ÜYE GİRİŞİ / ÜYE KAYIT
ÜYE GİRİŞİ / ÜYE KAYIT

Güzelin 1001 Yüzü

Leylâ İpekçi

Yayınevi:H Yayınları
Baskı Yılı:2015
Alıntı Sayfası: 180-181
ISBN: 978-605-4042-72-2
Alıntı Yapan: paradoksal
Okunma Sayısı: 2332
Post

Romanların, öykü, senaryo, filmlerin pek çoğunda öfkeyi ana eksen olarak buluyoruz bugün. Ana motivasyon kaynağı. Öfke ve intikam hissinin iç yüzüne bakmayı deneyen Dostoyevski gibi sanatçılar bugünün kuru gürültüsünde pek sessiz kalmışlardır doğal olarak. Çünkü zamanın ruhu, öfkeden kaynaklanan her türlü suçu meşrulaştırmış, süslemiş, çekici hale getirmiştir.

Gümbürdeyen öfke, çağıldayan nefret ve kin, aşağılayan düşmanlık, hedef gösteren sözcükler... Tüm bunlarla görünür ve görünmez şiddetin dallarını çatırdatıp durmaktayız sanat eserlerimizde. Nefs-i emmare'yi besleyen hınç, haset, kıskançlık gibi sapmalarımızı insanın kaçamayacağı bir kader olarak belirlemişiz. Ve bunların panzehirini oluşturan kadim formülleri çoktan unutuluşa terk etmişiz.

Artık kin ve intikam için kan dökmenin erdemleri çok yazılıyor, çok satıyor, çok pazarlanıyor. Kötülüğü emreden nefsin kapanlarını kurma usulleri ise doğal olarak pek cezbetmiyor 'tüketen' sanatseveri: Şiddet içermeyen öfkenin ne anlama gelebileceğini, insanın iç dünyasında Rabbiyle ilişkisininasıl düzenleyeceği, saldırganlığa yol açmayan bir celallenmenin kalbin dikenlerini nasıl budayacağı üzerine bir 'kurgu' estetiği geliştirme derdimiz pek kalmamış gibi.

Size öfkesini koruyan ama 'güzel'in evrensel boyutlarına açılmış bir sanatçıdan örnek verebilirim yine de. Avusturyalı şair-yazar Ingeborg Bachmann, Malina adlı romanında anlatıcı kadının farklı benliklerini kişileştirmiş, her birinin kendini inşa serüveninde unutulmaya direnen acılarına bizi şahit tutmuştur. Kendindeki çoğul karakterlerden birini, en elemlisini ve bence az unutanını bir duvar çatlağından içeriye, ötelere yollamıştır. İmhaya. Kıyıma. Unutuluşa.

İnsanlığımızın savaşı, sömürüyü, zulmü, kıyımları hiç unutmayan yönünü, belki karakterinin en direnişçi yüzünü okurlara rehin bırakmıştır o çatlakta. Bachmann'ın şiddet, intikam ve tahakküm içermeyen bu öfkeli tavrını (sanatını) unutmaya karşı ince bir üslup olarak görürüm hep. Onun bu çabasını 'unutan insanlık' için bir tür bağışlanma talebi olarak görürüm.

Toparlayayım. Kıssası inkâr etmeyen ama nefsten kaynaklanan öfkeyi reddeden bir öfke dilini oluşturmanın güzel ile olan ilişkisini kurmamız gerekiyor. Hayatta da sanatta da böylesi bir ilişkide derinleşebilmek, bağışla(n)mayı da bize yeniden hatırlatacaktır.

amazon.com.tr'deki Bunuokudunmu dükkanından satın almak için tıklayın.

Yorumlar

Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.

Esere İlişkin Diğer Alıntılar


Güzelin 1001 Yüzü

Leyla İpekçi

Baskı Yılı: 2015
Alıntı Sayfası: 63-64
ISBN: 978-605-4042-72-2

Sevdiğimiz bir hikâyeyi, şiiri ve müziği dinlerken "ne kadar güzel" deriz. (Mesela Salve Regina'yı dinlerken hep böyle derim.) âşıklara ait sırlardan bir ipucu yakalamış gibi oluruz. Böyle bir eser, isterse kötülüğü anlatsın, fark etmez. İfade ettiği her şeyin bir mecaz olduğunu hissettirmiştir. Baktığımız her şeyin gölge olduğunu... Vehim olduğ ...

Devamı Facebook Twitter Google+ Pinterest

Güzelin 1001 Yüzü

Leyla İpekçi

Baskı Yılı: 2015
Alıntı Sayfası: 52-53
ISBN: 978-605-4042-72-2

Ve her şeyin uzmanı var, bir de. Kendi varlığımızı en kestirme biçimde emanet ettiğimiz. Birileri 'spesyalize' olsun diye geri kalanının o işi yapamaz hale getirilişi bizi içimizden öldürmekte usul usul. Her şeyin 'piyasa' haline getirilerek, arz oluşturacak şekilde pazarlanışının vahim sonuçlarından biri daha işte.

Evde bir tesisatın dü ...

Devamı Facebook Twitter Google+ Pinterest

Güzelin 1001 Yüzü

Leylâ İpekçi

Baskı Yılı: 2015
Alıntı Sayfası: 122-123
ISBN: 978-605-4042-72-2

İhsan, Cibril hadisi olarak bilinen hadiste "Allah Tealâ'ya, O'nu görüyormuş gibi ibadet etmek" olarak tanımlanmıştır. Ama bu sadece ritüel olarak ibadet anlamında değil, tüm hâl ve davranışlara sirayet ederek, her eylemimizi bir ibadet şuuruna dönüştürme gayretidir. İhsan kelimesi hüsn'den türemiştir. Her işi güzel yapmak, bütün mahlûkatla bağı ...

Devamı Facebook Twitter Google+ Pinterest

Güzelin 1001 Yüzü

Leylâ İpekçi

Baskı Yılı: 2015
Alıntı Sayfası: 139-140
ISBN: 978-605-4042-72-2

İbadet etme imkânı bulduklarım arasında ister İsfahan'da Cuma mescidinde, İster Şam'da Emevî camiinde, ister Kahire'de El Ezher'de, ister İstanbul'da Süleymaniye'de veya Anadolu'nun sayısız Ulu caminde olsun: Tevhid mimarisi varoluşumu katmanlaştırıyor, boyut kazandırıyor ona durmadan. İç ile dış arasında keskin bir yarılma olmadığını fark ediyo ...

Devamı Facebook Twitter Google+ Pinterest

Güzelin 1001 Yüzü

Leylâ İpekçi

Baskı Yılı: 2015
Alıntı Sayfası: 143
ISBN: 978-605-4042-72-2

Sizi mekânın içinden çekip çıkaracak, ruha taşıyacak bir tevhid mimarisinde, söz gelimi bir taş avludasınız. Mermer havuza akan su sesini dinleyerek yaz ikindisini serinletebildiğiniz bir an. Açılıyor uzay, açılıyor. Toprağı görüyorsunuz sonra. Bağrındaki ölüleri ve dirileri. Üzerini örttüğü sırları, günahları. Ve tutup gizlediklerini. Zulümleri ...

Devamı Facebook Twitter Google+ Pinterest

Güzelin 1001 Yüzü

Leylâ İpekçi

Baskı Yılı: 2015
Alıntı Sayfası: 201-202
ISBN: 978-605-4042-72-2

Kadim kültürlerde ruh, kuş simgesiyle sembolize edilir. Kuşlar, fiziksel ve ruhani dünyalar arasında aracılık yaparlar. Denildiğine göre, ruhun gelişimi boyunca karşılaştığı bazı 'arketipsel deneyim'leri de yansıtırlar. Tevhid sanatçısının nazarında ruh, bedendeki haliyle kafesteki kuşa benzer. "Ölmeden önce ölme" mertebesine ulaşanların da, doğ ...

Devamı Facebook Twitter Google+ Pinterest