Ma'lum olsun ki, insanda "nefs-i tabîî" ve "nefs-i nebâtî" ve "nefs-i hayvânî" vardır. Nefs-i tabîî eczâ-yı cismi birbirinden ayrılıp dağılmaya bırakmayan bir kuvettir. Ve nefs-i nebatî cism-i eb'âd-ı selâseleye, ya'nî tûl ve arz ve umka ve cihât-ı sitteye çekip büyüten bir kuvvettir. Ve nefs-i hayvânî cisme ihtiyâr ile hareket veren bir kuvvetten ibârettir. Ve nefs-i tabîî ve nebâtî bilcümle hâdimleriyle berâber nefs-i hayvânîye hizmet ederler. Ve her birinin hâdimlerini ve vazâifini burada ta'dâd ve izâh uzun olur. Tafsîlini murâd edenler âsâr-ı muhakkıkîne ve bilhassa İbrâhim [Hakkı] hazretlerinin Ma'rifet-nâme'siyle Mahmûd Şebüsterî hazretlerinin Mi'rât'ül-Muhakkıkîn nâmındaki eserini mütâlaa etsinler. İmdi bunlardan başka nefs-i insânîde iktibas edeceği sıfatlar i'tibâriyle yedi mertebe vardır ki, bunlar da "nefs-i emmâre", "nefs-i levvâme", "nefs-i mülhime", "mefs-i mutmainne", / "nefs-i râziyye", "nefs-i marzıyye", "nefs-i kâmile" yahut "bâkıyye"dir. Her bir mertebe-i mâ-dûn, kendi fevkındeki mertebenin hicâbıdır. İmdi emmâre, levvâme ve mülhime mertebelerindeki nefislerde sıfât-ı hayvâniyye mevcud olduğundan mîzân-ı i'tidâlden hurûç ederler. Nefs-i mutmainne mertebesi ise bunların hilâfınadır. Bu mertebe cemî'-i muâmelâtta i'tidâle karîbdir. İmdi ekl ve şürbe münhemik olan nefs-i nebâtiyye -ki bunda nefs-i tabîî ve hayvânî ve diğer nüfus dâhildir- nefs-i mutmainnenin maddesine hicâb olur. Ve bunların cümlesine feyz bâlâda îzâh olunduğu üzere "mümmid-i evvel" olan "halîfe" ve "imâm"dan gelir. O gâib olduğu vakit, onun nâibi ve vezîri olan kimseden gelir ise de, vezîrin iktibâsı halîfeden olup zâtından olmadığından, onun feyzi, güneşten ziyâ iktibas etmek sûretiyle arzı tenvîr eden kamere benzer. Ve kamerin tenvîri bittabi' güneşin tenvîri gibi değildir. Ve her ikisi, ya'ni imâm ve vezîr, gâib olduğu vakit ahkâm-ı şer'iyye ilimlerinin yıldızları mesâbesinde olan fukahâ onların makâmına kaim olur. Ve zulmet-i leylde yıldızlar arzı tenvîr edemedikleri ve zulmeti izâle eyleyemedikleri gibi, o fukahâ dahi zulmet-i leyle müşâbih olan nefs-i hayvâniyyenin ve nefs-i seb'iyyenin kahrına ve yırtıcı hayvanlara mahsûs olup insanlarda zâhir olan kuvânın istilâsını izâleye kudretleri olmaz. Zîra onlar yalnız harf ve savt ile teblîğ-i ahkâm edebilip tasarufât-ı ma'neviyyeye kâdir değildirler.
Tedbîrât-ı İlâhiyye Tercüme ve Şerhi
İbn Arabî - Ahmed Avni Konuk (Yayına Hazırlayan: Prof. Dr. Mustafa Tahralı)
Yayınevi:İz Yayıncılık
Baskı Yılı:2013
Alıntı Sayfası: 94
ISBN: 978-975-355-012-3
Alıntı Yapan: paradoksal
Okunma Sayısı: 1649