Allah, bir kulu acıktığında kendisini evimize gelen konuk yerine koymuştur. Bu nedenle diğer kullardan birine Allah şöyle der: 'Acıktım, beni doyurmadın.' Başka bir kulu susadığında ise, Allah öteki bir kuluna şöyle diyecektir: 'Susadım, beni içirmedin.' Başka bir kulu hastalandığında ise, onun dışında bir kuluna şöyle der: 'Hastalandım , beni ziyaret etmedin.' Bütün bu kullar bu ifadelerin anlamını kendisine sorduklarında ise, onlara şöyle diyecektir: 'Falan kulum hastalanmıştı, onu ziyaret etseydiniz, beni onun yanında bulacaktınız. Falan kulum acıkmıştı, onu doyursaydınız, onu benim katımda bulacaktınız. Falan kulum susadı, ona su verseydiniz, onu benim katımda bulacaktınız.' Rivayet doğrudur.İşte Hakkın bize (niteliklere ve fiillere) inmiş olması, sevginin neticelerindendir. Bu nedenle şöyle dedik: Sevgide dürüstlük, sevenin sevilenin özelliğiyle nitelenmesini sağlar. Aynı şekilde Rabbini sevdiği iddiasında dürüst olan kul da, O'nun isimleriyle ahlaklanır. Bu bağlamda kul, Allah'tan başkasına muhtaç olmamak, Allah ile aziz olma, Allah'ın eliyle verme, Allah'ın gözüyle koruma özelliğiyle ahlaklanır. Bilginler Allah'ın ahlakıyla ahlaklanmayı bilirler ve bu konuda kitaplar yazmışlardır. Çünkü Allah'ı sevdiklerinde, kendilerine layık olduğu tarzda, O'nun nitelikleriye nitelenmişlerdir. (s.77-78)
Hiçbir şeyin benzemediği kimseyi nasıl idrak ede? / Bilgiyi duyudan ve teorik araştırmadan alan kimse /
Allah'ı bilmek O'nu bilmemenin ta kendisi / Allah'ı bilmemek bilginin ta kendisi, düşünün /
O'ndan başka âlemde bilinen yok / Ey başarısız kişi! Sınırlamaya kalkma (s.84)
Mümin için iman, akıl sahipleri için zorunlu bilgi gibidir. Diğer yön ise, imanın, hakkında haber verilen şeyi ortaya çıkartan bir nur olmasıdır. (...) İman bilgisi, zorunlu bilgidir ve varmak istediği hakikatte aklın dayanağıdır. Öyleyse insan, teorik bilgisiyle cezayı soruşturduğunda, onun bir ceza olduğunu söylemeyecektir. (s.85)
Yaratıklar içinde insandan başka mülk sahibi olan yoktur. İnsanın dışında melek ve benzerleri, herhangi bir şeye sahip olamaz. Allah Teala insanın mülk sahibi olduğunu dile getirirken şöyle der: 'Ya da ellerinizin sahip oldukları.'(en-Nisa 4/3) (...) İnsandan başka bütün ilahi isimlerle isimlendirilebilen kimse yoktur. Kuşkusuz Allah bu isimlerle ahlaklanmaya teşvik etmiştir. (...) İnsan âlemdeki son yaratık ve âlemdeki bütün hakikatleri kendinde toplayandır. (s.95)