Bakınız bir dönümlük topraktan on teneke buğday elde etmek tohum-emek-coğrafya-su-gübre-güneş vb. şartları içinde olağandır diyelim. Bu kainatın ritmine, ekolojisine uygun bir sonuçtur diyelim. İnsan bu nimete şükretmeli değil midir? Bütün bunlar hududullah sınırları içinde cereyan eder, makbul olan budur.
Ancak hudut tanımayanlar, Allah'a ve âhıret gününe inanmayanlar, insanı ve tabiatı istismar edenler, akıllarının fazla olduğunu iddia ile kibirlenenler, modern teknoloji geliştirerek bu tarladan 100 teneke, 1000 teneke buğday elde ederse şamamalı.
Bunlar oluyor, olabilir.
İsyanın sınırı yok. Esfel-i safilinin boyutlarını bilmiyoruz.
İnsanoğlu'nun bu dünyada attığı her adımı hududullah içinde olmak lazım gelir. Her an Cenab'ı Hakk'ın huzurunda bulunan, onun zikri ile meşgul olan, ona teslim olan, bize örnek teşkil eder.
Önderimiz Hz. Peygamberdir.
O, Allah'ın hem kulu hem resulüdür.
Onun gösterdiği, itaat, ibadet, kanaat, merhamet, firaset, basiret, cesaret, hizmet, hürmet, sabır, şükür, rikkat, şefkat, cömertlik, tevazu, samimiyet vb. ahlakı ve sistemi ile bir hayat tarzı benimsemek tek yoldur.
Her tür güç temerküzü, üretim-tüketim, zehir-panzehir, füze-füze kalkanı, enerji-alternatif enerji, yazılım-karşı yazılım, dost robot-düşman robot, şimdilik tahayyül edilen bilim-kurgu filimlerine konu olan insan ile bilgisayar; insanlar ile uzaylılar karşıtlığı, hakimiyet ütopyaları, modern teknolojinin kılıktan kılığa giren, girebilecek olan tüm buluşları, hududullah dışına çıkmanın, âhıreti unutup cenneti dünyada bulmak hevesinin neticesidir.