Samimiyet ilerleyince Ruhi bu iki fakir çocuğu yemeğe götürmeye başladı. Tabi burası küçük yer. Görüldü, haklarında dedikodu yapılmaya başlandı. İş okul müdürüne intikal etti. Ruhi:
- Bu iki çocuk çok kabiliyetli, ilgilenirsem ilerde çok iyi ressam olurlar, diyordu.
Okul müdürünün bu laflara karnı toktu.
- Burası küçük yer Ruhi Bey, dedikodu oluyor. Lütfen bu işi bitirin, dedi. Kesti, attı.
Ruhi fazla tartışmanın bir işe yaramayacağını biliyordu. "Olur" dedi. Zaten Nurettin'inailesi oğlanı ikaz etmişti. Ancak Sıtkı işi bırakmadı.
Gece Ruhi'nin evine gitmeye başladı. Ruhi'nin canına minnet. Sıtkı resim yaparken o ufak ufak demleniyordu, bir yandan da konuşuyordu.
- Sosyalistler kaybetti. Niçin? Çünkü önce ufak tefek sonra düpedüz diktatörlüğe kaydılar. İnsanlığı kurtaracak ideolojiyi katlettiler. Hitler ile Stalin'in ne farkı var?
Sıtkı
- Bilmiyorum hocam.
- Anlatacağım. Uğrunda ömrümüzü harcadığımız, hapislerde yattığımız, binlerce insanın ölüme koştuğu bir hareket, bir ideoloji böyle mi çökecekti?
- Bu bir serap olmasın hocam?
Ruhi sinirleniyor.
- Hayırrr... Bunca ilim adamı, sanatçı, siyasetçi yanılmış olamaz. Dediğim gibi muhalifleri temizlediler. Oysa biz kokmuş kapitalizmin aldatmaya dayalı sahte demokrasisinden öte, gerçek demokrasiyi, insan haklarını, özgürlüğü getirecektik.
- Hocam şuğacın gölgesini koyu yeşil mi yapsam, laciverte mi koysam?
Ruhi iyice kafayı bulmuştu.
- Bir de dönekler var tabi.
Sıtkı, gitme vakti geldi, dedi içinden, ceketini giydi.
- Ne o, gidiyor musun?
- Geç oldu.
Ruhi sandalyeden kalkmaya yeltendi, sendeledi, az daha düşüyordu.
- Yahu daha yeni başlamıştık.
Sıtkı çıkarken.
- Devam ederiz hocam.
- Edelim, edelim.
Sıtkı gitti, Ruhi odasına döndü. Resme şöyle bir baktı.
"Bu oğlan cevher, cevher. Ama bu ülkede ne cevherler var. İşte ben. Ben neyim? Harcanmış kabiliyet".
Gerçekten bu ülkenin en önemli zenginliği insan unsurudur. Bunu iyi değerlendirmek lazım.
Ne yazık ki tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de en iyi okullarda zengin çocukları okuyor. Sonra Avrupa'ya gidiyor, tahsiline devam ediyor.
Fakir çocuklarının ilk hedefi kısa yoldan bir mektep bitirip işe girmek, ailesinin geçimine yardımcı olmak. Bunlar arasında ne cevherler var. Ama gelir farkı, bunun doğurduğu adaletsizlik çocukların harcanıp gitmesine neden oluyor.
Dramatik bir durum.
Bunun önüne nasıl geçilir?
Gelir farkını azaltmak. Ülkenin her yanına iyi okullar açmak.
Hadi canım sen de.
Bu çareleri kahvede okey oynayanlar da söyler. Başka lafın var mı?
Yok benden bu kadar. Gerisini bizi idare edenler düşünsün.
Düşünsün tamam, ama şunu da unutma; memlekette ne fikir var ne de fikir adamı.