ÜYE GİRİŞİ / ÜYE KAYIT
ÜYE GİRİŞİ / ÜYE KAYIT

İşitin Ey Yârenler Yunus Emre Yorumları

Mustafa Tatcı

Yayınevi:Kapı Yayınları
Baskı Yılı:2012
Alıntı Sayfası: 67-68
ISBN: 978-605-4683-35-2
Alıntı Yapan: paradoksal
Okunma Sayısı: 2627

Vahdet-i vücûd, tefekkürle anlaşılacak bir inanç değildir. Bu hâl, zevk ve vicdanla ilgili olup tevhîd makâmları yaşanılmadan anlaşılmaz. İslam mutasavvıfları tevhîd makâmlarının dört aşamada zevken idrâk edileceğini belirtmişlerdir. Bu makâmlar "isimler tevhîdi, fiiller tevhîdi, sıfatlar tevhîdi, zât tevhîdi" şeklinde adlandırılmaktadır. Bütün bu zevkî makâmlar, Yûnus Emre tarafından da benimsenmiş ve şiirlerinde dağınık bir şekilde işlenmiştir. Yûnus, kelime-i tevhîdi dile getirmekten gayenin esasen Hakk'ın birliğini anlamak ve zât tevhîdini yaşamak olduğunu, Cenâb-ı Hakk'ı seven gerçek âşıkların bunun için çalışması gerektiğini belirtir. Vahdeti anlayan kişi, alemde gözümüze takılan paradoks tecellîleri gönlünde sindirerek sen-ben demeği terk eder, "O" der! Böylece Hakk'ı gerçek sevenler, "ben"den, "sen"e; "sen"den "O"na yükselecek, sonra bunların hepsini cem'ederek içinde kendinin de bulunduğu ahadiyyet deryâsında kaybolacaktır. Bu birlik deryâsında fert cemâatle, cemâat fert ile aynîleşecek ve ortaya "Biz deryâsı" çıkacaktır. Burada soyut bir kavram olarak ifade edilen "biz", kesreti vahdette; vahdeti kesrette yaşayanların bulunduğu yerdir. İleride belirteceğimiz gibi Yûnus'taki varlık ve toplum sevgisi, kendini toplumda seyretme, kendini yetmiş iki millet ile bir görme, ayruksu bakmama, öteki, beriki diye ayırmama ve kendi ve başkası gibi kavramları lûgatından çıkarma hâli, vahdeti kesrette yaşamayla ilgilidir. Sıradan, eğreti, temelsiz, aklî, yaşanmamış ve sun'î bir sevgi değildir. Bu Muhammedî bir sevgi olup ilâhî rahmetin insandaki tecellîsiyle alakalıdır:

Birlik diyenin katında sen-ben demek hiç yok durur

Yûnus dilin sen yumşatdın bu tevhidi eyitmeğe

*

Niçe yıllar biz anda cem' idik cân kânında

Hakîkat âleminde marifet söyler iken

*

Bizi biz koyalım anlar biz olalım

Birliği duyanlar ikilik koyalar

*

Adımız miskîndir bizim düşmânımız kimdir bizim

Biz kimseye kin tutmazız kamu âlem yârdır bize

*

Birliktedir varımız biz bir olduk kamumuz

İkilik söylemeğe komaz lisânımızı

Fiiller tevhîdini yaşayan Hak âşıkı, "Attığın zaman sen atmadın, fakat Allah attı." (Enfal/17) sırrından haberdârdır. O zerreden kürreye bütün varlıkta faaliyet gösteren kudreti bilir. Fâili tanıyan kişi, gerçekten "hayır ve şerrin, kahır ve lütfun Allah'tan olduğunu" anlar ve şöyle der:

Yürür isem önümdesin söyler isem dilimdesin

Oturursamyanımdasın ayrukda ne bâzârım var

*

Diyen ol işiden ol gören ol gösteren ol

Her sözü söyleyen ol s^ret vân menzilidir

*

Yûnus sen beni gider her ne eder dost eder

Aczini bil ebsem ol var aşk rengine boyan

amazon.com.tr'deki Bunuokudunmu dükkanından satın almak için tıklayın.

Yorumlar

Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.

Esere İlişkin Diğer Alıntılar


Baskı Yılı: 2012
Alıntı Sayfası: 65
ISBN:

Yûnus, bir vahdet-i vücûdçudur. Fakat bu tesbitimiz doğru anlaşılmalı, bu cümleye felsefi bir anlam yüklenmemelidir. Zira Yûnus, vücûd birliğini yaşayarak idrâk etmiştir.

Mâlumdur ki, vahdet-i vücûdu idrâk edenlere göre, âlemde bir tek hakîkat ve vücûd vardır. Allah mutlak ve tek varlıktır. Onun varlığının bir sebebi, başlangıcı ve nihay ...

Devamı Facebook Twitter Google+ Pinterest
Baskı Yılı: 2012
Alıntı Sayfası: 84
ISBN: 978-605-4683-35-2

Her şey bir ihtiyaçtan doğar. Hümanizm felsefesi de Batı'da bir ihtiyaçtan doğmuştur. Kilîse'nin şiddetli uygulamaları karşısında insancıl düşüncelerle bayrak açan kişiler, Eğer İslâmı, İslam Peygamberi'ni kılavuz edinip yetişen insân-ı kâmilleri ve hassaten Yunus'u, Mevlânâ'yı, Hacı Bektâş-ı Velî gibi gönül insanlarını tanısalardı, bu felsefeye ...

Devamı Facebook Twitter Google+ Pinterest
Baskı Yılı: 2012
Alıntı Sayfası: 87
ISBN: 978-605-4683-35-2

Çiftçilik yapan bir dervîş ekim zamanı öküzlerini alıp tarlasına gider. Öküzlerden birisi kara sabanı bir türlü çekmez. Dervîş de kendisini kaybedip öküzü elindeki sopayla dövüp hırpalar. Çiftçi zor zahmet tarlayı sürer. Akşam olunca da, çoktan beri görmediği mürşidinin ziyâretine gider. Arada hiçbir konuşma geçmeden, mürşidi gömleğini açıp derv ...

Devamı Facebook Twitter Google+ Pinterest
Baskı Yılı: 2012
Alıntı Sayfası: 102
ISBN: 978-605-4683-35-2

Sâlik, Hak ve hakîkat yolcusudur. O iç dünyâsında derinleşip yol alırken bir kuşa, hasseten göçmen bir kuşa benzer. Göçmen kuş, misâl aleminde sâlikin ve ehlullahın remzidir. Göçmen kuşlar, soğuk ülkelerden sıcak ülkelere; sâlikler de maddeden mânâya uçarlar. Nitekim Yûnus istiâre yoluyla saliki kanat vuran bir kuşa benzetmektedir.

Kuşa ...

Devamı Facebook Twitter Google+ Pinterest
Baskı Yılı: 2012
Alıntı Sayfası: 106
ISBN: 978-605-4683-35-2

Yûnus Emre, "Ganî Cebbâr aşk erine bin Hamza'ca kuvvet verir/Dağları yerinden ırar yol eyler dosya gitmeğe" derken, âşıkın, tevhidin ve muhabetullah ile elde ettiği manevi kuvvetini bin Hamza'nın kuvvetine benzetmektedir. Hazret-i Hamza'nın şecaati, gücü ve Peygamberimize olan sevgisi nasıl ki İslam'ın önündeki bazı engelleri kaldırdıysa, âşık s ...

Devamı Facebook Twitter Google+ Pinterest
Baskı Yılı: 2012
Alıntı Sayfası: 122
ISBN: 978-605-4683-35-2

Yedi tamuda yangıl herbirinde kül olgıl
Vücûdun anda kogıl ayruk vücûd bulasın

(Yedi tamuda yan, her birinde kül /yok/ ol. Başka /ilahî/ bir vücûd/ benlik/ bulmak istiyorsan, vücudunu/ benliğini/ yedi tmauda/ yedi yokluk makâmında/ bırak!/ yak!/)

Bilindiği üzere, tamu ateşten yaratılmıştır. Yedi kapısı (=makâmı) ...

Devamı Facebook Twitter Google+ Pinterest