"Ölüme bu kadar takılıp kalma oğul! İnsanlar ölmek için doğuyor. Zaman bir bezirgân, ölüm alır, ölüm satar. Gecede ve gündüzde, gençte ve yaşlıda, iyide ve kötüde hep budur yaptığı. İnsan gaflete kapılıp zamanı öldürdüğü için yapar bunu. Bir intikam alır gibi. Ve zamanlar öldükçe ölümün zamanı gelir. Kaçışı olmayan, kurtuluşu bulunmayan andır o. Bir yerde susmak gibi; bir yerde konuşmak kadar... Ebedî hakikatin ta kendisidir ölüm. Her başa gelecek ve tek başına olacak."
"Ayrılışın ıztırabıdır beni düşündüren babacığım, yaşlılığın verdiği sıkıntıdır. Yoksa bilmez miyim ölümün yalan dünyaya gerçek teselli olduğunu. Ayrılık, hasret ve hicran... İşte ölümden zor olan."
"Bilirsin oğul, hicretler bana vuslat olmuştur hep. Sevgili'ye kavuşturmuştur. Sevgili'ye çıkan yollarda kişiye kendinden bile hicret gerekirken ben Medine'den ayrılmışım çok mu? Candan geçip canânı bulmak nasip olacaksa, annenin yaptığını da yapmayayım mı? Yıllardır Sevgili'nin meclisinde beni bekleyip durduğunu bilmez miyim?"
"İyi de babacığım, artık çok yaşlandın, ölmek için cihad yerine, ölüme kadar cihad sevabında hizmetler tercih etseniz..."
"Bu da bir yol oğul, bu da bir yol, ama ben 'Allah yolunda mallarınızla ve canlarınızla cihad ediniz!' diyen âyeti okuduktan sonra nasıl olur da kendimi cihada vakfetmem?"
"Yaşlısın, rahatsızsın, sefer meşakkati var, gidip dönmemek var... Eziyet var, zulüm var. Bizans'ın soğukları, dağların karları var; bünyen tahammül edemezse..."
"Sefer dediğin iki yüzlü bir aynadır oğul. Hakikat, arka yüzünde görünür. Meşakkati vardır diye azmi bırakmak, karanlıkta oturup nuru bırakmaktır. Nur hayatımızdır. Ölümden korkmak ise her gün ölmektir. Cihad, elbette rahat bir iş değildir. Her yaş için zordur. Ayrıca ben hangi cihaddan kaçtım ki bundan geri kalayım? Kutlu misafirim bu âlemden gittikten sonra her gün ölmeyi istediğimi de bilmez misin? Elbette bu sefere de katılacağım; belki Allah bana güzel bir ölüm verir, şehitler safına yazar. Azığım has, binitim yürük olmasa da keder değil... İsterse yalın ayak yahut topallayarak... Ta has bahçede Sevgili'ye varıncaya kadar cihad isterim ben."
"O'na yine varırsın babacığım. Şeriat şu yaşta sana bir cihadı mecbur kılmıyor. Vücudunda zafiyet var, yapma..."
"Oğul, harp etmeye hiçbir şey mâni değildir. Üstelik Kutlu Nebi bir gün buyurmuştu ki: 'Allah'ın salih ameller içinde sevdiği şu üç ameldir: Namazı vakti girer girmez kılmak, anne babaya hürmet ve itaat, Allah uğrunda düşman ile cihad.' Ben elbette Sevgili'nin sözünü dinleyenlerdenim."