Maalesef günümüzde ya şeriatçiler var ya tarikatçılar. Şeriatçılar, İslam dininin hakikatine ermeden sadece İslam'ın hukuksal tarafını dayatan kimselerdir. Tasavvuf doktrinindeki dört kapı, kırk makam anlamında şeriatçılığı kastetmiyorum. Tarikatçılar da tarikatın hakikatine ermeden herkesi kendi tarikatından yapmaya çalışan tarikat gayretlileri. İkisi de bana göre aynı. Ehl-i şeriat ve ehl-i tarikat olmak ile şeriatçı ve tarikatçı olmak ayrı bir şey. Şeriatçı şeriat satıyor, tarikatçı tarikat satıyor. Rozet, kulüp, faaliyet haline getiriyor, herkesi de kendi tarikatına çağırıyor. Böyle bir şeyin olmayacağını bilmiyor. Allahu Teâlâ âyette diyor ki:
"Eğer ben isteseydim hepinizi tek bir millet yapardım. (Mâide, 48) İstemedim, kable kabile ayırdım ki tanışasınız, bilişesiniz. (Hucurat, 13)"
Diyalektik yasaya göre devinim böyle sağlanır. Kadın-erkek, gece-gndüz, hastalık-şifa, iman-küfür gibi zıdlıklar devamlılık için gereklidir. Allah isteseydi küfre izin vemezdi, hiç kimse kâfir olmazdı. Herkes mümin olurdu. Allah küfre bile izin veriyor. Ta ki imanın farkı ortaya çıksın...