Bu kitapta tesadüf edeceğiniz zevat hakkında hatıra-deneme metinleri kaleme almanın benim için vazife diyebileceğim bir tarafı var. Onlar, kaderin sevkiyle tanıdığım, bilgi ve görgü itibariyle istifade ettiğim, dünya tasavvurları hakkında fikirler ve intibalar edindiğim, bir ilmî ve fikrî çabanın nasıl yürütüleceğiyle alakalı tutamaklar yakaladığım hayatımın tesadüfleri oldular. İyi ve bereketli tesadüfler. Onları bende bıraktıkları ebedî izlerle; bir kısmı derin, ahlâkî ve felsefî, bazıları acı, az bir bölümü de ironik veya şaşırtıcı taraflarıyla kendimce inşa edecektim.
Belki de kendimi yeniden inşa edecektim.
İstediğim evsafta ve düzende olmamakla beraber hatırlatma kabilinden bazı notlar tutmuş, göçenlerin arkasından birkaç küçük metin yazmıştım. Fakat yazmayı düşündüğüm bu türden yazıların kendimce muhkem bir metin olarak kuvveden fiile çıkması hissiyatını ve şartlarını rahmetli Muhammed Hamidullah hocanın vefat haberi hazırladı desem yanlış olmaz.
Izdırap, hüzün ve acı bazen neşe ve tebessüm gibi tezahür eder. Onun göç haberini aldığım andan itibaren bir müddet hüzün ve neşe arasında gittim geldim. Neler hatırladım?!..
Bir kısmı bizzat şahit olduklarımdı fakat daha çoğu kitaplarıyla, fikirleriyle, çalışma tarzıyla, hayat üslubuyla alakalı olanlardı andıklarım.
Kendileri göçmüştü fakat bende bıraktıklarıyla berhayattı.
Onunla ilgili yazacaklarımı artık tehir edemezdim. Berhayat olduğu başka türlü nasıl tezahür edecekti? Oturdum ve kısa zamanda uzun sayılabilecek bir hatırat-değerlendirme metni yazdım. Başlığı bir şiir mısraı ve Hacı Ârif Bey'in bestesiyle bir şarkı güftesi idi: "Gurûb etti güneş dünya karardı". (...)
Çok sevildi ve okundu bu yazı. Doğrusu ben de Hocaya layık, karanlık -hiç değilse benim civarımdan- dağılsın diye elimden geleni yapmış ve neticeden memnun kalmıştım, fakat okuyan herkesi kuşatan letafet ve neşve benden değil akıncı dervişlerin, seyyah ulemanın son temsilcilerinden biri olarak Hoca'dan neşet ediyordu.
(...)
Dosyaların yolu açılmıştı. Önce kişiler netleşti, sonra başlıklar, sonra malzeme... Perakende notları, kısa yazıları ve hafızamda kalanları yazıya geçirmeye başladım. Şimdilik sadece vefat etmiş olanları yazacaktım. Yazdım da. (...) Nurettin Topçu yazısı hariç beni zorlayan veya direnen olmadı doğrusu. (...)
Neticede bir kitap hacminde metin ortaya çıktı. (...) Kitaptaki sıralarını vefat tarihlerine, bu dünyada bizi garip ve mahzun koyup göçme zamanlarına göre düzenledim. Fotoğraf ağırlıklı görsel malzeme ise tahattur ve temessülü tahkim ve takviye için...
Sözü Dilde Hayali Gözde
İsmail Kara
Yayınevi:Dergâh Yayınları
Baskı Yılı:3. Baskı: 2013
Alıntı Sayfası: 5-6
ISBN: 978-975-995-398-0
Alıntı Yapan: Yahya Bereket
Okunma Sayısı: 1684