Nihilizm ruhsal hastalıklarını da üretiyor. Postmodern çağda depresifiz hepimiz, zira çok seküleriz, çok ruhsuzuz, çok umutsuzuz. Depresyon belki de inanç kaybının bir belirtisidir. Giderek daha nihilist olan bir kültür, bir politik ve etik düzen, ruha yeni bedeller ödetiyor. Ne kadar da kırılganmış hayatlarımız! Baksana, nasıl da sızlıyor her y ...
Kapı Yayınları Yayınevine ait Alıntılar
Yavaşla
Kemal Sayar
Buna "narsistik kafes" diyor bir yazar: İşyerinde herkes anonim; teknoloji, insanları işyerinde yalnızlaştırır. Bilgisayarının içine gömülmüş onlarca kafa geniş bir salonda hiçbir mahremiyetleri olmaksızın çalışır. Çabuk iletişimin ve e-postaların gayrişahsi doğası, insanları yalıtır ve yabancılaştırır. Aşırı çalışma ve her an küçülme tehdidi st ...
Biraz Yağmur Kimseyi İncitmez
Kemal Sayar
Yan yana konuştuk onunla. Seslerimiz değiyordu birbirine, o kadar ki kalplerimiz değiyordu ve bu yakınlık, Allah'ın bu lütfu karşısında içim haşyetle doluyordu. Anlamak ve hissetmek bizi insan kılar. Bu arınışla insan oluruz. Terapist kimdi? Ben mi yoksa bu narin kız mı? Onun saflığı beni de yıkadı. Arındım. Ve kirlenmiş, yönünü şaşırmış bir dün ...
Ruhun Derin Yaraları
Kemal Sayar
Hayatlarımızı zaman yönetir; onun içine doğar, onunla yaşar, onda ölürüz. Ne ki hayatta her zaman istediğimizi alamayız. Sabır işte bunu öğrenmektir. Beklemeyi bilmelisin. Beklemeyi bilirsen, güzellikler seni bulacaktır. Oysa çağımızda keyif almadan geçirdiğimiz her ânı kayıp sayıyor, çabuk tatmin ve keyfi vazgeçilmez buluyoruz. "Musibet, Allah' ...
Esrârnâme
Ferîdüddin Attâr
Dünya ile ahiret âleminin arası çok yoktur; fakat bu yolda sana duvar olan bir varlığın vardır! Neden o kadar bağırır, coşar ve ağlarsın?Nitekim bu aşağılık nefis senin canına sohbet arkadaşıdır! Eğer nefisle ölürsen vay haline! Baştan ayağa herşey ağlar sana! Eğer nefisten sıyrılıp ölürsen, işte o zaman temizsin, ne ateşte, ne toprakta olursun! ...
Geçimsizler: Kişilikleri Tanıma ve Geçinmeyi Kolaylaştırma Kitabı
Erol Göka, Murat Beyazyüz
Şüpheci insanlar sürekli insanların güvenilmezliğinden, herkesin biribirinin kuyusunu kazdığından, birbirinin açığını kolladığından dem vururlar. Onları dinlerken söylediklerine kendimizi biraz kaptıracak olursak, bütün insanların kötü niyetli olduklarına, hiçbir insanın diğeri için iyi bir şey yapmayacağına, yaparsa menfaat için yapacağına, evr ...
Ruhun Derin Yaraları
Kemal Sayar
Bir başkasının içinde bulunduğu sıkıntıyı, keyifsizliği, üzüntüyü, mutsuzluğu hemen seziyor ve ona bir cevap verme, onun ağrısını sızısını dindirme yönünde bir iştiyak duyuyoruz. Buna psikolojide "empati" diyoruz. İnsan, dilin içinde yaşamakla insanlaşmıştır. Empati kavramının yaslandığı asli mekanizma ise aynalama (mirroring) tepkimiz. İnsan ba ...
İki Dirhem Bir Çekirdek
İskender Pala
Vaktiyle, çok küfürbaz bir adam yaşarmış. Zamanla, kendisine yakıştırılan küfürbazlık şöhretine tahammül edemez olmuş. Soluğu bir tekkede almış ve durumu tekkenin şeyhine anlatıp sırf bu huyundan vazgeçmek için dervişliğe soyunmaya geldiğini söylemiş. Şeyh efendi bakmış, adamın niyeti halis, geri çevirmek olmaz, matbahtan bir avuç bakla tanesi g ...
Vadinin Perileri
Halil Cibran (Türkçesi Cahit Koytak)
Sitem ve kınamanın kalpleri bir çatışmada bir araya getirmesi gibi, akıllı, hikmetli insanların da gençliğin düşleriyle, öğrenmenin zevklerini bir araya getirebileceği günler gelecek mi? Öğretmenin doğanın kendisi, okuttuğu kitabın insanlık ve insan sevgisi, okulun da her yöne sınırları açık bir hayatın kendisi olduğu günler gelecek mi? Bilmiyor ...
Ağ: Sanal Dünyada Gerçek Kalmak
Kemal Sayar
Mahremiyet ve tavazu yerine kamusal çıplaklık ve gösteri, perdeli pencereler yerine evin için gösteren cam duvarlar, ıstırap ve yasın mahrem yaşantısı yerine sosyal medyada herkese ilanı... Utanma duygumuzu kaybettikçe, kendimizi göstermeye duyduğumuz ihtiyaç artıyor. Üstelik, kendimizi görünür kılamadığımız zaman, kendimizi hapsedilmiş hissediy ...
Gülistan
Sadî
Padişahlardan birinin önemli bir işi ortaya çıktı. Şöyle bir adak adadı:"Eğer şu iş arzuma göre neticelenirse, zahitlere şu kadar altın sadaka vereyim." İş, istediği şekilde gerçekleşmiş, sıra adağın yerine getirilmesine gelmişti. Bir keseye belli miktarda altın koyarak bir kölesine verdi, "Götür, bu altınları dervişlere dağıt!" dedi. Köle, aklı ...
Kalbin Direnişi: Bir Kalbi Olanlar Yenilmez
Kemal Sayar
Modernleşmenin, özü itibariyle, insanın önündeki seçenekleri artırmak olduğunu söyleyen bir ABD'li akademisyen, terörün seçenek bolluğuna ve modernleşmeye bir tepki olduğunu yazabilmektedir. Ona kalırsa, İslam modernlikle barış(tırıl)madan hiçbir askeri operasyon sonuç vermez. Tuhaf bir görüş; zira "siyasal İslam"ın uç bir yorumu içine yuvalanan ...
Gülistan
Sadî
Riyakâr bir derviş bir gün padişahın ziyafetinde bulundu. Hakkındaki iyi düşünceleri artsın diye alışkanlığından çok daha az yemek yedi, namaza kalkınca da her zamankinden fazla namaz kıldı.
Korkarım sen Kâbe'ye ulaşamazsın, çünkü tuttuğun yol doğruca Türkistan'a gidiyor.
Eve gelir gelmez yemek istedi. Kurnaz bir oğlu vardı. "Bab ...
İstanbul'da Yaşama Sanatı
Haluk Dursun
Emirgân o çok bilinen klasik üsluba uygun bir Boğaziçi köyüdür. Yani camisi, meydan çeşmesi, çınarı ve kahvesiyle tam bir bütünlük arz eder. Sadece önünde iskelesi yok, ama onun yerine eli böğründe Şerifler Yalısı var.
Emirgân deyince nedense aklıma hep Yahya Kemâl gelmiştir. Üstat İstanbul'un birçok yerine çok önceden ambargo koymuş. Üs ...
Mantıku't-Tayr
Ferîdüddîn Attâr
Bir zamanlar iki gözü de anadan doğma kör, gönlü yaralı ve meşhur biri doğmuştu. Hiçbir rengi bilmezdi. Ona renk adları söylense bile anlayamazdı. Gönlü içinde sürekli ağlardı. Her bir rengin biçimini de tasarlardı. “Sarı ve kızılın görünüşü böyle olur, gök ve yeşil de şöyle olur,” derdi. Ak ve karanın da görünüşünü böyle düşünür ve o düşünceler ...
Mantıku't-Tayr
Ferîdüddîn Attâr
Bir zamanlar iki gözü de anadan doğma kör, gönlü yaralı ve meşhur biri doğmuştu. Hiçbir rengi bilmezdi. Ona renk adları söylense bile anlayamazdı. Gönlü içinde sürekli ağlardı. Her bir rengin biçimini de tasarlardı. “Sarı ve kızılın görünüşü böyle olur, gök ve yeşil de şöyle olur,” derdi. Ak ve karanın da görünüşünü böyle düşünür ve o düşünceler ...
İstanbul'da Yaşama Sanatı
Haluk Dursun
Sadece şehrin geneline, silüetine değil; özeline, bir müşahhas eserine bakılırsa, o mekâna can gözüyle bakılacak noktanın seçiminde bile isabet kaydedilirse, seyrin lezzetinde bir artış olur. Misal mi istersiniz, ya gidip Süleymaniye'ye doğrudan avlu kapısından girerek bakın, ya da benim size teklif edeceğim gibi yapın. Tepebaşı'ndan, Unkapanı K ...
Pendnâme
Ferîdüddin Attâr
Kıymetli dostum! Şu dört şey haricinde nefsi öldürmek mümkün değildir. Sana söyleyeceğim, öğren! Suskunluk hançeri, açlık kılıcı, yalnızlık mızrağı ve gece uyumama miğferi... Bu silahları kuşanmayan kimse, nefsinden asla kurtulamaz. Lanetlenmiş şeytan, kalbi Allah'ı zikretmeyen kimsenin yoldaşıdır. Şeytan, dünyadakilerin kalbini süsleyince o kim ...
Başı Sınuklar İçin Klavuz
Kemal Sayar
Pastırma yazının güneşine dönüyorum yüzümü; ayçiçekleri gibi, bütün varlığın ışığa yönelmesi gibi yöneliyorum o sıcaklığa. Küçük bir bahçenin ortasındayım, burada bir zamanlar kuş şakımalarını, yaprakların hışırtısını ve ağustosböceklerinin tatlı zırıltılarını işitebilirdik. Şimdiyse yalnız kamyon sesleri ve geceleyin hız denemesi yapan motor sü ...
Tuhaf ve Kısa Öykülerde İstanbul
Haldun Hürel
Ne acıdır ki, günümüzdeki Fatih'in Horhor semtindeki koskoca yeniçeri kışlasından geriye bir tuğla parçası dahi kalmamıştır. Biz "tarihi temizlemeyi" çok iyi beceriyoruz doğrusuç Hani derler ya... Bu konuda "üstümüze yoktur!.."
Kanuni devrinde Şehzadebaşı'ndan buraya nakledilen yeniçeri odalarının önündeki meydan, "meydan-ı lahm" diye an ...
İlahînâme
Ferîdüddîn Attâr (Çev. Mehmet Ali Özkan)
Ebû Bekir-i Vâsıtî, kendi âleminden sıyrılınca bir tımarhaneye gitti. Orada bir delinin sarhoş hâlde nâra atıp el çırpmakta, neşeden oynayıp zıplamakta olduğunu görd. Ona, "Ey gafil! Adamakıllı iplerle bağlanmış, 'adeta kahrolmuşsun, şu zindanda. Fakat görüyorum ki sevinç içindesin. Söyle bana bu neşe nedir? Köle olmuşsun, neden kendini hür sanı ...
Kırk Hadis Şerhi
Sadreddin Konevî (Çeviren: Ekrem Demirli)
Cabir b. Abdullah'tan Hz. Peygamber'in (s.a.v) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir. "Adamın birisi ayağa kalkmış ve iki rekât fecir namazı kılmıştır. Birinci rekâtında Kâfirun suresini okumuştu. Okumayı tamamlayınca, Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: 'Bu adam rabbini bilen bir kimsedir.'
İkinci rekâtta ise İhlas suresini o ...
Esmâ-i Hüsnâ Şerhi
Sadreddin Konevî (Çeviren: Ekrem Demirli)
Bilinmelidir ki: Hak (c.c.) işiten her kimsenin işitmesinde o işitenin istidadına göre bulunur, nitekim Hak konuşan herkesin lisanında bulunmaktadır. Konuşan herkes, aynı zamanda işitendir. Buna göre işiten herkesin işitmesi, Hakk'a ait bu işitme mertebesinden olabilir.
Fakat işiten kimselerin bazısı, işittiği şeyi bir çağrı veya nida ol ...
Tasavvuf Metafiziği (Miftâhü'l Gayb)
Sadreddin Konevî (Çeviren: Ekrem Demirli)
Bilinmelidir ki insan, zatından ve sıfatlarından kaynaklanan muhtaçlık ve fakirliğinden dolayı ihtiyaç duyduğu herhangi bir şeyi Hak'tan talep eder. Bu talebin ise kişinin teveccühüne uygun olması gerekirken teveccühü de insanın bilgisine, itikadına, mizacına, nefsani, tabiî ve cismani haline, talep esnasında onlardan meydana gelen ve ortaya çık ...
Kerem ile Aslı
Kolektif
Bir de bunlar Hasankale'ye dahil olup orada sual eylediler. Meğer bu şehrin ters adamları var idi. İçlerinden biri de "Ben keşiş filan bilmem" dedi. Öbürü "Çünkü bu adam Hak âşıkıdır dersin. Ben onu tecrübe ederim," deyip bir sağ adamı tabuta koyup musallaya koydular. Kerem bu ahvali görüp Sofu'ya "Sofu kardeş, getir şu benim sazımı, zira, bizi ...
Bostan
Sadî
Kendin gibi fani bir insanın aşkı senin gönlünü alıp götürdü. Uyanıkken gönlün onun yanağıyla, beniyle,uykudayken de onun hayaliyle meşgul oluyorsun. O kadar samimiyetle bağlanıyorsun ki, onun varlığıyla senin gözünde cihan bir hiçten ibaret kalıyor. Sevgilinin paraya pula rağbeti yoksa senin yanında da altınla toprağın bir farkı kalmıyor. O sen ...
İtiraf
İskender Pala
Becerememiştim ve beceremiyordum. Bu yüzden huzursuzdum. Ne kadar kötü olursam olayım, şeytanın yöntemlerinden hangisini kullanırsam kullanayım çocuğa ve gemiye işlemiyordu. Belki de bütün bunlar duvar yüzündendi ve duvarı tamir etmeden ne amacıma ulaşacak ne huzur bulacaktım. Üstadı arayışlarım böyle başladı. Tabii onu bulduğumda beni bulması g ...
İlahi Nefhalar
Sadreddin Konevî / Çeviren: Ekrem Demirli
"(...) Bazı müşâhedelerde bana en güç gelen şeylerden birisi şu âyet-i kerîmedir: Bize kavuşmayı ümit etmeyip dünya hayâtıyla râzı ve onunla tatmin olan kimseler...(Yunus, 7-8) Çünkü ben bu iki âyette çok önemli sırlara vâkıf oldum. Bunlardan birisi şudur: Bu dünyada herhangi bir şeye yönelip bizzat onunla tatmin olan kimse, bu dünya hayatının d ...
İlahi Nefhalar
Sadreddin Konevî / Çeviren: Ekrem Demirli
"(...) İnsanların genelinin bu âlemde Hak'tan idrak ettikleri ve bildikleri şey, O'nun kendisi değil, hükmüdür. Gerçek vuslata eren kimsede de durum böyledir. Çünkü o Hak'ta fani hale gelir ve Rabbi ile perdelenir. Böylelikle onun da hükmü ortaya çıkar, kendisi ise gizlenir. Bu (sülûku için) tam ve uygun bir karşılıktır. Böylece gerçek bilgi mey ...
Fatiha Suresi Tefsiri
Sadreddin Konevî (Çev. Ekrem Demirli)
Bilinmelidir ki 'Ancak senden yardım isteriz' ayeti 'Ancak sana ibadet ederiz' ayetiyle aynı anlama işaret etmez. Birincisi kul katında ibadete layık olduğu sabit bir emre işaret eder. Bu emir kulun bilgisine, müşahedesine veya itikadına göre maksat ve kıblesinin son noktası haline gelmiştir. Bu itikat kulun zan ...
İlahi Nefhalar
Sadreddin Konevî (Çev. Ekrem Demirli)
Bilinmelidir ki Hak hüviyetinin gaybında gizli ve bütün zâti şe'nlerinin (durum, iş, ayn-ı sâbite) hükümlerini kuşatan kemalinin suretiyle zuhur etmek istemiş, her bir şe'nde o şe'nin kendisine yani şe'nin durumuna göre zuhur etmiştir. Hak onlarda -sadece şe'nin hakikatini izhar etmek veya o şe'nin kendisi veya benzerinde zatını izhar etmek üzer ...
Mesela
İskender Pala
Ne garip insanlar olduk? Her şeyi eleştiriyoruz; bize göre herkes hatalı. Bütün kötülükler başkalarının marifeti. Başımızdakiler hep yanlış yapıyor... Hakem hep yanlış kararı veriyor. Öğretmen sanki hep öğrencinin aleyhine çalışıyor. Amirler hep memurları eziyor vs. vs. Hiç kimse kendisinde bir tek leke görmüyor da olumsuzlukların hepsini başkal ...
Mesela
İskender Pala
Fakirlik boynunu bükmüştü. Üstü başı iyiden iyiye dökülüyordu. Sonbahar ayazı bağrını titretmiş, ayakkabısının altındaki delikten çorapları sırılsıklam olmuştu. Ruhunda bir sıkıntı ile bir camiye vardı. Hem ayağını yıkayıp kurutmak, hem namazını kılmak, belki bir de unutulmuş ayakkabı var ise tedarikine bakmak emelindeydi.
Şadırvana yakl ...
Mihmandar / Bir Eyüp Sultan Romanı
İskender Pala
"Ölüme bu kadar takılıp kalma oğul! İnsanlar ölmek için doğuyor. Zaman bir bezirgân, ölüm alır, ölüm satar. Gecede ve gündüzde, gençte ve yaşlıda, iyide ve kötüde hep budur yaptığı. İnsan gaflete kapılıp zamanı öldürdüğü için yapar bunu. Bir intikam alır gibi. Ve zamanlar öldükçe ölümün zamanı gelir. Kaçışı olmayan, kurtuluşu bulunmayan andır o. ...
Fatiha Suresi Tefsiri
Sadreddin Konevî (Çev. Ekrem Demirli)
Bilinmelidir ki insanlar, istikamette yedi kısma ayrılır: Birinci kısım sözü, fiili ve kalbi ile istikâmette olanlar iken ikinci kısım kabi ve fiili ile istikâmet üzere olanlardır. Her iki grup, kurtuluşa erenlerdir, fakat birinci sınıf daha üstündür. Üçüncü kısım, fiili ve sözü ile istikâmette iken kalbiyle istikâmet üzere olmayanlardır. Bu kiş ...
Mihmandar / Bir Eyüp Sultan Romanı
İskender Pala
Dört gün boyunca Yesrib Kuba'ya aktı. Ne bir hükümdar, ne bir melik idi. Herkes gibi sade giyimli, yalınkat tavırlı bir beşer idi. Lakin bütün halk aşkına düşmüş gazel yaprak gibi üzerine titriyordu. Aşk denilen şeyin ne olduğunu anlıyordum. Yesrib'de inanan herkesin dilinde ve gönlündeydi. Artık dikişlerini onun iğnesiyle dikiyor, tarlalarını o ...
Düşünce Düşlenir
Dücane Cündioğlu
"Harikulâdelikler karşısında şaşkına dönen her genç zihin, şaşkınlığının semeresini, kendisini şaşkına çeviren numaranın tekrarlanması halinde ancak devşirebileceğini düşünür ve şaşkınlığı arttıkça, şaşkınlığından aldığı hazzı da artırmaya çalışır. Şaşkınlığın verdiği hazzın merak ve tecessüse dönüşmesi gerekirken, başka bir deyişle, hayreti ona ...
İşitin Ey Yârenler Yunus Emre Yorumları
Mustafa Tatcı
Yedi tamuda yangıl herbirinde kül olgıl
Vücûdun anda kogıl ayruk vücûd bulasın
(Yedi tamuda yan, her birinde kül /yok/ ol. Başka /ilahî/ bir vücûd/ benlik/ bulmak istiyorsan, vücudunu/ benliğini/ yedi tmauda/ yedi yokluk makâmında/ bırak!/ yak!/)
Bilindiği üzere, tamu ateşten yaratılmıştır. Yedi ...
Bülbülün Kırk Şarkısı
İskender Pala
Zülhuleyfe'den sonra kalabalık arttıkça arttı. Bütün ırmaklar büyük bir nehrin yatağına koşar gibi mümünler akıp akıp geldiler ve çölün sıcağını gönül serinliğine çevirdiler. Silahları yoktu ama dillerinde tekbirleri vardı. Mücadeleler ve korkular geride kalmış, gönüller şâd ve gözler yaşlıydı. Sefer meşekkati had safhada ama ruhlar huzurluydu. ...
Bülbülün Kırk Şarkısı
İskender Pala
Üzüntü üstüne üzüntü, gözyaşı üstüne gözyaşı... Ebû Tâlib'in acısı henüz soğumamış iken, taze toprak kokusu henüz gülümün dimağındayken acı tatlı günleri paylaştığı, çocuklarının annesi, hayat arkadaşı ve iman yoldaşı Hatice de yatağa düşmüş, kuşça canı çırpınmaya başlamıştı. Gülüm ellisine yaklaşmıştı ve yirmi beş yıllık eşi Hatice ahiret yolcu ...
Bülbülün Kırk Şarkısı
İskender Pala
Bebeği doğdu doğacaktı ve babasının bir kez olsun onu göremeyecek, koklayamayacak olması Âmine'nin yüreğine bir hançer gibi saplanıyordu. Üstelik kabri ta Yesrib'de idi. Doğumdan sonra bebeği kucağına veremeyecekti ama kabrine olsun götürüp doğumunu bildirmek isterdi. Ona benzeyeceğinden adı gibi emindi. Zaten tekmelemelerine bakılırsa erkekti. ...
Bülbülün Kırk Şarkısı
İskender Pala
Dünya zamanının kulları İsa nebiden sonra altıncı asrın son çeyreğinde elenmeye hazırlanıyor... Dünya mekânının coğrafyasında henüz üç kıta, üç kıtada cemad, nebat ve hayvanlar hüküm sürüyor. Zikretmeye değecekse, bir de hayvandan farksız hâle gelmiş insanlar. Ne dostum İbrahim'den bir ıtır, ne Musa'dan bir ses, ne İsa'dan bir nefes!.. Onca elçi ...
Bülbülün Kırk Şarkısı
İskender Pala
İbrahim'i son gördüğüm yerdeyim. Eşi Hacer ile oğlu İsmail'i yerleştirdiği, hani şu "ziraat yapılmayan vadi"de. Gülü beklemek, açtığında yanında olmak, hayatını kademe kademe, merhale merhale takip etmek, neşidelerim ve naatlarımla onu kırk defa övüp insanlara anlatmak, anlamayacak olanları da "Bakın işte açtı, kâinatın gülü açtı, güzelliğini gö ...
İşitin Ey Yârenler Yunus Emre Yorumları
Mustafa Tatcı
Yûnus Emre, "Ganî Cebbâr aşk erine bin Hamza'ca kuvvet verir/Dağları yerinden ırar yol eyler dosya gitmeğe" derken, âşıkın, tevhidin ve muhabetullah ile elde ettiği manevi kuvvetini bin Hamza'nın kuvvetine benzetmektedir. Hazret-i Hamza'nın şecaati, gücü ve Peygamberimize olan sevgisi nasıl ki İslam'ın önündeki bazı engelleri kaldırdıysa, âşık s ...
İşitin Ey Yârenler Yunus Emre Yorumları
Mustafa Tatcı
Sâlik, Hak ve hakîkat yolcusudur. O iç dünyâsında derinleşip yol alırken bir kuşa, hasseten göçmen bir kuşa benzer. Göçmen kuş, misâl aleminde sâlikin ve ehlullahın remzidir. Göçmen kuşlar, soğuk ülkelerden sıcak ülkelere; sâlikler de maddeden mânâya uçarlar. Nitekim Yûnus istiâre yoluyla saliki kanat vuran bir kuşa benzetmektedir.
Kuşa ...
İşitin Ey Yârenler Yunus Emre Yorumları
Mustafa Tatcı
Çiftçilik yapan bir dervîş ekim zamanı öküzlerini alıp tarlasına gider. Öküzlerden birisi kara sabanı bir türlü çekmez. Dervîş de kendisini kaybedip öküzü elindeki sopayla dövüp hırpalar. Çiftçi zor zahmet tarlayı sürer. Akşam olunca da, çoktan beri görmediği mürşidinin ziyâretine gider. Arada hiçbir konuşma geçmeden, mürşidi gömleğini açıp derv ...
İşitin Ey Yârenler Yunus Emre Yorumları
Mustafa Tatcı
Her şey bir ihtiyaçtan doğar. Hümanizm felsefesi de Batı'da bir ihtiyaçtan doğmuştur. Kilîse'nin şiddetli uygulamaları karşısında insancıl düşüncelerle bayrak açan kişiler, Eğer İslâmı, İslam Peygamberi'ni kılavuz edinip yetişen insân-ı kâmilleri ve hassaten Yunus'u, Mevlânâ'yı, Hacı Bektâş-ı Velî gibi gönül insanlarını tanısalardı, bu felsefeye ...
İşitin Ey Yârenler Yunus Emre Yorumları
Mustafa Tatcı
Vahdet-i vücûd, tefekkürle anlaşılacak bir inanç değildir. Bu hâl, zevk ve vicdanla ilgili olup tevhîd makâmları yaşanılmadan anlaşılmaz. İslam mutasavvıfları tevhîd makâmlarının dört aşamada zevken idrâk edileceğini belirtmişlerdir. Bu makâmlar "isimler tevhîdi, fiiller tevhîdi, sıfatlar tevhîdi, zât tevhîdi" şeklinde adlandırılmaktadır. Bütün ...
Hz. İnsan
Dücane Cündioğlu
İnsanoğlunun yapıp etmeleri arasında kendisini en şaşırtan davranışların neler olduğu sorulduğunda Platon demiş ki:
Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler ve fakat sonra çocukluklarını özlerler.
Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler, ama sağlıklarını geri almak için para öderler.
Yarınlarından endişe ederlerk ...
Düşünce düşlenir
Dücane Cündioğlu
" (...) Şaşkınlığın verdiği hazzın merak ve tecessüse dönüşmesi gerekirken, başka bir deyişle, hayreti ona 'hakikatin talibi / takipçisi vasfını kazandıracakken, o hayretinden bilgiyi hasıl etmek yerine, kendisini şaşkına çeviren numaracıya hayran olmakla yetinir. Tek başına hayranlık ona kâfi gelir; aldığı hazzın başını döndürüyor olması pek ta ...
Düşünce Düşlenir
Dücane Cündioğlu
"Beni her iki anlamıyla da eğlemek, eğlendirmek isteyen dünya, öylece durup oyuncaklarıyla eğleneceğime, yerimden kımıldamayacağıma, güya eğlenip eylemeyeceğime nasıl inanabilir?" (s.4)
"Hz. İnsan'a muhalefeti icabı onu yürüyüşünden eğlemek/eğlendirmek isteyen dünyanın sunduğu gül kokulu şarapların yerine kan içmeyi seçtim; İşret meclisl ...