" (...) Şaşkınlığın verdiği hazzın merak ve tecessüse dönüşmesi gerekirken, başka bir deyişle, hayreti ona 'hakikatin talibi / takipçisi vasfını kazandıracakken, o hayretinden bilgiyi hasıl etmek yerine, kendisini şaşkına çeviren numaracıya hayran olmakla yetinir. Tek başına hayranlık ona kâfi gelir; aldığı hazzın başını döndürüyor olması pek tabii ki onun bilgi'nin emek isteyen vadilerine adım atmasını sağlamaz; hep dönmek, döndürülmek ister, gerisini düşünmez. (...) Bilgi sahibi, tavır sahibi, istikamet sahibi olmak yerine, kolayca 'tâbi olmanın', numaralardan aldığı haz ve zevkin idamesini mümkün kıldığını / kılacağını o da bilir. VE bu yüzdendir ki abilerinden, üstadlarından, metbularından sürekli çevrilecek numaralar bekler, her daim onlara 'Hadi bir daha yapsana!' demekten kendini alamaz. Okurken, düşünürken, araştırırken bilgi'ye ulaşmayı, hakikate kavuşmayı değil, bulunduğu mertebedeki şaşkınlığın hasıl ettiği zevkin sürmesini arzu eder. (...) Gençlik yıllarında tüm samimiyetleriyle bir fikre, bir ideolojiye mensup oldukları, o fikir, o ideoloji uğruna birçok şey yaptıkları halde, orta yaşlara gelince alıklaşan, ahlâksızlaşan, her şeyi mübah görmeye başlayan eski tüfeklerin temel sorunu budur işte. (...) Hepsi böyle mi yapmıştır? Elbette hayır! Çoğu böyle yapmıştır onların. Bir kısmı da eski numaracı abilerinin yerine geçip arkadan gelenlerin şapkalarıyla aynı oyunu sürdürmeyi denerler. (...) Şaşkına dönmek esasen utanılacak bir durum değildir. Bilakis şaşkına dönmek, şaşkına dönebilecek bir mizaca sahip olmak fazilettir. Sorun , şaşkına dönmekten / döndürülmekten değil, bu şaşkınlığın hazzıyla yetinmekten; her daim başkalarının kendisine numara yapmasını beklemekten kaynaklanır. (...) Size bir Latin atasözü: 'Hiç kimse sonradan dalâlete düşmez!
Düşünce düşlenir
Dücane Cündioğlu
Yayınevi:Kapı Yayınları
Baskı Yılı:2.Basım: 2010
Alıntı Sayfası: 25-27
ISBN: 978-605-4322-21-3
Alıntı Yapan: Yahya Bereket
Okunma Sayısı: 1716