Yaşadığı günü kınayıp dünü överken insan hep aynı insandır: Dünü yaşarken de onu kınayıp bir önceki günü övmekteydi. Bu hep böyle devam eder. Bu kınama doğal bir durumdan kaynaklandığı gibi yer değiştirme ve intikal talebi de ilahi şe'nlerden kaynaklanır. Arifler içinde bulundukları vakti kınamaksızın ilahi şe'nler nedeniyle intikal isterlerken arif olmayanlar doğal bir şekilde içinde bulundukları vakti kınayıp ilahi şe'n nedeniyle intikal etmek isterler. İlahi şe'n farkında olmadıkları yönden kendilerini harekete geçiren sebeptir. Onun, yani intikal talebi ve içinde bulunulan halin kınanmasının başka bir sebebi daha vardır, şöyle ki: İnsan sıkıntıdan kaçıp rahatlamak ve darlıktan çıkmak talebinde yaratılmıştır. Haricindeki her şeyde, içinde bulunduğu darlıktan rahatlamak ve genişleme imkânı bulunduğunu zanneder. Çünkü insan bir halde bulunduğunda, o hal kendisini ihata edip avucuna almıştır ve bu durumun böyle olması kaçınılmazdır. Bu nedenle insan kendini kuşatılmış bir halde görür ve kuşatılmışlığın dışındaki şeylerde genişlik ve rahatlık bulunduğunu zanneder. Çünkü halinin haricindeki hali ve durumu belirli bir şey olmadığı için onu daraltmayacaktır. Bu nedenle üzerinde bulunduğu halin dışındaki hususlarda (zaman, iş, hal vs.) bir genişlik arar. İçinde bulunduğu halin dışına çıktığında ise o mevhum genişlik gider ve geride bir hal ortaya çıkar. Bu kez insan o tek hal tarafından ihata edilir. Bu tek hal insanı ihata edip sınırladığı için onda da daralma görür ve birinci haldeki gibi yeni halinden de çıkmak ister. İnsan hep böyle bir hareketi sürdürür. Allah ise sürekli bir isimden başka isme çıkar. Her kim O'nu siper edinirse ( takva sahibi olursa ), Allah onu darlıktan çıkartır; yani darlığı kendisinden uzaklaştırır ve -herhangi bir isim belirlemeksizin- Allah isminin gösterdiği manada genişlik ortaya çıkar. Bu nedenle Allah 'farkında olmadığı yönden' kendisini rızıklandırır. Çünkü Allah ismi sınırlı olamadığı gibi vereceği rızık da sınırlı değildir. Binaenaleyh Hakkın kendisini yerleştirdiği her şey, ona ait olur ve Allah'ın verdiklerini ihata eder hale gelir. Böyle bir durumda sürekli ve daimi olarak genişlik takva sahibi kula aittir. Öyleyse intikal herkesi kuşatan genel bir durum iken (içinde bulunulan durum ve halden) razı olmak veya darlığa yol açan razı olmamak halinde yaratılmışlar derecelenir. Kim Allah karşısında takva sahibi olursa, 'Allah' isminin genişliğine çıkar ve o ismin genişliğiyle birlikte genişler; bu genişliğin ardında darlık bulunmaz. Kim takva sahibi olmazsa bir genişleme hükmünden başka bir hüküm görmez. Böyle bir insan darlıktan yine darlığa çıar. (Takva sahibi olup olmadığı hususunda) Kendini sınamak isteyip bu hususta işin özünü kavramak isteyen, rızkı hakkındaki bilgisine bakmalıdır: Rızkının ne olduğunu (kendine nereden geldiğini) bilmeyen insan, darlıktan genişliğe çıkmış kişidir. Bu durum 'Allah onu hesap etmediği yönden rızıklandırır' ayetinde belirtilir. Şair bu konuda şu beyitleri söylemiştir:
Kim Allah'tan sakınırsa Allah onun adına yaratır
Ayette buyurduğu üzere, zorluktan bir çıkış!
Hesap etmediği yönden rızık verir ona
Darlığa düşerse bir kolaylık ihsan eder.