Sahih bir haberde, şöyle rivayet edilmiştir: "Hz. Peygamber, dönmezdi, yani boynunu çevirmezdi. Bir şeye yöneldiği zaman, bütün bedeniyle o şeye dönerdi." (Bu hadisi Tirmizî, "Menakıb" kitabında 8. hadis olarak rivayet etmiştir.)
Hadisin Sırrı ve Mânâlarının İzâhı
Bilinmelidir ki:
Muhakkiklerin ve şeriatların görüş birliğine vardıkları meselelerden birisi şudur: İnsanın kemâli, Allah Teâlâ'nın ahlakıyla ahlaklanmak ve O'nun yüce sıfatlarıyla bezenme ve onlara benzemeye çalışmaktır.
Hakkın feyzinin ve dilediği herhangi bir şeyi yaratmaya yönelişinin/teveccüh birliğinde de herhangi bir kuşku yoktur. Buna göre, Hakkın bir karıncayı yaratmaya yönelişi/teveccüh, Arş'ı ve Kürsî'yi yaratmaya yönelmesi gibidir; çünkü Hak, mutlak birliğini zedeleyecek şekilde kendisinde farklı cihetlerin bulunduğu vehminden münezzehtir. Çünkü, burada ne çokluk ne parçalanma/teb'iz veya cüz vardır. Buna göre çoğalma/taaddüt, çokluk/kesret, farklılık gibi şeyler, Hakkın fiilini kabul eden, feyziyle ve bir olan teveccühüyle tezâhür eden mümkünlerin özelliklerindendir.
Hal böyle iken, Rabbinin ahlakıyla ahlaklanan herkesin yöneldiği her hangi bir şeye, bütün olarak ve bütününün birliğiyle yönelmesi gerekir. Bu insan, bir yönüyle bir şeye, bir yönüyle de başka bir şey ile ilgilenip, teveccühünü parçalamaktan sakınmalıdır; bilakis, her şeye tam bir "huzûr" ile yönelip, bu konuda kendi şe'nlerinde Rabbine tabi, Rabbinin kendileriyle tecellî ettiği sıfâtlarıyla zahir olması gerekir.
Bunu anlarsan, Allah Teâlâ'nın izniyle gerçeğe ulaşırsın!