Hak Teâlâ buyurur ki: Ben sizi ve evkât ve enfâs ve emvâl ve rüzgârınızı satın aldım. Eğer bana sarf eder ve bana verir iseniz, onun bahâsı cennet-i câvidândır. İşte benim indimdeki kıymetin budur. Eğer sen kendini cehenneme satar isen, kendine zulm etmiş olursun. Bu tıpkı bir adamın yüz altın kıymetindeki bir bıçağı duvara çakıp, ona bir kabak ...
İz Yayıncılık Yayınevine ait Alıntılar
Nakşu'l-Fusûs - İbnü'l-Arabî'nin Kendi Fusûsu'l-Hikem Özeti
William Chittick (Türkçesi: Turan Koç)
"Allah ismine ait hikmetin özü" Uluhiyet mertebesine ait bilgi ve marifetler bütünüdür veya bu bilgi ve marifetlerin yazıldığı yerdir, yani Kâmil insanın kalbi.(s.19)
Ruh bedeni nasıl yönetiyor ve çeşitli güç ve yetilerle onda tasarrufta bulunuyorsa, kâmil insan da âlemde olup bitenleri aynen öyle yönetir ve ilahi isimler aracılığı ile o ...
Din Dili
Turan Koç
Din dilinin mahiyeti konusunda ileri sürülmüş başka bir iddialı görüş de sembolik dil anlayışıdır. Sembolik dili savunanların kalkış noktası, genel olarak dille tecrübe arasında tam bir örtüşmenin olmadığı gerçeğine dayanır; yani dilin sınırları tecrübenin son sınırları demek değildir. Dolayısıyla dille ifadesi imkânsız olan veya, başka türlü sö ...
Tasavvuf Kısa Bir Giriş
William Chittick (Çev. Turan Koç)
En derin çizgileriyle görüldüğünde ise, İslam insanlara, bütün varlığın dayanağı ile uyum içinde olacak şekilde, kendilerini nasıl dönüştüreceklerini öğreten bir dindir. Ne eylem, ne anlayış ve ne de her ikisi birlikte, insan için yeterlidir. Eylem ve anlayışın insanî iyilik ve mükemmelliği meydana getirecek şekilde bir noktaya odaklanması gerek ...
Tedbîrat-ı İlâhiyye Tercüme ve Şerhi
İbn Arabî / Tercüme ve Şerh: Ahmed Avni Konuk / Yayına Hazırlayan: Prof. Dr. Mustafa Tahralı
"Ubeydullah Ahrâr (ks) Risâle-i Validiyye'lerinde böyle buyururlar: "Sultân Ebû Yezîd Bistâmî'nin bir mürîdi var idi ki, senelerce zikre meşgûl olduğu hâlde ona hiç bir feth ve küşâd vâkı' olmamış idi. Bu hâlden hiçbir fütûr getirmeyip günden güne cidd ve cehdi ziyade olur idi. Mürîdân-ı sâire onun bu hâline taaccüb ederler idi. ...
Kırk Hadis Şerhi
Sadreddin Konevî (Çev. Ekrem Demirli)
Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Kulunu veya kölesini zina ederken gören Allah'tan daha kıskanç hi kimse yoktur." (Bu hadisi Buhârî "Küsûf" kitabında 2; Müslim "Tevbe" kitabında 32-36; Tirmizî "Davat" kitabında 95; Nesâî "Küsûf" kitabında 11; Dârimî, "Nikâh" kitabında 37, 1; İbn Hanbel, c.I, 281, 426. hadis olarak rivayet et ...
Kırk Hadis Şerhi
Sadreddin Konevî (Çev. Ekrem Demirli)
Görmez misin ki: Hüthüt kuşunun en gelişmiş özelliği göl mekânlarını bilmek ve yerin altındaki bazı haşerelerin hışırtısını işitmek olduğu için, Hakkı da sadece bu yoldan bilmiş ve O'nu tazim etmiştir.
Bunun için Hüthüt, Hz. Süleyman'a şöyle hitap etmiştir:
"Yeryüzünde ve gökte nebat bitiren Allah'a secde etmiyorlar mı? O ...
İnsân-ı Kâmil
Abdülkerîm el- Cîlî , Tercüme: Abdülaziz Mecdi Tolun
"Cenâb-ı Hak seni kendinden ihsân olunacak rûh ile müeyyed kılsın. Şunu bil ki; Cenâb-ı Hak mahlûkâtı yaratmazdan evvel kendi zâtında olup, mevcûdâtın kâffesi Hakk'ın varlığında müstehlek ve fânî idi. Ve Cenâb-ı Hakk'ın varlığına müteallik hiçbir şeyde zuhûru yok idi. İşte kenz-i mahfî denilen budur. Cenâb-ı Peygamberimiz bu 'kenz-i mahfî'den ' ...
Yitirilmiş Hikmeti Ararken
İlhan Kutluer
"(…) Günümüzde İslâm maneviyatının vaat ve teklif ettiği şey otorite fikrinin modern bir paganizme dönüştüğü günümüz ortamında her türlü kurgulanmış ilahlaştırma karşısında ‘Lâ ilâhe’ demenin ve bununla da yetinmeyip ‘İllAllah’ diyebilmenin pedagojisini insanın yeniden ahlâkî tekemmülü adına hayata geçirmek olabilir. Çünkü İslâm maneviyatı açısı ...
Yitirilmiş Hikmeti Ararken
İlhan Kutluer
"(…) Günümüzde İslâm maneviyatının vaat ve teklif ettiği şey otorite fikrinin modern bir paganizme dönüştüğü günümüz ortamında her türlü kurgulanmış ilahlaştırma karşısında ‘Lâ ilâhe’ demenin ve bununla da yetinmeyip ‘İllAllah’ diyebilmenin pedagojisini insanın yeniden ahlâkî tekemmülü adına hayata geçirmek olabilir. Çünkü İslâm maneviyatı açısı ...
Yitirilmiş Hikmeti Ararken
İlhan Kutluer
"(…) Tasavvufta haller ve makamlar olarak isimlendirilen manevî tecrübe süreçlerine genel olarak baktığımızda bütün bunların sonuçta ortaya entelektüel bir perspektif çıkardığını görürüz. Bütün bu tecrübeleri yaşadığını ifade eden yolcu, artık varlık alanlarına, bilgilenme biçimlerine ve değerler alanının özüne ve ruhuna ilişkin sufice bir persp ...
Yitirilmiş Hikmeti Ararken
İlhan Kutluer
"(...) Kelâmcı doğru itikadın peşindedir. Mutasavvıf ise bilgi kavramıyla nur kavramını özdeşleştirerek marifet adını verdiği, nazarî-aklî verilerin ötesinde manevî aydınlanma süreçleriyle ulaşılmış bir hakikati esas alır. Manevî aydınlanma süreçleri, önce teorik akıldan değil pratik akıldan başlar; beli bir erdemlilik ve arınma düzeyini yakalam ...
Yitirilmiş Hikmeti Ararken
İlhan Kutluer
"(…) Esasen bir yeniden keşfetme ve inşâ mantığına daima muhtacızdır. Özellikle söz konusu entelektüel geleneklerle irtibatımızın çeşitli sosyo-politik ve sosyo-kültürel tercihlerle koparıldığı yahut daha iyimser bir ifade ile zayıflatıldığı günümüzde bu ihtiyaç kendisini fazlasıyla dayatmaktadır. Ancak İslâm düşüncesinin seyri yahut geleceğinin ...
Felsefî Gök Kubbemiz
İlhan Kutluer
"(...) Ârifin zâhidâne bir hayat yaşaması kendisini hakikati araştırma yönelişinden uzaklaştıracak dünyevî ilgilerin olumsuz etkilerinden kurtulmak, hakikat idealini en yüksek değer olarak benimsemek gayesini güder. Ârifin ibadetten güttüğü amaç ise gerek arzu gücünün gerekse mütehayyile ve vehim güçlerinin, aklî ve manevî hayatını metafizik hak ...
Tedbîrat-ı İlâhiyye Tercüme ve Şerhi
İbn Arabî / Tercüme ve Şerh: Ahmed Avni Konuk / Yayına Hazırlayan: Prof. Dr. Mustafa Tahralı
"(...) Ve seccâdende veyâhut namazı kılacağın bir mahalde, Rabb'inin huzûrunda tahdîd ve teşbîh olmaksızın, ya'nî O'nu tenzîh-i sırf ile tahdîd ve teşbîh-i sırf ile takyîd etmeksizin dur! Ve tenzîh ve teşbîhe dâir îzâhât yukarılarda geçti. Ve yüzünü nasıl Ka'be'ye çevirmekte isen, kalbini de Hakk'a çevir! Ve bu tevcîhinde vücûdda O'ndan gayri bi ...
Tedbîrat-ı İlâhiyye Tercüme ve Şerhi
İbn Arabî / Tercüme ve Şerh: Ahmed Avni Konuk / Yayına Hazırlayan: Prof. Dr. Mustafa Tahralı
"(...) İmdi bu kitâbı kemâl-i tedebbür ile mütâlaa edenlerin füyuzât-ı ilâhiyyeye mazhâriyetleri me'mûl-i kavîdir. Zîrâ cûdda buhl yoktur. Ve Cevâd-ı mutlak hazretleri dâimü't-tecellîdir. Ve onun kudret-i zuhûrunda aslâ acz mevzu'-i bahs olamaz. Abd kabûl-i tecellî isti'dâdını gösterdikten sonra füyûzât-ı ilâhiyye dâimâ hâzırdır. Bu hakîkat ukûl ...
Tedbîrat-ı İlâhiyye Tercüme ve Şerhi
İbn Arabî / Tercüme ve Şerh: Ahmed Avni Konuk / Yayına Hazırlayan: Prof. Dr. Mustafa Tahralı
"(...) Âlem ve Âdem sûret-i Rahmân üzeredir. Âdem'in kıyâmeti öldüğü vakit kopar. Halbuki efrâd-ı âdemiyyeden birinin kıyâmeti kopmakla Hak Teâlâ hazretlerinin sûret-i âdemiyyedeki tecellîsi münkatı' olmaz. Belki birinin kıyâmeti kopar, yerine diğeri kâim olur. Âlem dahi böyledir. Fezâ-yı bî nihâyede lâ- yuad ve lâ-yuhsâ avâlim-i şehâdiyye mevcu ...
Tedbîrat-ı İlâhiyye Tercüme ve Şerhi
İbn Arabî / Tercüme ve Şerh: Ahmed Avni Konuk / Yayına Hazırlayan: Prof. Dr. Mustafa Tahralı
"İmdi ey müstemi'! Biz seni vâris-i Nebî ve takvâya mülâzım olan kimsenin hikemiyyât-ı ilâhîyyeden söylediği sözler üzerine delil talep eder bir hâlde görür isek, bu talebinden sende sıfât-ı sıdk müstekar olmadığını biliriz. Zîrâ bir kimsenin takvâya devâmı ve hudûd-i ilahîyyeyi muhafaza gayretinde bulunması ilminin sıhhatine delâlet eder. Nası ...
İnsân-ı Kâmil
Abdülkerîm el-Cîlî, Mütercim: Abdülaziz Mecdi Tolun
Bir şeyin nefsi için vücûdu, o şeyin hayât-ı tâmmesidir. Bir şeyin başkası için vücûdu, o şeyin hayât-ı izâfiyyesidir. Hak Sübhânehû ve Teâlâ hazretleri, nefsi için mevcûddur; binâenaleyh 'hay'dır. Hayâtı, hayât-ı tâmmedir; ona memât lâhik olmaz. Halk, varlığı i'tibâriyle 'Allah için mevcûd' demektir. Binâenaleyh halkın hayâtı, hayât-ı izâfiyyed ...
Felsefî Gök Kubbemiz
İlhan Kutluer
"(...) Varlığı kendisinden (el- vücûd mâ li'ş-şey' min zâtih) ve varlığı başkasından (el-vucûd min gayrih; lâ kıvâm lehû binefsih) ayırımına giderken Gazzâlî, zorunlu ve mümkin varlık kavramlarına açık biçimde atıfta bulunmaktadır. Varlığı başkasından olanın zâtına yani mahiyetine nispetle sırf yokluk olduğunu, mevcûdiyetinin ancak varlığını bor ...
Felsefî Gök Kubbemiz
İlhan Kutluer
(...) Duyulur nesnelerden, imgesel formlara, imgelerden vehmin mütereddit yargılarına, buradan nazarî aklın soyutladığı kavramsal gerçekliklere ve nihayet doğrudan doğruya müşâhede edilen nûrânî hakîkatlere kadar bu perdeler fiziğe yaklaştıkça karanlık, metafiziğe yaklaştıkça aydınlık derecelerini ifade eder. (...)"
Felsefî Gök Kubbemiz
İlhan Kutluer
"(...) Allah güzeldir ve güzeli sever'(Müslim, İman 147) hadis-i şerîfini zikreden Gazzâlî Allah'ı güzel olan Zâtı nedeniyle sevmenin garazsız ivazsız bir sevgi olacağı imasında bulunur. (...) Güzelliğin duyu ve hayal algısının ötesinde soyut bir anlamı vardır ve asıl estetik algı bu güzelliğin farkına varmaktır. (...) Gazzâlî'ye göre 'her şeyin ...
Felsefî Gök Kubbemiz
İlhan Kutluer
"(...) 'Mişkât' gibi bir son dönem eseri olan 'el-Munkızu mine'd-dalâl'den öğreniyoruz ki, Gazzâlî'nin bazı aşamalarda bedeli entelektüel bunalımlarla ödenmiş olan hakîkati arayış serüveni, tasavvuf ehlinin temsil ettiği ahlâk ve dolayısıyla hakikat doktrininin bu yöndeki iddiaların 'en iyisi' olduğu sonucuna ulaştığında da bu hiçbir tereddüt iç ...
Felsefî Gök Kubbemiz
İlhan Kutluer
"(...)Gazzâlî, Mi'yârü'l- 'ilm(Bilginin Kriteri) adlı mantığa dair ünlü eserinin mukaddimesinde bu kitabı iki amaçla yazdığını beyan etmektedir. İlki daha genel ve daha önemli olup gerek 'aklî' ve gerekse 'fıkhî' olsun teorik bilimlerin(el-ulûmü'n-nazariyye) hepsi için geçerli olan bilgi kriterlerini ortaya koymaktır. Bu bolümde Gazzâlî, yöntemi ...
Felsefî Gök Kubbemiz
İlhan Kutluer
"Akkach'ın Gazzâlî'den yaptığı alıntı şudur: 'Tıpkı mühendisin bir eve ait yapı planını beyaz kâğıda çizip (yusavviru) daha sonra bu örneğe göre onu varlığa çıkarması (sümme yehrucuhâ ile'l- vücûd 'alâ vefki tilke'n-nüsha) gibi göklerin ve yerin Yaratıcısı da başlangıcından sonuna kadar âlemin örneğini Levh-i Mahfuz'da yazmış, daha sonra da onu ...
Yitirilmiş Hikmeti Ararken
İlhan Kutluer
"(...) 'İslâm olma'nın insana nasıl bir varoluşsal güvenlik alanı açtığıyla ilgili olarak Allah'ın isimlerinden birinin 'el- Mü'min' olduğunu hatırlamak yeterlidir. Bir müslümanın mü'min oluşu, Allah'a inanması ve güvenmesi demektir. Ancak Allah'ın el- Mü'min oluşu -her şeyi bilen Allah için inanç akdi söz konusu bile edilemeyeceginden- güvenmek ...
Yitirilmiş Hikmeti Ararken
İlhan Kutluer
"(…) Elbette ve her şeyden önce Tanrı, varlığının akılla kavranabilmesi açısından Ma’kûl yani akledilir olan bir felsefî gerçekliktir; ancak mutlak varlığının akılla kavranabilmesi onun mutlak gayb olarak isimlendirilmesine engel teşkil etmeyecektir. Çünkü böyle bir ilkenin varlığını akılla teslim etmek başka şey, isterse varlığıyla aynı olduğu ...
Felsefî Gök Kubbemiz
İlhan Kutluer
"(...) Normal bir iletişim için lafızların anlamı herkes için ortak bir anlamayı mümkün kılacak şekilde vaz edilir. Oysa tasavvufî tecrübeyle ulaşılan anlamlar, bırakın bedenî güçlerden soyutlanmayı, bizâtihî kendinden gâib olanların ulaşabileceği anlamlardır. Nasıl aklî anlamlar vehim gücüyle, vehim idrakleri hayal gücüyle, hayal formları duyu ...
Felsefî Gök Kubbemiz
İllhan Kutluer
"Bir yanda mevcudatı O'nunla görenler, diğer yanda O'nu mevcudat ile görenler söz konusudur. İlk grup 'sıddîklar' derecesinden olup müşâhede ehlidir. (...) Ötekiler ise istidlâl sahibi râsih bilginlerdir. Aklî istidlâl ehli olan bilginler kesretin basamaklarından vahdetin zirvesine doğru akıllarıyla yükselirlerken kesret âlemini oluşturan mevcud ...
İnsân-ı Kâmil
Abdülkerîm el-Cîlî, Mütercim: Abdülaziz Mecdi Tolun
"(...) Tecelliyât-ı esmâiyyeden birinci meşhed, Cenâb-ı Hakk'ın kuluna, 'Mevcûd' ismiyle tecellî etmesindedir. 'Mevcûd' ismi o tecellîde abde ıtlâk olunur. Bundan daha a'lâ tecellîsi 'Vâhid' ismiyle tecellîsindedir. Ondan daha a'lâ tecellîsi 'Allah' ismiyle tecellîsindedir. Allah ismiyle tecellîde abdin, büsbütün muzmahil olarak, kendi varlık da ...
Tedbîrât-İlâhiyye Tercüme ve Şerhi
İbn Arabî
"(...) Tecellî-i rûhânî ile tecellî-i rabbânî arasındaki farkın biri budur ki, tecellî-i rûhânî reng-i hudûsü hâizdir ve onun kuvve-i ifnâiyyesi yoktur. Vâkıâ vakt-i zuhûrda sıfât-ı beşeriyyeyi izâle eder, velâkin ifnâ edemez. Tecellî ihticâb edince derhal sıfât-ı beşeriyye zâhir olur. Fakat Hak sübhânehû ve Teâlâ hazretlerinin tecellîsinde sâl ...
Tedbîrat-ı İlâhiyye Tercüme ve Şerhi
İbn Arabî / Tercüme ve Şerh: Ahmed Avni Konuk / Yayına Hazırlayan: Prof. Dr. Mustafa Tahralı
"(...) İnsan bâtınî-i mahz olmaktan hâlî değildir. O da bizim indimizde hâlen ve fiilen tecrîd-i tevhîd ile kâil olandır. Ya'nî zevkan vahdet-i vücûdu müdrik olup bilcümle ef'âlinde bu zevkına göre hareket eden kimsedir ki, mecâzib-i ilâhiyyedir. Ve bu hâl ahkâm-ı şerâyi'in ta'tîline müeddî olur. Zîra Şerîat isneyniyyet zevkı üzerine müsteniddir ...
İnsân-ı Kâmil
Abdülkerîm el- Cîlî , Tercüme: Abdülaziz Mecdi Tolun
"(...) Kalbe "kalb" tesmiyesini icâb ettiren esbâbtan birisi de, esmâ ve sıfât kalbe nisbetle kalıplar gibidir. Kalb teveccühünü o kalıplara boşaltır ve nûr o kavâlibe dökülür. İşte bu tefriğ için kalbe, "kalb" tesmiye olunmuştur. (...)
Kalb hâdisâtın maklûbudur, ya'nî aksidir. Ya'nî mevcûdât-ı hâriciyye hâdis olduğu halde, kalb bunun a ...
İnsân-ı Kâmil
Abdülkerîm el- Cîlî
"(...) Bunun içindir ki, Seyyid-i evvâh (çok ah diyen) yâ'nî Risâlet-penâh, 'Allah'ın huyları ile huylanın' demek olan bir söz (hadîs) buyurmuştur. İşte sûret-i meşrûhâ ile ve enbiyânın vesâtâtiyle heyâkil-i insâniyede mevdu' olan esrâr meydana çıkarak, gayret-i rabbâniyyenin ulviyeti zâhir, mertebe-i rabbâniyyenin hakkı bâhir olur. Böyle olmakl ...
İnsân-ı Kâmil
Abdülkerîm el-Cîlî, Mütercim: Abdülaziz Mecdi Tolun
Bir şeyin nefsi için vücûdu, o şeyin hayât-ı tâmmesidir. Bir şeyin başkası için vücûdu, o şeyin hayât-ı izâfiyyesidir. Hak Sübhânehû ve Teâlâ hazretleri, nefsi için mevcûddur; binâenaleyh 'hay'dır. Hayâtı, hayât-ı tâmmedir; O'na memât lâhik olmaz. Halk varlığı i'tibâriyle 'Allah için mevcûd' demektir. Binâenaleyh halkın hayâtı, hayât-ı izâfiyyed ...
Tedbîrât-ı İlâhiyye /Tercüme ve Şerhi
İbn Arabî, Tercüme ve Şerh: Ahmed Avni Konuk, Yay. Haz.: Prof.Dr. Mustafa Tahralı
"(...)Ehl-i dünyânın ahvâline nazar edersen bu hâlin binlerce misâlini görürsün. Ve insan doğduğu günden beri ahvâlini muhasebe edecek olursa görür ki, binlerce muradından ancak birkaçına nâil olmuştur. Ahvâl-i sâiresi akıl ve hayâlinden geçmemiş olan şeylerdir. Mâdem ki hakîkat-i hâl budur, o halde talebde icmâl edip necâtına ve evâmir ve nevâh ...
İnsân-ı Kâmil
Abdülkerîm el-Cîlî (Mütercim: Abdülaziz Mecdi Tolun)
Hak Sübhânehû ve Teâlâ hazretlerine ma'rifetin yolu, esmâ ve sıfâtındandır.Çünkü esmâ ve sıfâtının kâffesi bu Allah isminin tahtında dâhildir. Binâenaleyh esmâ ve sıfâtın tavassutu olmadıkça Hakk'a vusûl mümkün olmadığı âşikârdır. Bu îzâhdan Allah Teâlâ'ya bu isim, ya'nî Allah ismi yolundan başka tarîk ile vusûl yolu yoktur. Hakîkatle tahakkuku ...
Âriflerin Tevhidi
Abdulganî en-Nablusî
"Bilinmelidir ki: Âlem, bütün cüzleriyle birlikte, arazlardır; cevher (marûz) ise, Varlıktır."
Bütün yaratılmışlar, zâhir ve bâtın cüzleriyle birlikte arazdır. "A'raz", "araz" kelimesinin çoğuludur. Araz, iki zamanda devam etmeyen veya hiçbir şekilde sürekliliği olmayan şey demektir; hatta arazın var olma zamanı, varlığı ...
Kırk Hadis Şerhi
Sadreddin Konevî (Tercüme: Ekrem Demirli)
Enes b. Malik'ten (ra.) şöyle rivayet edilmiştir: "Hz. Peygamber, dua ederken ellerini kaldırır, sonra da ellerini yüzüne sürerdi."
Başka bir rivayette ise, "Yüzüne sürmeden ellerini indirmezdi" denilmiştir.
Başka bir rivayette ise, "Sahabesine de bunu emrederdi ve yapılmasını teşvik eder ...
Kırk Hadis Şerhi
Sadreddin Konevî (Tercüme: Ekrem Demirli)
Sahih bir haberde, şöyle rivayet edilmiştir: "Hz. Peygamber, dönmezdi, yani boynunu çevirmezdi. Bir şeye yöneldiği zaman, bütün bedeniyle o şeye dönerdi." (Bu hadisi Tirmizî, "Menakıb" kitabında 8. hadis olarak rivayet etmiştir.)
Hadisin Sırrı ve Mânâlarının İzâhı
Bilinmelidir ki:
Muhakkiklerin ve şeriatl ...
Kırk Hadis Şerhi
Sadreddin Konevî (Tercüme: Ekrem Demirli)
Cabir b. Abdullah'tan Hz. Peygamber'in şöyle buyurdupu rivayet edilmiştir. Adamın birisi ayağa kalkmış ve iki rekat fecir namazı kılmıştır. Birinci rekatında "Kafirun" suresini okumuştu. Okumayı tamamlayınca, Hz. Peygamber, şöyle buyurmuştur: "Bu adam, rabbini bilen bir kimsedir."
İkinci rekatta ise, "İhlas" suresini oku ...
Kırk Hadis Şerhi
Sadreddin Konevî (Tercüme: Ekrem Demirli)
Hz. Peygamber'in Rabbinden aktardığı "Sağ eliyle verdiğini sol elinden gizlercesine sadaka verir" (Bu hadisi Tirmizî, "Tefsir" kitabında 3.sure'de; "Cennet" kitabında, 35. hadis olarak rivayet etmiştir.) hadisindeki sır şudur: Bu kişiyi sadaka vermeye sevk eden sebep, bütün tabiî hükümlerden uzak olan ruhânî-rabbanî bir âmildir. Bunu yapmak ise, ...
İnsân-ı Kâmil
Abdülkerîm el-Cîlî (Mütercim: Abdülaziz Mecdi Tolun)
Ey hakîkat tâlibi bil! Mutlak zât, esmâ ve sıfâtın vücûdda değil, belki taayünde aslı ve müstenedün ileyhi olan şeydir. Her isim yâhud sıfat ki, bir şeye istinâd etmiştir, işte o şey Zât'tır. İsterse Ankâ gibi ma'dûm, isterse mevcûd olsun.
Mevcûd iki türlüdür. Biri mevcûd-ı mahzdır, o da Zât-ı Bârî'den ibârettir; dîğeri ademe mülhak olan ...
Kırk Hadis Şerhi
Sadreddin Konevî (Tercüme: Ekrem Demirli)
Hz. Peygamber'in "Namaz nûrdur" ifadesindeki sır ise, şudur: Namaz kılan kişi/musalli, rabbine yönelir ve ona münacat eder. Nitekim Hz. Peygamber, "Kul namaz kılmak için ayağa kalktığında Allah ulaşması için vechini önüne diker" (Tirmizî, bu hadisi farklı lafızlarla "Edeb" kitabında 78. hadis olarak rivayet etmi ...
Sadreddin Konevî ve Nasireddin Tûsî Arasında YAZIŞMALAR
Sadreddin Konevî (Tercüme: Ekrem Demirli)
Sadreddin Konevî'den bazı sözler:
*Akıllar, özellikle, daha önce belirtmiş olduğumuz Hakkın sıfatları ve bu sıfatların O'na nasıl izâfe edildiği gibi meseleleri bilemezler.
Çünkü Hak, ilim ve zâtı ile (her şeyi) ihâta etmesi cihetinden "asalet" sahibi olduğu için, kendisine nispet edilen her bir kemâl sıfatın da küllî, ihâta edici v ...
Fusûsü'l Hikem'in Sırları
Sadreddin Konevî (Tercüme: Ekrem Demirli)
"Melek ve bazı insanların bayılmamasının sebebi, zikretmiş olduğumuz zâtî feyzi sürekli olarak kabul eden istidâdın kemâlidir." (s. 29)
[feyz: akma, taşma, ilâhî zuhur ve tecelli / istidâd: yetenek, bir şeyin kazanılmasına eğilim / kemâl: olgunluk, yetkinlik]
Nuh (as.) peygamberlerin ilkidir ve risâlet hükümlerinin birincisi de, pey ...
Tedbîrât-ı İlâhiyye Tercüme ve Şerhi
İbn Arabî - Ahmed Avni Konuk (Yayına Hazırlayan: Prof. Dr. Mustafa Tahralı)
Ma'lum olsun ki, insanda "nefs-i tabîî" ve "nefs-i nebâtî" ve "nefs-i hayvânî" vardır. Nefs-i tabîî eczâ-yı cismi birbirinden ayrılıp dağılmaya bırakmayan bir kuvettir. Ve nefs-i nebatî cism-i eb'âd-ı selâseleye, ya'nî tûl ve arz ve umka ve cihât-ı sitteye çekip büyüten bir kuvvettir. Ve nefs-i hayvânî cisme ihtiyâr ile hareket veren bir kuvvett ...
Tedbîrat-ı İlâhiyye Tercüme ve Şerhi
İbn Arabî (Tercüme ve Şerh Ahmed Avni Konuk - Yayına Hazırlayan: Mustafa Tahralı)
"Abdest aldığın vakit hilâftan, ya'nî mekrûhât ve müfsidâttan hâriç kalmağa çalış! Abdesti gusül ve mesh husûslarında tertîbe ve sünen-i seniyyeye riâyet ile tamâm al! Ve namaza mahsûs olarak almayıp tahâretle bulunmak için alsan bile, namaz kılacak olan bir kimsenin i'tinâ ve dikkat ile aldığı abdest gibi tamâm al! Bu abdest namaz için değildir ...
Füsûsü'l-Hikem'in Sırları
Sadreddin Konevî (çev. Ekrem Demirli)
Nuh (a.s) peygamberlerin ilkidir ve risalet hükümlerinin birincisi de, peygamberin ümmetinden Hakkı birlemelerini/tevhit, O'nu ortaktan, benzerden ve şerîkten tenzih etmelerini istemesidir. Bundan dolayı, Nuh (a.s)'a hâkim olan hal, tenzîh sıfâtı olmuştur. Çünkü Nuh, risaletin zuhûrunun başlangıcı, onun hükmünü ilk kabul eden kişi ve işâret edil ...
Sadreddin Konevî'de Bilgi ve Varlık
Ekrem Demirli
"Varlığın kaynağı, Tanrı'nın kendisine dâir bilgisidir. Bu bilgi lâ- taayyün ve mutlaklık mertebesinin ardından gelen ilk mertebedir ve bu mertebede Tanrı'nın hiçbir sıfatı hakkında bilgimiz yoktur. Ardından Tanrı bu bilgisiyle eşyâyı bilir. Konevî Tanrı'da ilk sıfat olarak ilim ve Tanrı'nın âlim oluşunu dikkate alır: 'İlim Allah'ın yaratmasında ...