Padişahlardan birinin önemli bir işi ortaya çıktı. Şöyle bir adak adadı:"Eğer şu iş arzuma göre neticelenirse, zahitlere şu kadar altın sadaka vereyim." İş, istediği şekilde gerçekleşmiş, sıra adağın yerine getirilmesine gelmişti. Bir keseye belli miktarda altın koyarak bir kölesine verdi, "Götür, bu altınları dervişlere dağıt!" dedi. Köle, aklı başında kurnaz birisiydi. Akşama kadar şurada burada vakit geçirdi. Akşam olunca geldi; keseyi, ağzının bağı bile çözülmemiş olarak padişaha iade etti; "Derviş bulamadım" dedi. Padişah hayretle "Nasıl olur? Bu şehirde yalnız benim bildiğim dört yüz derviş var," deyince köle, "Efendim, dervişler kabul etmiyorlar, kabul edenler de derviş değildir," dedi. Padişah güldü ve yanındakilere dönerek dedi ki, "Benim bu zümreye ne kadar sevgim varsa, bu yaramazın da o kadar husumeti vardır. Buna rağmen hak onun tarafındadır."
Bir zahit eğer paraya pula gönül vermişse, git ondan daha zahit birini bul!