ÜYE GİRİŞİ / ÜYE KAYIT
ÜYE GİRİŞİ / ÜYE KAYIT

Tasavvuf Metafiziği (Miftâhü'l Gayb)

Sadreddin Konevî (Çeviren: Ekrem Demirli)

Yayınevi:Kapı Yayınları
Baskı Yılı:2014
Alıntı Sayfası: 105,106,107
ISBN: 978-605-5107-88-8
Alıntı Yapan: paradoksal
Okunma Sayısı: 1241
Post

Bilinmelidir ki insan, zatından ve sıfatlarından kaynaklanan muhtaçlık ve fakirliğinden dolayı ihtiyaç duyduğu herhangi bir şeyi Hak'tan talep eder. Bu talebin ise kişinin teveccühüne uygun olması gerekirken teveccühü de insanın bilgisine, itikadına, mizacına, nefsani, tabiî ve cismani haline, talep esnasında onlardan meydana gelen ve ortaya çıkan ürünlerden hükmü baskın olana tabidir.

Duadaki asıl maksat, bu maksat bilinsin veya bilinmesin, talibin varlığında ve varlığının bekasını temin etmede muhtaç olduğu şeyin elde edilmesidir. Bu sayede gerçekleşmesi mümkün kemâli elde eder. Dua hangi tarzda ve hangi dilde ifade edilirse edilsin, insanın zatının kapsadığı parça ve hakikatlerin sadece bir kısmının hükmünün baskın olması neticesinde özel bir talebin belirlenmesi duanın hakikatidir. Hakk'ın ilminin ve eserinin talibin yönelişine göre belirlenmesi ise icabettir. Binaenaleyh Hak'tan olan şey senden meydana gelene göre taayyün eder. Bununla beraber senden olan ve Hak'tan geleni kabul ettiğin şey de O'nun bilinmez zatının şe'nlerinin suretlerindendir. Bunlar 'isim ve sıfatların kisveleri' diye ifade edilir. İlahi gayb mertebesinden ortaya çıkan ve gözüken her şey talibin talebine, duasına ve istidadına göre ortaya çıkar.

Dua çeşitli tarzlardadır. Dua tarzları, talibin zatının ve yaratılışının içermiş olduğu melekeler, hakikatler, ve mertebelerin hükümleri ölçüsünce değişir. Kuşkusuz insan zatı ve yaratılışı sayesinde bu mertebelerin mazharı olduğu gibi talebi, hakikatleri kendinde toplaması ve onlara mazhar olması esnasında bu kuvvet, sıfat ve hakikatlerin toplanma mahalli olabilir. Anla!

İnsan her şeyi kapsayan bir nüsha, varlığının sureti her sırrı içeren bir hazine, suret ve mertebe açısından da ihata edici bir daire olduğu için ilahi emir, insanın her mertebeye göre bir talebinin ve her makam yönünden bir duasının olmasını gerektirir. Herhangi bir vakitte insanın kendi hakikatini ve bu hakikatin lazımı olan halleri ezelde Allah'ın ilminde bulundukları ve ebedi olarak bulunacakları halde müşahede etmesi takdir edilmiş olsa hakikati ve hakikatinin lazımı olan hallerden insan için bu dünyada ve yaratılışta ve Allah'ın dilediği âlemlerde ortaya çıkacak şeyleri öğrenirdi. İnsanın zikredilen hakikati, ezelde Rabbinin ilminde malum lamum olma nispetidir. Bunun yanı sıra insan zatının içerdiği bir takım şeyleri genel olarak, hatta daha önce işaret ettiğimiz gibi bir ölçüde mufassal olarak öğrenirdi. Bu, kıymetli bir bilgidir ve onu elde edenler ve anlyanlar pek azdır. mBuna rağmen kısa bir zamanda gerçekleşir ve açıklanması ve keşfi imkansız bir sırdan dolayı sürekliliği imkânsızdır.

İşaret edilen bu özelliğe sahip insan, işlerinin çoğunda halleri hakkında basiret üzerinde bulunur. Onları kesin-sabık bir bilgiyle ve müşahedeyle karşılar ve telakki eder. Söz konusu haller talebine uygun olabileceği gibi uygun olmayabilir de; onlar iyi veya insanlar arasında ya da hakikatte kötü olabilir. Çünkü insan bilir ki bu hallerden kurtuluş söz konusu değildir. Bu insanın icabet edilen veya icabetin geciktiği dualarındaki tavrı da böyledir. Bu şekilde duaların çoğu, farklı tarzlarına rağmen icabet edilmiş dualardır. Çünkü bu özellikteki bir insanın keşfi, kendisini sadece gerçekleşmesi zorunlu olarak dilek şartına bağlı olan veya bunun imkân dahilinde olduğu şeyi istemesine izin verir.

amazon.com.tr'deki Bunuokudunmu dükkanından satın almak için tıklayın.

Yorumlar

Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.