Yıl 1980. Şerif Mardin'in bakması ve karıştırması için verdiği kitap katalogları arasında hiç tanımadığı bir isim ve onun tanımadığı bir eserinin İngilizce tercümesi hep dikkatini çekiyormuş. Adeta bir saplantı. Sanki yıllardır aradığı büyük hazinelerden birinin şifresi yahut çileden çıkarıcı hastalıklarının şifa kaynağı o zatta ve o kitapta imiş.
Ismarlıyor gelmiyor, bir daha ısmarlıyor yine gelmiyor... Nihayet bir gün bereket yüzünü gösteriyor, rahmet yağıyor... O zât İbn Arabî, kitap da Fusûsu'l Hikem'in İngilizce bir tercümesi... Gömülüyor kitaba. Dilini ve şifrelerini çözmek için bir defa yetmiyor. Nereden yetsin! Kime yetmiş ki! Okudukça manevî dünyası yükseliyor, hastalığı geriliyor. Kemal Tahir'in yıllar önce gerçek ve gerçeklik üzerine söylediklerine çok yakın unsurlara rastlaması onu ayrıca memnun ediyor. Üstadın tecelliyât bahsinde anlattıklarıyla Kemal Tahir arasında irtibatlar kuruyor kendince.