İlimlerdeki eksilmenin sebebine gelirsek, bu konusa iki durum vardır: Bunlar, yaratılışın aslında mizaçtaki kötülük ya da bilgiye ulaştıran güçteki geçici bozulmadır. Yaratılıştaki kötülük değiştirilemez. Hızır (öldürdüğü) çocuk hakkında şöyle demişti: ‘O, kâfir yaratılmıştı.’ Bu husus, yaratılışın aslı bakımından söylenmiştir. Bilgideki eksilmenin geçici sebebi algı gücündeyse tıp ilmiyle giderilebilir; nefsteyse ve başkanlık sevgisi, arzulara uymak vb. bir huy insanı şeref ve mutluluğunun bulunduğu bilgileri elde etmekten alıkoyuyorsa, bu da Hakkın çağrısıyla kalpten silinebilir ve kişi doğru düşünceye yönelir. Anlar ki, dünya yolcu için bir konaklama yeri ve geçilmesi gereken bir köprüdür. Bir konaklama yeri ve köprü olan bu dünya hayatında insan, düşünceyi doğru düşünceden ve ilahi ilimleri elde etmeden alıkoyan doğal arzulardan uzaklaşıp bilgiler, güzel huylar ve temizlik gibi yüce mertebenin özellikleriyle burada nefsini bezemediği sürece ebedi mutluluğa ulaşamaz. Böylelikle bu yola girer.
Esere İlişkin Diğer Alıntılar
Fütuhât-ı Mekkiye 2. Cilt
Muhyiddin İbn Arabî (Çev. Ekrem Demirli)
Teheccüde kalkan insanın herkesin bilmediği başka bir durumu daha vardır. Şöyle ki: Teheccüde münacatın meyve ve ilimlerini ancak gece namazı kendisi için nafile ibadet olan kimse derebilir ve elde edebilir. Farz namazları eksik olanın, eksik ibadetleri ise nafilelerin farzlarından tamamlanır. Farzlar teheccüd kılan kulun bütün nafilelerini kaps ...
Fütuhât-ı Mekkiye 2. Cilt
Muhyiddin İbn Arabî (Çev. Ekrem Demirli)
Bunun üzerine bu grup (Allah ehli), ilahi haberlerin Hakkın katından getirmiş olduğu şeyleri öğrenmeye çalışmış, zikirlerle, Kur'an okumalarla, algı mahallini mümkünler hakkında düşünmekten boşaltmakla, huzur ve murakebeyle, dış temizliğiyle birlikte meşru sınırlarda durmakla kalplerini cilalamaya koyulmuşlardır. Meşru sınırlar, gözü bakılması y ...
Fütuhât-ı Mekkiye 2. Cilt
Muhyiddin İbn Arabî (Çev. Ekrem Demirli)
İnsanın böyle zayıf yaratılmış olması, horluk, yoksunluk, yardım istemi ve Yaratanına muhtaçlık zatının ayrılmaz özelliği olsun diyedir. Yine de insan, aslından ayrılır ve kendisine ilişen güç nedeniyle şaşırıp benlik davası güder, nefsine büyük sıkıntılar karşısında umut verir. Bir bela geldiğinde ise, üzüntünün varlığı nedeniyle korkar, o sıkı ...