Genellikle toplum içinde itilmiş ve küçümsenen bir şeyi elimde taşıyordum. Benim konumumdaki insanlar, insan doğasındaki büyüklük ve saygın görülmeyenlerden farklılaşma duygusu nedeniyle böyle bir şeyi taşımazdı. Şeyhi ve kendisiyle beraber arkadaşlarının da geldiğini gördüm. Arkadaşları şöyle diyor: 'Efendimiz! Bu gelen falan kişidir. Onun bu y ...
Litera Yayıncılık Yayınevine ait Alıntılar
Fütûhât-ı Mekkiyye 4. Cilt
İbn Arabî (Çev. Ekrem Demirli)
... bir insan 'malım olsaydı onunla iyilik yapardım' diye temennide bulunabilir. Böyle bir temenniye karşılık, Allah kendisine amel edenin sevabını yazar. Çünkü onun niyeti amelinden daha hayırlıdır. Bu nedenle, en yetkin bir şekilde sevap verilir. Hâlbuki mal başkasının elindedir ve kendisi hiçbir şeye sahip değildir. Temenni ettiği mal meydana ...
Müntehâ’l-Medârik
Saîdüddin Fergânî (Çev. Mustafa Yalçınkaya)
Şimdi, ehlullaha gelen tecelliler üç kısımdır; fiilî, ismî ve zatî…
Fiili tecelli ancak, nefsin örtüsü kendisindeki tahrifatın, çarpıklığın giderilmesiyle, yetilerinin ve sıfatlarının işlevsiz hâle gelmesiyle ve zevaliyle şeffaflaştığında; beklentilerin, bağlılıkların, alışkanlıkların, uzun ve kısa vadeli isteklerin ağır yükü nefsin sırt ...
Fütuhât-ı Mekkiye 3. Cilt
İbn Arabî
Baş, zâhirî ve batînî tüm güçler için bir yerdir. Her gücün bir otoritesi, hükmü ve övüncü vardır ki bunlar bir güç için diğer güçlere karşı üstünlük sağlar. Bu durum, hükümdarın sarayının çarşıdaki diğer evlerden yüksek olmasına benzer. Allah, o güçlerin baştaki yerlerini farklı farklı yapmış, böylelikle üstü, önü, ortası ve sonuyla başın tümün ...
Fütûhât-ı Mekkiyye, 18. c.
Muhyiddin İbn Arabî, Çeviri: Ekrem Demirli
(...)İnsan, 'insan' olması itibariyle korkak yaratılmıştır. Mü'min 'mü'min' olması itibariyle cesur ve atılgandır. Amr İbnu'l-As olduğunu zannettiğim sahabeden birisi hakkında böyle bir hâdise aktarılmıştır. Hz. Peygamber onun Mısır'a vali olacağını bildirmişti. O bir şehri muhasara ederken arkadaşlarına şöyle demiş: 'Beni mancınığın içine koyun ...
Fütûhât-ı Mekkiyye, 18. c.
Muhyiddin İbn Arabî
"(...) Allah Kur'anda başkasını kendisine tercih edenleri övmüştür. Hz. Peygamber bedevilerden birisinin şöyle dediğini duymuş: 'Allah'ım! Bana ve Muhammed'e merhamet eyle, başka birisine değil!' Bunun üzerine Hz. Peygamber 'Benim rahmetim her şeyi kuşatır' (A'raf, 7/156) ayetini kasd ederek, 'sen geniş olanı daralttın' der. Sana tavsiyelerimde ...
Fütuhât-ı Mekkiye 2. Cilt
Muhyiddin İbn Arabî (Çev. Ekrem Demirli)
İnsanın böyle zayıf yaratılmış olması, horluk, yoksunluk, yardım istemi ve Yaratanına muhtaçlık zatının ayrılmaz özelliği olsun diyedir. Yine de insan, aslından ayrılır ve kendisine ilişen güç nedeniyle şaşırıp benlik davası güder, nefsine büyük sıkıntılar karşısında umut verir. Bir bela geldiğinde ise, üzüntünün varlığı nedeniyle korkar, o sıkı ...
Fütuhât-ı Mekkiye 2. Cilt
Muhyiddin İbn Arabî (Çev. Ekrem Demirli)
Bunun üzerine bu grup (Allah ehli), ilahi haberlerin Hakkın katından getirmiş olduğu şeyleri öğrenmeye çalışmış, zikirlerle, Kur'an okumalarla, algı mahallini mümkünler hakkında düşünmekten boşaltmakla, huzur ve murakebeyle, dış temizliğiyle birlikte meşru sınırlarda durmakla kalplerini cilalamaya koyulmuşlardır. Meşru sınırlar, gözü bakılması y ...
Fütuhât-ı Mekkiye 2. Cilt
Muhyiddin İbn Arabi
İlimlerdeki eksilmenin sebebine gelirsek, bu konusa iki durum vardır: Bunlar, yaratılışın aslında mizaçtaki kötülük ya da bilgiye ulaştıran güçteki geçici bozulmadır. Yaratılıştaki kötülük değiştirilemez. Hızır (öldürdüğü) çocuk hakkında şöyle demişti: ‘O, kâfir yaratılmıştı.’ Bu husus, yaratılışın aslı bakımından söylenmiştir. Bilgideki eksilme ...
Fütuhât-ı Mekkiye 2. Cilt
Muhyiddin İbn Arabî (Çev. Ekrem Demirli)
Teheccüde kalkan insanın herkesin bilmediği başka bir durumu daha vardır. Şöyle ki: Teheccüde münacatın meyve ve ilimlerini ancak gece namazı kendisi için nafile ibadet olan kimse derebilir ve elde edebilir. Farz namazları eksik olanın, eksik ibadetleri ise nafilelerin farzlarından tamamlanır. Farzlar teheccüd kılan kulun bütün nafilelerini kaps ...
Fütuhât-ı Mekkiye 1. Cilt
İbn Arabî
Allah, isimlerinin otoritesi ortaya çıksın diye âlemi yarattı. Çünkü güç yetirilen olmaksızın kudret, ihsan edilen olmaksızın cömertlik, rızıklanan olmaksızın rızık vericilik, yardım isteyen olmaksızın yardım etmek, merhamet edilen olmaksızın merhamet edici olmak, etkileri olmayan işlevsiz hakikatlerdir. Allah, âlemi dünyada karışık yaratmıştır: ...
Fütuhât-ı Mekkiye 1. Cilt
İbn Arabî
’Allah var idi ve O’nunla beraber başka birşey yoktu.’ Sonra bu rivayete ‘O, şimdi de olduğu gibidir’ ifadesi eklenmiştir. Hakka âlemi yaratmaktan dolayı daha önce sabit olmayan bir nitelik dönmemiştir. Bilakis Allah, âlemi yaratmadan önce kendisi nedeniyle sıfatlarla nitelenmiş, yaratıklarının kendileriyle O’na dua ettikleri isimleriyle isimlen ...
Molla Câmî'de Varlık
Ed. Abdulrhman Acer - Şamil Öçal
Dolayısıyla Câmî'ye göre tevhid, amelî tevhidin nazarî tevhide bağlanmasıyla tahakkuk edebilmektedir; buna göre amelde muvahhid olanın nazarında da bu vahdete erişmesi doğal bir süreç olarak karşımıza çıkmaktadır. Nazarda tevhid ise, "Lâ mevcûde illellah" fehvâsınca vahdet-i vücûda kail olmaktır. Câmî, ed-Dürretü'l-fâhire'de vahdet-i vücûdun naz ...
Fütûhât-ı Mekkiyye 1. Cilt
Muhyiddin İbn Arabî (Çev. Ekrem Demirli)
Dedim ki: 'Ey konuşmayan fasih ve ey bildiğinden soran kişi! Şunu bil: O'na iman yoluyla ulaşıp ihsan mertebesinde onun katında konakladığımda, o beni haremine indirdi ve yasaklarını bana öğretip dedi ki:
Bana bağlanmanı istediğim için, (sayesinde bana ulaşabileceğin) ibadetlerini artırdım. Beni burada bulmazsan şurada bulursun. Senden c ...
Fütûhât-ı Mekkiyye 1. Cilt
Muhyiddin İbn Arabî (Çev. Ekrem Demirli)
Kardeşlerim ve dostlarım! Allah hepinizden razı olsun. Zayıf, yoksul, her an ve saniyede Allah'a muhtaç, bu kitabın yazarı olan kul, sizi kendisine tanık tutar. Bu kitabın yazarı, Allah'ı, meleklerini ve müminlerden yanında hazır bulunan ve onu duyanları tanık tuttuktan sonra, sizi de söz ve inanç olarak şunları kabul ettiğine tanık tutar:
...Fütûhât-ı Mekkiyye 14. Cilt
Muhyiddin İbn Arabî (Çev. Ekrem Demirli)
"Allah insan şehrinin koruyucusudur. Bunun nedeni, insan şehrinin Allah'ı sığdırmış olan mertebe (hazret) olmasıdır." (s.204)
"Savaş mümin-insan üzerinde devam eder. Allah imanını korumak üzere onu savunurken İblis kendine döndürüp kıskançlıkla mutluluk yolundan onu uzaklaştırmak ve imanını almak üzere savaşır." (s.205)
"Allah bü ...
Fütûhât-ı Mekkiyye 18. Cilt
Muhyiddin İbn Arabî (Çev. Ekrem Demirli)
Takvaya ulaşmanın alâmeti, hesap edilmeyen yönden rızkın insana gelmesidir. (s.213)
Allah'ın kullarına karşı sevgi dolu olman gerekir! (s.218)
Hayır ve şer şeriatın bildirmesiyle öğrenilebilir. Kötülüğü yapmayı emreden bir düşünce geldiğinde, bu düşünce şeytanın ilhamıdır. Ardından kötülüğü yapmayı engelleyen bir düşünce gelirse, ...
Fütûhât-ı Mekkiyye 15. Cilt
Muhyiddin İbn Arabî (Çev. Ekrem Demirli)
Allah şöyle der: 'Cinleri ve insanları bana ibadet etsinler diye yarattım' (ez-Zariyat 51/56). Allah ayete sebeplilik bildiren edatla başlayıp iyelik zamiriyle bitirmiştir. Hz. Musa'ya vahyederken şöyle der: 'Âdemoğlu! Eşyayı senin için seni kendim için yarattım.' Peygamberinin diliyle şöyle der: 'Oruç bana aittir.' Başka bir hadiste 'Orucun bir ...
Fütûhât-ı Mekkiyye 15. Cilt
Muhyiddin İbn Arabî (Çev. Ekrem Demirli)
Bilmelisin ki Allah bildiğini yazmış, eşyayı kendiliklerinde bulundukları suretlerinde görerek bilmiştir. Başka bir ifadeyle onlarda değişen ve değişmeyen halleri böyle bilmiştir. Allah bilinenleri yoklukları halinde - başkalaşma ve değişmelerine göre - sonsuza kadar görmüştür. Bilinen şeyler ancak bulundukları duruma göre yaratılmıştır. Buradan ...
Fütûhât-ı Mekkiyye 18. Cilt
Muhyiddin İbn Arabî (Çev. Ekrem Demirli)
"Nefsin mutlu olacağı bir işle rahatlamak Allah'ın sevmeyeceği bir rahatlamaktır. Bunu bilmelisin! Allah şöyle der: 'Allah çok sevinenleri sevmez.' (el-Kasas 28/76) Buradan belirli bir sevinme tarzını kastettiğini anladık O sevinme rahatlığa dönüşür, sonra kişi, sevindiği ölçüde hüzne ve üzüntüye duçar olur. Sevinci büyük ise hüznü de büyüktür." ...
Fütûhât-ı Mekkiyye, c.16
Muhyiddin İbn Arabî, Çeviri: Ekrem Demirli
Allah'ın peygamberine hıyanetin bir yönü nebiler ve resuller arasında karşılaştırma yapmaktır. Bununla birlikte Allah'ın onların bir kısmını diğerlerinden üstün kıldığını biliriz. Bir ayette 'Bazı peygamberleri diğerlerinden üstün kıldık', başka bir ayette 'Peygamberlerin bir kısmını diğerlerinden üstün kıldık' buyurur. Allah dilediği şekilde ku ...
Fütûhât-ı Mekkiyye, c.16
Muhyiddin İbn Arabî, Çeviri: Ekrem Demirli
... Allah gibi olan bir şey yok! O'nun benzerinin benzeri olan bir şey de yok! Allah olumsuzlamış ve olumlamıştır. Hz. Peygamber şöyle der: 'Allah Âdem'i kendi suretinde yarattı.' İnsanın içinde ve bâtınında değişme bulunurken zahiri sabittir. Zahirinde kendisinde bulunmayan bir organ ona eklenemeyeceği gibi insan bâtınında da bir halde kalamaz. ...
Fütûhât-ı Mekkiyye, c.16
Muhyiddin İbn Arabî, Çeviri: Ekrem Demirli
Yaşadığı günü kınayıp dünü överken insan hep aynı insandır: Dünü yaşarken de onu kınayıp bir önceki günü övmekteydi. Bu hep böyle devam eder. Bu kınama doğal bir durumdan kaynaklandığı gibi yer değiştirme ve intikal talebi de ilahi şe'nlerden kaynaklanır. Arifler içinde bulundukları vakti kınamaksızın ilahi şe'nler nedeniyle intikal isterlerken ...
Fütûhât-ı Mekkiyye, c.1
Muhyiddin İbn Arabî
('Elif-Lam-Mim, Zâlike'l-Kitab' Hakkında Sırlar Bakımından Tamamlayıcı Açıklama)
Allah bu kitap demiş, bunlar kitabın ayetleridir (tilke) dememiştir. Kitap cem' (birlik), ayetler ise tefrika (ayrım) bildirir. Zalike, tekil-müzekker, tilke tekil-müennes zamirdir. Allah 'zalike el-kitab' ifadesiyle ilk olarak cem'in farktan önce geldiğine ...
Fütûhât-ı Mekkiyye, c.1
Muhyiddin İbn Arabî
Mümkünlerin en bilgilisi, Yaratıcısını sadece O'nun açısından bilendir: Söz konusu kimse nefsini ve kendisinden varolduğu kimseyi bilir. Bundan başka bir şeyi bilmesi geçerli değildir. Çünkü bir şeyi bilmek, onu kuşatmaya ve onu tüketmeye imkân verir. Böyle bir şey ise ilâhî katta imkânsızdır. O halde O'nu bilmek imkânsızdır. 'Ondan' bilmek de ( ...
Ta'rifât
Seyyid Şerif Cürcânî
Takdis (???????): Lügatte, temizlemek mânâsına gelen bu tâbir ıstılahta, Hakk'ı yüceliğine yakışmayan her şeyden, bilhassa yaratılmışlık noksanlarından ve mevcûdâttan, O'ndan başkasına nispetle kemâl sayılan mücerred ve gayr-ı mücerred her şeyden tenzih etmektir. Takdîs, tesbîhe nispetle keyfiyet ve kemiyet îtibâriyle daha husûs ...
Fütûhât-ı Mekkiyye, c.1
Muhyiddin İbn Arabî
Bilmelisin ki: Nefislerini yaratılış gayelerinden başka şeylerle meşgul eden sıradan insanlar değil de, kurtuluşlarını isteyen mümünilerin seçkinlerinin takip ettiği Allah'a giden yol, dört kısımdır: Dürtüler, çağrılar, ahlâk ve hakikatler. Onları söz konusu çağrılara, dürtülere, hakikaetlere ve ahlâka sevk eden şeyler ise üzerlerine farz kılınm ...
Fütûhât-ı Mekkiyye, c.1
Muhyiddin İbn Arabî
Ey araştırmacı! Peygamberlerden tevarüs edilmiş bu tür nebevî ilmin bir meselesinin filozof, kelâmcı vb. herhangi ilimdeki bir akılcı tarafından dile getirilmiş olduğunu öğrendiğinde, bu durum seni perdelemesin. Perdelenirsen o bilgiyi ifade eden muhakkik-sûfînin de filozof olduğunu iddia edersin. (sana göre) Filozof bu meseleyi dile getirmiş, i ...
Vücûd ve Vahdet-i Vücûda Dâir Şerh-i Rubâiyyât
Molla câmî (Abdurrahman Câmî)
*Beyhûde zahmet çekmemen ve Zât-ı İlâhî hakkında tefekkürden kaçınman için Cenâb-ı Hak, sana karşı cemâlinden binlerce kapı açmış ve kemâl-i zâtının yolunu göstermiştir. (s.73)
*Ey, kalbi hicrandan inleyen!. Ne vakte kadar Nûh -aleyhi's-selâm- gibi ağıt yakacak ve ağlayacaksın?!. Hakkı şuhûd edip durduğun halde bu ayrılık gamı nedendir?!. ...
Âdem Kelimesindeki İlahi Hikmet Fassı
Muhyiddin İbn Arabî(Tercüme ve Şerh: Nusreddin M. Ali)
İnsan âkil ve bâliğ oluncaya kadar bedeninin ve nefsinin aslı olan Arz'a, beşeri olgunluğa erişebilmesi için muhtaç kılınması ve ancak ondan rızıklanması dolayısı ile iştiyak ve muhabbetle bağlı kalır. Bu bağın saiki onda işleri tedbir eden melekûttur. Beşeri olgunluk bu sayede derece derece tamamlandıkça, melekûtun Arz'a iştiyakı zayıflarç Arta ...
Âdem Kelimesindeki İlahi Hikmet Fassı
Muhyiddin İbn Arabî
Hak Âdem'i Arz ve semalar arasına yerleştirdi. Güzel isimlerine mahal kıldı. Arz'ın varlıklarını ve semanınkileri büyük nüsha olarak O'nda topladı. O güzel söz Arz'da ilk Âdem'in dilinden duyuldu. Hak ilk O'nun nefesini temiz kıldı da, büyük bir hayret ile o temiz söz ilk o temiz nefesle Arz'da nidalandı. Sonra Hak o temiz nefesten nice temiz ne ...
Fütûhât-ı Mekkiyye 16. Cilt
Muhyiddin İbn Arabî (Çev. Ekrem Demirli)
Bir şahsın mümin olması onun karanlıklardan nura çıkartılmasının sebebidir. (s.58)
Bilgisizlik karanlığı insanın kendisini dost edinene bakmak yerine kendine bakması demektir. (s.59)
Allah dost edinmekle insanı 'imkân' karanlığından O'nunla gerçekleşen varlığın zorunluluğu nuruna çıkartır. (s.59)
Allah kendisi nedeniyle z ...
Fütûhât-ı Mekkiyye 9. Cilt
Muhyiddin İbn Arabî (Çev. Ekrem Demirli)
Hz. Peygamber şairLebid'in:
Dikkat ediniz ! Allah'tan başka her şey yok olucudur
sözü kendisine ulaştığında, şöyle buyurdu: 'Bu Arapların söylediği en doğru sözdür.' (s.176)
Kuşkusuz mutluluk, Allah'a ve O'nun nezdinden gelen şeylere iman etmeye bağlıdır. Çünkü Hak bunu bildirmiştir. (s.177)
Bilgiden sonra bilgisizli ...
Fütûhât-ı Mekkiyye 9. Cilt
Muhyiddin İbn Arabî (Çev. Ekrem Demirli)
"İnsanın emaneti taşıması, kendisine bir zulüm ve taşıdığı şeyin değerini bilememektir. Göklere, yere ve dağlara emanet sunulunca onu taşımaktan kaçınmışlar ve -neyi taşıdıklarının değerini bildikleri için- korkmuşlar, kendilerine haksızlık yapmamışlardır. 'Fakat insanlar kendilerine zalimdir.' (Yunus 10/44) İnsanın dışında yaratıklardan hiç bi ...
Fütûhât-ı Mekkiyye, c.15
Muhyiddin İbn Arabî, Çeviri: Ekrem Demirli
Her durumda hamd olsun Allah'a
Varlığın bütün halini içerendir hamd
Onu söyleyen söylememiş olmaz
Nimete karşı Hamdi söylerse
Onu söylemeye kalksa bile
Onu sınırlayarak söylemiş olur