Mısriyye Tarîkati (Niyâzî Mısrî)
İsmi Mehmed Niyâzî'dir. Nakşibendiyye dervişlerinden Ali Efendi'nin oğludur. Malatya civarında Soğanlı isimli bir köyde dünyaya geldi. Henüz genç yaşlarında önce Mardin'e gitti. 1048/1638 târihinde tahsil için Mısır'a giderek, orada uzun zaman kaldığıondan, halk arasında Mehmed Mısrî diye şöhret buldu.
Niyâzî Mısrî, Halvetiyye Tarîkati'nin Mısriyye şubesinin müessisidir. Mısır'da tahsilini tamamladıktan sonra Elmalı'da Ümmî Sinân'dan tarîkat feyzini tamamlayarak, Bursa'ya geldi ve "Abdal Çelebi" isimli bir zâtın kendisi için yaptırdığı tekkeye yerleşti.
Fazıl Ahmed Paşa'nın sadrâzamlığı zamanında Edirne'ye gitti. Selimiye Camii'nde irşâd ile meşgul olurken, bazı devlet ricali tarafından -konuşmaları şüpheli görülerek- Limni adasına nefyedildi.
Tezkirtü'ş-Şuarâ ve Sicill-i Osmanî'de Limni'ye nefyine "Cifr ilmi" ilşe meşgul olması sebep gösterilmiştir.
Niyâzî Mısrî, oniki sene Limni'de kaldıktan sonra 1100/1689 tarihinde tekrar Bursa'ya geldi. 1104/1692-93 tarihinde "taraf-ı Hak'dan sefere me'mur olduk" diyerek Edirne'ye geldi ve kısa bir müddet sonra Gelibolu yoluyla tekrar Limni'ye gönderildi. 1105-1693 tarihinde Limni'de vefât etti ve oraya defnedildi. Veâtına şu mısralarla tarih düşülmüştür:
Rûh-i Mısrî mahfil-i âliye pervâz eyledi
Eyliye Mısrî efendi kasr-ı adni cây-gâh.
Pervâz edince adne dedim Nâzım târih
Cân-ı azî-i Mısrî bir kumru gibi uçtu
Eserleri:
Mevâidü'l-İrfan ve Avâidü'l İhsan, Tefsîr-i Fâtiha-i Şerîfe, Devre-i Arşiyye, Risâletü't- Tevhîd, Şerhu Esmâi'l-Hüsnâ, Tefsîr-i Sûre-i Yûsuf, Dîvan-ı İlâhiyât, Es'ile ve Ecvibe-i Mutasavvifâne, Şerh-i Nutk-i Yûnus Emre, Risâle-i Eşrât-ı Sâat,