"(...) Bizim anlamak istediğimiz isyan, ne benliğimize ve nefsimize ait arzulara, ne içtimai gayelere, ne de merhametten başka duygulara bağlı isyandır. Bizim isyanımızın ancak sonsuzlukta gayesini arayıcı olduğunu ve âlemşümul merhamet kaynağından doğduğunu söyledik. Nefsimizle hiç alâkası olmayan ve bizi mesuliyetle harekete geçiren merhamet, ...
Yahya Bereket Kullanıcısına ait alıntılar
KALBİN SESİ Bir Hicret Risalesi
Mustafa Kutlu
"İşittik ve iman ettik" diyen ruhlar tam bir teslimiyetle şöyle derler:"Allah'tan başkasına baş eğmem.Bu can, bu bu vicdan ve bu hürriyet bende O'nun emanetidir.O'nun yoluna her şeyi feda ederim.Bu uğurda acılara katlanır, haksızlığa karşı çıkarım. Ölürsem böyle bir imanla ölürüm. Allah'tan geldim, yine O'na giderim. Ben O'nun bir kuluyum. Kendi ...
"(...) Yarım saat kadar süren konuşmasının sonunda, Massignon, Nurettin'e dönerek, 'Hoş geldiniz, umarım sıkılmadınız' diyebildi. Nurettin, kendisini gönderen profesörün selâmını ileterek, elindeki kartı uzattı. Massignon karta şöyle bir göz attıktan sonra, Nurettin'e, 'Demek ki Sör sizin hocanız oluyor; ne mutlu size' diyerek iltifatta bulundu ...
İradenin Davası - Devlet ve Demokrasi
Nurettin Topçu
"Hayatımızın sonuna kadar sürekli olarak yokluğa karşı koyan, var olmak iradesidir. Var olmak, esasında gözleri bağlı ve yönü belirsiz, kaynağı bilinmeyen isteğin itilmesinden başka bir şey değildir. Aynı zamanda varlığın tasdiki olan isteğin çevrildiği ideal gayeyi bir determinizmin çerçevesi içine almak imkânsız. Bilinmeyen kaynaktan sızarak b ...
"(...) Bediüzzaman Denizli'de iken yanına gelen polis müdürüne, hiddetle 'Git temizlen de gel!' diye çıkışmış. Adam hakikaten temiz değilmiş. (...) Onun Allah'a yakınlığı bambaşkadır. O yakınlık bir lutf-i ilâhîdir. Sabrı, inzivası, şükrü bambaşkadır. Para nedir bilmez, dünya gözüne görünmezdi. (...) Bana duâ etti; inşallah duâsı kabul olur. Kel ...
Sözün Eşiğinde
İhsan Fazlıoğlu
Bilindiği üzere insan, klasik felsefe-bilimde, düşünen canlı (hayvân-ı nâtık) olarak tanımlanır; canlılık bitkiye, bitkilik cisimliliğe, cisimlilik elementlere yani dört unsura kadar geri gider. İnsanın hayvâniyet yanı, öyleyse, tabiatın ve tabiatta bulunan tüm diğer var-olanların özelliklerini haiz bir terkiptir. Bu terkipte maddî olanlar yanın ...
Tedbîrat-ı İlâhiyye Tercüme ve Şerhi
İbn Arabî / Tercüme ve Şerh: Ahmed Avni Konuk / Yayına Hazırlayan: Prof. Dr. Mustafa Tahralı
"Ubeydullah Ahrâr (ks) Risâle-i Validiyye'lerinde böyle buyururlar: "Sultân Ebû Yezîd Bistâmî'nin bir mürîdi var idi ki, senelerce zikre meşgûl olduğu hâlde ona hiç bir feth ve küşâd vâkı' olmamış idi. Bu hâlden hiçbir fütûr getirmeyip günden güne cidd ve cehdi ziyade olur idi. Mürîdân-ı sâire onun bu hâline taaccüb ederler idi. ...
Fusûsu'l-Hikem Tercüme ve Şerhi-II
İbn Arabî / Tercüme ve Şerh: Ahmed Avni Konuk / Yayına Hazırlayan: Prof. Dr. Mustafa Tahralı
"(...) İmdi Taayyünât-ı zulmâniyye ile muhtecib olan kimse, âlemi görür; Hakk'ı görmez. Nitekim âyet-i kerîmede (Bakara, 2/17) ya'nî '....Onlar zulmettedir, görmezler' buyrulur. Ve taayyünât hicablarını kaldıran ve zulmet hicablarını yırtan kimse, 'nûr' ile zulmetten ve 'zât' ile, zılden muhtecib olur. Ve biriyle diğerinden muhtecib olmayan kims ...
Fütûhât-ı Mekkiyye, 18. c.
Muhyiddin İbn Arabî, Çeviri: Ekrem Demirli
(...)İnsan, 'insan' olması itibariyle korkak yaratılmıştır. Mü'min 'mü'min' olması itibariyle cesur ve atılgandır. Amr İbnu'l-As olduğunu zannettiğim sahabeden birisi hakkında böyle bir hâdise aktarılmıştır. Hz. Peygamber onun Mısır'a vali olacağını bildirmişti. O bir şehri muhasara ederken arkadaşlarına şöyle demiş: 'Beni mancınığın içine koyun ...
Fütûhât-ı Mekkiyye, 18. c.
Muhyiddin İbn Arabî
"(...) Allah Kur'anda başkasını kendisine tercih edenleri övmüştür. Hz. Peygamber bedevilerden birisinin şöyle dediğini duymuş: 'Allah'ım! Bana ve Muhammed'e merhamet eyle, başka birisine değil!' Bunun üzerine Hz. Peygamber 'Benim rahmetim her şeyi kuşatır' (A'raf, 7/156) ayetini kasd ederek, 'sen geniş olanı daralttın' der. Sana tavsiyelerimde ...
İnsân-ı Kâmil
Abdülkerîm el- Cîlî , Tercüme: Abdülaziz Mecdi Tolun
"Cenâb-ı Hak seni kendinden ihsân olunacak rûh ile müeyyed kılsın. Şunu bil ki; Cenâb-ı Hak mahlûkâtı yaratmazdan evvel kendi zâtında olup, mevcûdâtın kâffesi Hakk'ın varlığında müstehlek ve fânî idi. Ve Cenâb-ı Hakk'ın varlığına müteallik hiçbir şeyde zuhûru yok idi. İşte kenz-i mahfî denilen budur. Cenâb-ı Peygamberimiz bu 'kenz-i mahfî'den ' ...
Kozmos'taki Tek Hakikat
William C. Chittick
"(...) Eşyayı ve hâdisâtı tevhîd açısından bir anlayabilsek kâinat ve nefsin menşe ve mebdesini anlayabilir, üstelik içinde yaşadığımız dünyanın mevcut halini doğru idrak edebiliriz. Tevhîd, en derindeki ve en ötedeki soruların cevaplarını verirken insanların da kendilerini gerçek başlangıçlar ve gerçek sonlar ışığında konumlandırmalarına imkân ...
Kozmos'taki Tek Hakikat
William C. Chittick / Tercüme: Ömer Çolakoğlu
"(...) Bu geleneğin hem metodolojisi hem de gayesini anlatan ve hakikaten son derece geniş bir coğrafyada kullanılmış olan bir muhtemel isim 'hikmet'tir. Bu kelimenin bir faydası, eşyaya karşı bir empirik veya bilimsel bir yaklaşımı çağrıştırmaması. (...) Kısaca söyleyecek olursak bilimin rolü, Allah'ın mahlûkatı üstünde daha büyük nüfuz sahibi ...
Kozmos'taki Tek Hakikat
William C. Chittick
Bir kimse eşyanın hakikatine, onu kendi nefsinde bizzat Allah'ın lütf u ihsânı ile birinci elden bilmeksizin vakıf olamaz. Bilgi, bilirkişilerin veya mütehassısların sözlerine dayanıyorsa tahkîkî değil ancak taklîdî bilgidir. (...) Matematiksel bir formülün doğruluğunun oyçokluğu ile tasdikine gerek olmadığı gibi tevhîd gibi temel meseleler, içe ...
Fusûsu'l-Hikem Tercüme ve Şerhi-I
Muhyiddin İbnu'l Arabî / Tercüme ve Şerh: Ahmed Avni Konuk /Hazırlayanlar: Prof. Dr.Mustafa Tahralı- Dr. Selçuk Eraydın
"(...) Şöyle ki, vucûd-i Hakk'ın ne evveli, ne de âhiri vardır, kadîmdir. Binâenaleyh onun sıfât ve esmâsı dahi kadîmdir. Ve sıfât ve esmâsının zuhûr-ı ahkâm ve âsârı aslâ ta'tîl kabûl etmez. Şu halde Hakk'ın tecellî etmediği bir ân yoktur. Nitekim âyet-i kerîmede (Rahmân, 55/29) böyle buyrulur. Hak Teâlâ ezelen ve ebeden Hâlıktır, Rezzâktır, Ga ...
Fusûsu'l-Hikem Tercüme ve Şerhi-I
Muhyiddin İbnu'l Arabî / Tercüme ve Şerh: Ahmed Avni Konuk / Hazırlayanlar: Prof. Dr. Mustafa Tahralı-Dr. Selçuk Eraydın
"Ma'lûm olsun ki "O insan hâdis-i ezelî ve ebedî olan neş'e-i dâimdir" ibâresi tahtında azîm ma'nâlar vardır. Bu beyândan insanın, yalnız küre-i arz üzerinde zuhûr eden insandan ibâret olmadığı açıkça zâhir olur. Zîrâ küre-i arzın evveli ve âhiri vardır. Şu halde küre-i arz üzerindeki insanlar hâdis-i ezelî değildir, ebedî olan neş'e-i dâimde de ...
Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi
Mehmet Genç
"Osmanlı fetihlerinin ne demek olduğunu bir tek tarihî olgu yeterince açıklamaya yeter sanıyorum: Osmanlılar Rumeli'ye ayak basıncaya kadar, Doğu Akdeniz'in esir pazarı Venedik'in elinde bulunan Girit adası idi. Bu pazara esir, yine Venedikli ve diğer Latin şehir devletlerinin hakimiyeti altındaki Rumeli'den akıyordu. Kendi tebaasını ve dindaşın ...
Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi
Mehmet Genç
“(…) Nüfus artışı, kıta-içi kolonizasyon, Rönesans, Reform, denizaşırı hareketlenme ve büyük coğrafî keşiflerle kendi kabuğunu çatlatarak dünyaya hâkim olma yoluna koyulmuş Avrupa, Hristiyan Avrupa, kendi ana kıtasında, rakip dinin bayrağı ile gelip yerleşen Asyalı bir soyun hâkimiyetini tanımak zorunda kalmıştır. Buna engel olmak ve Türkleri kı ...
Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi
Mehmet Genç
"(...) Kısacası Osmanlıların esas günahı bize miras olarak zengin bir ekonomi bırakmamış olmaları idi. Saf bir şekilde "bu camileri yapacaklarına, bize birkaç fabrika bıraksalardı çok daha iyi olurdu" diyen pek çok muteber zevata rastladığımı hatırlıyorum. Bugün de aynı temenniyi ifade edenler var mıdır, bilmiyorum. Bu safdilâne temennilerin, mi ...
Nakşibendîlik
Hamid Algar /Çevirenler: Cüneyd Köksal, Ethem Cebecioğlu, İsmail Taşpınar, Kemal Kahraman, Nebi Mehdiyev, Nurullah Koltaş, Zeynep Özbek
"(...) Câmî, kendi Nakşibendîlik algısına bir boyut daha kattı. Bu boyut, İbn Arabî'nin öğretileri ve eserlerine azimle ve büyük bir hararetle bağlı olmasıydı. (...), aynı zamanda kendi manevî hayatının iki önemli mercii arasında açık bir benzerliğin bulunduğunu farketti: "Zikrin sessiz bir şekilde icrası, büyük üstâd Muhyiddin İbn Arabî de dahi ...
Yitirilmiş Hikmeti Ararken
İlhan Kutluer
"(…) Günümüzde İslâm maneviyatının vaat ve teklif ettiği şey otorite fikrinin modern bir paganizme dönüştüğü günümüz ortamında her türlü kurgulanmış ilahlaştırma karşısında ‘Lâ ilâhe’ demenin ve bununla da yetinmeyip ‘İllAllah’ diyebilmenin pedagojisini insanın yeniden ahlâkî tekemmülü adına hayata geçirmek olabilir. Çünkü İslâm maneviyatı açısı ...
Yitirilmiş Hikmeti Ararken
İlhan Kutluer
"(…) Günümüzde İslâm maneviyatının vaat ve teklif ettiği şey otorite fikrinin modern bir paganizme dönüştüğü günümüz ortamında her türlü kurgulanmış ilahlaştırma karşısında ‘Lâ ilâhe’ demenin ve bununla da yetinmeyip ‘İllAllah’ diyebilmenin pedagojisini insanın yeniden ahlâkî tekemmülü adına hayata geçirmek olabilir. Çünkü İslâm maneviyatı açısı ...
Yitirilmiş Hikmeti Ararken
İlhan Kutluer
"(…) Tasavvufta haller ve makamlar olarak isimlendirilen manevî tecrübe süreçlerine genel olarak baktığımızda bütün bunların sonuçta ortaya entelektüel bir perspektif çıkardığını görürüz. Bütün bu tecrübeleri yaşadığını ifade eden yolcu, artık varlık alanlarına, bilgilenme biçimlerine ve değerler alanının özüne ve ruhuna ilişkin sufice bir persp ...
Yitirilmiş Hikmeti Ararken
İlhan Kutluer
"(...) Kelâmcı doğru itikadın peşindedir. Mutasavvıf ise bilgi kavramıyla nur kavramını özdeşleştirerek marifet adını verdiği, nazarî-aklî verilerin ötesinde manevî aydınlanma süreçleriyle ulaşılmış bir hakikati esas alır. Manevî aydınlanma süreçleri, önce teorik akıldan değil pratik akıldan başlar; beli bir erdemlilik ve arınma düzeyini yakalam ...
Yitirilmiş Hikmeti Ararken
İlhan Kutluer
"(…) Esasen bir yeniden keşfetme ve inşâ mantığına daima muhtacızdır. Özellikle söz konusu entelektüel geleneklerle irtibatımızın çeşitli sosyo-politik ve sosyo-kültürel tercihlerle koparıldığı yahut daha iyimser bir ifade ile zayıflatıldığı günümüzde bu ihtiyaç kendisini fazlasıyla dayatmaktadır. Ancak İslâm düşüncesinin seyri yahut geleceğinin ...
Felsefî Gök Kubbemiz
İlhan Kutluer
"(...) Ârifin zâhidâne bir hayat yaşaması kendisini hakikati araştırma yönelişinden uzaklaştıracak dünyevî ilgilerin olumsuz etkilerinden kurtulmak, hakikat idealini en yüksek değer olarak benimsemek gayesini güder. Ârifin ibadetten güttüğü amaç ise gerek arzu gücünün gerekse mütehayyile ve vehim güçlerinin, aklî ve manevî hayatını metafizik hak ...
Tedbîrat-ı İlâhiyye Tercüme ve Şerhi
İbn Arabî / Tercüme ve Şerh: Ahmed Avni Konuk / Yayına Hazırlayan: Prof. Dr. Mustafa Tahralı
"(...) Ve seccâdende veyâhut namazı kılacağın bir mahalde, Rabb'inin huzûrunda tahdîd ve teşbîh olmaksızın, ya'nî O'nu tenzîh-i sırf ile tahdîd ve teşbîh-i sırf ile takyîd etmeksizin dur! Ve tenzîh ve teşbîhe dâir îzâhât yukarılarda geçti. Ve yüzünü nasıl Ka'be'ye çevirmekte isen, kalbini de Hakk'a çevir! Ve bu tevcîhinde vücûdda O'ndan gayri bi ...
"(...) Önemli değil, dedim ya bir düş ağacı bu.
Yeter ki kökü, gövdesi, dalları-yaprakları ve meyvesi olsun. Hadi isterseniz Dedem Korkut’un methettiği sembolik bir ağaç olsun:
Ağaç ağaç dersem sana arlanma ağaç
Mekke ile Medine’nin kapısı ağaç
Musa Kelîm’in asâsı ağaç
Büyük büyük suların köprüsü ağaç < ...
Tedbîrat-ı İlâhiyye Tercüme ve Şerhi
İbn Arabî / Tercüme ve Şerh: Ahmed Avni Konuk / Yayına Hazırlayan: Prof. Dr. Mustafa Tahralı
"(...) İmdi bu kitâbı kemâl-i tedebbür ile mütâlaa edenlerin füyuzât-ı ilâhiyyeye mazhâriyetleri me'mûl-i kavîdir. Zîrâ cûdda buhl yoktur. Ve Cevâd-ı mutlak hazretleri dâimü't-tecellîdir. Ve onun kudret-i zuhûrunda aslâ acz mevzu'-i bahs olamaz. Abd kabûl-i tecellî isti'dâdını gösterdikten sonra füyûzât-ı ilâhiyye dâimâ hâzırdır. Bu hakîkat ukûl ...
Tedbîrat-ı İlâhiyye Tercüme ve Şerhi
İbn Arabî / Tercüme ve Şerh: Ahmed Avni Konuk / Yayına Hazırlayan: Prof. Dr. Mustafa Tahralı
"(...) Âlem ve Âdem sûret-i Rahmân üzeredir. Âdem'in kıyâmeti öldüğü vakit kopar. Halbuki efrâd-ı âdemiyyeden birinin kıyâmeti kopmakla Hak Teâlâ hazretlerinin sûret-i âdemiyyedeki tecellîsi münkatı' olmaz. Belki birinin kıyâmeti kopar, yerine diğeri kâim olur. Âlem dahi böyledir. Fezâ-yı bî nihâyede lâ- yuad ve lâ-yuhsâ avâlim-i şehâdiyye mevcu ...
Tedbîrat-ı İlâhiyye Tercüme ve Şerhi
İbn Arabî / Tercüme ve Şerh: Ahmed Avni Konuk / Yayına Hazırlayan: Prof. Dr. Mustafa Tahralı
"İmdi ey müstemi'! Biz seni vâris-i Nebî ve takvâya mülâzım olan kimsenin hikemiyyât-ı ilâhîyyeden söylediği sözler üzerine delil talep eder bir hâlde görür isek, bu talebinden sende sıfât-ı sıdk müstekar olmadığını biliriz. Zîrâ bir kimsenin takvâya devâmı ve hudûd-i ilahîyyeyi muhafaza gayretinde bulunması ilminin sıhhatine delâlet eder. Nası ...
İnsân-ı Kâmil
Abdülkerîm el-Cîlî, Mütercim: Abdülaziz Mecdi Tolun
Bir şeyin nefsi için vücûdu, o şeyin hayât-ı tâmmesidir. Bir şeyin başkası için vücûdu, o şeyin hayât-ı izâfiyyesidir. Hak Sübhânehû ve Teâlâ hazretleri, nefsi için mevcûddur; binâenaleyh 'hay'dır. Hayâtı, hayât-ı tâmmedir; ona memât lâhik olmaz. Halk, varlığı i'tibâriyle 'Allah için mevcûd' demektir. Binâenaleyh halkın hayâtı, hayât-ı izâfiyyed ...
Felsefî Gök Kubbemiz
İlhan Kutluer
"(...) Varlığı kendisinden (el- vücûd mâ li'ş-şey' min zâtih) ve varlığı başkasından (el-vucûd min gayrih; lâ kıvâm lehû binefsih) ayırımına giderken Gazzâlî, zorunlu ve mümkin varlık kavramlarına açık biçimde atıfta bulunmaktadır. Varlığı başkasından olanın zâtına yani mahiyetine nispetle sırf yokluk olduğunu, mevcûdiyetinin ancak varlığını bor ...
Felsefî Gök Kubbemiz
İlhan Kutluer
(...) Duyulur nesnelerden, imgesel formlara, imgelerden vehmin mütereddit yargılarına, buradan nazarî aklın soyutladığı kavramsal gerçekliklere ve nihayet doğrudan doğruya müşâhede edilen nûrânî hakîkatlere kadar bu perdeler fiziğe yaklaştıkça karanlık, metafiziğe yaklaştıkça aydınlık derecelerini ifade eder. (...)"
Felsefî Gök Kubbemiz
İlhan Kutluer
"(...) Allah güzeldir ve güzeli sever'(Müslim, İman 147) hadis-i şerîfini zikreden Gazzâlî Allah'ı güzel olan Zâtı nedeniyle sevmenin garazsız ivazsız bir sevgi olacağı imasında bulunur. (...) Güzelliğin duyu ve hayal algısının ötesinde soyut bir anlamı vardır ve asıl estetik algı bu güzelliğin farkına varmaktır. (...) Gazzâlî'ye göre 'her şeyin ...
Felsefî Gök Kubbemiz
İlhan Kutluer
"(...) 'Mişkât' gibi bir son dönem eseri olan 'el-Munkızu mine'd-dalâl'den öğreniyoruz ki, Gazzâlî'nin bazı aşamalarda bedeli entelektüel bunalımlarla ödenmiş olan hakîkati arayış serüveni, tasavvuf ehlinin temsil ettiği ahlâk ve dolayısıyla hakikat doktrininin bu yöndeki iddiaların 'en iyisi' olduğu sonucuna ulaştığında da bu hiçbir tereddüt iç ...
Felsefî Gök Kubbemiz
İlhan Kutluer
"(...)Gazzâlî, Mi'yârü'l- 'ilm(Bilginin Kriteri) adlı mantığa dair ünlü eserinin mukaddimesinde bu kitabı iki amaçla yazdığını beyan etmektedir. İlki daha genel ve daha önemli olup gerek 'aklî' ve gerekse 'fıkhî' olsun teorik bilimlerin(el-ulûmü'n-nazariyye) hepsi için geçerli olan bilgi kriterlerini ortaya koymaktır. Bu bolümde Gazzâlî, yöntemi ...
Müslüman Biblicalistler - Yeni Şafak
Mahmud Erol Kılıç
"(...) Bu mealcilere tavsiyem kendi açılımlarını getirmeleri. Bir görelim. Kafalarına göre tasavvuf okumaları yaparak kendilerini meşrulaştırmaya çalışmasınlar. Düşsünler tasavvufun yakasından. Hiç tasavvuf demeden kendi tezlerini getirsinler bakalım. Bir kere daha kafalarına şunu çakmak istiyorum: Tasavvuf bir Kur’ân’ı anlamlandırma modelidir, ...
Felsefî Gök Kubbemiz
İlhan Kutluer
"Akkach'ın Gazzâlî'den yaptığı alıntı şudur: 'Tıpkı mühendisin bir eve ait yapı planını beyaz kâğıda çizip (yusavviru) daha sonra bu örneğe göre onu varlığa çıkarması (sümme yehrucuhâ ile'l- vücûd 'alâ vefki tilke'n-nüsha) gibi göklerin ve yerin Yaratıcısı da başlangıcından sonuna kadar âlemin örneğini Levh-i Mahfuz'da yazmış, daha sonra da onu ...
Yitirilmiş Hikmeti Ararken
İlhan Kutluer
"(...) 'İslâm olma'nın insana nasıl bir varoluşsal güvenlik alanı açtığıyla ilgili olarak Allah'ın isimlerinden birinin 'el- Mü'min' olduğunu hatırlamak yeterlidir. Bir müslümanın mü'min oluşu, Allah'a inanması ve güvenmesi demektir. Ancak Allah'ın el- Mü'min oluşu -her şeyi bilen Allah için inanç akdi söz konusu bile edilemeyeceginden- güvenmek ...
Yitirilmiş Hikmeti Ararken
İlhan Kutluer
"(…) Elbette ve her şeyden önce Tanrı, varlığının akılla kavranabilmesi açısından Ma’kûl yani akledilir olan bir felsefî gerçekliktir; ancak mutlak varlığının akılla kavranabilmesi onun mutlak gayb olarak isimlendirilmesine engel teşkil etmeyecektir. Çünkü böyle bir ilkenin varlığını akılla teslim etmek başka şey, isterse varlığıyla aynı olduğu ...
Yerinde saymanın Matematiği - YeniŞafak
Gökhan Özcan
"Meşguliyetlerimiz hakkında kendimize bahaneler ya da mazeretler üretirken hep meseleyi sadece kendisi kadar, kendisiyle sınırlı düşünüyoruz. Bizi meşgul eden o şeyi, neyin yerine koyduğumuzu düşünmeyi aklımıza getirmek istemiyoruz. Görünür bir zararlarını göremediğimiz meşguliyetleri bu yönleriyle sahiplenirken, mesela bir yararlarının olup olm ...
Fincanımda Cola Var!
Sadettin Ökten
"(...) Topraktan, çamurdan halk ettiği için, her ne kadar ruh üflediyse, yani bana manevî bir mertebe lutfettiyse, benim aynı zamanda kötülüğe de meylim var. Kötülük de yapabilirim ben...İyiliğe kabiliyetim var ama kötülüğe de meylim var. Mesela meleklerde bu meyil yok.Bu sebeple teklif ve tekellüf insanlara mahsus. (...)"
Felsefî Gök Kubbemiz
İlhan Kutluer
"(...) Normal bir iletişim için lafızların anlamı herkes için ortak bir anlamayı mümkün kılacak şekilde vaz edilir. Oysa tasavvufî tecrübeyle ulaşılan anlamlar, bırakın bedenî güçlerden soyutlanmayı, bizâtihî kendinden gâib olanların ulaşabileceği anlamlardır. Nasıl aklî anlamlar vehim gücüyle, vehim idrakleri hayal gücüyle, hayal formları duyu ...
Felsefî Gök Kubbemiz
İllhan Kutluer
"Bir yanda mevcudatı O'nunla görenler, diğer yanda O'nu mevcudat ile görenler söz konusudur. İlk grup 'sıddîklar' derecesinden olup müşâhede ehlidir. (...) Ötekiler ise istidlâl sahibi râsih bilginlerdir. Aklî istidlâl ehli olan bilginler kesretin basamaklarından vahdetin zirvesine doğru akıllarıyla yükselirlerken kesret âlemini oluşturan mevcud ...
İnsân-ı Kâmil
Abdülkerîm el-Cîlî, Mütercim: Abdülaziz Mecdi Tolun
"(...) Tecelliyât-ı esmâiyyeden birinci meşhed, Cenâb-ı Hakk'ın kuluna, 'Mevcûd' ismiyle tecellî etmesindedir. 'Mevcûd' ismi o tecellîde abde ıtlâk olunur. Bundan daha a'lâ tecellîsi 'Vâhid' ismiyle tecellîsindedir. Ondan daha a'lâ tecellîsi 'Allah' ismiyle tecellîsindedir. Allah ismiyle tecellîde abdin, büsbütün muzmahil olarak, kendi varlık da ...
İlahi Nefhalar
Sadreddin Konevî / Çeviren: Ekrem Demirli
"(...) Bazı müşâhedelerde bana en güç gelen şeylerden birisi şu âyet-i kerîmedir: Bize kavuşmayı ümit etmeyip dünya hayâtıyla râzı ve onunla tatmin olan kimseler...(Yunus, 7-8) Çünkü ben bu iki âyette çok önemli sırlara vâkıf oldum. Bunlardan birisi şudur: Bu dünyada herhangi bir şeye yönelip bizzat onunla tatmin olan kimse, bu dünya hayatının d ...
İlahi Nefhalar
Sadreddin Konevî / Çeviren: Ekrem Demirli
"(...) İnsanların genelinin bu âlemde Hak'tan idrak ettikleri ve bildikleri şey, O'nun kendisi değil, hükmüdür. Gerçek vuslata eren kimsede de durum böyledir. Çünkü o Hak'ta fani hale gelir ve Rabbi ile perdelenir. Böylelikle onun da hükmü ortaya çıkar, kendisi ise gizlenir. Bu (sülûku için) tam ve uygun bir karşılıktır. Böylece gerçek bilgi mey ...
Tedbîrât-İlâhiyye Tercüme ve Şerhi
İbn Arabî
"(...) Tecellî-i rûhânî ile tecellî-i rabbânî arasındaki farkın biri budur ki, tecellî-i rûhânî reng-i hudûsü hâizdir ve onun kuvve-i ifnâiyyesi yoktur. Vâkıâ vakt-i zuhûrda sıfât-ı beşeriyyeyi izâle eder, velâkin ifnâ edemez. Tecellî ihticâb edince derhal sıfât-ı beşeriyye zâhir olur. Fakat Hak sübhânehû ve Teâlâ hazretlerinin tecellîsinde sâl ...
Tedbîrat-ı İlâhiyye Tercüme ve Şerhi
İbn Arabî / Tercüme ve Şerh: Ahmed Avni Konuk / Yayına Hazırlayan: Prof. Dr. Mustafa Tahralı
"(...) İnsan bâtınî-i mahz olmaktan hâlî değildir. O da bizim indimizde hâlen ve fiilen tecrîd-i tevhîd ile kâil olandır. Ya'nî zevkan vahdet-i vücûdu müdrik olup bilcümle ef'âlinde bu zevkına göre hareket eden kimsedir ki, mecâzib-i ilâhiyyedir. Ve bu hâl ahkâm-ı şerâyi'in ta'tîline müeddî olur. Zîra Şerîat isneyniyyet zevkı üzerine müsteniddir ...
Varolmanın Boyutları /Tasavvuf ve Vahdetü'l-Vücûd Üstüne Yazılar
William Chittick (derleyen ve çeviren: Turan Koç)
"(...) Allah'ın Zâtı Sınırsızlığı gerektirdiğinden; O, sınırlı varlıklar olan bizden, kendisini bu şekilde bilmemizi isteyemez. Aksine O, bize kendi sınırlılığımız bağlamında hitap eder. Dahası, gerçi her insan biricik bir varoluş ve bilgi imkânını temsil etse de, çeşitli insan tipleri bulunmaktadır; ve Allah vahiyde bunları göz önünde bulundurm ...
İnsân-ı Kâmil
Abdülkerîm el- Cîlî , Tercüme: Abdülaziz Mecdi Tolun
"(...) Kalbe "kalb" tesmiyesini icâb ettiren esbâbtan birisi de, esmâ ve sıfât kalbe nisbetle kalıplar gibidir. Kalb teveccühünü o kalıplara boşaltır ve nûr o kavâlibe dökülür. İşte bu tefriğ için kalbe, "kalb" tesmiye olunmuştur. (...)
Kalb hâdisâtın maklûbudur, ya'nî aksidir. Ya'nî mevcûdât-ı hâriciyye hâdis olduğu halde, kalb bunun a ...
İnsân-ı Kâmil
Abdülkerîm el- Cîlî
"(...) Bunun içindir ki, Seyyid-i evvâh (çok ah diyen) yâ'nî Risâlet-penâh, 'Allah'ın huyları ile huylanın' demek olan bir söz (hadîs) buyurmuştur. İşte sûret-i meşrûhâ ile ve enbiyânın vesâtâtiyle heyâkil-i insâniyede mevdu' olan esrâr meydana çıkarak, gayret-i rabbâniyyenin ulviyeti zâhir, mertebe-i rabbâniyyenin hakkı bâhir olur. Böyle olmakl ...
İnsân-ı Kâmil
Abdülkerîm el-Cîlî, Mütercim: Abdülaziz Mecdi Tolun
Bir şeyin nefsi için vücûdu, o şeyin hayât-ı tâmmesidir. Bir şeyin başkası için vücûdu, o şeyin hayât-ı izâfiyyesidir. Hak Sübhânehû ve Teâlâ hazretleri, nefsi için mevcûddur; binâenaleyh 'hay'dır. Hayâtı, hayât-ı tâmmedir; O'na memât lâhik olmaz. Halk varlığı i'tibâriyle 'Allah için mevcûd' demektir. Binâenaleyh halkın hayâtı, hayât-ı izâfiyyed ...
Tedbîrât-ı İlâhiyye /Tercüme ve Şerhi
İbn Arabî, Tercüme ve Şerh: Ahmed Avni Konuk, Yay. Haz.: Prof.Dr. Mustafa Tahralı
"(...)Ehl-i dünyânın ahvâline nazar edersen bu hâlin binlerce misâlini görürsün. Ve insan doğduğu günden beri ahvâlini muhasebe edecek olursa görür ki, binlerce muradından ancak birkaçına nâil olmuştur. Ahvâl-i sâiresi akıl ve hayâlinden geçmemiş olan şeylerdir. Mâdem ki hakîkat-i hâl budur, o halde talebde icmâl edip necâtına ve evâmir ve nevâh ...
Fincanımda Cola Var
Sadettin Ökten
"(...) Hoca, merhum(Nurettin Topçu -aa.-), Louis Massignon'u görmüş, Henry Bergson'u görmüş, okumuş, tanımış. Onların hikmetine, oturuşlarına, kalkışlarına, itibarlarına hayret etmiş, hayran olmuş. Bir de Aziz Efendi'ye bakmış; ufacık bir adam! Zaten sakallı, camide imam, cüz'i bir maaşı var ama muhabbet ehli. Muhabbet ortak kabul etmez. Efendi ...
Sözün Eşiğinde
İhsan Fazlıoğlu
"Düşünmek, icabete hazırlayan bir yakarıştır." der İbn Sînâ... Düşünceyi söze vurmak yazıya koymak ise yakarışın bir ifadesi. Bu kitapta yakarış, sözün eşiğinde dile gelmiştir; tüm samimiyeti ve ihlâsıyla... (s.10)
Sözün eşiği, ümidin eşiğidir; çünkü bir yerde söylenecek söz var ise, hâlâ ümit var demektir; s-öz-den, dolayısıyla öz-den y ...
18 Beyit Dinle
M. Fatih Çıtlak
Sakın Allah Teâlâ'nın huzuruna çıkmaya, ona yakîn olmaya bizim için izin yoktur deme. Zira kerîm olanlarla alışveriş yapmak hiç de zor değildir. Onlar kendileri kazanmak için değil, başkalarına kazandırmak için pazar kurarlar. O halde bu niyet ve azimle dinle...
Fatiha Suresi Tefsiri
Sadreddin Konevî (Çev. Ekrem Demirli)
Bilinmelidir ki insanlar, istikamette yedi kısma ayrılır: Birinci kısım sözü, fiili ve kalbi ile istikâmette olanlar iken ikinci kısım kabi ve fiili ile istikâmet üzere olanlardır. Her iki grup, kurtuluşa erenlerdir, fakat birinci sınıf daha üstündür. Üçüncü kısım, fiili ve sözü ile istikâmette iken kalbiyle istikâmet üzere olmayanlardır. Bu kiş ...
Tasavvuf Düşüncesi / Makaleler-Konferanslar I
Mahmud Erol Kılıç
Bir gayr-i müslim cenazesi geçerken bile ayağa kalkardı Peygamber Efendimiz (sav). Bu durum o cenazenin artık aslına rücû ettiği anlamındadır. Yani artık o kaynağına geri dönmüştür. (s.22)
Tıpkı Allah'ın faaliyetinin mütemadiyen ve her dem yenilenmesi gibi, kâmil insan da her an yeni bir oluşum ve Varlık'a ilişkin daha gelişmiş bir bilgi ...
Fütûhât-ı Mekkiyye 14. Cilt
Muhyiddin İbn Arabî (Çev. Ekrem Demirli)
"Allah insan şehrinin koruyucusudur. Bunun nedeni, insan şehrinin Allah'ı sığdırmış olan mertebe (hazret) olmasıdır." (s.204)
"Savaş mümin-insan üzerinde devam eder. Allah imanını korumak üzere onu savunurken İblis kendine döndürüp kıskançlıkla mutluluk yolundan onu uzaklaştırmak ve imanını almak üzere savaşır." (s.205)
"Allah bü ...
Fütûhât-ı Mekkiyye 18. Cilt
Muhyiddin İbn Arabî (Çev. Ekrem Demirli)
Takvaya ulaşmanın alâmeti, hesap edilmeyen yönden rızkın insana gelmesidir. (s.213)
Allah'ın kullarına karşı sevgi dolu olman gerekir! (s.218)
Hayır ve şer şeriatın bildirmesiyle öğrenilebilir. Kötülüğü yapmayı emreden bir düşünce geldiğinde, bu düşünce şeytanın ilhamıdır. Ardından kötülüğü yapmayı engelleyen bir düşünce gelirse, ...
Fütûhât-ı Mekkiyye 18. Cilt
Muhyiddin İbn Arabî (Çev. Ekrem Demirli)
"Nefsin mutlu olacağı bir işle rahatlamak Allah'ın sevmeyeceği bir rahatlamaktır. Bunu bilmelisin! Allah şöyle der: 'Allah çok sevinenleri sevmez.' (el-Kasas 28/76) Buradan belirli bir sevinme tarzını kastettiğini anladık O sevinme rahatlığa dönüşür, sonra kişi, sevindiği ölçüde hüzne ve üzüntüye duçar olur. Sevinci büyük ise hüznü de büyüktür." ...
Doğru Türkçe
Şiar Yalçın
"Bugüne kadar hiçbir çılgın, Türk milletine zincir vuramamıştır, ama tarih uzun, belki sonsuz bir süreçtir. Ve kuşkusuz bizim de en büyük hazinemiz ve bir yerde bağımsızlığımızın teminatı dilimizdir. Ama ne yazık ki bu hazinemiz günden güne değer kaybetmektedir. Türkçeye özen gösterenlerin, onu doğru ve güzel konuşan ve yazanların sayısı gittikç ...
Mârifetnâme (3. Cilt)
Erzurumlu İbrahim Hakkı (Sadeleştirme: Cafer Durmuş- Dr. Kerim Kara)
"Düştüm yeşil bir kuyuya, içi mermer taş döşeli. Derinliği birkaç arşındı, ama bana birkaç karıştı. Dipten gördüm ışığı gökyüzüne süzülen. Bana öyle bir nûr ki, benzersiz bir ışıktı." (s. 425)
" Allah'ı tevhid eden azabından kurtulur." (s.468)
"Kim ki Allah'ı seviyorsa Kur'ân okumayı da sever. (s.468)
"Muhammed aleyhissel ...
Tasavvuf Düşüncesi / Makaleler-Konferanslar I
Mahmud Erol Kılıç
*Peygamber Efendimiz, öldürülmüş bir kâfirin cesedini hafifçe tekmeleyen bir kişi gördüğünde mâni olmuştur. Ve çok şiddetli bir şekilde kızmıştır. "Hayır! Böyle yapmayın. Bu ceset, yeryüzünde hayatta iken bize mâni idi ve kâfirdi. Fakat şu an kutsaldır artık." Onun cenazesi tekrar toprağa tevdî edilir, ona gereken hürmet gösterilir. Bir gayr-i ...
İbn Arabî Geleneği ve Dâvûd el- Kayserî
Hazırlayan: Turan Koç
Tarihî süreç içinde ortaya konmuş 'İslâmî' denebilecek siyasî, kelâmî/teolojik ve hukukî her türlü yorum, yaklaşım, çözüm ve öneriler elbette çok önemlidir. Ancak, İslâm'ın, en azından bunlar kadar, hatta daha da önemli bir de manevî ya da 'batınî' dediğimiz tefekkür boyutu vardır. İslâm'ın ayırt edici özeliklerinden biri de işte manevî alana ai ...
Fuat Sezgin tarafından yazılmış Önsöz'den (Frankfurt, 8 Temmuz 2009):
*İstanbul İslâm Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi'nin anası durumunda bulunan Frankfurt Üniversitesi'ne bağlı Arap- İslâm Bilimleri Tarihi Enstitüsü Müzesi'nin kataloğu Wissenschaft und Technik im Islam adı altında beş cilt halinde Ocak 2003 tarihinde tamamlanıp yayınl ...
Vücûd ve Vahdet-i Vücûda Dâir Şerh-i Rubâiyyât
Molla câmî (Abdurrahman Câmî)
*Beyhûde zahmet çekmemen ve Zât-ı İlâhî hakkında tefekkürden kaçınman için Cenâb-ı Hak, sana karşı cemâlinden binlerce kapı açmış ve kemâl-i zâtının yolunu göstermiştir. (s.73)
*Ey, kalbi hicrandan inleyen!. Ne vakte kadar Nûh -aleyhi's-selâm- gibi ağıt yakacak ve ağlayacaksın?!. Hakkı şuhûd edip durduğun halde bu ayrılık gamı nedendir?!. ...
Hece (Aylık Edebiyet Dergisi), sayı:85, özel sayı:7
Rasim Özdenören
*1958 yılının Temmuz ortalarında, Maraş'ta, Çocuk Bahçesi'nin önünden geçmekte olan genç bir adamı işaret ederek: "İşte Nuri Pakdil bu!" dedikleri zaman gördüğüm kişiye hem hayret etmiş, hem hayran olmuştum. Bu kişi, âdeta yürüyen bir kafadan ibaretti. Bu kafa, usturayla kazıtılmış saçlarıyla beyaz, parıldayan bir tunç yontu halinde önümüz ...
Mârifetnâme
Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri
*Molla İbrahim! Allah'ı tevhid eden azabından kurtulur. Molla! Her şey Allah'tandır ve her şey Allah'adır. Molla! Her şey Allah'la beraberdir ve her şey Allah içindir. Molla! Her şey Allah'ın kabza-i kudretindedir ve (meydana gelen) her şey O'nun fiilleri cümlesindendir. Molla! Kim ki Allah'ı seviyorsa Kur'an okumayı da sever. Molla! Kur'an kırâ ...
Sadreddin Konevî ve Nasireddin Tûsî Arasında YAZIŞMALAR
Sadreddin Konevî (Tercüme: Ekrem Demirli)
Sadreddin Konevî'den bazı sözler:
*Akıllar, özellikle, daha önce belirtmiş olduğumuz Hakkın sıfatları ve bu sıfatların O'na nasıl izâfe edildiği gibi meseleleri bilemezler.
Çünkü Hak, ilim ve zâtı ile (her şeyi) ihâta etmesi cihetinden "asalet" sahibi olduğu için, kendisine nispet edilen her bir kemâl sıfatın da küllî, ihâta edici v ...
Şarkiyatçılık / Batı'nın Şark Anlayışları
Edward W. Said
*Kimi Şarklı ırk ayrımcılığı uygularken kimisi de ayrımcılığa karşıysa, "özünde hepsi Şarklı" dersiniz ve sınıfsal çıkarların, siyasal koşulların, iktisadi etmenlerin konuyla hiçbir ilgisi kalmaz. Ya da Filistinli Araplar İsrail'in kendi topraklarına yerleşmesine, ...
Şarkiyatçılık / Batı'nın Şark Anlayışları
Edward W. Said
"Ben, kendi payıma, Şarkiyatçılığın, akademik ya da araştırmaya dayalı biçiminde savlandığı gibi Şark'a ilişkin, gerçeği yansıtan bir söylem olmasından çok, Şark üzerindeki Avrupa-Atlantik iktidarının bir göstergesi olmasının özel bir değer taşıdığına inanıyorum." (s.16)
"Şarkiyatçılık, stratejisi gereği, Batılıya görece üstünlüğünü hiç ...
Fütûhât-ı Mekkiyye 9. Cilt
Muhyiddin İbn Arabî (Çev. Ekrem Demirli)
Hz. Peygamber şairLebid'in:
Dikkat ediniz ! Allah'tan başka her şey yok olucudur
sözü kendisine ulaştığında, şöyle buyurdu: 'Bu Arapların söylediği en doğru sözdür.' (s.176)
Kuşkusuz mutluluk, Allah'a ve O'nun nezdinden gelen şeylere iman etmeye bağlıdır. Çünkü Hak bunu bildirmiştir. (s.177)
Bilgiden sonra bilgisizli ...
Hz. İnsan
Dücane Cündioğlu
İnsanoğlunun yapıp etmeleri arasında kendisini en şaşırtan davranışların neler olduğu sorulduğunda Platon demiş ki:
Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler ve fakat sonra çocukluklarını özlerler.
Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler, ama sağlıklarını geri almak için para öderler.
Yarınlarından endişe ederlerk ...
Bu ciltteki metinlerin birinci ve en önemli hususiyeti hilafetin saltanattan ayrılmasından sonraki ve hilafetin ilgasından önceki uzun bir yıl içinde olup biten tartışmaları, arayışları ve tarafların halet-i ruhiyeleri ile düşüncelerini, endişelerini, karşılıklı mücadelelerini ve taktiklerini veriyor oluşudur. Artık bir 'Osmanlı hilafeti' yoktur ...
Feyz fikir kültür aktüalite dergisi
Seyyid Muhammed Vasıf Geylani Efendi
Allah, insanlar için ne rahmet açarsa artık onu tutacak (engelleyecek) yoktur. Neyi de tutarsa bundan sonra onu gönderecek yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Fatır, 35/2)
Bu ayette, Allahu Teâlâ'nın mutlak olan kudretinden örnekler vardır. Birinci ayet de O'nun kudretiyle sona ermiştir. Bu örnekler insanın kalbi ...
İbnü'l-Arabî Sözlüğü
Suad El-Hakîm (Çeviren: Ekrem Demirli)
"Bir ayette hayret kelimesi hayran şeklinde yer almıştır. Şeytanların heves verip, yeryüzünde şaşkın[hayran] bıraktığı kimse. (6:71) Müfessir Kadı Beyzâvî bu ayetteki 'hayran' [şaşkın] kelimesini yoldan çıkmak diye yorumlar: (Hayran) yoldan sapmış ve hayrette kalmış kişi (Beyzâvî, Envarü't-Tenzil, I:141).
(...)
*Hayret eden ermiştir ...
Düşünce düşlenir
Dücane Cündioğlu
" (...) Şaşkınlığın verdiği hazzın merak ve tecessüse dönüşmesi gerekirken, başka bir deyişle, hayreti ona 'hakikatin talibi / takipçisi vasfını kazandıracakken, o hayretinden bilgiyi hasıl etmek yerine, kendisini şaşkına çeviren numaracıya hayran olmakla yetinir. Tek başına hayranlık ona kâfi gelir; aldığı hazzın başını döndürüyor olması pek ta ...
Keşf-i Kadîm -İmam-ı Gazâlî'ye dair-
Dücane Cündioğlu
"Niçin İmam Gazâlî?
İmam Gazâlî. Çünkü kendisiyle sonrası arasında çağdaşlarımızca varsayılan kopukluk sanısını gidermenin yolu, evvelemirde onun yaptıklarını, yazdıklarını anlamaktan geçer. İmam Gazâlî'nin İhya projesi anlaşılmadıkça, İslâm düşüncesinin istikametini bulması için tashih ettiği hattın üzerinden gidilmedikçe, sözgelimi ne İma ...
Asırlara hükmederek gelen meşru ve başarılı bir telif tarzı ve yaygın bir ilmî faaliyet türü, XIX. ve XX. asırda nasıl hantal, gayrımeşru, güven telkin etmeyen, gelişigüzel ve zayıf bir alan haline ge(tiri)lebilmiştir? Batı Avrupa'daki ilim-bilim anlayışının değişmesi, bilgi-güç ilişkisi, her şeyi tahakkümü altına alan ilerleme fikri, hümanizm, ...
Mesnevi
Mevlânâ ( Tercüme: Tâhirü'l-Mevlevî, Yayına Hazırlayan: Recep Kibar)
Sen nice zamandan beri can çekişmekte, bela ve ızdırap görmektesin. Fakat hâlâ perde arkasındasın, hâlâ hakikati sezemiyorsun, anlayamıyorsun ki bizim için esas gaye, bizim için asıl olan şey, yaşamak değil ölmektir. Sen ise bir türlü ölemedin.
Ölmedikçe can çekişmen bitmez, merdiven olmadıkça dama çıkamazsın.
Yüz basamaklı merdivenin ...
Fütûhât-ı Mekkiyye 9. Cilt
Muhyiddin İbn Arabî (Çev. Ekrem Demirli)
"İnsanın emaneti taşıması, kendisine bir zulüm ve taşıdığı şeyin değerini bilememektir. Göklere, yere ve dağlara emanet sunulunca onu taşımaktan kaçınmışlar ve -neyi taşıdıklarının değerini bildikleri için- korkmuşlar, kendilerine haksızlık yapmamışlardır. 'Fakat insanlar kendilerine zalimdir.' (Yunus 10/44) İnsanın dışında yaratıklardan hiç bi ...
Düşünce Düşlenir
Dücane Cündioğlu
"Beni her iki anlamıyla da eğlemek, eğlendirmek isteyen dünya, öylece durup oyuncaklarıyla eğleneceğime, yerimden kımıldamayacağıma, güya eğlenip eylemeyeceğime nasıl inanabilir?" (s.4)
"Hz. İnsan'a muhalefeti icabı onu yürüyüşünden eğlemek/eğlendirmek isteyen dünyanın sunduğu gül kokulu şarapların yerine kan içmeyi seçtim; İşret meclisl ...
Sözü Dilde Hayali Gözde
İsmail Kara
"Ne meclistir bu kim bir kâseden bin neşve peydâdır".
"Duyar duymaz vurulduğum bu mısranın kime ait olduğunu bilmiyorum, Divan edebiyatı mütehassıslarına da sormadım. Varsın herkes kendi tanıdığı ve neşvelendiği bereketli meclis(ler)e nisbet eylesin. Benim için olsa olsa Nurettin Topçu'nun ne yazık ki çok az bulunabildiğim meclislerine i ...
Sözü Dilde Hayali Gözde
İsmail Kara
Bu kitapta tesadüf edeceğiniz zevat hakkında hatıra-deneme metinleri kaleme almanın benim için vazife diyebileceğim bir tarafı var. Onlar, kaderin sevkiyle tanıdığım, bilgi ve görgü itibariyle istifade ettiğim, dünya tasavvurları hakkında fikirler ve intibalar edindiğim, bir ilmî ve fikrî çabanın nasıl yürütüleceğiyle alakalı tutamaklar yakaladı ...
Üç Zor Mesele
İsmet Özel
"Açıkçası, siyasî çekişmeler içinde günlük fıkra yazarı kendinden ne beklenildiğini çok iyi bilerek görev saydığı işi yürütür. Görevi nedir diye mi soruyorsunuz? Şudur: Kendine 'helâl olsun, çok iyi yazmış' dedirtmek." (s.33)
"Yazar kendini okuyucunun kabul edeceği şeyleri söylemekle sınırlandırmış, kend ...
Çağdaş Türk düşüncesinin problemleri kadar imkânlarına ve zenginliklerine de işaret etmeye çalışan bu araştırmanın gerçekleştirilmiş iki dar amacı var: Biri II. Meşrutiyet'in ilk yıllarında, felsefe grubuna dahil ilim dalları başta olmak üzere modern bilimlere ait terimlerin Türkçede nasıl karşılanabileceği problemi üzerinde çalışmak, tercüme-te ...
Fütûhât-ı Mekkiyye, c.15
Muhyiddin İbn Arabî, Çeviri: Ekrem Demirli
Her durumda hamd olsun Allah'a
Varlığın bütün halini içerendir hamd
Onu söyleyen söylememiş olmaz
Nimete karşı Hamdi söylerse
Onu söylemeye kalksa bile
Onu sınırlayarak söylemiş olur
Fusûsü'l Hikem'in Sırları
Sadreddin Konevî (Tercüme: Ekrem Demirli)
"Melek ve bazı insanların bayılmamasının sebebi, zikretmiş olduğumuz zâtî feyzi sürekli olarak kabul eden istidâdın kemâlidir." (s. 29)
[feyz: akma, taşma, ilâhî zuhur ve tecelli / istidâd: yetenek, bir şeyin kazanılmasına eğilim / kemâl: olgunluk, yetkinlik]
Nuh (as.) peygamberlerin ilkidir ve risâlet hükümlerinin birincisi de, pey ...
Dem Bu Demdir
Mustafa Kutlu
"Allah'ın talihli kullarından biri olmalıyım. İstanbul'a geldim geleli Sultanahmet ve civarında çalışıyorum. İstanbul'un kalbini dinliyorum yani." (s.15)
"Güzel bir şeyle karşılaştığımda aklıma ilk düşen; sevdiklerimi aramaktır." (s.21)
"İlk ve orta öğretimde biz çocuklara insanın tabiatla mücadelesi öğretilmişti. Ve tabiatı yene ...
Tasavvuf ve Tarikatlar
Dr. Selçuk Eraydın
Niyâzî Mısrî'nin tevhîd manzumesinden alıntılar
"Taşınır günde yüzbin can adem iklîmine her dem
Gelir yüzbin dahî andan bulur a'mâr olur peydâ"
"Günde yüzbinlerce hayat sahibi varlık, yokluk iklimine taşınırken, yüzbinlerce can da izafî yokluktan gelir ve ömürler devam eder. "
"Tecellî eyler o dâim ...
Tasavvuf ve Tarikatlar
Dr. Selçuk Eraydın
Aziz Mahmud Hüdâî (k.s.)
Aziz Mahmud Hüdâî 948/1541 târihinde Koçhisar'da dünyâya geldi. Atâyî, "Şakâyık Zeyli"nde Seferhisar'lı olduğunu söylemektedir (Bursevî, İsmail Hakkı, Silsilenâme-i Celvetiyye, s.64). Tıbyânü'l-Vesâil'de Koçhisar'da doğduğu kayıtlıdır (Atâyî, Zeylü'ş-Şakâyık, İst.,1268, s.760)
Hüdâî, ilk ...
Tasavvuf ve Tarikatlar
Dr. Selçuk Eraydın
Mısriyye Tarîkati (Niyâzî Mısrî)
İsmi Mehmed Niyâzî'dir. Nakşibendiyye dervişlerinden Ali Efendi'nin oğludur. Malatya civarında Soğanlı isimli bir köyde dünyaya geldi. Henüz genç yaşlarında önce Mardin'e gitti. 1048/1638 târihinde tahsil için Mısır'a giderek, orada uzun zaman kaldığıondan, halk arasında Mehmed Mısrî diye ...
Tasavvuf ve Tarikatlar
Dr. Selçuk Eraydın
Sinâniyye Tarikati (Ümmî Sinân)
Adı İbrahim Ümmî Sinan'dır. İlim sahibi olduğu halde, gördüğü bir rüya üzerine "Ümmî" mahlasını kullanmaya başladığı rivayet edilir.
Halvetiyye Tarikati, Ahmediyye şûbesinin, Sinâniyye kolu müessisidir.
Bursa'da dünyaya geldi. Karaman'lı oldukları da rivayet edilir. Şeyh Se ...
Fütûhât-ı Mekkiyye
Muhyiddin İbn Arabî
Allah, bir kulu acıktığında kendisini evimize gelen konuk yerine koymuştur. Bu nedenle diğer kullardan birine Allah şöyle der: 'Acıktım, beni doyurmadın.' Başka bir kulu susadığında ise, Allah öteki bir kuluna şöyle diyecektir: 'Susadım, beni içirmedin.' Başka bir kulu hastalandığında ise, onun dışında bir kuluna şöyle der: 'Hastalandım , beni ...
Mesnevi
Mevlânâ ( Tercüme: Tâhirü'l-Mevlevî, Yay. Haz.: Recep Kibar)
" 'Ene'l-hak' sözü, Mansûr Hallac'ın dudağında nûr idi. 'Ene rabbikümü'l-â'lâ' ibâresi Firavun'un dudağında yalan ve iftira idi." [Dip not'ta, 'Ene'l-hak' sözünün 'Ben Hakkım" mânasına geldiği, Hallac-ı Mansur (hicri 224-309) tarafından söylendiği ve kendisinin Bağdat'ta idam edilmesine sebep olduğu, bu sözün 'Ben gerçeğim, bâtıl değilim' mânas ...
Mesnevî
Mevlânâ ( Tercüme: Tâhirü'l-Mevlevî, Yay. Haz.: Recep Kibar)
"Dekûkî, gemide kopan kıyameti görünce merhameti coştu ve gözyaşları aktı. Dedi ki: 'Yâ Rabbî; onların yapmış olduklarına bakma! Ey iyi işler yapan Pâdişah-ı mutlak; ellerinden tut, kendilerini halâs eyle! Ey kudret eli denize de, karaya da erişen Kadir ve Kayyûm! Onları selâmetle ve hoşça olarak karaya çıkar. Ey ebedî olan Kerîm ve Rahîm; sana ...
Amel Defteri
İsmail Kara
Biri Sinan'la birlikte Osmanlı mimarisine hakim hale gelen 'nisbi büyüklük' ölçüleri. Şöyle diyor üstad: Osmanlı dünyasında var olan birbirine kıyasen büyüklüğün gerçek ölçek olduğu, onun yanında, metre gibi bir ölçüye dayanan büyüklüğün hiçbir şey ifade etmediğini farkettim. Evlerini gelip Osmanlı şehrinin odak noktalarının etrafında inşa edenl ...
Doğru Türkçe
Şiar Yalçın
"Bugüne kadar hiçbir çılgın, Türk milletine zincir vuramamıştır, ama tarih uzun, belki sonsuz bir süreçtir. Ve kuşkusuz bizim de en büyük hazinemiz ve bir yerde bağımsızlığımızın teminatı dilimizdir. Ama ne yazık ki bu hazinemiz günden güne değer kaybetmektedir. Türkçeye özen gösterenlerin, onu doğru ve güzel konuşan ve yazanların sayısı gittikç ...
Tedbîrat-ı İlâhiyye Tercüme ve Şerhi
İbn Arabî (Tercüme ve Şerh Ahmed Avni Konuk - Yayına Hazırlayan: Mustafa Tahralı)
"Abdest aldığın vakit hilâftan, ya'nî mekrûhât ve müfsidâttan hâriç kalmağa çalış! Abdesti gusül ve mesh husûslarında tertîbe ve sünen-i seniyyeye riâyet ile tamâm al! Ve namaza mahsûs olarak almayıp tahâretle bulunmak için alsan bile, namaz kılacak olan bir kimsenin i'tinâ ve dikkat ile aldığı abdest gibi tamâm al! Bu abdest namaz için değildir ...
Sadreddin Konevî'de Bilgi ve Varlık
Ekrem Demirli
"Varlığın kaynağı, Tanrı'nın kendisine dâir bilgisidir. Bu bilgi lâ- taayyün ve mutlaklık mertebesinin ardından gelen ilk mertebedir ve bu mertebede Tanrı'nın hiçbir sıfatı hakkında bilgimiz yoktur. Ardından Tanrı bu bilgisiyle eşyâyı bilir. Konevî Tanrı'da ilk sıfat olarak ilim ve Tanrı'nın âlim oluşunu dikkate alır: 'İlim Allah'ın yaratmasında ...
Gazete Yazılarından Seçtiğim Sözler
Ali Bayramoğlu, Akif Emre, Rasim Özdenören, Süleyman Seyfi Öğün, Gökhan Özcan, Haşmet Babaoğlu
"Toplum tasavvuru yokluğu 'dondurulmuş tarih ve toplum' algısı üzerine oturur. Türkiye açısından bakıldığında bu algıda 1923 başlangıç noktası kabul edilmekte, 1923-1950 arası dönem açık ya da dolaylı biçimde yüceltilmekte, 1950 sonrası ise bozulma ve karşı devri ...
Şerh ve haşiye geleneğinin önce muğlaklaşması, ardından menfi ve ironik kelime ve terkiplerle tavsif edilerek olumsuz, değersiz ve itibarsız bir alan haline ge(tiri)lmesi Müslüman Türkler için, İslâm ilim ve kültür mirası için olduğundan daha ciddi ve tehditkâr bir anlam ifade etmektedir. Çünkü Türklerin güçlü bir unsur olarak İslâm tarihine kat ...
(...) "Bu ciltteki metinlerin birinci ve en önemli hususiyeti hilafetin saltanattan ayrılmasından sonraki ve hilafetin ilgasından önceki uzun bir yıl içinde olup biten tartışmaları, arayışları ve tarafların halet-i ruhiyeleri ile düşüncelerini, endişelerini, karşıl ...
Cengiz Çandar'ın "Kobani'ye bakmak, Obama'dan duymak" başlıklı yazısı (Radikal, 19/11/2014), malum tavrını sürdürdüğünü gösteriyor. Bu tavrı öz olarak şöyle ifade etmek mümkün: Türkiye'yi yönetenlere inanmamak, onların dediklerini yalan saymak; ABD'ye kulak vermek, Başta Obama olmak üzere yönetimde ağırlığı olan diğer isimlerden ...