ÜYE GİRİŞİ / ÜYE KAYIT
ÜYE GİRİŞİ / ÜYE KAYIT

Nakşu'l-Fusûs - İbnü'l-Arabî'nin Kendi Fusûsu'l-Hikem Özeti

William Chittick (Türkçesi: Turan Koç)

Yayınevi:İz Yayıncılık
Baskı Yılı:2023
Alıntı Sayfası: 19-21-22-23
ISBN: 9786053267942
Alıntı Yapan: paradoksal
Okunma Sayısı: 265
Post

"Allah ismine ait hikmetin özü" Uluhiyet mertebesine ait bilgi ve marifetler bütünüdür veya bu bilgi ve marifetlerin yazıldığı yerdir, yani Kâmil insanın kalbi.(s.19)

Ruh bedeni nasıl yönetiyor ve çeşitli güç ve yetilerle onda tasarrufta bulunuyorsa, kâmil insan da âlemde olup bitenleri aynen öyle yönetir ve ilahi isimler aracılığı ile onları sevk ve idare eder.

Kâmil insanın özüne ve varlık düzeyine ait gerçekliklerin her biri, onun kuşatıp kavrayıcılığındaki birlik (ehadiyyettu'l-cem') bakımından, zorunluluk denizinin gerçekliklerinden biri ile onun imkân denizinde mazharı (tezahür yeri) ve zorunlu varlığın üzerine kurulduğu "Arşı" olan bir gerçeklik arasında yer alan bir berzahtır. Öyle ki mükemmel, kuşatıp kavrayıcı tecelli kendi tezahür mahalline, yani kâmil insana indiğinde, o bu tecelliyi kendi mükemmel, kuşatıp kavrayıcı bir birlik arzeden hakikatiyle alır ve o tecelli onun özünde (zât) bulunan bütün gerçekliklere yayılır. Derken, tecellinin ışığı ondan, âlemde o ışıkla uyum içinde olan şeylere taşar. O bakımdan, âlemin gerçeklikleri üzerine Rahman'ın tecellisi yoluyla inen nimet ve ikramla, onlara ancak kâmil insanda belirlenmiş hâle geldikten ve tecellinin ondaki belirleniminden önce söz konusu olmayan ilave bir renge büründükten sonra ulaşır. Dolayısıyla, âlemin hakikatleri ve sabit aynları kâmil insanın reayası, yani ona bağlı olan şeyler olduığu gibi, o da onlar üzerinde bir halifedir ve halife de bağlılarını onlara yaraşır, en uygun ve en iyi şekilde gözetmek durumundadır. Bazı kâmil insanların başka bazılarına olan büyüklüğü bundan ileri gelir. (s.21)

Kâmil insan, İlâhi Hazret'in hülâsası (muhtasar) bir kitap ve "Allah" isminin her şeyi kuşatıp kavrayan birliğinin varlık düzeyinden ibaret olan ana kitabın kısa bir özetidir. (s.22)

Âlemin sureti, O'nun kapsamlı birliğinin (vâhidiyet) sureti olduğu halde, insanın sureti, O'nun salt birliğinin (ehadiyet) bir suretidir.

Muhakkiklere (yani doğrudan müşahede tecrübesi ile bilenlere) göre, suret, gaybî ve mücerret hakikatlerin onsuz tasavvur edilemeyeceği ve görünemeyeceği şeydir. Dolayısıyla, ilahî suret, kaynağı olduğu tüm mükemmel iş, eylem ve fiilî etkilerin taayyünü ile taayyün eden varlık olmuş olmaktadır. (s:23)

amazon.com.tr'deki Bunuokudunmu dükkanından satın almak için tıklayın.

Yorumlar

Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.