"Bilinmelidir ki: Âlem, bütün cüzleriyle birlikte, arazlardır; cevher (marûz) ise, Varlıktır."
Bütün yaratılmışlar, zâhir ve bâtın cüzleriyle birlikte arazdır. "A'raz", "araz" kelimesinin çoğuludur. Araz, iki zamanda devam etmeyen veya hiçbir şekilde sürekliliği olmayan şey demektir; hatta arazın var olma zamanı, varlığını yitirme zamanına bitişiktir.
Arazın, kendisiyle kâim olması mümkün değildir, aksine arazın kendiliğindeki varlığı, akılcı bilginlerin yöntemine göre başkasındaki varlığıdır.
Âlem ve bütün cüzlerinden ibâret bu arazları ayakta tutan ise zikredilen Vücûd-ı Haktır. Çünkü Hakkın isimlerinden birisi el-Hay ve el-Kayyûm'dur. Şu halde Hak, âlemdeki her şeyin kendisiyle kâim olduğu Varlık'tır. Buna göre âlemdeki her şey, ona ve onun üzerine "araz" olur.
Her şey, fânî ve mâdumdur, Hak ise her şeyin varlığıdır. Bu demek değildir ki, o bunların her birisinin sıfatıdır: Bunun anlamı, her şeyin O'nun itibarî, ademî ve fânî sıfatı olduğudur. Bunları Hakkın kendisi geçerli kılmıştır.
Böylelikle Hak, bunlarla zuhûr etmiş, kendisi ise mutalklığı ve münezzehliği üzerinde bâkîdir.