorsa bütün bunlara ...
İnsân-ı Kâmil
Abdülkerîm el-Cîlî (Mütercim: Abdülaziz Mecdi Tolun)
Hak Sübhânehû ve Teâlâ hazretlerine ma'rifetin yolu, esmâ ve sıfâtındandır.Çünkü esmâ ve sıfâtının kâffesi bu Allah isminin tahtında dâhildir. Binâenaleyh esmâ ve sıfâtın tavassutu olmadıkça Hakk'a vusûl mümkün olmadığı âşikârdır. Bu îzâhdan Allah Teâlâ'ya bu isim, ya'nî Allah ismi yolundan başka tarîk ile vusûl yolu yoktur. Hakîkatle tahakkuku ...
Âriflerin Tevhidi
Abdulganî en-Nablusî
"Bilinmelidir ki: Âlem, bütün cüzleriyle birlikte, arazlardır; cevher (marûz) ise, Varlıktır."
Bütün yaratılmışlar, zâhir ve bâtın cüzleriyle birlikte arazdır. "A'raz", "araz" kelimesinin çoğuludur. Araz, iki zamanda devam etmeyen veya hiçbir şekilde sürekliliği olmayan şey demektir; hatta arazın var olma zamanı, varlığı ...
İşitin Ey Yârenler Yunus Emre Yorumları
Mustafa Tatcı
Yedi tamuda yangıl herbirinde kül olgıl
Vücûdun anda kogıl ayruk vücûd bulasın
(Yedi tamuda yan, her birinde kül /yok/ ol. Başka /ilahî/ bir vücûd/ benlik/ bulmak istiyorsan, vücudunu/ benliğini/ yedi tmauda/ yedi yokluk makâmında/ bırak!/ yak!/)
Bilindiği üzere, tamu ateşten yaratılmıştır. Yedi ...
Tercümanü'l Eşvak ( Arzuların Tercümanı)
Muhyiddin İbn Arabî
El-Useyl'de ve en-Naka'da tek başıma bırakıldım,
Garkoldum gözyaşlarına aşkınla yandım yakıldım...
Ey aşkıyla eridiğim! Feda olsun anam sana!
Ey Firaıyla öldüğüm! Feda olsun atam sana!
Gül yüzünün hicabında şafağın kızıl rengi var,
Güneş gurubunun rengi güzel değil yüzün kadar!
Kuruldu gam ça ...
Güzelin 1001 Yüzü
Leylâ İpekçi
İbadet etme imkânı bulduklarım arasında ister İsfahan'da Cuma mescidinde, İster Şam'da Emevî camiinde, ister Kahire'de El Ezher'de, ister İstanbul'da Süleymaniye'de veya Anadolu'nun sayısız Ulu caminde olsun: Tevhid mimarisi varoluşumu katmanlaştırıyor, boyut kazandırıyor ona durmadan. İç ile dış arasında keskin bir yarılma olmadığını fark ediyo ...
Güzelin 1001 Yüzü
Leylâ İpekçi
İhsan, Cibril hadisi olarak bilinen hadiste "Allah Tealâ'ya, O'nu görüyormuş gibi ibadet etmek" olarak tanımlanmıştır. Ama bu sadece ritüel olarak ibadet anlamında değil, tüm hâl ve davranışlara sirayet ederek, her eylemimizi bir ibadet şuuruna dönüştürme gayretidir. İhsan kelimesi hüsn'den türemiştir. Her işi güzel yapmak, bütün mahlûkatla bağı ...
Şehrim Aşk
Leylâ İpekçi
Hayatımızı iç içe siteler üzerinden inşa edenler komşularımızdan, sevdiklerimizden ve henüz tanışmadıklarımızdan şüphe etmemizi istiyorlar. Yüksek duvarlarla sınırlıyorlar bakışımızı. Herkesin bahçesi kendi evinin önünde, kendine ait olsun istiyorlar.
Başkalarından hep kuşkulanarak, onların yüzlerine hiç bakmadan niyetlerini okuyarak, k ...
Şehrim Aşk
Leylâ İpekçi
Bütün canlılar akıl ve ruh sahibi olduğuna göre, hepsi tesbih ediyor Yaratan'ı. İşte kurban edilecek hayvanların ruhunu Kendine şükür olarak kurban günlerinde serbest bırakıyor Yüce Allah. Bayram, kurbanlık koyunların da bayramı. Hatta kabirdeki ölülerden bile bayram süresince azap kaldırılırmış. Anlıyorum ki bayram, kâinatın tamamına geliyor. A ...
Taşralı
Nurettin Topçu
Genç muallim ertesi sabah köyü terk eden erkadaşlarını selametlerken, çantasından çıkardığı dilekçeyi onlara vermiş "Bunu vilâyet maarif idaresine verin. Ben burada ilkokul öğretmeni olup kalacağım. Dileğimi kabul ederler zannediyorum. Alacağınız cevabı tez bana bildirin. Ben burada kalıyorum arkadaşlar... Size uğurlar olsun!" demişti. Her ne ka ...
İslam ve İlim - İslam Medeniyetinde Aklî İlimlerin Tarihi ve Esasları
Seyyid Hüseyin Nasr (Türkçesi: İlhan Kutluer)
Geçen birkaç yüzyıldır ve özellikle 19. yüzyıldan bu yana modern bilimin analitik yaklaşımı tabiî düzen içindeki birlik ve karşılıklı ilişki fikrini neredeyse tamamen söndürmüştür; bilim bu birliğe daha inceltilmiş niceliksel bilgi uğruna sırtını dönmüş durumdadır. Sonuç olarak, bütüncül bir bakışla inkâr edilmez bir organik birliğe sahip çeşitl ...
Şehrim Aşk
Leyla İpekçi
Ona baktıkça ondaki bu sessiz olgunluğun onu nasıl da güzelleştirdiğini görüyorum. Sükût en büyük tevhid. Kendinden bahsetmiyor, şahsi sıkıntılarını açığa vurmuyor, kimseyi gücendirmek istemediği için susuyor. Allah rızası için...
Bu kez kendi nefsimle boğuşmaya başlıyorum. Ona karşı belki çok kusur işledik diye endişeye kapılıyorum. Ben ...
Güzelin 1001 Yüzü
Leyla İpekçi
Ve her şeyin uzmanı var, bir de. Kendi varlığımızı en kestirme biçimde emanet ettiğimiz. Birileri 'spesyalize' olsun diye geri kalanının o işi yapamaz hale getirilişi bizi içimizden öldürmekte usul usul. Her şeyin 'piyasa' haline getirilerek, arz oluşturacak şekilde pazarlanışının vahim sonuçlarından biri daha işte.
Evde bir tesisatın dü ...
Gelenek Sanat ve Medeniyet
Sadettin Ökten
Batı toplumunda muharref Hristiyanlık değerini yitirdiğinden beri onun yerini bilim alacaktır. Vahyin ürünü, aklın ürününe feda edilmiştir ve insanlara mutlak bir şeyler söylemek gereklidir, bu işi de bilim yapmaktadır. Bizdeki Batı takdirkârlarının ise bu tahlil ve tartışmalara girecek halleri yoktu. Onlar sabırsızlıkla şimendifere binmek istiy ...
Şehrim Aşk
Leyla İpekçi
Kadınların ihramı ise elbiseleri. Daha önce hiç düşünmemiştim, kadın ile erkek arasındaki ilişkinin simyası kadının erkeğe bakmasını (ama kravatlı ceketli bir küresel erkekten bahsetmiyorum, vücudunu kullanabilen, elleriyle ayaklarıyla yaşayabilen, hareket kabiliyeti yüksek bir evrensel erkekten bahsediyorum) ve onu seçmesini gerektiriyordu belk ...
Hikmet Yazıları
Filibeli Ahmed Hilmi (Haz. Ahmet Koçak)
Usûl ilmi, tasfiye-i bâtınî yani mehâsin-i ahlâkiyeyi behemahal kâfil değildir. Vâkıan ilim, sahibini birçok kabâyıh ve fezâyıhtan kurtarır. Zira redâet-i ahlâkiyenin çoğu cehlden ileri gelir. Lakin bilmek ile yapmak arasındaki fark büyüktür. Bu sebebe mebni usûl ilmi ile " ma'rifetullah"ın mukaddemâtı ve hele sûreti her vakit kâbil-i tahsil ise ...
Vitrinde Olmak
Mustafa Kutlu
Hacca gidip yiyip, içip, eşe dosta hediyeler alıp, bu arada haliyle haccın şartlarını da yerine getirip, ama manevi olarak bir menzil geçmeyene ben ne diyeyim.
Aslını ararsanız bu insan nefsi ile ilgili bir şey. Ha bir lüks otel istiyorsunuz, ha otobüse binmek için öteki hacılarla kavga ediyorsunuz, ha gökdelenin katlarını sayıyorsunuz, ...
Varolmanın Boyutları
William Chittick (Derleyen ve Çeviren: Turan Koç)
İlâhî niteliklerin bir nefiste uygun ve hoş olmayan bir tarzda nasıl geliştiğini göstermek için şu örnek yeterlidir. Kur'ân'a göre, Allah "Cebbar, Mütekebbir"dir (59:23), bu iki isim "Cemal İsimleri"nin aksine "Celal İsimleri" kategorisine girer. İnsanı mükemmelleşmeye götüren "Doğru Yolu" (es-sırâtu'l-müstakîm) takip etmekle, fert bu "ceberut" ...
Güzelin 1001 Yüzü
Leyla İpekçi
Sevdiğimiz bir hikâyeyi, şiiri ve müziği dinlerken "ne kadar güzel" deriz. (Mesela Salve Regina'yı dinlerken hep böyle derim.) âşıklara ait sırlardan bir ipucu yakalamış gibi oluruz. Böyle bir eser, isterse kötülüğü anlatsın, fark etmez. İfade ettiği her şeyin bir mecaz olduğunu hissettirmiştir. Baktığımız her şeyin gölge olduğunu... Vehim olduğ ...
Gelenek Sanat ve Medeniyet
Sadettin Ökten
Yahya Kemal, başlangıçta geleneğin dışından geldiği için geleneğin dışından sorular soruyordu. Bu sorularına gelenek ne cevap veriyor hususunda aceleci davranmadı, sabır ve sebat ile geleneğin sırrını çözmeye uğraştı. Sonunda gördü ki gelenek, her bir sorusuna onun beklemediği kadar zengin ve tatmin edici cevaplar vermektedir. Bu sebeple Yahya K ...
Şehrim Aşk
Leyla İpekçi
"Al, ver, tut!" Komutlarından sonra teknisyenin robotik sesi duyuluyor her seferinde:
"Tamam, şimdilik rahat nefes alabilirsiniz yeniden."
Ancak bu imkânsız. Vermekte olduğunuz nefesi sonuna dek vermeden yeni bir nefes almanız mümkün değildir ki! Huzura kavuşarak yeni bir nefes almak için önce sizde ödünç kalan o yarım nefesi tam ...
Tasavvufun Altın Çağı Konevî ve Takipçileri
Ekrem Demirli
Konevî'ye göre Tanrı'nın âlemi yaratması belirli bir sebebe dayanır. Bu sebep, daha önce İbnü'l Arabî tarafından ayrıntılı bir şekilde açıklanmış olan Tanrı'nın bilinme arzusudur. Tanrı'nın bilinme arzusu, gerçekte ilahi isimlerin ve niteliklerin kemallerini görme talebidir. Çünkü Tanrı'da iki türlü kemâl vardır: Birincisi zatından kaynaklanan k ...
Fütûhât-ı Mekkiyye, c.16
Muhyiddin İbn Arabî, Çeviri: Ekrem Demirli
Allah'ın peygamberine hıyanetin bir yönü nebiler ve resuller arasında karşılaştırma yapmaktır. Bununla birlikte Allah'ın onların bir kısmını diğerlerinden üstün kıldığını biliriz. Bir ayette 'Bazı peygamberleri diğerlerinden üstün kıldık', başka bir ayette 'Peygamberlerin bir kısmını diğerlerinden üstün kıldık' buyurur. Allah dilediği şekilde ku ...
Fütûhât-ı Mekkiyye, c.16
Muhyiddin İbn Arabî, Çeviri: Ekrem Demirli
... Allah gibi olan bir şey yok! O'nun benzerinin benzeri olan bir şey de yok! Allah olumsuzlamış ve olumlamıştır. Hz. Peygamber şöyle der: 'Allah Âdem'i kendi suretinde yarattı.' İnsanın içinde ve bâtınında değişme bulunurken zahiri sabittir. Zahirinde kendisinde bulunmayan bir organ ona eklenemeyeceği gibi insan bâtınında da bir halde kalamaz. ...
Fütûhât-ı Mekkiyye, c.16
Muhyiddin İbn Arabî, Çeviri: Ekrem Demirli
Yaşadığı günü kınayıp dünü överken insan hep aynı insandır: Dünü yaşarken de onu kınayıp bir önceki günü övmekteydi. Bu hep böyle devam eder. Bu kınama doğal bir durumdan kaynaklandığı gibi yer değiştirme ve intikal talebi de ilahi şe'nlerden kaynaklanır. Arifler içinde bulundukları vakti kınamaksızın ilahi şe'nler nedeniyle intikal isterlerken ...
Bülbülün Kırk Şarkısı
İskender Pala
Zülhuleyfe'den sonra kalabalık arttıkça arttı. Bütün ırmaklar büyük bir nehrin yatağına koşar gibi mümünler akıp akıp geldiler ve çölün sıcağını gönül serinliğine çevirdiler. Silahları yoktu ama dillerinde tekbirleri vardı. Mücadeleler ve korkular geride kalmış, gönüller şâd ve gözler yaşlıydı. Sefer meşekkati had safhada ama ruhlar huzurluydu. ...
40 Mektup
M. Fatih Çıtlak
İhsan Efendi oğlum, velhâsıl Cenâb-ı Hakk, kâinatı, hakla bâtılın birbirinden ayrılması için imtihanhâne olarak tanzim eylemiştir. Tüm tezgâhlar Hak Teâlâ'ya çalışır. Tezgâh tezgâh üstüne, neticede herkes bir gün layığını bulacak bir şekilde kıyamet sabahına kavuşacaktır. Hiçbir hakîkî mürşid kendisine adam çağırmaz. Kendisine çağırmadığı gibi h ...
Riyâzü's Sâlihîn - Metni ve Türkçesi
İmâm Nevevî
Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Başka bir gölgenin bulunmadığı Kıyamet gününde Allah Teâlâ, yedi sınıf insanı, arşının gölgesinde barındıracaktır:
Âdil devlet başkanı,
Rabbine kulluk ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen genç,
...
Riyâzü's Sâlihîn - Metni ve Türkçesi
İmâm Nevevî
Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre kendisi, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu işitmiştir:
"İsrâil oğulları arasında biri ala tenli (abraş), biri kel, biri de kör üç kişi vardı. Allah Teâlâ onları sınamak istedi ve kendilerine bir melek gönderdi.
Melek ala tenliye geldi:
- En çok sa ...
Bülbülün Kırk Şarkısı
İskender Pala
Üzüntü üstüne üzüntü, gözyaşı üstüne gözyaşı... Ebû Tâlib'in acısı henüz soğumamış iken, taze toprak kokusu henüz gülümün dimağındayken acı tatlı günleri paylaştığı, çocuklarının annesi, hayat arkadaşı ve iman yoldaşı Hatice de yatağa düşmüş, kuşça canı çırpınmaya başlamıştı. Gülüm ellisine yaklaşmıştı ve yirmi beş yıllık eşi Hatice ahiret yolcu ...
Kırk Hadis Şerhi
Sadreddin Konevî (Tercüme: Ekrem Demirli)
Enes b. Malik'ten (ra.) şöyle rivayet edilmiştir: "Hz. Peygamber, dua ederken ellerini kaldırır, sonra da ellerini yüzüne sürerdi."
Başka bir rivayette ise, "Yüzüne sürmeden ellerini indirmezdi" denilmiştir.
Başka bir rivayette ise, "Sahabesine de bunu emrederdi ve yapılmasını teşvik eder ...
Kırk Hadis Şerhi
Sadreddin Konevî (Tercüme: Ekrem Demirli)
Sahih bir haberde, şöyle rivayet edilmiştir: "Hz. Peygamber, dönmezdi, yani boynunu çevirmezdi. Bir şeye yöneldiği zaman, bütün bedeniyle o şeye dönerdi." (Bu hadisi Tirmizî, "Menakıb" kitabında 8. hadis olarak rivayet etmiştir.)
Hadisin Sırrı ve Mânâlarının İzâhı
Bilinmelidir ki:
Muhakkiklerin ve şeriatl ...
Fütûhât-ı Mekkiyye, c.1
Muhyiddin İbn Arabî
('Elif-Lam-Mim, Zâlike'l-Kitab' Hakkında Sırlar Bakımından Tamamlayıcı Açıklama)
Allah bu kitap demiş, bunlar kitabın ayetleridir (tilke) dememiştir. Kitap cem' (birlik), ayetler ise tefrika (ayrım) bildirir. Zalike, tekil-müzekker, tilke tekil-müennes zamirdir. Allah 'zalike el-kitab' ifadesiyle ilk olarak cem'in farktan önce geldiğine ...
Esmaü'l Hüsna Şerhi
İsmail Hakkı Bursevi
Herkesin vücudunda hayatla Hakk'a irtibat vardır. Hava "Hayy" ismine, su "Muhyî" ismine, ateş "Mümît" ismine, toprak "Kâbız" ismine ve bütün eşya hallerine göre birer ikişer ve de fazladan esmaya mazhar olmuşlardır. Bu sebeptendir ki bazı Rum şeyhleri demiştir:
Yitirdim Yûsuf'u Ken'ân ilinde
Bulundu Yûsuf Ke'nan bulunmaz
Ya ...
Esmaü'l Hüsna Şerhi
İsmail Hakkı Bursevi
Bir kimsenin mizacına safra galip olduğunda bal şerbetinden nefret ettiği gibi cahil kimse de hikmetli sözden nefret eder. Kuran'da gelir: "Allah'ın ayetleri hakkında ancak kafirler mücadele ederler." (Mü'min, 40/4). Yani şeriatın kafirleri sayfalarda yazılı olan Kur'an ayetlerine karşı mücadele ettikleri gibi ki onlara âdetleri ve haikatleri in ...
İbnü'l Arabî Metafiziği
Ekrem Demirli
Zaman içinde yaratılmış olmak, insanın Zorunlu Varlık olmadığının bir deliliydi. Başka bir ifadeyle insan var olmak için mutlaka kendisini var eden birine muhtaçtır. Bu durumda zaman içinde yaratılmış olmak ile muhtaçlık veya fakirlik aynı anlama gelen veya birbirini istilzam eden iki kelimedir. Kanaatimce tasavvufun amelci tavrının en doğru gör ...
Riyâzü's Sâlihîn - Metni Ve Türkçesi
İmâm Nevevî
Huzeyfe ve Ebû Zer radıyallahu anhümâ şöyle dediler:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yatağına yattığı zaman: "Bismike'llahümme ahyâ ve emût: Allahım! Senin ismini anarak yaşar, ölürüm (uyanır, uyurum)" derdi. Uykudan uyanınca da: "Elhamdülillâhillezi ahyâna ba'de mâ emâtenâ ve ileyhi'n-nüşûr: Bizi ...
Riyâzü's Sâlihîn - Metni Ve Türkçesi
İmâm Nevevî
Âişe radıyallahu anhâ'dan rivayet edildiğine göre Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Kadir gecesini Ramazan'ın son on günündeki tek gecelerde arayın" (Buharî, Leyletü'l-kadr 3)
Yine Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Ramazan ayının son on günü girdiğinde Resûlullah sallallahu aleyhi ve ...
Kırk Hadis Şerhi
Sadreddin Konevî (Tercüme: Ekrem Demirli)
Cabir b. Abdullah'tan Hz. Peygamber'in şöyle buyurdupu rivayet edilmiştir. Adamın birisi ayağa kalkmış ve iki rekat fecir namazı kılmıştır. Birinci rekatında "Kafirun" suresini okumuştu. Okumayı tamamlayınca, Hz. Peygamber, şöyle buyurmuştur: "Bu adam, rabbini bilen bir kimsedir."
İkinci rekatta ise, "İhlas" suresini oku ...
Kırk Hadis Şerhi
Sadreddin Konevî (Tercüme: Ekrem Demirli)
Hz. Peygamber'in Rabbinden aktardığı "Sağ eliyle verdiğini sol elinden gizlercesine sadaka verir" (Bu hadisi Tirmizî, "Tefsir" kitabında 3.sure'de; "Cennet" kitabında, 35. hadis olarak rivayet etmiştir.) hadisindeki sır şudur: Bu kişiyi sadaka vermeye sevk eden sebep, bütün tabiî hükümlerden uzak olan ruhânî-rabbanî bir âmildir. Bunu yapmak ise, ...
Bülbülün Kırk Şarkısı
İskender Pala
Bebeği doğdu doğacaktı ve babasının bir kez olsun onu göremeyecek, koklayamayacak olması Âmine'nin yüreğine bir hançer gibi saplanıyordu. Üstelik kabri ta Yesrib'de idi. Doğumdan sonra bebeği kucağına veremeyecekti ama kabrine olsun götürüp doğumunu bildirmek isterdi. Ona benzeyeceğinden adı gibi emindi. Zaten tekmelemelerine bakılırsa erkekti. ...
Bülbülün Kırk Şarkısı
İskender Pala
Dünya zamanının kulları İsa nebiden sonra altıncı asrın son çeyreğinde elenmeye hazırlanıyor... Dünya mekânının coğrafyasında henüz üç kıta, üç kıtada cemad, nebat ve hayvanlar hüküm sürüyor. Zikretmeye değecekse, bir de hayvandan farksız hâle gelmiş insanlar. Ne dostum İbrahim'den bir ıtır, ne Musa'dan bir ses, ne İsa'dan bir nefes!.. Onca elçi ...
Bülbülün Kırk Şarkısı
İskender Pala
İbrahim'i son gördüğüm yerdeyim. Eşi Hacer ile oğlu İsmail'i yerleştirdiği, hani şu "ziraat yapılmayan vadi"de. Gülü beklemek, açtığında yanında olmak, hayatını kademe kademe, merhale merhale takip etmek, neşidelerim ve naatlarımla onu kırk defa övüp insanlara anlatmak, anlamayacak olanları da "Bakın işte açtı, kâinatın gülü açtı, güzelliğini gö ...
İnsân-ı Kâmil
Abdülkerîm el-Cîlî (Mütercim: Abdülaziz Mecdi Tolun)
Ey hakîkat tâlibi bil! Mutlak zât, esmâ ve sıfâtın vücûdda değil, belki taayünde aslı ve müstenedün ileyhi olan şeydir. Her isim yâhud sıfat ki, bir şeye istinâd etmiştir, işte o şey Zât'tır. İsterse Ankâ gibi ma'dûm, isterse mevcûd olsun.
Mevcûd iki türlüdür. Biri mevcûd-ı mahzdır, o da Zât-ı Bârî'den ibârettir; dîğeri ademe mülhak olan ...
"Ölmeden önce ölmenin timsali" Hızır, sûfîlerin menkıbelerinde sıkça atıf yaptıkları biridir. İbnü'l Arabî'nin "Hızır nasıl Hızır oldu?" sorusuna verdiği cevap tasavvufun nasıl bir hizmet ve iş ahlâkı geliştirdiğini anlamamızı sağlayacak bir cevap olduğu kadar tasavvufun herhangi bir meseleyi 'pratik' bir gayeyle ele alışını da gösterir. Bu ceva ...
Asr-ı saadetin 'cahiliye' asrı dediği devri nasıl gördüğünü anlamak bütün asırlar arasında İslam'ın ne yaptığını anlamamız bakımından kayda değerdir. İslam için esas mesele Allah'a imandı. Her şeyin merkezinde Allah'a iman vardı ve bu iman hayatın maksadıydı. İlk ayet-i kerimede dile getirilen "Yaratan Rabbinin adıyla oku" düsturu tam da bunu an ...
Hz. Peygamber'in semavi yolculuğu anlamına gelen miraç, Müslümanların pek çok yönden ele aldıkları bir mesele olsa bile, sûfîler için evvelemirde insan-Allah ilişkisini izah eden bir mesele olarak tasavvur edilmiştir. Özellikle afak-enfüs kavramlarıyla izah edilen Allah'a yolculuk en iyi ifadesini miraçta bulur. Bu itibarla miraç bir kısmı afakt ...
Platon "Bilgisizlik kötülüktür" derken bilgiyle eylem arasında zorunlu irtibat kurmuş, ancak buradan 'seçkinci' bir bilgi görüşü inşa edebilmişti. Dinler ise vicdan, irade gibi insanın eyleminde belirleyici başka amillere atıf yaparak Platon'un düşüncesinde bilginin mukabili olan iman ile amel arasındaki ilişkiyi zorunlu saymayarak, günaha 'imka ...
Şöyle bir soru sorabiliriz: Aşk bir terimdir, daha doğrusu bir duygunun veya halin ismidir. Acaba bir isim olarak aşk neyin alameti ve neyin perdesidir? Böyle soruyoruz, çünkü bir isim bize bilgi verirken aynı zamanda başka bir şeyi de perdeler. Başka bir ifadeyle bize neyi öğretir, neyi saklar gözümüzden? Sûfilerin bu kavramla neyi kastettikler ...
Hiç kuşkusuz aşk da önce bir insani duygu şeklinde başlar, lakin bütün öteki düşüncelerin duygulardan tecerrüt etmesi gibi tecerrüt eder ve insanı aşan bir anlama doğru evrilir. Sadece aşk değil! İnsanın her soyut düşüncesi böyle bir yol takip eder. Çağımızda tasavvuf metinlerini la-dinî metinler haline getirebilmek için önce metinlerin 'aşk' me ...
Tasavvufun bu tavrı modernleşmeyle birlikte devam ederek, tarikatlar aracılığıyla günümüze kadar devam edegelmiştir. Bu itibarla tasavvufta ortaya çıkan zahitlik ve tevekkül anlayışının, İslam toplumunun geri kalmışlığının sebebi olduğu hakkındaki eleştiriler en azından tasavvuf teorisiyle çelişik sayılabilir. Tasavvuf geçmişte ve günümüzde bir ...
Hayret Perdesini Temâşâ - Ayşe Şasa Kitabı
Hazırlayan: Serdar Arslan
Tekkeye gidip gelen Fatih adlı genç bir delikanlının delâletiyle âsitaneden içeri adımını atıyor. Elbette şeyh efendinin huzuruna çıkılacak. Merhum Sefer Efendi şöyle bir bakıyor ve "Siz daha önce bir yere intisab etmişsiniz" diyor yavaşça. Ayşe Hanım, Esat Coşan Hoca'nın zikir telkinini kendi ölçülerine göre intisab saymadığı için yok diyor, am ...
Hayret Perdesini Temâşâ - Ayşe Şasa Kitabı
Hazırlayan: Serdar Arslan
Yıl 1980. Şerif Mardin'in bakması ve karıştırması için verdiği kitap katalogları arasında hiç tanımadığı bir isim ve onun tanımadığı bir eserinin İngilizce tercümesi hep dikkatini çekiyormuş. Adeta bir saplantı. Sanki yıllardır aradığı büyük hazinelerden birinin şifresi yahut çileden çıkarıcı hastalıklarının şifa kaynağı o zatta ve o kitapta im ...
Tasavvufun Altın Çağı
Ekrem Demirli
XII. ve XIII. Asırlar Türklerin Anadolu'ya yerleşmelerinin geniş ölçüde tamamlanıp bu coğrafyanın Bağdat merkezinde teşekkül etmiş İslam bilim ve siyaset anlayışının parçası haline geldiği bir devre karşılık gelir. Aynı zamanda bu asırlar, Haçlı savaşları ve ardından gerçekleşecek Moğol istilasının İslam toplumuna getirdiği yıkımlara şahitlik et ...
İslâm Peygamberi
Muhammed Hamidullah
Muhammed (as)'in bir hadisi bize adaletli yönetimin temel ilkesini öğretmektedir.
Şöyle ki: "Eğer hakimler, insanlara 'sadece kendi beyân ve iddialarına dayanarak' hak vermiş olsalardı, kişilerin kan bedeli ve mallarıyla ilgili davalarda âdil olmayan hükümler vermiş olurlardı; ancak yeterli delil olmaması halinde, davalının kendini savun ...
Sufi ve Sanat Makaleler-Konferanslar 2
Mahmud Erol Kılıç
Bütün sanatçıların derdi, o mutlak cemal sahibi olanı tasviretmek, onu kopyalayabilmektir (imatio dei). Eğer sanatçı o ilâhî sanatı biliyorsa, o yaptığı sanat, kişinin kendini tanıyıp oradan Rabbini tanıma sanatı olur. En büyük sanat budur. Bu büyük sanata hizmet ettiği sürece, bütün sanatlar bir perde olmaktan ziyade bir vesile olur, bir araç o ...
Fütûhât-ı Mekkiyye, c.1
Muhyiddin İbn Arabî
Mümkünlerin en bilgilisi, Yaratıcısını sadece O'nun açısından bilendir: Söz konusu kimse nefsini ve kendisinden varolduğu kimseyi bilir. Bundan başka bir şeyi bilmesi geçerli değildir. Çünkü bir şeyi bilmek, onu kuşatmaya ve onu tüketmeye imkân verir. Böyle bir şey ise ilâhî katta imkânsızdır. O halde O'nu bilmek imkânsızdır. 'Ondan' bilmek de ( ...
Evvel kadimden geldim yer gök yaratılmazdan
Arş kürsü levh ü kalem hiç dahi anılmazdan
Bu beyit insanın hakikatei bakımından ilk olmasıyla âlemde zuhur eden son varlık olması arasındaki ilişkiyi anlatır. Vahdet-i vücûdu benimseyen sûfîler, bu tezada büyük önem vermiş, ilk olmak ile son zuhur etmek arasındaki ilişkileri izah etmişle ...
Her Yönü ile Başkanlık Sistemi
Prof. Dr. Burhan Kuzu
Başkanlık sistemine karşı çıkan dört ayrı grup var. Bunlardan ilkini, sistemi hiç bilmeyen ama habire konuşanlar oluşturuyor. İkincisi sistemi bilip de kaygı duyan sol kesim. Bunlar 'Ben ömür billah başa geçemem' diye kaygılanıyor ve parlementer sistemdeki tek arzuları koalisyon ortağı olabilmek. Üçüncü grup, yüzde 10 barajını geçemeyen küçük pa ...
Sûfi ve Sanat
Mahmud Erol Kılıç
Sûfilerin bazıları emirle, bazılarıysa tâlim için yazıyorlar. Hüsamettin çıkmasaydı karşısına Mevlânâ'nın bugün Mesnevî'ye sahip olamazdık. Yazmak niyetinde değildi. Hüsamettin onu sağmasını bildi. Öyle bir derya, öyle bir bulut ki yağacak ama bir yer arıyor. Hüsamettin o aracı gördü. Çelebi Hüsamettin'in fonksiyonu burada çok önemlidir. Manevî ...
İbn Arabî Geleneği ve Dâvûd el- Kayserî
Hazırlayan: Turan Koç
Keşf, dünyevî olgu ve olaylarla da uhrevî olaylarla da ilgili olabilir. Bununla birlikte, "sülûk ehli, himmetlerini dünyevi iş ve ilişkilere yöneltmediklerinden, keşfin bu türüne pek iltifat etmezler; hatta sâliklerden birçoğu uhrevî durumlara ilişkin keşfe bile pek önem vermezler. Bunlar, Allah'ta yok olmayı ve O'nunla bâkî kalmayı en son amaç ...
Var Olmak
Nurettin Topçu
İlâhî neşveden tatmak istersen benim senin lâfından geç. Eşyayı boşuna adlandırma; varlıklara varlık verme. Sen bir resim seyrediyorsun, kendin de o resmin içindesin. Gören gözle bir baksana! Topraklardan fışkıran ilâhî neşvedir, yıldızlardan yağan da o. Geceden gündüzü çıkartan da, Tûr'da peygamberiyle yüzyüze gelen ilâhî neşve değil midir? Kok ...
Arkakapak Yazıları
Mustafa Kutlu
Derken kuyruk sokumumda bir sızı, içim ürperiyor, ne oldu
Olan şu: Şu civcivler var ya, şu civcivler Aralarında bir garip, zayıf, belki de topal biraz öyle biri var İşte onu gözlerine kestirmiş öbür besililer ve tırnakları sağlam olanlar inanılacak gibi değil ama böyle Bu civcivler nasıl bir ananın evladı olmalılar, metal bir ananın Acab ...
Sufi ve Sanat Makaleler-Konferanslar 2
Mahmud Erol Kılıç
Gelin bir atölye çalışması yapalım sizlerle. Çok güzel bir Peygamber sözü vardır, yazılı kaynaklarda. Diyor ki: "İnnalahe Cemilûn yuhibbu'l-cemâl" Türkçesi şu demek: "Allah Cemîl'dir, güzeldir ve cemâli, güzellikleri sever." Bu bir söz. Ama kim telaffuz ediyor; Peygamber. Yani el-Cemîl'in kendisini, yeryüzünde onun üzerinden izhar ettiği mihver ...
Şeyhefendinin Rüyasındaki Türkiye
İsmail Kara
Cami kürsüsündeki vaiz, minberdeki hatip bile "İslâm terakkiye mani değildir" diyor. Acaba ne demek istiyor? Birileri "İslâm akıl-mantık dinidir" dediği zaman bundan çokça kişi rahatsızlık duymuyor, dahası rahatsızlık duyması gerekenler de bunu söylüyor.
Ne demek akıl-mantık dini? Din tıpkı bir insan gibi doğru çizgi üzerinde çocukluk, ...
Ta'rifât
Seyyid Şerif Cürcânî
Takdis (???????): Lügatte, temizlemek mânâsına gelen bu tâbir ıstılahta, Hakk'ı yüceliğine yakışmayan her şeyden, bilhassa yaratılmışlık noksanlarından ve mevcûdâttan, O'ndan başkasına nispetle kemâl sayılan mücerred ve gayr-ı mücerred her şeyden tenzih etmektir. Takdîs, tesbîhe nispetle keyfiyet ve kemiyet îtibâriyle daha husûs ...
Tasavvuf Düşüncesi
Mahmud Erol Kılıç
İnsan, Allah'ın isimleri aracılığı ile yakınlık elde ettiği zaman, O'nun isimleriyle olan tanışıklığı, ülfeti kişiyi isimlerin içine yani manasına çekecektir. Böylece "Allah'ın ahlâkı ile ahlâklanınız."(Münâvî, et-Tearif, s.564; Kitabu't-tâc, c.1, s.13) hadisi ve "Allah'ın boyasına boyanınız..." (Bakara, 2/138) âyetinin sırrı ortaya çıkar. Bunla ...
Fütûhât-ı Mekkiyye (c.14)
Muhyiddin İbn Arabî (Çeviri: Ekrem Demirli)
Allah perdesinde zuhur etmiştir. Göz O'ndan başkasını görmezken O'nun üzerinden perdeler kalkmaz. O sürekli Rab iken biz yokluk ve varlık halimizde sürekli kuluz. Benzerlerimiz ve hemcinslerimiz aracılığıyla olmadan, Allah bize her ne emrederse varlık ve yokluk halinde emrini dinler ve kendisine itaat ederiz. Benzerlerimiz ve cinslerimizin, yani ...
Fütûhât-ı Mekkiyye, c.1
Muhyiddin İbn Arabî
Bilmelisin ki: Nefislerini yaratılış gayelerinden başka şeylerle meşgul eden sıradan insanlar değil de, kurtuluşlarını isteyen mümünilerin seçkinlerinin takip ettiği Allah'a giden yol, dört kısımdır: Dürtüler, çağrılar, ahlâk ve hakikatler. Onları söz konusu çağrılara, dürtülere, hakikaetlere ve ahlâka sevk eden şeyler ise üzerlerine farz kılınm ...
Fütûhât-ı Mekkiyye, c.1
Muhyiddin İbn Arabî
Ey araştırmacı! Peygamberlerden tevarüs edilmiş bu tür nebevî ilmin bir meselesinin filozof, kelâmcı vb. herhangi ilimdeki bir akılcı tarafından dile getirilmiş olduğunu öğrendiğinde, bu durum seni perdelemesin. Perdelenirsen o bilgiyi ifade eden muhakkik-sûfînin de filozof olduğunu iddia edersin. (sana göre) Filozof bu meseleyi dile getirmiş, i ...
Âdem Kelimesindeki İlahi Hikmet Fassı
Muhyiddin İbn Arabî(Tercüme ve Şerh: Nusreddin M. Ali)
İnsan âkil ve bâliğ oluncaya kadar bedeninin ve nefsinin aslı olan Arz'a, beşeri olgunluğa erişebilmesi için muhtaç kılınması ve ancak ondan rızıklanması dolayısı ile iştiyak ve muhabbetle bağlı kalır. Bu bağın saiki onda işleri tedbir eden melekûttur. Beşeri olgunluk bu sayede derece derece tamamlandıkça, melekûtun Arz'a iştiyakı zayıflarç Arta ...
Âdem Kelimesindeki İlahi Hikmet Fassı
Muhyiddin İbn Arabî
Hak Âdem'i Arz ve semalar arasına yerleştirdi. Güzel isimlerine mahal kıldı. Arz'ın varlıklarını ve semanınkileri büyük nüsha olarak O'nda topladı. O güzel söz Arz'da ilk Âdem'in dilinden duyuldu. Hak ilk O'nun nefesini temiz kıldı da, büyük bir hayret ile o temiz söz ilk o temiz nefesle Arz'da nidalandı. Sonra Hak o temiz nefesten nice temiz ne ...
Ya Tahammül Ya Sefer
Mustafa Kutlu
Siyaset çirkefti. İnsanların birbirini yediği, insanların alınıp satıldığı yerdi. Doğru. Ama şurası var; buna da bir haysyet kazandırılamaz mıydı? İşte Hüseyin Avni Bey. Siyaset meydanında halvet-der-encümen olamaz mıydı? Sonra nedir bu küçük çırpınışlar? Bu kendinden başkasını yok saymalar. Dışarıda akıp giden bir hayat var. Hayır, ona büsbütün ...
Birdenbire
Sadık Yalsızuçanlar
Annem, bir gün büyük kente gidip okuyacağımı düşünerek kaygılanıyordu. Ülkücülerle Devrimcilerin savaşı olanca dehşetiyle sürüyordu. Kızılcabölük'te açılan derneğin çay ocağına bakıyordum. Necat ağbiden Yunus ve Mısri Divanlarını almıştım, boş kaldıkça onları okuyordum. Bazı kelimeleri anlamıyordum ama şiirin tümünden anlamını çıkarabiliyordum. ...
Kırk Hadis Şerhi
Sadreddin Konevî (Tercüme: Ekrem Demirli)
Hz. Peygamber'in "Namaz nûrdur" ifadesindeki sır ise, şudur: Namaz kılan kişi/musalli, rabbine yönelir ve ona münacat eder. Nitekim Hz. Peygamber, "Kul namaz kılmak için ayağa kalktığında Allah ulaşması için vechini önüne diker" (Tirmizî, bu hadisi farklı lafızlarla "Edeb" kitabında 78. hadis olarak rivayet etmi ...
İşitin Ey Yârenler Yunus Emre Yorumları
Mustafa Tatcı
Yûnus Emre, "Ganî Cebbâr aşk erine bin Hamza'ca kuvvet verir/Dağları yerinden ırar yol eyler dosya gitmeğe" derken, âşıkın, tevhidin ve muhabetullah ile elde ettiği manevi kuvvetini bin Hamza'nın kuvvetine benzetmektedir. Hazret-i Hamza'nın şecaati, gücü ve Peygamberimize olan sevgisi nasıl ki İslam'ın önündeki bazı engelleri kaldırdıysa, âşık s ...
İşitin Ey Yârenler Yunus Emre Yorumları
Mustafa Tatcı
Sâlik, Hak ve hakîkat yolcusudur. O iç dünyâsında derinleşip yol alırken bir kuşa, hasseten göçmen bir kuşa benzer. Göçmen kuş, misâl aleminde sâlikin ve ehlullahın remzidir. Göçmen kuşlar, soğuk ülkelerden sıcak ülkelere; sâlikler de maddeden mânâya uçarlar. Nitekim Yûnus istiâre yoluyla saliki kanat vuran bir kuşa benzetmektedir.
Kuşa ...
İşitin Ey Yârenler Yunus Emre Yorumları
Mustafa Tatcı
Çiftçilik yapan bir dervîş ekim zamanı öküzlerini alıp tarlasına gider. Öküzlerden birisi kara sabanı bir türlü çekmez. Dervîş de kendisini kaybedip öküzü elindeki sopayla dövüp hırpalar. Çiftçi zor zahmet tarlayı sürer. Akşam olunca da, çoktan beri görmediği mürşidinin ziyâretine gider. Arada hiçbir konuşma geçmeden, mürşidi gömleğini açıp derv ...
İşitin Ey Yârenler Yunus Emre Yorumları
Mustafa Tatcı
Her şey bir ihtiyaçtan doğar. Hümanizm felsefesi de Batı'da bir ihtiyaçtan doğmuştur. Kilîse'nin şiddetli uygulamaları karşısında insancıl düşüncelerle bayrak açan kişiler, Eğer İslâmı, İslam Peygamberi'ni kılavuz edinip yetişen insân-ı kâmilleri ve hassaten Yunus'u, Mevlânâ'yı, Hacı Bektâş-ı Velî gibi gönül insanlarını tanısalardı, bu felsefeye ...
Fütûhât-ı Mekkiyye 16. Cilt
Muhyiddin İbn Arabî (Çev. Ekrem Demirli)
Bir şahsın mümin olması onun karanlıklardan nura çıkartılmasının sebebidir. (s.58)
Bilgisizlik karanlığı insanın kendisini dost edinene bakmak yerine kendine bakması demektir. (s.59)
Allah dost edinmekle insanı 'imkân' karanlığından O'nunla gerçekleşen varlığın zorunluluğu nuruna çıkartır. (s.59)
Allah kendisi nedeniyle z ...
Mevlânâ Üzerine Konuşmalar
Mahmud Erol Kılıç
Beşerî aşk, ilâhî aşka giden yolda ilk adımdır. İlâhî aşkın başlangıcı, önce sevmeyi bilmektir. Allah'ı hiç görmedik ki nasıl sevelim? Dolayısıyla bir bilinenle başlıyoruz önce; bilinen karşımızdaki cins. Sende olmayan özellikler onda, onda olmayanlar sende var. O sana karşı meyil duyuyor, sen de ona karşı meyil duyuyorsun ve böylece elinde olma ...
Mevlânâ Üzerine Konuşmalar
Mahmud Erol Kılıç
Mevlâna'nın hiçlik felsefesi bütün sûfîlerde vardır. Ben yokum, diyerek var olur sûfîler. Modern insan ise, ben varım, dediği için aslında yok. Eric Fromm, Sahip Olmak ve Olmak diye bir kitap yazmıştır. Olmaktır esas olan. Modern insana, bir şeye ne kadar sahip olursan o kadar var olursun, telkini yapılmaktadır. Aslında yanlıştır. Modern insana ...
İşitin Ey Yârenler Yunus Emre Yorumları
Mustafa Tatcı
Vahdet-i vücûd, tefekkürle anlaşılacak bir inanç değildir. Bu hâl, zevk ve vicdanla ilgili olup tevhîd makâmları yaşanılmadan anlaşılmaz. İslam mutasavvıfları tevhîd makâmlarının dört aşamada zevken idrâk edileceğini belirtmişlerdir. Bu makâmlar "isimler tevhîdi, fiiller tevhîdi, sıfatlar tevhîdi, zât tevhîdi" şeklinde adlandırılmaktadır. Bütün ...
Bir Eğitim Tasavvuru Olarak Mahalle/Sıbyan Mektepleri Hatıralar-Yorumlar-Tetkikler
Hazırlayanlar: İsmail Kara - Ali Birinci
Ben, daha mektebe başlamadan önce karşımızdaki evde oturan Hoca Efendi'yi kafes arkasından gözetlerdim. Sabahın belirli bir saatinde ilk acı kırmızılığı solmuş aşı boyalı, iri halkalı kapısının bir kanadı açılır; toprak, basık avlunun iç loşluğu arasında beyaz, dardağanî sarığı belirir belirmez, yanlarını çember usulünde aldırdığı halde güya yat ...
Fusûsu'l-Hikem
İbnü'l Arabî
Namaz kılan kişi insanlara ya da kendisiyle birlikte kılan meleklere imam ise namazda peygamberin derecesine çıkmış demektir ki, bu mertebe Allah'a vekil olmaktır. Bu bağlamda namaz kılan herkes, hiç kuşkusuz, imamdır; çünkü insan namazı yalnız kıldığında bile, bir rivayette belirtildiği gibi, melekler onun ardında namaz kılar. Nitekim bir rivay ...
Fusûsu'l-Hikem
İbnü'l Arabî
"Haktan başkası" denilen veya 'âlem' diye isimlendirilen şeyin Hak karşısındaki durumu, şahsa göre gölge gibidir. Âlem, Allah'ın gölgesidir ve gölge, varlığın âlemle ilişkilendirilmesinin ta kendisidir; çünkü gölge hiç kuşkusuz duyuda mevcuttur. Fakat gölgenin kendisinde ortaya çıktığı şey varsa, gölge duyuda mevcut olabilir. Gölgenin kendisinde ...
Rüzgârlı Pazar
Mustafa Kutlu
İnsanlar nereye gittiklerini biliyor mu acaba? Nereden gelip nereye gittiklerini. Duran çocuk; şunu bil ki, işte bu yollar, bu arabalar, bu sel olmuş akan sarı kırmızı ışıklar arasında âdemoğlu bu sorunun cevabını unuttu. Hatırlamak da istemiyor. Hatırlamak isteyenleri tersliyor, saf dışı bırakıyor. Amaan... Boşver. Ne demiş köylümüz: Sür eşşeği ...
Hikmet Yazıları
Filibeli Ahmed Hilmi (Haz. Ahmet Koçak)
Ekâmil-i pîrân-ı halvetiyeden bir zât-ı âlînin sohbetiyle müşerref olduğum ve henüz hâlet-i ibtidâiyyede bulunduğum bir zamanda idi ki bir gün huzuruna dahil olmuştum. Fakîr, Şeyh Hazretleri'nin pek sevgilisi idiysem de esmâ ve merâtib cihetiyle hiçbir terfi gösteremediğimden, "tarîkat ve sülûk" itibariyle binlerce bâliğ olan ceyş-i müridânın dü ...
Mevlânâ Üzerine Konuşmalar
Mahmud Erol Kılıç
Günümüzde suret ve mana irtibatı kopmuş durumda. Ya suret lehine, mana aleyhine ya da bunun tersine bir durum var. Herkes Mevlânâ'dan bakabildiği kadarını görür ve alır. Bazıları Mevlânâ'yı eksik bakış açısıyla ele alıyor, dolayısıyla yanlış değerlendiriyorlar. Bu bakış açısıyla hareket edenler, "Hz. Mevlânâ o kadar evrenseldir ki, sanki ayaklar ...
Yunus Emre Divanı
Hazırlayan: Selim Yağmur
Aşk imamdır bize gönül cemaat
Kıblemiz dost yüzü daimdir salât
Dost yüzün göricek şirk yağmalandı
Anınçün kapıda kaldı şeriat
Gönül secde kılar dost mihrabında
Yüzün yere vurup kılar münacat
Münacat gibi vakt olmaz arada
Kim ola dost ile bu demde halvet
Şeriat eydür sakın şartı bıra ...
Tirende Bir Keman
Mustafa Kutlu
Haydarpaşa'dan karşı yakaya baktı. O kadar baktı ki yorulup merdivenlere oturdu.
Martı sesleri ve deniz kokusu.
Cibali'yi, çocukluğunu, babasını, Haliç'i, Semiramis'i, sahneye ilk çıkışını, ilk çaldığı parçayı neler, neler, neler...
İstanbul ne söze sığar, ne yazıya. "Neler çeker bu gönül söylesem şikayet olur" Bunu beste ...
Allah'ın Elçisi Hz. Muhammed
Muhammed Hamidullah
Gelecekteki halife Ömer'in İslam'a girişi de farklı olmuştu. Otuz yaşına yaklaşan Ömer, sevgilerinde de nefretlerinde de aşırı davrandığı bir çağındaydı. İslam'ın ne olduğunu dinleyip anlamadan, ailesinden bile olsa, Müslümanlara eziyet ediyordu. Bir gün, bütün sorunların kaynağı olan Muhammed'i öldürmeye karar verdi. Baştan aşağı silahlanarak o ...
Şeyhefendinin Rüyasındaki Türkiye
İsmail Kara
Gerçek bir müslümanın yaşantısı ve tavrı ile fikirleri arasında bir boşluk, bir tezat, hele bir uçurum olur mu? Bu ciddi bir sorudur. Fakat modernleşme döneminin getirdiği kırılmalar, sapmalar, âcil çözüm arayışları, pratik ve pragmatik yaklaşımlar, içinde bulunulan şartların ve hâlet-i ruhiyelerin icbar ettiği yönelişler... bu ciddi sorunun büt ...
Şeyhefendinin Rüyasındaki Türkiye
İsmail Kara
Ama mesele muhalif olanı, karşı tarafı saf dışı etmek, itibarsız kılmak olduğunda "irtica" kalıbı her zaman işe yarar bir kalıp olagelmiştir. Cumhuriyet döneminde Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ile Serbest Cumhuriyet Fırkası da "irtica" ithamıyla mahkum edildi ve kapatıldı. Bugün herkesin bildiği gibi bu partiler, tekpartili yılların Halk Part ...
Menekşeli Mektup
Mustafa Kutlu
Hayat; iş, bar-bira, ev, televizyon arasında sıkışıp kalmış donuk bir fotoğraf. Bu donuk kareyi harekete geçirmek için bütün bir yıl çalışıyor, özlemle tatil ipini çekiyorlar. Bir turizm şirketinin düzenlediği tura katılıyorlar. Genellikle güneş-deniz-kum-içki-seks paketini seçiyorlar. Hani ne derler "çılgınca eğleniyorlar". Bana kalırsa bu "eğl ...
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Ahmet Hamdi Tanpınar
Doğrusu istenirse ben de Saat Evleri'ni kendim yapmayı istemiyordum. Benim merakım, zevkim insan ruhunu öğrenmekti. Herkes benim gibi mi, yoksa biraz farklı mı? Bunu öğrenmek için ısrar ediyordum. Hayır, onlar da benim gibiydi, hatta daha beterdiler. Hiç şüphe etmeden hodbindiler. Umumun parası sarf edilirken o kadar cömert, hasbi, kayıtsız şart ...
Var Olmak
Nurettin Topçu
Hakikat güneşine götüren yol, dosdoğru, dümdüz bir yoldur. Lâkin insanlar içinde bu yolun yolcusu azdır da karmakarışık, dolambaçlı yolların yolcusu çoktur. Ve bu yolların üstünde yüzlerce kafile birbirleriyle yarışmaktan hiç usanmayacaklardır. Halbuki düz yol, aydınlık yol, saadetin ve gerçek zaferin yoludur. Kalbe çevrilen gözlerin ilk bakışta ...
Esmaü'l-Hüsna
Tosun Bekir Bayraktaroğlu
Abdülmuhyî o kuldur ki kalbini diriltmiştir. Bu dnyanın hayvanî özellikleriyle dolu olan bir kalp ölüdür. Bu dünyadan arınmış olarak Hakk'tan gayrıya mihman olmayan kalp ise canlıdır ve Allah'ın hakiki evi de odur. Böylesi bir kula Allah Teâlâ, tıpkı Cenâb-ı Isâ (as)'ya ihsan ettiği gibi ölüleri diriltme izni verebilir.
Benliğinin kölesi ...
Akasya ve Mandolin
Mustafa Kutlu
Medeniyetimizi oluşturan manevi dinamiklerin dışa dönük, zahirî bir zenginlik ve genişlemeyi değil; içe dönük bir derinlik ve yüceliği hedef aldığını biliyoruz.
Bu bir bakıma zahire nispetle bâtını daha kıymetli kılıyor.
İlke böyle konulunca, medeniyet unsurları da bu ilkelerden neşet eden nispetlere, gelişmelere, biçimlere ulaşı ...
Mızraklı İlmihal
Hazırlayan: İsmail Kara
Ezan-ı Muhammedî okundukta İsrafil aleyhis'selam Sûr'u üfüre(yor) deyü ve abdeste kalkarken kabrimden kalkıyorum deyü, camiye giderken mahşer yerine gidiyorum deyü, müezzin ikamet (kamet) edip cemaat saf saf olurken bu insan(lar) mahşer yerinde yüz yirmi saf olup seksen safı bizim peygamberimizin ve kırk safı sâir peygamberlerin ümmetleri olsa g ...
Var Olmak
Nurettin Topçu
Herkesin herşey hakkında bilgisi değişiyor. Kimine az gelen öbürüne çok geliyor. Birine güzel görünen başkasına çirkindir. Birisine uzakta sanılan bir başkasının ta yanında duruyor. Bir insanın sevdiğini öbürü zem ediyor... Bir kalbin merhametle eridiği nesne başkası için kin kaynağıdır. Bir zümrenin alkışları karşı zümreye matem teraneleri hali ...
Var Olmak
Nurettin Topçu
Neden namütenahiden haber alan Büyük Hakîm, "bildiğimi bilseydiniz gülmez ağlardınız" diyor? Neden "kendini bil" sözünü Sokrat hareket kaidesi edinmişti? Hepimiz bazı şeyler biliyoruz ve en çok bilenler, insanlar hakkında çok tecrübesi olan diplomatlarla insan münasebetlerinin her türlüsüne vakıf olan tüccarlardır. Buna rağmen içimizde en bedbah ...
Yunus Emre Divanı
Hazırlayan: Selim Yağmur
Aşk eteğin tutmak gerek âkıbet zeval olmaya
Aşkdan okusan bir elif kimseden sual olmaya
Aşk dediğin duyar isen aşka candan uyar isen
Aşk yoluna candır feda ona feda mal olmaya
Asilzadeler nişanın eğer bilmek diler isen
Özü oğlan da olursa sözünde vebal olmaya
Ariflerden n ...
40 Benzemez Yüz
Alper Görmüş
Her şeyden önce şu "Çankaya'ya davet edilmeme"ye gösterilen ve bence çok şey söyleyen bir tepki var. Düşünün, bir yandan iktidara "onlar" geldiği için Türkiye'yi terk edebileceğinizi söylüyorsunuz, bir yandan da "onlar"ın en tepesinde yer alan "O"nun sizi davet etmediğinden yakınıyorsunuz. Bu durumda şöyle bir akıl yürütme gayet meşru olacaktır: ...
40 Benzemez Yüz
Alper Görmüş
OKAN BAYÜLGEN
Mağlubiyetten ödü kopan...
Mağlubiyetten nefret eden...
Bana, ulaşılması en güç bilgelik kriteri nedir diye sorsanız cevabım şöyle olur:"Bu dünyadaki en bilge kişi Samuel Backett'in cümlesinin hakkını veren kişidir: ' Hep denedin, hep yenildin. Gene dene, gene yenil; daha güzel yenil."
...İslam ve İnsan Mevlana ve Tasavvuf
Nurettin Topçu
Büyük atamız Yavuz Sultan Selim'i ilme âlime hörmetini ifade eden pek meşhur bir hadiseyi de anlatmak istiyorum. Yavuz Mısır'ı aldıktan sonra bu ülkenin idaresini bir Kölemen'e teslim ederek İstanbul'a dönüyordu. Ordu, Adana civarında yürürken, Padişah kendisinin sol tarafında at üstünde giden, Sinan Paşa'nın Mısır'da düşman tarafından katledilm ...
İslam ve İnsan Mevlana ve Tasavvuf
Nurettin Topçu
Her dinin esasında ilâhî iradeye iştirak ve ona teslim oluş vardır. Bu halin gerçek gayesi, ruhun yükseltilmesidir. Buna ahlâklılık denir. Bütün dinler, insanların ahlâkını yükseltmeye çalışmışlardır. Ahlâkta ise pek çok dereceler ve sonsuz basamaklar vardır. Hayırların sayısı sayılmayacak kadar çok ve üst basamakları alçaklardan bakanlara görül ...
Hayal Âlemleri - İbn Arabi ve Dinlerin Çeşitliliği Meselesi
William C. Chittick (Çev. Mehmet Demirkaya)
İbn Arabî'nin akıl ve hayal tarafından elde edilen bilgi türleri arasındaki ayrımı, şeylerin istidadında bulunan ontolojik ve epistemolojik özelliklerini ayırt etmede yardımcı olabilir. Şeyh'in iki yönü birbirinden ayıran kesin hatlar çizdiğini düşünmemeliyiz. Herşey berzahtır. Dil benzerlikten yardım almadan karşılaştırılamazlık görüşünü ifade ...
Dört Kitabın Mânası: Fâtiha Sûresi Gayb hazinelerinin anahtarı!
İsmail Rüsûhî Ankaravî (Haz. Doç. Dr. Semih Ceyhan)
İmam Fahreddin Râzî Tefsir-i Kebîr'de şu hikayeyi naklederek der ki: İmam Ebû Hanife hazretlerinin kâfirin birinde bir miktar malı vardı. Bir gün onu almak için kâfirin evine gitti. Evin kapısının önünde İmam'ın sandaletleri pisliğe bulaştı. Sandaletlerini temizlemek için bir taşa vurmaya başlayınca, sandaletin pisliği kâfirin duvarına sıçradı v ...
Riyâzü's Sâlihîn - Metni ve Türkçesi
İmâm Nevevî
664. İbni Ömer radıyallahu anühma'dan rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Bir müslümanın, günah işlemesi emredilmediği sürece, sevdiği veya sevmediği bütün konularda devleti yöneten kimseye itaat etmesi şarttır. Bir günah işlemesi emredildiği zaman ise ne dinler ne de itaat eder." Devamı
Huzur Defteri
M. Fatih Çıtlak
Bir gün Fahreddin Efendi Hazretleri, Celâl Hocaefendi'nin talebe yetiştirmekte ve mektep oluşturmaktaki kabiliyetini bildiği için ona şöyle der; "İtalyan mektebi var, Fransız mektebi var. Niye siz de Arapça tedrisat adı altında böyle bir din-diyanet öğreten okul açmıyorsunuz? Adamlar böyle mektepler kurarak hristiyanlığı öğretiyor. Sizler de lis ...
Şeyhefendinin Rüyasındaki Türkiye
İsmail Kara
Her şeyden önce asırlardır birçok dinî, etnik ve coğrafi farklılığı problemsiz olarak içinde barındırmış olan Türk halkının esas itibariyle bir arada yaşama diye gerçek ve hayatî bir problemi olmamıştır. Bütün olumsuz yönlendirmelere ve biçimsizleştirme gayretlerine rağmen bugün de esas itibariyle yoktur. Uyarılmış problemler hariç Türkiye'de hâ ...
Dem Bu Demdir
Mustafa Kutlu
Çağımızda iletişim araçlarının göze hitap eden kısmında büyük bir atılım var. Görsel medya konusunda cilt cilt kitaplar yazılıyor. Görme duygusu diğer beş duyunun çok çok önüne geçmiş, ölçme ve değerlendirmede neredeyse tek kıstas olmuş. Ve pazarlama teknikleri işte bu yumuşak karna vurgu yapıyor.
Az önce sıraladığımız kelimelerin mânala ...
Delilik Ülkesinden Notlar
Ayşe Şasa
Bir arkadaşım vardı. Nazlı, hanım hanımcık, iyi huyluydu. Ancak birçok yönden silik, özelliksiz biriydi.
Sonra birden ameliyatla yüzünün bazı bölmlerini değiştirdi. Birkaç kez eş değiştirdi, birkaç kez meslek, vatan, milliyet ve din değiştirdi. Bir zihniyetin, bir hayat tarzının bayraktarı olarak reklam edildi. Şöhret buldu. Gazete haber ...
Cumhuriyet Türkiye'sinde Bir Mesele Olarak İslâm
İsmail Kara
1965 seçimleri arefesinde Hatay'da faziletli bir imam efendi şöyle bir rüya görür:
Cuma namazını kıldırmak üzere cüppesini giyer, sarığını sarar, besmele ile evinden çıkar. Bir de ne görsün, caminin giriş kapısı önünde askerî kıyafetleriyle birkaç paşa içeriye girmek üzere postallarının bağını çözmektedir. Yaklaşınca heyecanı ve ürpertis ...
Kozmos'taki Tek Hakikat
William C. Chittick (Çev. Ömer Çolakoğlu)
Modernite tarafından yayılan zihinsel alışkanlıkların İslamî eğitimle çok ender örtüştüğünü göstermenin belki de en iyi yolu modernitenin tipik özellikleri hakkında düşünmektir -ki bununla bugün içinde yaşadığımız "küresel kültür"ün düşünce yöntemini ve normlarını kastediyorum. Bugün moderniteyi her ne tanımlıyor ve niteliyorsa, o şeyin İslamî d ...
İslâm Peygamberi
Muhammed Hamidullah
Tarihçiler ilk vahiy ya da vahiylerin ardından geçici bir kesinti dönemi (fetret) olduğuna işaret ederler. (Ibn Hişâm, s.156; Suheylî, I, 161.) Takip eden üç yıl boyunca Muhammed (as)'da bir olgunluğun meydana gelmesi gerekir: Belki de herşeyden önce vahyin yarattığı dehşet ve ardından sakinlik ve haz dönemi, sonra yeni bir vecd (coşku) beklent ...
Mârifetnâme (2.Cilt)
Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri (Sâdeleştirme: Cafer Durmuş - Dr. Kerim Kara)
Suskunluk iki kısımdır. Biri dilin suskunluğu, diğeri kalbin suskunluğudur. Dilin suskunluğu; işe yaramayan faydasız şeyleri, işe yaramayan faydasız şeylerle konuşmaktan tamamen vazgeçmektir. Kalbin suskunluğu ise, havâtırı gönülden uzaklaştırmaktır. Şu halde dili susup kalbi susmayanın günâhı az olup kendi rahat bulur. Hem dili hem de kalbi sus ...
İslam ve İnsan Mevlana ve Tasavvuf
Nurettin Topçu
Gerçeğe yönelen insanda görülen ilk inkılâp, ilk ilâhi tecelli, etrafına saldıran iştihalarını red edip bütün başkalarının, başka insanların sefaletlerine uzanan ıztırabı benimsemesidir. Bu, bizde merhametin hareketidir. Çocukluk çağında başlayarak döven, zulmeden, işkence yapan, hemcinsine saldıran insan, merhamet güneşinin kendinde doğuşu ile ...
Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi
Mehmet Genç
Osmanlılar, Batı ile Doğu arasındaki enterseküler trendi değiştirmek için insan-üstü gayretleri ile bizleri ve herkesi hayrete düşüren bir performans gösterdiler. Ama bu trendi değiştirmeyi başaramadılar. Bir kıta ile bir devletin başa çıkması kolay olmasa gerek. Kıtanın nüfus, teknoloji, iletişim, kaynakların büyüklüğü, verimliliği ve hepsinden ...
Tedbîrât-ı İlâhiyye Tercüme ve Şerhi
İbn Arabî - Ahmed Avni Konuk (Yayına Hazırlayan: Prof. Dr. Mustafa Tahralı)
Ma'lum olsun ki, insanda "nefs-i tabîî" ve "nefs-i nebâtî" ve "nefs-i hayvânî" vardır. Nefs-i tabîî eczâ-yı cismi birbirinden ayrılıp dağılmaya bırakmayan bir kuvettir. Ve nefs-i nebatî cism-i eb'âd-ı selâseleye, ya'nî tûl ve arz ve umka ve cihât-ı sitteye çekip büyüten bir kuvvettir. Ve nefs-i hayvânî cisme ihtiyâr ile hareket veren bir kuvvett ...
İsyan Ahlâkı
Nurettin Topçu
İsyanımızı aksi istikamete de yöneltebiliriz; burada isyanımız Allahsız insana, Stirner'in anarşizmine, Rousseau'nun sakat, meflûç ferdiyetçiliğine, Schopenhauer'in neticesiz kötümserliğine karşı olacaktır. Böylece, hem uysallığın, hem anarşist ferdiyetçiliğin; hem toplumun ve hem de Allahsız ferdin üstüne yükseleceğiz. Allahsız ferdiyetçilikten ...
Hayatın Satır Araları Modern Zamanda Kendini Bulmak
Mahmud Erol Kılıç
Bütün zahir oluşlar, "iç"ten "dış"a doğrudur. İçte olan dışı etkiler, dışta olan da içi... Dolayısıyla ne içi ne dışı ihmal edebiliriz. İç ve dışa kıymetleri nispetinde değer vermek önemli. İçe daha çok vurgu yapmamız, modernizmle yaşanan ihmalin sonuçlarını gidermek içindir. Bugün "iç"in inşası gibi bir önceliğimiz var. Günlük hayat pratikleri ...
Nur
Mustafa Kutlu
Ovayı seyretmeye dayanamıyor Nur. Kalkıp otele gitmeli, yatağa girmeli, yorganı başına çekip karanlıkta kaybolmalı. Nihayetinde Şeyh Nur'u çağırdı. "Senin nasibin bizde değil kızım" dedi. Nur kederle başını öne eğmişti. Şeyh onu teskin etti: "Ama aşk ile yola çıkmışsın, merak etme ya sen onu bulursun ya da o seni".
Bunu bir müjde kabul e ...
Hayal Âlemleri - İbn Arabi ve Dinlerin Çeşitliliği Meselesi
William C. Chittick (Çev. Mehmet Demirkaya)
Tabiattaki tüm şeyler arasında Allah'tan en çok gafil olanlar cinlerdir. İnsan dostlarına bildirdikleri şeylerden dolayı, bu insanlar olayların oluşu ile âlemde olanlar hakkında bazı düşüncelere sahip olurlar, çünkü cinler gökteki burçları dinleyerek bunları bildirirler. Bu insanlar ise Allah'ın kendilerini şereflendirdiği zannına kapılırlar. Bu ...
Tanrı'nın Yeryüzündeki İşaretleri İslama Görüngübilimsel Yaklaşım
Annemarie Schimmel (Çev. Ekrem Demirli)
(...) Dinsel jargonda ev, insan kalbi için en sık kullanılan mecazlardan birisidir; lâ ilaha illallah, "Allah'tan başka ilah yoktur" anlamındaki kelme-i tevhidin ilk sözcüğü olan "lâ süpürgesi"yle sürekli temizlenmesi gereken bir yerdir. Ev temizlenip içinde dinsel olmayan hiçbir toz kalmadığında dulcis hospis animae, "ruhun hoş misafiri" girip ...
Tabiat Düzeni ve Din
Seyyid Hüseyin Nasr
Geçen birkaç yüzyıl içindeki modern dünya tarihinin ayırdedici özelliği insan tasvirinin tedrici olarak bozulması, çirkinleştirilmesiydi. Yunan Platoncuları arasında içinde ilahi nous'u taşıyan anthropos olarak algılanan insan Hristiyanlıkta Tanrının mührünü taşıyan ve ruhanî gerçekliği içerisinde imago Dei olan teomorfik bir varlık olarak tasvi ...
Füsûsü'l-Hikem'in Sırları
Sadreddin Konevî (çev. Ekrem Demirli)
Nuh (a.s) peygamberlerin ilkidir ve risalet hükümlerinin birincisi de, peygamberin ümmetinden Hakkı birlemelerini/tevhit, O'nu ortaktan, benzerden ve şerîkten tenzih etmelerini istemesidir. Bundan dolayı, Nuh (a.s)'a hâkim olan hal, tenzîh sıfâtı olmuştur. Çünkü Nuh, risaletin zuhûrunun başlangıcı, onun hükmünü ilk kabul eden kişi ve işâret edil ...
İşitin Ey Yârenler Yunus Emre Yorumları
Mustafa Tatcı
Yûnus, bir vahdet-i vücûdçudur. Fakat bu tesbitimiz doğru anlaşılmalı, bu cümleye felsefi bir anlam yüklenmemelidir. Zira Yûnus, vücûd birliğini yaşayarak idrâk etmiştir.
Mâlumdur ki, vahdet-i vücûdu idrâk edenlere göre, âlemde bir tek hakîkat ve vücûd vardır. Allah mutlak ve tek varlıktır. Onun varlığının bir sebebi, başlangıcı ve nihay ...
Hayal Alemleri ibn arabi ve dinlerin çeşitliliği meselesi
William C. Chittick (Çev. Mehmet Demirkaya)
(...) "Allah'ın ahlâkıyla ahlâklanma" yolu, insanların Yaratan ile yarışan, yarı ilâhlaşmasına yol açabilecek beşeri bir kişilik geliştirmesi demek değildir. Tersine bu yol, beşeri kişiliğin zamanla yok olmasını veya beşerin "hiç" olmasını gerektirir. Öte yandan bu "hiçlik" insanın ilk önceki halidir, çünkü insanın zaten kendine ait bir varlığı ...
Ahlâk
Nurettin Topçu
Çok kere büyük ahlâk hareketlerinde başka insanların hayret ve hayranlık duyduğunu görüyoruz. Beklenmeyen hareket, şaşırtıcı oluyor. Bu hal, ahlâki davranışın hürriyet ve yaratıcılığın eseri oluşundandır.
Milli tarihimzden örnek verelim: Büyük selçuklu sultanı Alpaslan, 1071'de yapılan Malazgirt Savaşı'nda Bizans imparatoru Romen Diyojen'i ...
Hayal Âlemleri - İbn Arabi ve Dinlerin Çeşitliliği Meselesi
William Chittick (Çev. Mehmet Demirkaya)
... Günümüz toplumlarında kökleri Hakk'a dayanmayan bilgi arayışının sonucu korkunç bir bilgi birikimine neden olmuştur. İnsanın sınırsız sayıda bilgiye ulaşma potansiyeli, şaşırtıcı bir şekilde ama yüzeysel olarak gerçekleşmiştir. Ancak, bilginin en temel hakikatinin, eşyanın mahiyetinin farkına varılması olduğu gerçeği gözden kaybolmuştur. Bun ...
Şeyhefendinin Rüyasındaki Türkiye
İsmail Kara
... Osmanlı Devleti, Mısır, İran, Hindistan gibi İslam'ın büyük coğrafyalarında medreselerin karşısında mekteplerin açılmaya başlaması yaklaşık tarihlerde gerçekleşiyor. Programları, hocaları, eğitim tarzları, ders kitapları da benzeşiyor. "Müslüman aydın"ların ortaya çıkmasında çok etkili olan bu ...
Rüzgarlı Pazar
Mustafa Kutlu
Bir zaman susuyoruz.
Söz bitiyor bazen.
Sözün gücü de derde derman olmaya yetmiyor demek.
Yetmiyor ya şu yaşadığımız günlerde ne çok konuşan var. Niçin konuşuyor bu adamlar, ne diyorlar? Sayısına bereket bir sürü TV kanalı, bir yığın konuşmacı-tartışmacı-politikacı-uzman-bil ...