ÜYE GİRİŞİ / ÜYE KAYIT
ÜYE GİRİŞİ / ÜYE KAYIT

Güzelin 1001 Yüzü

Leyla İpekçi

Yayınevi:H Yayınları
Baskı Yılı:2015
Alıntı Sayfası: 52-53
ISBN: 978-605-4042-72-2
Alıntı Yapan: paradoksal
Okunma Sayısı: 1747
Post

Ve her şeyin uzmanı var, bir de. Kendi varlığımızı en kestirme biçimde emanet ettiğimiz. Birileri 'spesyalize' olsun diye geri kalanının o işi yapamaz hale getirilişi bizi içimizden öldürmekte usul usul. Her şeyin 'piyasa' haline getirilerek, arz oluşturacak şekilde pazarlanışının vahim sonuçlarından biri daha işte.

Evde bir tesisatın düğmesi bozulsa, onu sıkıştırmayı dahi beceremeyişimizle gündelik hayatın ölüsüyüz bizler. Vana kapatmayı bilmeyişimizle ölüyüz bazen, pantolon paçalarını kıvıracak dikiş makinesine, iğne ipliğe rağbet etmeyişimizleölüyüz. Aç kalsak ekmek dahi yapamayacak oluşumuzla... Şimdi her şeyin makinesi var. Ekmek, yoğurt, buhar makinesi bile var. Ama ya elektrik kesildiğinde? Elektronik aletler mezarlığa döndüğünde, kendi ölümüzle yüz yüze geldiğimizde?..

Siyasetin, sosyolojinin, toplumsal hayatın da uzmanlığı gerekli elbet böyle kompartımanlı bir dünyaya. Fakat kimileri öylesine kaba bir uzman ki, kendilerine adeta bir tür ceza vermişler. Ortadoğu uzmanı olarak mesela. 'Kaba genellemeci' tek bir kelimeye bunca katmanlı, bunca çetrefilli, böylesine çoklu bir ruhu sığdırma cüreti, onları bu ünvana rehin bırakmış öncelikle.

Sonra o tükenmeyen proje danışmanlıkları var. Her şeyin danışmanlığı. KAriyerimizin, ailemizin, çevremizin, sanatımızın, zevkimizin, kişiliğimizin, karakterimizin, kimliğimizin, düşüncemizin, ruhumuzun, auramızın, havamızın, atmosferimizin... Hatta gölgemizin bile danışmanlığı var.

Parçalandıkça, bölündükçe azaldığımızı, kendimizi imha etmeye başladığımızı göremiyoruz. Ne uzmanlarla, ne danışmanlarla, ne piyasa tacirleriyle yaklaşabiliyoruz kendimize. Aksine. Onlar bizi hayatın çok parçalı haline, sonsuz çeşidine, sayısız biçimine, bitimsiz seçeneğine yaklaştırırken, hakikatin sahici ve yalın olan asli halinden uzaklaştırdılar.

Eni sonu bir ömür bu, ne yaparsak yapalım. Burada, insanlaşma serüveninin içinde, kendi biricik seyrimizi gerçekleştiriyoruz. Nasıl öleceğimizi seçme imkânımız yok. Piyasa koşulları, gündelik kurlar, küreselleşmenin evreleri vesaire seçenekler halinde bunu bize sunamıyor.

Hayatı kendi anlamına iade edecek olan değerlerden biri de sanat kuşkusuz. Ama onu da feda ettik bu çok çeşitlilikle gelen ölçüsüz ifade seçeneklerine. Bu çokparçalı dünya piyasasında sanatçı olmak, herhangi bir danışmanla, uzmanla 'kazanılacak' bir kimliğe dönüştü. Düşünelim o halde: Sinema okullarını, yazarlık kurslarını, resim bölümlerini bitirerek 'sanatçılık yapamayanlar' neden giderek artıyor?..

amazon.com.tr'deki Bunuokudunmu dükkanından satın almak için tıklayın.

Yorumlar

Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.

Esere İlişkin Diğer Alıntılar


Güzelin 1001 Yüzü

Leyla İpekçi

Baskı Yılı: 2015
Alıntı Sayfası: 63-64
ISBN: 978-605-4042-72-2

Sevdiğimiz bir hikâyeyi, şiiri ve müziği dinlerken "ne kadar güzel" deriz. (Mesela Salve Regina'yı dinlerken hep böyle derim.) âşıklara ait sırlardan bir ipucu yakalamış gibi oluruz. Böyle bir eser, isterse kötülüğü anlatsın, fark etmez. İfade ettiği her şeyin bir mecaz olduğunu hissettirmiştir. Baktığımız her şeyin gölge olduğunu... Vehim olduğ ...

Devamı Facebook Twitter Google+ Pinterest

Güzelin 1001 Yüzü

Leylâ İpekçi

Baskı Yılı: 2015
Alıntı Sayfası: 122-123
ISBN: 978-605-4042-72-2

İhsan, Cibril hadisi olarak bilinen hadiste "Allah Tealâ'ya, O'nu görüyormuş gibi ibadet etmek" olarak tanımlanmıştır. Ama bu sadece ritüel olarak ibadet anlamında değil, tüm hâl ve davranışlara sirayet ederek, her eylemimizi bir ibadet şuuruna dönüştürme gayretidir. İhsan kelimesi hüsn'den türemiştir. Her işi güzel yapmak, bütün mahlûkatla bağı ...

Devamı Facebook Twitter Google+ Pinterest

Güzelin 1001 Yüzü

Leylâ İpekçi

Baskı Yılı: 2015
Alıntı Sayfası: 139-140
ISBN: 978-605-4042-72-2

İbadet etme imkânı bulduklarım arasında ister İsfahan'da Cuma mescidinde, İster Şam'da Emevî camiinde, ister Kahire'de El Ezher'de, ister İstanbul'da Süleymaniye'de veya Anadolu'nun sayısız Ulu caminde olsun: Tevhid mimarisi varoluşumu katmanlaştırıyor, boyut kazandırıyor ona durmadan. İç ile dış arasında keskin bir yarılma olmadığını fark ediyo ...

Devamı Facebook Twitter Google+ Pinterest

Güzelin 1001 Yüzü

Leylâ İpekçi

Baskı Yılı: 2015
Alıntı Sayfası: 143
ISBN: 978-605-4042-72-2

Sizi mekânın içinden çekip çıkaracak, ruha taşıyacak bir tevhid mimarisinde, söz gelimi bir taş avludasınız. Mermer havuza akan su sesini dinleyerek yaz ikindisini serinletebildiğiniz bir an. Açılıyor uzay, açılıyor. Toprağı görüyorsunuz sonra. Bağrındaki ölüleri ve dirileri. Üzerini örttüğü sırları, günahları. Ve tutup gizlediklerini. Zulümleri ...

Devamı Facebook Twitter Google+ Pinterest

Güzelin 1001 Yüzü

Leylâ İpekçi

Baskı Yılı: 2015
Alıntı Sayfası: 180-181
ISBN: 978-605-4042-72-2

Romanların, öykü, senaryo, filmlerin pek çoğunda öfkeyi ana eksen olarak buluyoruz bugün. Ana motivasyon kaynağı. Öfke ve intikam hissinin iç yüzüne bakmayı deneyen Dostoyevski gibi sanatçılar bugünün kuru gürültüsünde pek sessiz kalmışlardır doğal olarak. Çünkü zamanın ruhu, öfkeden kaynaklanan her türlü suçu meşrulaştırmış, süslemiş, çekici ha ...

Devamı Facebook Twitter Google+ Pinterest

Güzelin 1001 Yüzü

Leylâ İpekçi

Baskı Yılı: 2015
Alıntı Sayfası: 201-202
ISBN: 978-605-4042-72-2

Kadim kültürlerde ruh, kuş simgesiyle sembolize edilir. Kuşlar, fiziksel ve ruhani dünyalar arasında aracılık yaparlar. Denildiğine göre, ruhun gelişimi boyunca karşılaştığı bazı 'arketipsel deneyim'leri de yansıtırlar. Tevhid sanatçısının nazarında ruh, bedendeki haliyle kafesteki kuşa benzer. "Ölmeden önce ölme" mertebesine ulaşanların da, doğ ...

Devamı Facebook Twitter Google+ Pinterest