Allah şöyle der: 'Cinleri ve insanları bana ibadet etsinler diye yarattım' (ez-Zariyat 51/56). Allah ayete sebeplilik bildiren edatla başlayıp iyelik zamiriyle bitirmiştir. Hz. Musa'ya vahyederken şöyle der: 'Âdemoğlu! Eşyayı senin için seni kendim için yarattım.' Peygamberinin diliyle şöyle der: 'Oruç bana aittir.' Başka bir hadiste 'Orucun bir benzeri yok, çünkü oruç O'na aittir.' denilir. O'nun da benzeri yok! En zelil varlık O'nun karşısında zelil olandır, çünkü zillet ve horluk, izzeti karşısında zelil olunanın değeriyle bağlantılı bir şekilde tezahür eder. Allah'tan daha çok izzet sahibi olmadığına göre O'nun karşısında zelil olandan daha zelil yoktur. Buna mukabil O'nun karşısında zelil olan kimse başkasının karşısında zelil olmaz. Gerçi herhangi bir yaratılmışta -veya yaratılmamışta- gördüğü nitelik nedeniyle zelil olabilir. Bu durumda gördüğü hakkında bilgisi olmayan insan, onun izzet sahibinin karşısında zelil düştüğünü zannederken gerçekte Allah'ın izzetinin otoritesi altında zelildir. Böyle bir durumdaki insan bu nitelikle nitelenmiş Hakkın karşısında zelildir ve zelil olması da kaçınılmazdır. Öyleyse âlemde zelil olan herkes, Allah'ın izzeti karşısında zelildir. Bir kısmı o esnada bu hali bilirken bir kısmı bilmez.
Başarısızlığa gelirsek, Allah için yapılan bir işte başarısızlık olmaz, çünkü Allah kendisi için (çalışan) kimseye başarısızlığı vermez. Başarısızlık başkayı görende ortaya çıkabilir. Bu nedenle Hz. Hatice ile (amcası) Varaka bç NEvfel Hz. Peygamber'e şöyle demişlerdi: 'Hayır! Allah'a yemin olsun ki Allah seni hiçbir zaman başarısız yapmayacaktır.' Varaka bu sözü Cebrail'in Hz. Muhammed'e indiği kendisine söylendiğinde demişti. Kulda bulunan başarısızlık onun bilgisizliği, Efendisinin kurallarını ve sınırlarını aşarak kendine karşı yaptığı hatadan ibarettir. Zillet Allah karşısında olduğunda değerli bir nitelikken başarısızlık nefiste bulunduğunda her bakımdan kötü bir niteliktir. Kötü ve değersiz ahlâkın toplamı Allah karşısında ve örfte insanı başarısız kılarken güzel ve iyi ahlâk hem yaratıklarda ve hem Hak'ta bulunur. Hz. Peygamber 'Güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim' demiştir. Çünkü ahlâkta eksik olanlar, değersiz ahlâk diye isimlendirilmiştir. Şâri onlar adına yerler belirlemiş, o yerlerde kullanıldıklarında güzel ahlâka dönüşmüşlerdir. Bu güzel ahlâkla kul belirlenmiş yerlerde nitelendiğinde, ona başarısızlık bulaşmayacağı gibi böyle biri kötü bir nitelik sahibi de değildir. O halde ilahi emre ve peygamberin belirlemiş olduğu sınıra aykırı olan nefsin gayesi ortadan kalktığında, bütün huylar değerli olur.