"(...) Kalbe "kalb" tesmiyesini icâb ettiren esbâbtan birisi de, esmâ ve sıfât kalbe nisbetle kalıplar gibidir. Kalb teveccühünü o kalıplara boşaltır ve nûr o kavâlibe dökülür. İşte bu tefriğ için kalbe, "kalb" tesmiye olunmuştur. (...)
Kalb hâdisâtın maklûbudur, ya'nî aksidir. Ya'nî mevcûdât-ı hâriciyye hâdis olduğu halde, kalb bunun aksine olarak nûr-ı kadîm-i ilâhîdir. (Kaf 37) âyet-i kerîmesinde kalb, Hakk'a inkılab demektir. (...)
Kalb, halk idi, Hakk'a munkalib oldu. (...) Şu kadar var ki, her şeyin aslına rücuû', emr-i zarûrîdir. Bunun içi,n Kur'an'da "Hakk'a irca olunursunuz" buyurulmuştur. (...)"