Ve her şeyin uzmanı var, bir de. Kendi varlığımızı en kestirme biçimde emanet ettiğimiz. Birileri 'spesyalize' olsun diye geri kalanının o işi yapamaz hale getirilişi bizi içimizden öldürmekte usul usul. Her şeyin 'piyasa' haline getirilerek, arz oluşturacak şekilde pazarlanışının vahim sonuçlarından biri daha işte.
Evde bir tesisatın düğmesi bozulsa, onu sıkıştırmayı dahi beceremeyişimizle gündelik hayatın ölüsüyüz bizler. Vana kapatmayı bilmeyişimizle ölüyüz bazen, pantolon paçalarını kıvıracak dikiş makinesine, iğne ipliğe rağbet etmeyişimizleölüyüz. Aç kalsak ekmek dahi yapamayacak oluşumuzla... Şimdi her şeyin makinesi var. Ekmek, yoğurt, buhar makinesi bile var. Ama ya elektrik kesildiğinde? Elektronik aletler mezarlığa döndüğünde, kendi ölümüzle yüz yüze geldiğimizde?..
Siyasetin, sosyolojinin, toplumsal hayatın da uzmanlığı gerekli elbet böyle kompartımanlı bir dünyaya. Fakat kimileri öylesine kaba bir uzman ki, kendilerine adeta bir tür ceza vermişler. Ortadoğu uzmanı olarak mesela. 'Kaba genellemeci' tek bir kelimeye bunca katmanlı, bunca çetrefilli, böylesine çoklu bir ruhu sığdırma cüreti, onları bu ünvana rehin bırakmış öncelikle.
Sonra o tükenmeyen proje danışmanlıkları var. Her şeyin danışmanlığı. KAriyerimizin, ailemizin, çevremizin, sanatımızın, zevkimizin, kişiliğimizin, karakterimizin, kimliğimizin, düşüncemizin, ruhumuzun, auramızın, havamızın, atmosferimizin... Hatta gölgemizin bile danışmanlığı var.
Parçalandıkça, bölündükçe azaldığımızı, kendimizi imha etmeye başladığımızı göremiyoruz. Ne uzmanlarla, ne danışmanlarla, ne piyasa tacirleriyle yaklaşabiliyoruz kendimize. Aksine. Onlar bizi hayatın çok parçalı haline, sonsuz çeşidine, sayısız biçimine, bitimsiz seçeneğine yaklaştırırken, hakikatin sahici ve yalın olan asli halinden uzaklaştırdılar.
Eni sonu bir ömür bu, ne yaparsak yapalım. Burada, insanlaşma serüveninin içinde, kendi biricik seyrimizi gerçekleştiriyoruz. Nasıl öleceğimizi seçme imkânımız yok. Piyasa koşulları, gündelik kurlar, küreselleşmenin evreleri vesaire seçenekler halinde bunu bize sunamıyor.
Hayatı kendi anlamına iade edecek olan değerlerden biri de sanat kuşkusuz. Ama onu da feda ettik bu çok çeşitlilikle gelen ölçüsüz ifade seçeneklerine. Bu çokparçalı dünya piyasasında sanatçı olmak, herhangi bir danışmanla, uzmanla 'kazanılacak' bir kimliğe dönüştü. Düşünelim o halde: Sinema okullarını, yazarlık kurslarını, resim bölümlerini bitirerek 'sanatçılık yapamayanlar' neden giderek artıyor?..