Arafat'ta, yoksunluk, horluk, yakarma halinde kendinden geçerek ve terzilerin diktiği elbiselerden soyunarak durulur. Hacıların vakfe yaptığı yer, Arafat diye isimlendirilir. Buradan söz konusu yerin Allah'ı bilen ariflerin durma yeri olduğunu öğrendik. Çünkü Allah şöyle buyurur: 'Allah'tan kulları içinde ancak bilenler korkar.' (Fâtır 35/28). B ...
Litera Yayınevine ait Alıntılar
Fütûhât-ı Mekkiyye 3. cilt
İbn Arabî (çev. Ekrem Demirli)
Kendisinden temizlenmemiz emredilmiş kötülük, niteliğin kendisiyle değil, kullanım yeriyle ilgilidir. İnsan, hırs huyundan temizlenemez, sadece onu dünya malı ve haramları biriktirmeye yönlendirmekten [huyundan] temizlenebilir. İnsan hırsı kullanma yerinden uzaklaşarak aynı hırs vasıtasıyla temizlenmiş olur. Bu ise, bilgi öğrenmek, salih amel ve ...
Fütûhât-ı Mekkiyye 4.Cilt
Muhyiddin İbn Arabî
Allah yolunda kâfirlerle savaşırken öldürülen kişi diridir ve rızıklanır. Bize, ölüyü yıkamamız emredildi. Bu özel şehide ise ölü denilmeyeceği gibi ölü olduğu da zannedilmez. Bilakis o, önünden ve arkasından yanlışın giremediği doğru haberin bildirdiğine göre, diridir. Fakat Allah, bizim gözlerimizi onda bulunan canlılığı anlamaktan perdelemişt ...
Fütûhât-ı Mekkiyye 4.Cilt
Muhyiddin İbn Arabî
Dört melek Kabe'nin üzerinde toplanmış: Birisi gökten inmiş, diğeri aşağı yerden yükselmiş; üçüncüsü doğudan ve dördüncüsü de batıdan gelmiş. Her birisi arkadaşına nereden geldiğini sormuş, herkes 'Allah'ın katından geldim' diye yanıt vermiş. Şeyhlerimizden biri, Hz. Peygamber'e ulaşan bir hadis aktarmıştı. Hadiste Hz. Peygamber şöyle der: 'Alla ...
Fütûhât-ı Mekkiyye (c.14)
Muhyiddin İbn Arabî (Çeviri: Ekrem Demirli)
Allah perdesinde zuhur etmiştir. Göz O'ndan başkasını görmezken O'nun üzerinden perdeler kalkmaz. O sürekli Rab iken biz yokluk ve varlık halimizde sürekli kuluz. Benzerlerimiz ve hemcinslerimiz aracılığıyla olmadan, Allah bize her ne emrederse varlık ve yokluk halinde emrini dinler ve kendisine itaat ederiz. Benzerlerimiz ve cinslerimizin, yani ...
Fütûhât-ı Mekkiyye
Muhyiddin İbn Arabî
Allah, bir kulu acıktığında kendisini evimize gelen konuk yerine koymuştur. Bu nedenle diğer kullardan birine Allah şöyle der: 'Acıktım, beni doyurmadın.' Başka bir kulu susadığında ise, Allah öteki bir kuluna şöyle diyecektir: 'Susadım, beni içirmedin.' Başka bir kulu hastalandığında ise, onun dışında bir kuluna şöyle der: 'Hastalandım , beni ...