Allah, insanlar için ne rahmet açarsa artık onu tutacak (engelleyecek) yoktur. Neyi de tutarsa bundan sonra onu gönderecek yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Fatır, 35/2)
Bu ayette, Allahu Teâlâ'nın mutlak olan kudretinden örnekler vardır. Birinci ayet de O'nun kudretiyle sona ermiştir. Bu örnekler insanın kalbine bir yerleşti mi, her safhasında, onun duygu ve düşüncelerinde, gidişinde, diğer ölçülerinde tam bir değişme ve gelişme meydana gelir. Bu örnekler giderek, göklerde ve yerde başka kuvvetin bulunacağı şüphesini insanın kalbinden atıp insanı Allah'ın kudretine sıkıca bağlar. Kâinatta her türlü kapıyı ona kapayıp Allah'ın kapısını ardına kadar açar. Ve yine göklerde ve yerdeki yolların hepsini tıkayıp Allah'a götüren nurlu, doğru ve hak yolu açar.
Yüce Allah'ın geniş rahmetinin, rakamlarla ifade ve tespiti imkânsızdır. İnsanın bizzat kendi nefsinde, kendi gelişiminde, Rabbi'nin yaptığı ikramları, kendi emri ve istifadesine verilmiş nimetleri, bildiği ve bilmediği daha nice nimetleri tasavvur etmesi dahi, insanı acze düşürecek derecede zordur. (...) Basiretli insan, bu rahmetin eserini her yerde bulabilir. Rahmetin her tarafta, her durum ve şartta, her zaman ve her yerde tecelli ettiğini görür. (...) Kaybını bir mahrumiyet kabul ettiği her şeyini yitirse dahi...
Yüce Allah'ın bu rahmetini tutup esirgediği, yani rahmetinden mahrum ettiği kimse ise o rahmeti ve o rahmetin tecellisini hiçbir yerde bulamaz. O, ondan daima mahrum ve uzaktır. İnsanlar nazarında kıymetli sayılan her şeyi bulsa dahi, o rahmeti hiçbir yerde görüp bulamaz. (...)
Geniş ilim, uzun ömür ve yüksek makam... Hep bunlar değişen, ilâhî rahmetin tecelli edip etmemesine göre değerlendirilen şeylerdir. Mesela az bir bilgi çok semereli ve faydalı olabilir. Kısa bir ömre Cenab-ı Hak hayır ve bereket ihsan edebilir. Az bir dünya metaını kişinin rahatlığına ve saadetine vesile kılabilir.
O'nun rahmetini bilmek, hissetmek Allah'ın rahmetindendir, farkında mısın? (...)
Allah'ın rahmetine onu samimiyetle isteyen herkes, her yerde ve her türlü şartlar içinde kavuşabilir:
İbrahim (as) bu rahmeti ateşin içinde buldu. Yusuf (as) onu kuyuda buldu, zindanda buldu. Yunus (as) balığın karnında, karanlıklar içinde buldu. Musa (as) onu denizde, her türlü kuvvet, destek ve himayeden yoksun masum bir çocukken buldu. Nitekim onu, kendisinin azılı düşmanı Firavun'un sarayında da bulmuştu. (...)