İnsanın böyle zayıf yaratılmış olması, horluk, yoksunluk, yardım istemi ve Yaratanına muhtaçlık zatının ayrılmaz özelliği olsun diyedir. Yine de insan, aslından ayrılır ve kendisine ilişen güç nedeniyle şaşırıp benlik davası güder, nefsine büyük sıkıntılar karşısında umut verir. Bir bela geldiğinde ise, üzüntünün varlığı nedeniyle korkar, o sıkıntıyı gidermeye çalışır, onu bulup yok edene kadar dinlenmez. Bu sıkıntının kendisine ulaşıp onu yatağından uzaklaştıracağına inanmazdı. O iddia ve büyük sıkıntılara karşı atılganlık nerede kaldı! Bir tek sıkıntı bile, onun iddiasını geçersiz kılmıştır ki insanın aslı da budur. Böylece insan büyük sıkıntılara karşı gelmenin kendinden değil başkasından kaynaklandığını öğrenir. Bu cesaret, Allah'ın o konuda kendisine verdiği destektir. Nitekim Allah bu konuda şöyle buyurur: 'Onu destekledik.' (el-Bakara 2/87) Yani güçlendirdik. Bu nedenle Allah, namazın her rekâtında 'Ancak senden yardım isteriz' (el-fatiha 1/5) demeyi farz kıldı. Allah'tan başka güç ve kudret sahibi yoktur.
Esere İlişkin Diğer Alıntılar
Fütuhât-ı Mekkiye 2. Cilt
Muhyiddin İbn Arabî (Çev. Ekrem Demirli)
Teheccüde kalkan insanın herkesin bilmediği başka bir durumu daha vardır. Şöyle ki: Teheccüde münacatın meyve ve ilimlerini ancak gece namazı kendisi için nafile ibadet olan kimse derebilir ve elde edebilir. Farz namazları eksik olanın, eksik ibadetleri ise nafilelerin farzlarından tamamlanır. Farzlar teheccüd kılan kulun bütün nafilelerini kaps ...
Fütuhât-ı Mekkiye 2. Cilt
Muhyiddin İbn Arabi
İlimlerdeki eksilmenin sebebine gelirsek, bu konusa iki durum vardır: Bunlar, yaratılışın aslında mizaçtaki kötülük ya da bilgiye ulaştıran güçteki geçici bozulmadır. Yaratılıştaki kötülük değiştirilemez. Hızır (öldürdüğü) çocuk hakkında şöyle demişti: ‘O, kâfir yaratılmıştı.’ Bu husus, yaratılışın aslı bakımından söylenmiştir. Bilgideki eksilme ...
Fütuhât-ı Mekkiye 2. Cilt
Muhyiddin İbn Arabî (Çev. Ekrem Demirli)
Bunun üzerine bu grup (Allah ehli), ilahi haberlerin Hakkın katından getirmiş olduğu şeyleri öğrenmeye çalışmış, zikirlerle, Kur'an okumalarla, algı mahallini mümkünler hakkında düşünmekten boşaltmakla, huzur ve murakebeyle, dış temizliğiyle birlikte meşru sınırlarda durmakla kalplerini cilalamaya koyulmuşlardır. Meşru sınırlar, gözü bakılması y ...