Allah yolunda kâfirlerle savaşırken öldürülen kişi diridir ve rızıklanır. Bize, ölüyü yıkamamız emredildi. Bu özel şehide ise ölü denilmeyeceği gibi ölü olduğu da zannedilmez. Bilakis o, önünden ve arkasından yanlışın giremediği doğru haberin bildirdiğine göre, diridir. Fakat Allah, bizim gözlerimizi onda bulunan canlılığı anlamaktan perdelemiştir. Nitekim gözlerimiz pek çok şeyi algılamaktan da engellenmiştir. Aynı şekilde kulaklarımız bitkilerin, hayvanların, donukların ve her şeyin Allah'ı tespih ettiğini duymaktan alıkonulmuştur. Allah şöyle buyurur: 'Allah yolunda öldürülenleri ölü zannetmeyin, onlar diridir ve Rablerinin katında rızıklanırlar.' (Al-i İmran - 3/169) Başka bir ayette ise 'Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyin, onlar diridir, fakat siz farketmezsiniz' (El-Bakara - 2/154) denilir. Ölen insan sorgu esnasında diri olacağı gibi şehitler de kendi hayatlarıyla diridirler. Biz farkında olmadığımız yönden ölünün sorguda diri olduğunu görürüz. Kesin olarak biliyoruz ki, ona soru sorulmaktadır ve sadece akıllıya soru sorulabilir, sadece canlı olan kimse akıllı olabilir. Bu nedenle şehitlere ölü dememiz yasaklandı. Allah bize onların canlı olduğunu, fakat bizim bunu hissedemeyeceğimizi söyledi.
Böyle bir ifade Allah yolunda öldürülmemiş ölü hakkında gelmedi. Bu kişi de şehit ya da onun gibi canlı olsa bile, onun Allah katında canlı olduğu bize bildirilmedi. Bu nedenle Allah 'Rablerinin katında' demiştir. Ölü, Rabbinin huzuruna temiz bir şekilde çıkmak için yıkanır ve temizlenir. Böylece Allah, kendisi ölümden sonraki berzah âleminde dince belirlenmiş temiz bir şekilde karşılar. Şehit ise, sadece Allah yolunda öldürülmek anlamındaki şehitlik nedeniyle Rabbinin katında hazır olarak bulunur ve bu nedenle de yıkanmaz. O, Rabbinin katındadır.