"(...) Bazı müşâhedelerde bana en güç gelen şeylerden birisi şu âyet-i kerîmedir: Bize kavuşmayı ümit etmeyip dünya hayâtıyla râzı ve onunla tatmin olan kimseler...(Yunus, 7-8) Çünkü ben bu iki âyette çok önemli sırlara vâkıf oldum. Bunlardan birisi şudur: Bu dünyada herhangi bir şeye yönelip bizzat onunla tatmin olan kimse, bu dünya hayatının dairesinden çıkamaz. Söz konusu şey genelin anlayışına nispetle bu dünya hayatının hallerinin suretlerinden birisi olmasa bile böyledir.Böylelikle de insan bu kınayıcı hitabın muhatabı haline gelir. Nitekim Hz. Peygamber (sav) kendisine sevimli gelen şeylerin arasında namazın da gözünün nuru kılındığını bildirmiştir. Bununla birlikte hadiste Hz. Peygamber söz konusu şeyleri mücerret olarak dünyaya izafe etmekle yetinmeyip 'sizin dünyanızdan' demiştir. Böylece Hz. Peygamber'in namazı bile dünya hükmünden kurtulmamışsa bu durumda sülûk sahiplerinin büründükleri haller hakkında ne denilebilir? (...) Heyhat! Allah'a yemin ederim ki, şayet o insanlar dünyayı tanımış olsalardı, âhiretin de dünyanın birtakım neticeleri ve hükümlerinden ibaret olduğunu anlarlardı. (...)"
Esere İlişkin Diğer Alıntılar
İlahi Nefhalar
Sadreddin Konevî (Çev. Ekrem Demirli)
Bilinmelidir ki Hak hüviyetinin gaybında gizli ve bütün zâti şe'nlerinin (durum, iş, ayn-ı sâbite) hükümlerini kuşatan kemalinin suretiyle zuhur etmek istemiş, her bir şe'nde o şe'nin kendisine yani şe'nin durumuna göre zuhur etmiştir. Hak onlarda -sadece şe'nin hakikatini izhar etmek veya o şe'nin kendisi veya benzerinde zatını izhar etmek üzer ...
İlahi Nefhalar
Sadreddin Konevî / Çeviren: Ekrem Demirli
"(...) İnsanların genelinin bu âlemde Hak'tan idrak ettikleri ve bildikleri şey, O'nun kendisi değil, hükmüdür. Gerçek vuslata eren kimsede de durum böyledir. Çünkü o Hak'ta fani hale gelir ve Rabbi ile perdelenir. Böylelikle onun da hükmü ortaya çıkar, kendisi ise gizlenir. Bu (sülûku için) tam ve uygun bir karşılıktır. Böylece gerçek bilgi mey ...