ÜYE GİRİŞİ / ÜYE KAYIT
ÜYE GİRİŞİ / ÜYE KAYIT

Tasavvuf ve Tarikatlar

Dr. Selçuk Eraydın

Yayınevi:M.Ü. İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları
Baskı Yılı:2012
Alıntı Sayfası: 426-427-429
ISBN: 978-975-548-050-3
Alıntı Yapan: Yahya Bereket
Okunma Sayısı: 2471

Aziz Mahmud Hüdâî (k.s.)

Aziz Mahmud Hüdâî 948/1541 târihinde Koçhisar'da dünyâya geldi. Atâyî, "Şakâyık Zeyli"nde Seferhisar'lı olduğunu söylemektedir (Bursevî, İsmail Hakkı, Silsilenâme-i Celvetiyye, s.64). Tıbyânü'l-Vesâil'de Koçhisar'da doğduğu kayıtlıdır (Atâyî, Zeylü'ş-Şakâyık, İst.,1268, s.760)

Hüdâî, ilk tahsilini tamamladıktan sonra bazı Halvetî şeyhleriyle görüştü. Daha sonra İstanbul'a gelerek, orada Molla Nâzırzâde'nin talebesi oldu. Bir ara Edirne'de, Sultan Seli Medresesi'nde hocasına muîd oldu (978/1570)

Şam ve Mısır kadılıklarında da bulunan Hüdâî, bu iki şehirde bulunan Halvetiyye Tarîkati şeyhleriyle görüştü. 981/1573 târihinde, otuzüç yaşlarında Bursa Ferhâdiye Medresesi'ne müderris tâyin edildi, aynı zamanda "Mahkeme-i Suğra Nâibliği" görevini de yaptı.

Hüdâî 984/1576 târihinde Şeyhi Üftâde'ye intisab edip, üç sene kadar onun terbiyesi altında Celvetî usûlü üzere sülûktan sonr, Anadolu'da Seferhisar isimli şehirde halîfe olarak irşâda başladı. Bu şehirde altı ay kadar kaldığı rivâyet edilmektedir. Seferhisar'da da Halvetî Tarîkatinden Baba Aziz isimli bir şeyhten "tarîk-i esmâ" gördü, tecelliyât ilminden bir hayli mertebe kazandığı bu meyânda zikredilir.

Hüdâî Seferhisar'dan tekrar Bursa'ya döndü. Şeyhi Üftâde ile birkaç gün sohbet ettikten sonra, İstanbul'a gelerek, İstanbul'da Rum Mehmed Paşa Câmii yakınında bir evde onaltı sene kadar riyâzet ve mücâhede ile meşgul oldu.

 İsmail Hakkı Bursevî, daha sonra Hüdâî'nin bir rüya tabir etmesi vesilesiyle I.Ahmed'le tanıştığını, bu tanışmadan fazlasıyla memnun olan Sultanın bin altın ile taltif ettiğini, hattâ kıyafet değiştirerek, huzûruna gelip elini öptüğünü ve ona intisab ettiğini kaydeder(Bursevî, İsmail Hakkı, Silsilenâme-i Celvetiyye, s.83).

Hüdâî, dünya süsüne, malına, mansıbına bağlı kalmayan, aza kanaat eden, ömrünün sonuna kadar kendisini, insanları irşâda ve Hakka dâvet etmeye adayan mükemmel bir insandı. Onun latîfe yollu söylediği şu: "Müderris olduk, nâib olduk, hiç kimse üzerimize bir nokta koymadı, sonunda biz bir nokta koyup, nâib iken tâib olduk" sözü, onun tasavvuf yoluna girdikten sonra huzûr bulduğunu göstermektedir (Bursevî, a.g.e., s.84)

Hüdâî 1002/1593-94 târihinde Fâtih Câmii vâizliğine tâyin edildi. 1007/1598 Muharrem'inde, önceden inşa ettirdikleri Üsküdar'daki mescidi câmi haline getirerek, cuma vâizliğinden vazgeçip, orada vazifeye başladı.

Aziz Mahmud Hüdâî 1038/1628 târihinde Üsküdar'da vefât etti. Yaptırdığı ve kendi adıyla bilinen câminin yanına defnedilmiştir (Atâyî, a.g.e., s.761) (...)

Aziz Mahmud Hüdâî'nin kendi ifâdesine göre, Celvetî Tarikati'ne giren kimse açlığa, susuzluğa, sülûka, halktan uzlete tahammül edecektir (Hüdâyî, Külliyât-ı Dîvan-ı Hz. Hüdâyî, İst., 1287, s.3) (...)

Aziz Mahmud Hüdâî tarîkat şeyhlerinin, dinî prensiplerine aykırı inanç ve hareketten uzak bütün şüphelerden pâk bir hüviyete sahip olmalarının zarûretine temas ederek (a.g.e., s.5), bu sûretle şeyhin kemâlinin hâsıl olacağını ve aynı zamanda halkın sevgisini kazanacağını söylemiştir.

Aziz Mahmud Hüdâî, ilm-i hâlini bilmeyen kimselerin tarîkat feyzinden faydalanamayacağını da önemle belirtmiştir. (...)

Celvetî Tarîkatinde âlim olmayan kimselerin rehberliğinin de cehâlet olacağını, sâlikin dînî hükümlere riâyet ile dışını tâmir, tarîkat ile de içini tenvîr etmesinin önemini belirtiyor.

Celvetiye Tarîkati'nde âlim dünyada, tevhîd nûruyla vuslat makâmına ulaşmaya çalışmalıdır. Avâmın tevhîd ilmini bilmesi, havâssın ise, tevhîdin kendisini yaşaması gerekir. (...)

amazon.com.tr'deki Bunuokudunmu dükkanından satın almak için tıklayın.

Yorumlar

Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.

Esere İlişkin Diğer Alıntılar


Tasavvuf ve Tarikatlar

Dr. Selçuk Eraydın

Baskı Yılı: 2012
Alıntı Sayfası: 402-403
ISBN: 978-975-548-050-3

Sinâniyye Tarikati (Ümmî Sinân)

Adı İbrahim Ümmî Sinan'dır. İlim sahibi olduğu halde, gördüğü bir rüya üzerine "Ümmî" mahlasını kullanmaya başladığı rivayet edilir.

Halvetiyye Tarikati, Ahmediyye şûbesinin, Sinâniyye kolu müessisidir.

Bursa'da dünyaya geldi. Karaman'lı oldukları da rivayet edilir. Şeyh Seyfullah Efendi "C ...

Devamı Facebook Twitter Google+ Pinterest

Tasavvuf ve Tarikatlar

Dr. Selçuk Eraydın

Baskı Yılı: 2002
Alıntı Sayfası: 403-404
ISBN: 978-975-548-050-3

Mısriyye Tarîkati (Niyâzî Mısrî)

İsmi Mehmed Niyâzî'dir. Nakşibendiyye dervişlerinden Ali Efendi'nin oğludur. Malatya civarında Soğanlı isimli bir köyde dünyaya geldi. Henüz genç yaşlarında önce Mardin'e gitti. 1048/1638 târihinde tahsil için Mısır'a giderek, orada uzun zaman kaldığıondan, halk arasında Mehmed Mısrî diye şöhret buldu.


Devamı Facebook Twitter Google+ Pinterest

Tasavvuf ve Tarikatlar

Dr. Selçuk Eraydın

Baskı Yılı: 2012
Alıntı Sayfası: 476, 477, 478
ISBN: 978-975-548-050-3

Niyâzî Mısrî'nin tevhîd manzumesinden alıntılar

"Taşınır günde yüzbin can adem iklîmine her dem
Gelir yüzbin dahî andan bulur a'mâr olur peydâ" 

"Günde yüzbinlerce hayat sahibi varlık, yokluk iklimine taşınırken, yüzbinlerce can da izafî yokluktan gelir ve ömürler devam eder. " 

"Tecellî eyler o dâim celâl ü geh cemâ ...

Devamı Facebook Twitter Google+ Pinterest