Görünen her görüntü, Simurg'un güzelliğinin gölgesidir. Zaten o sana güzelliğini gösterecek olsa, sen onu hemen gölgesinden tanırsın. İster otuz kuş (sî-murg), ister kırk kuş olsun, senin gördüklerinin hepsi Simurg'un gölgesidir. Simurg gölgesinden ayrı değildir, eğer sen ayrıdır dersen, bu uygun olmaz! İkisi de beraber olduğu için, onları birli ...
Sufi Kitap Yayınevine ait Alıntılar
Mantıku't-Tayr
Ferîdüddîn Attâr
Ey hak yoldan bile isteye sapıp çıkan! Bilesin ki Sultan'dan bir ev isteyen, o evi sırf Sultan'a yakın olabilmek için ister! Sultanın gelip şereflendireceği evden daha mükemmel bir ev olabilir mi?
Nefis evi dünyevî arzuların dolup taştığı cennettir; gönül evi ise, doğruluk makamıdır, unutma! Yüceler yücesi Allah, uçsuz bucaksız bir okyan ...
Müslüman Saati
Annemarie Schimmel
Hz. Hüseyin'in hayatta kalan tek oğlu olan Hz. Zeynelâbidin'e atfedilen uzun bir dua vardır:
"Hamd Allah'a ki, kendisine hamdetmenin yolunu bize gösterdi ve bizi hamd ehlinden kıldı ki, ihsanına şükredenlerden olup iyilik yapanların mükafatını alalım.
Hamd Allah'a ki, bize dinini armağan etti, şeriatıyla bize minnet koydu ve ihsa ...
Esmâü'l-Hüsnâ
Tosun Bayrak
Âhir'dir O, celle-celâluhû...
O, âhirin de âhiridir diyemeyiz, çünkü O, böyle bir mukayese halinde, Kendisinin önüne geçecek bir şey ile kıyaslanmış olurdu. O'nun başlangıcı olmadığından sonu da yoktur. O, ebedîdir. Bütün mevcûdâtın iki ucu vardır: yaratılış ve doğumla bir başlangıç, ölümle kaybolduğunda ise bir son. Allah el-Evvel'dir, ...
Kozmos'taki Tek Hakikat
William C. Chittick
"(...) Eşyayı ve hâdisâtı tevhîd açısından bir anlayabilsek kâinat ve nefsin menşe ve mebdesini anlayabilir, üstelik içinde yaşadığımız dünyanın mevcut halini doğru idrak edebiliriz. Tevhîd, en derindeki ve en ötedeki soruların cevaplarını verirken insanların da kendilerini gerçek başlangıçlar ve gerçek sonlar ışığında konumlandırmalarına imkân ...
Kozmos'taki Tek Hakikat
William C. Chittick / Tercüme: Ömer Çolakoğlu
"(...) Bu geleneğin hem metodolojisi hem de gayesini anlatan ve hakikaten son derece geniş bir coğrafyada kullanılmış olan bir muhtemel isim 'hikmet'tir. Bu kelimenin bir faydası, eşyaya karşı bir empirik veya bilimsel bir yaklaşımı çağrıştırmaması. (...) Kısaca söyleyecek olursak bilimin rolü, Allah'ın mahlûkatı üstünde daha büyük nüfuz sahibi ...
Kozmos'taki Tek Hakikat
William C. Chittick
Bir kimse eşyanın hakikatine, onu kendi nefsinde bizzat Allah'ın lütf u ihsânı ile birinci elden bilmeksizin vakıf olamaz. Bilgi, bilirkişilerin veya mütehassısların sözlerine dayanıyorsa tahkîkî değil ancak taklîdî bilgidir. (...) Matematiksel bir formülün doğruluğunun oyçokluğu ile tasdikine gerek olmadığı gibi tevhîd gibi temel meseleler, içe ...
Anadolu'nun Kalbi: Harakânî
Yavuz Selim Uzgur
Harakânî Efendimizin tasavvufunda civanmertlik onun hayatının anlamı ve varoluş sebebidir. Yaratılış gayesinin Hakk'a ve halka hizmet olduğunu belirtir. Etrafındakilere hep "civanmert" veya "civanmerdan" diye hitap eder. "Allah'ın Arş'ı sırtımıza konulmuştur. Ey civanmertler yük ağırdır, cehd edin ve yiğitçe davranın!" "Civanmertlerin canı, Must ...
Sûfi ve Sanat
Mahmud Erol Kılıç
"Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" "Elest Bezmi" denir tasavvufta bu sorunun sorulduğu âna. Bütün iştiyak, insanın yeryüzündeki bütün arayışları, o güneş ülkesini, o ideal devleti (bkz. Farabi) yeniden arayıştan ibarettir. İnsanın yeryüzündeki bütün arayışları, ifade etsin etmesin, dile getirsin getirmesin, hepsi o arayışın yansımasından ibaretti ...
Şifaü’l Esrar
Seyyid Yahya Şirvanî
Allah Teâla (cc) onlar hakkında şöyle buyurur: “Gerçek mü’minler ancak onlardır ki yanlarında Allah zikredilince kalpleri ürperir, kendilerine O’nun ayetleri okununca bu onların imanlarını artırır ve yalnız Rab’lerine güvenip dayanırlar. Onlar namazı dosdoğru kılan, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayan kimselerdir ...
Şifaü'l Esrar Sufi Yolunun Sırları
Seyyid Yahya Şirvani
Süleyman'a (as) oruçtan sordular. Dedi ki: "Kim nefsini haramdan aç tutar, onu boş kelâm konuşmaktan nehyeder, dünyadan uzaklaşır, günahlardan sakınır, gafleti ve uykuyu terkeder, gündüzden uzaklaşır, geceyle dost olur ise, neticede dostun sıdk meclisinde oturduğunu görür.
İslam Düşüncesi Üzerine
Ekrem Demirli
Düşünce tarihi -hangi alanda olursa olsun- hakikate kısmen temas etmiş, fakat bütünlüğü bulamamış ekollerle doludur. İbnü'l-Arabi bunu iki kademede ele alır: Birincisi İslam dışındaki insanların hakikatle ilişkisidir. Onlar Müslüman olmasalar bile, yukarıda zikrettiğimiz ilke gereği bir hakikat fikrine sahiptir, mutlaka onlar da hakikate temas e ...
İslam Düşüncesi Üzerine
Ekrem Demirli
'Sahabe nesli'nin ne zaman başladığı belli: İslam'ın davetiyle! Peki ne zaman sona ermiştir? Bu nesil hicri birinci asrın bitimine doğru sona ermekle birlikte etkinliği fetihlerin yayılmaya başlamasıyla azalmıştır. Bizzat sahabe nesli daha sonra tasavvufun mücadelesini vereceği yeni İslam cemiyetinin ortaya çıkardığı sorunlarla karşılaşmıştı. Ze ...
Aşkın Ekolojisi
Mim Kemal Öke
"New York'ta bir grup iş arkadaşı yemek molasında caddeye atarlar kendilerini... Aralarından biri Kızılderili kökenlidir. Kendilerine bir restoran ararken, Kızılderili kulağına cır cır böceği sesinin geldiğini söyler ve aranmaya başlar. Arkadaşları ona inanmamışlardır. Beşinci Cadde'nin onca gürültüsü arasında cırcır böceğinin sesinin duyulabilm ...
İslam Düşüncesi Üzerine
Ekrem Demirli
İnsanın riyakar olması Allah'ı unutmasından kaynaklanır. Başka bir anlatımla insanın bütün günahları, gerçekte, en büyük günah olan Allah'ı unutmaktan ortaya çıkar. İnsan Allah'ı unuttukça başka varlıklara bel bağlar, onlara umut besler, varlığını onların yardımıyla ayakta tutabileceğini zanneder, gerçekte rakiplerini koruyucusu kabul eder, onla ...
İslam Düşüncesi Üzerine
Ekrem Demirli
İslam insanın hakikati 'görme' talebini imkansız saysa bile, buna en yakın hallerden söz ederek, insanın talebini en azından mazur görmüş, ona bir çare sunmuştur. Bunu pratik bir yaklaşım olarak kabul edebiliriz: mutlak hakikati görmese bile, en yakın dereceye ulaşabilmek! Vakıa insan ancak görerek tatmin olacaktır - daha doğrusu görmekle talebi ...
İslam Düşüncesi Üzerine
Ekrem Demirli
Tasavvuf hakkında Müslümanlar arasında ciddi görüş ayrılıkları vardır; bu kadar ihtilafın olduğu bir alanda konuşmak ve yazı yazmak çetin bir iştir. Bu durum çağdaş tasavvuf araştırmalarında görünür; hemen bütün tasavvuf yazıları açık veya gizli muhataplara karşı 'savunma' amacı taşıyan yazılar haline gelmiştir. Müslümanların bir kısmı -bilhassa ...
Hayatın Satır Araları
MAHMUD EROL KILIÇ
Hayır, ölüm son değil, başka bir yere doğuştur. Hz. İsa(as)'ya atfedilen, Hz. Peygamberimiz(sav) ve arifler tarafından paylaşılan şöyle bir söz bulunmakta:" İki doğum ve iki ölüm var." Birinci doğum, "su"dan doğumdur; anne rahminde bedenin oluşması...
Ve bu daha çok insanın beden olarak yeryüzüne gelişi manasına gelir. İkinci doğum ise; ...
Ayırmaya Değil Birleştirmeye Geldik
Mahmud Erol Kılıç
"Çok iyi molla, dini çok iyi biliyor," denilen insanın yanına gidin, bildiği şey Arapçadır. Bir kelimenin "esre" mi "ötre" mi okunacağı hakkında bilgi veren kimselerdir. "Kur'ân'ı çok iyi biliyor, " dediklerinizin çoğu ses sanatkârlarıdır. Sesi ve kıraati çok düzgün insanlar, çok güzel Kur'ân seslendirmektedir. Onlara hepimizin ihtiyacı var. Ama ...
Ayırmaya Değil Birleştirmeye Geldik
Mahmud Erol Kılıç
Yol arayanların;
Her Mürşide gönül verme kim yolunu sarpa uğratır
Mürşid-i kâmil olanın yolu gayet asan imiş
diyen Niyâzî Mısrî'ye kulak vermelerini tavsiye ederim. Çok dikkatli olmalarını tavsiye ederim. Özellikle genç arkadaşların. Piyasada çok miktarda Çin malı üretim var, merdiven altı üretim var. Ticaret odasına kaydı olma ...
İbnü'l Arabî Metafiziği
Ekrem Demirli
İbnü'l-Arabî'nin insanın kendini tanımasındaki iki merhaleden söz ettiğini görmekteyiz: İnsanın kendini dolaylı tanıması ve insanın kendini doğrudan tanıması. Bunu insanın kendisi hakkında eksik bir bilgi edinmesi ve tam bir bilgi edinmesi olarak da ifade edebiliriz. İnsan çevresindeki nesnelerle ilişkisinde kendini dolaylı olarak tanır ve bu ta ...
40 Mektup
M. Fatih Çıtlak
Sâdık ve sâlim İhsan Efendi oğlum! Ârif ona derler ki; kalbi vesveseden, teşvişten (karışıklıktan), yani bulanıklıktan berî (uzak) olandır. Ve böyle arifler, kendilerine karışık haldeki insanlar ve hâdiseler geldiğinde onları sükûnete erdirenlerdir. Binâenaleyh, kalbinin safasını bozmayasın; bozacak meclislerden, konuşmalardan, hatta îma ve işar ...
18 Beyit Dinle
M. Fatih Çıtlak
Sakın Allah Teâlâ'nın huzuruna çıkmaya, ona yakîn olmaya bizim için izin yoktur deme. Zira kerîm olanlarla alışveriş yapmak hiç de zor değildir. Onlar kendileri kazanmak için değil, başkalarına kazandırmak için pazar kurarlar. O halde bu niyet ve azimle dinle...
Ayırmaya Değil Birleştirmeye Geldik
Mahmud Erol Kılıç
Maalesef günümüzde ya şeriatçiler var ya tarikatçılar. Şeriatçılar, İslam dininin hakikatine ermeden sadece İslam'ın hukuksal tarafını dayatan kimselerdir. Tasavvuf doktrinindeki dört kapı, kırk makam anlamında şeriatçılığı kastetmiyorum. Tarikatçılar da tarikatın hakikatine ermeden herkesi kendi tarikatından yapmaya çalışan tarikat gayretlileri ...
Şeyh-i Ekber / İbn Arabî Düşüncesine Giriş
Mahmud Erol Kılıç
İbn Arabî vücûdun hakikatinin fikir ve nazar ile değil de ancak keşf ilimleriyle bilinebileceğini (el-Fütûhât, I/60, 110) ve bu ilimleri elde etmek için en şerefli yolun tecellî olduğunu söyledikten sonra bu tecellînin de meclâda kendisine tecellî olunan kimseye Allah'ın zâhir olmasından ibaret olduğunu belirtir (I/185). Hakikatler hakikatinin v ...
Efe Hazretleri Alvar İmamı Muhammed Lutfi Efendi
Hüseyin KUTLU
Meselâ yine Efe Hazretleri'nin bir menkîbesini anlatayım. Tarîkatte râbıta diye bir şey vardır malum. Bazı kimseler râbıtaya şirk diyorlar. Adam parasını,evini,barkını,eşyasını,dünyalık adına neyi varsa onları düşünüyor ,hayal ediyor ve bu şirk olmuyorda tarîkat ehli, bir Allah dostunu düşününce şirk oluyor. Kaldı ki râbıta sadece bir Allah dost ...
Efe Hazretleri Alvar İmamı Muhammed Lutfî Efendi
Hüseyin Kutlu
Lisânü'l-gayb olan ârif sana sırrın nihân söyler
Bu esrâr-ı ilâhiyi gönülden bî-dehân söyler
Gayb lisanını bilen ârif, sana senin sırrını sırren yani gizlice söyler. Ancak bu ilâhi sırları dilsiz, dudaksız olarak gönülden söyler.
Öyleyse koltuklara yaslanıp tasavvuftan bahsetmek, vahdet-i vücud vsden dem vurmak bu yolda en ...
Aşkın Bir Noktası
M. Fatih Çıtlak
Kıyâmet gününün en büyük alâmeti, Efendimiz'in (sas) bu âleme teşrif etmesi ve şerîatı ve dini en mükemmel şekilde ilân ve beyân etmesidir. Niçin? O teşrif ettikten sonra Allah Teâlâ'nın bütün isimleri, meçhul kalmayıp zâhir olduğu için; Cenâb-ı Hakk'a kulluğun nasıl olması gerektiği âşikâr olarak ortaya konduğu için; Allah Teâlâ'nın ...
Muhabbet Peygamberi Hz. Muhammed (SAV)
Ömer Tuğrul İnançer
Efendimizin uygulamalarını yorumlamaktan çıkan mezhepler, İslâm'ın zaman ve mekânla sınırlı, donmuş bir yapı olmadığının işâretidir. Evet, İslâm, Efendimizin yaşadığı zaman ve mekânda tamamlanmıştır, ama O'nun zamanı ve mekânıyla sınırlı bir din değildir. Dinamik, canlı bir öze sahiptir; her zaman ve mekânın şartları dikkate alınarak yeniden yor ...
Ayırmaya Değil Birleştirmeye Geldik
Mahmud Erol Kılıç
... tasavvufun insanda açığa çıkarmak istediği şey, insanın ilâhî, aslî, ölümsüz yönüdür. Ölümsüz yönünü yeryüzünde, daha dünya hayatında yaşıyor iken tadıyor olmak, o insanı hem yeryüzü hayatında daha kaliteli bir hâle getirir bireysel olarak, hem çevresini güzelleştirir. Sosyolojik anlamda baktığımız zaman, o idrake varan insan daha sabırlı, ...
Tasavvuf Düşüncesi / Makaleler-Konferanslar I
Mahmud Erol Kılıç
Bir gayr-i müslim cenazesi geçerken bile ayağa kalkardı Peygamber Efendimiz (sav). Bu durum o cenazenin artık aslına rücû ettiği anlamındadır. Yani artık o kaynağına geri dönmüştür. (s.22)
Tıpkı Allah'ın faaliyetinin mütemadiyen ve her dem yenilenmesi gibi, kâmil insan da her an yeni bir oluşum ve Varlık'a ilişkin daha gelişmiş bir bilgi ...
"Naslarda sırat-ı müstakim, şeriat, tarikat şeklinde zikredilen doğru yol, ana yol gibi kavramlar sürekli insanı maksada götürecek araçları ve bunun için gerekli ahlaklanmayı anlatan kavramlardır. Gaflet ise dalalet, hayret ve cehaletin ortak vasfıdır: durumun vahametinden habersiz kalmak!" (s.141)
"Tasavvuf tövbe ile başlar: ilk makam t ...
Gelenek Sanat ve Medeniyet
Sadettin Ökten
Yahya Kemal şiirindeki bütün remizler, onun bir medeniyet tasavvuruna gönderme yaptığı simgelerdir. Bu medeniyet tasavvuru, bizim özgün ve şu anda eski diye adlandırabileceğimiz medeniyet tasavvurumuzdur. Ancak şurası unutulmamalıdır ki toplumumuz yeni bir medeniyet açılımına özne olabilecekse, bu açılım mutlaka bu eski ve özgün medeniyet tasavv ...
Tasavvuf Düşüncesi / Makaleler-Konferanslar I
Mahmud Erol Kılıç
*Peygamber Efendimiz, öldürülmüş bir kâfirin cesedini hafifçe tekmeleyen bir kişi gördüğünde mâni olmuştur. Ve çok şiddetli bir şekilde kızmıştır. "Hayır! Böyle yapmayın. Bu ceset, yeryüzünde hayatta iken bize mâni idi ve kâfirdi. Fakat şu an kutsaldır artık." Onun cenazesi tekrar toprağa tevdî edilir, ona gereken hürmet gösterilir. Bir gayr-i ...
Gelenek Sanat ve Medeniyet
Sadettin Ökten
Batı toplumunda muharref Hristiyanlık değerini yitirdiğinden beri onun yerini bilim alacaktır. Vahyin ürünü, aklın ürününe feda edilmiştir ve insanlara mutlak bir şeyler söylemek gereklidir, bu işi de bilim yapmaktadır. Bizdeki Batı takdirkârlarının ise bu tahlil ve tartışmalara girecek halleri yoktu. Onlar sabırsızlıkla şimendifere binmek istiy ...
Gelenek Sanat ve Medeniyet
Sadettin Ökten
Yahya Kemal, başlangıçta geleneğin dışından geldiği için geleneğin dışından sorular soruyordu. Bu sorularına gelenek ne cevap veriyor hususunda aceleci davranmadı, sabır ve sebat ile geleneğin sırrını çözmeye uğraştı. Sonunda gördü ki gelenek, her bir sorusuna onun beklemediği kadar zengin ve tatmin edici cevaplar vermektedir. Bu sebeple Yahya K ...
Tasavvufun Altın Çağı Konevî ve Takipçileri
Ekrem Demirli
Konevî'ye göre Tanrı'nın âlemi yaratması belirli bir sebebe dayanır. Bu sebep, daha önce İbnü'l Arabî tarafından ayrıntılı bir şekilde açıklanmış olan Tanrı'nın bilinme arzusudur. Tanrı'nın bilinme arzusu, gerçekte ilahi isimlerin ve niteliklerin kemallerini görme talebidir. Çünkü Tanrı'da iki türlü kemâl vardır: Birincisi zatından kaynaklanan k ...
40 Mektup
M. Fatih Çıtlak
İhsan Efendi oğlum, velhâsıl Cenâb-ı Hakk, kâinatı, hakla bâtılın birbirinden ayrılması için imtihanhâne olarak tanzim eylemiştir. Tüm tezgâhlar Hak Teâlâ'ya çalışır. Tezgâh tezgâh üstüne, neticede herkes bir gün layığını bulacak bir şekilde kıyamet sabahına kavuşacaktır. Hiçbir hakîkî mürşid kendisine adam çağırmaz. Kendisine çağırmadığı gibi h ...
Esmaü'l Hüsna Şerhi
İsmail Hakkı Bursevi
Herkesin vücudunda hayatla Hakk'a irtibat vardır. Hava "Hayy" ismine, su "Muhyî" ismine, ateş "Mümît" ismine, toprak "Kâbız" ismine ve bütün eşya hallerine göre birer ikişer ve de fazladan esmaya mazhar olmuşlardır. Bu sebeptendir ki bazı Rum şeyhleri demiştir:
Yitirdim Yûsuf'u Ken'ân ilinde
Bulundu Yûsuf Ke'nan bulunmaz
Ya ...
Esmaü'l Hüsna Şerhi
İsmail Hakkı Bursevi
Bir kimsenin mizacına safra galip olduğunda bal şerbetinden nefret ettiği gibi cahil kimse de hikmetli sözden nefret eder. Kuran'da gelir: "Allah'ın ayetleri hakkında ancak kafirler mücadele ederler." (Mü'min, 40/4). Yani şeriatın kafirleri sayfalarda yazılı olan Kur'an ayetlerine karşı mücadele ettikleri gibi ki onlara âdetleri ve haikatleri in ...
İbnü'l Arabî Metafiziği
Ekrem Demirli
Zaman içinde yaratılmış olmak, insanın Zorunlu Varlık olmadığının bir deliliydi. Başka bir ifadeyle insan var olmak için mutlaka kendisini var eden birine muhtaçtır. Bu durumda zaman içinde yaratılmış olmak ile muhtaçlık veya fakirlik aynı anlama gelen veya birbirini istilzam eden iki kelimedir. Kanaatimce tasavvufun amelci tavrının en doğru gör ...
"Ölmeden önce ölmenin timsali" Hızır, sûfîlerin menkıbelerinde sıkça atıf yaptıkları biridir. İbnü'l Arabî'nin "Hızır nasıl Hızır oldu?" sorusuna verdiği cevap tasavvufun nasıl bir hizmet ve iş ahlâkı geliştirdiğini anlamamızı sağlayacak bir cevap olduğu kadar tasavvufun herhangi bir meseleyi 'pratik' bir gayeyle ele alışını da gösterir. Bu ceva ...
Asr-ı saadetin 'cahiliye' asrı dediği devri nasıl gördüğünü anlamak bütün asırlar arasında İslam'ın ne yaptığını anlamamız bakımından kayda değerdir. İslam için esas mesele Allah'a imandı. Her şeyin merkezinde Allah'a iman vardı ve bu iman hayatın maksadıydı. İlk ayet-i kerimede dile getirilen "Yaratan Rabbinin adıyla oku" düsturu tam da bunu an ...
Hz. Peygamber'in semavi yolculuğu anlamına gelen miraç, Müslümanların pek çok yönden ele aldıkları bir mesele olsa bile, sûfîler için evvelemirde insan-Allah ilişkisini izah eden bir mesele olarak tasavvur edilmiştir. Özellikle afak-enfüs kavramlarıyla izah edilen Allah'a yolculuk en iyi ifadesini miraçta bulur. Bu itibarla miraç bir kısmı afakt ...
Platon "Bilgisizlik kötülüktür" derken bilgiyle eylem arasında zorunlu irtibat kurmuş, ancak buradan 'seçkinci' bir bilgi görüşü inşa edebilmişti. Dinler ise vicdan, irade gibi insanın eyleminde belirleyici başka amillere atıf yaparak Platon'un düşüncesinde bilginin mukabili olan iman ile amel arasındaki ilişkiyi zorunlu saymayarak, günaha 'imka ...
Şöyle bir soru sorabiliriz: Aşk bir terimdir, daha doğrusu bir duygunun veya halin ismidir. Acaba bir isim olarak aşk neyin alameti ve neyin perdesidir? Böyle soruyoruz, çünkü bir isim bize bilgi verirken aynı zamanda başka bir şeyi de perdeler. Başka bir ifadeyle bize neyi öğretir, neyi saklar gözümüzden? Sûfilerin bu kavramla neyi kastettikler ...
Hiç kuşkusuz aşk da önce bir insani duygu şeklinde başlar, lakin bütün öteki düşüncelerin duygulardan tecerrüt etmesi gibi tecerrüt eder ve insanı aşan bir anlama doğru evrilir. Sadece aşk değil! İnsanın her soyut düşüncesi böyle bir yol takip eder. Çağımızda tasavvuf metinlerini la-dinî metinler haline getirebilmek için önce metinlerin 'aşk' me ...
Tasavvufun bu tavrı modernleşmeyle birlikte devam ederek, tarikatlar aracılığıyla günümüze kadar devam edegelmiştir. Bu itibarla tasavvufta ortaya çıkan zahitlik ve tevekkül anlayışının, İslam toplumunun geri kalmışlığının sebebi olduğu hakkındaki eleştiriler en azından tasavvuf teorisiyle çelişik sayılabilir. Tasavvuf geçmişte ve günümüzde bir ...
Tasavvufun Altın Çağı
Ekrem Demirli
XII. ve XIII. Asırlar Türklerin Anadolu'ya yerleşmelerinin geniş ölçüde tamamlanıp bu coğrafyanın Bağdat merkezinde teşekkül etmiş İslam bilim ve siyaset anlayışının parçası haline geldiği bir devre karşılık gelir. Aynı zamanda bu asırlar, Haçlı savaşları ve ardından gerçekleşecek Moğol istilasının İslam toplumuna getirdiği yıkımlara şahitlik et ...
Sufi ve Sanat Makaleler-Konferanslar 2
Mahmud Erol Kılıç
Bütün sanatçıların derdi, o mutlak cemal sahibi olanı tasviretmek, onu kopyalayabilmektir (imatio dei). Eğer sanatçı o ilâhî sanatı biliyorsa, o yaptığı sanat, kişinin kendini tanıyıp oradan Rabbini tanıma sanatı olur. En büyük sanat budur. Bu büyük sanata hizmet ettiği sürece, bütün sanatlar bir perde olmaktan ziyade bir vesile olur, bir araç o ...
Evvel kadimden geldim yer gök yaratılmazdan
Arş kürsü levh ü kalem hiç dahi anılmazdan
Bu beyit insanın hakikatei bakımından ilk olmasıyla âlemde zuhur eden son varlık olması arasındaki ilişkiyi anlatır. Vahdet-i vücûdu benimseyen sûfîler, bu tezada büyük önem vermiş, ilk olmak ile son zuhur etmek arasındaki ilişkileri izah etmişle ...
Sûfi ve Sanat
Mahmud Erol Kılıç
Sûfilerin bazıları emirle, bazılarıysa tâlim için yazıyorlar. Hüsamettin çıkmasaydı karşısına Mevlânâ'nın bugün Mesnevî'ye sahip olamazdık. Yazmak niyetinde değildi. Hüsamettin onu sağmasını bildi. Öyle bir derya, öyle bir bulut ki yağacak ama bir yer arıyor. Hüsamettin o aracı gördü. Çelebi Hüsamettin'in fonksiyonu burada çok önemlidir. Manevî ...
Sufi ve Sanat Makaleler-Konferanslar 2
Mahmud Erol Kılıç
Gelin bir atölye çalışması yapalım sizlerle. Çok güzel bir Peygamber sözü vardır, yazılı kaynaklarda. Diyor ki: "İnnalahe Cemilûn yuhibbu'l-cemâl" Türkçesi şu demek: "Allah Cemîl'dir, güzeldir ve cemâli, güzellikleri sever." Bu bir söz. Ama kim telaffuz ediyor; Peygamber. Yani el-Cemîl'in kendisini, yeryüzünde onun üzerinden izhar ettiği mihver ...
Tasavvuf Düşüncesi
Mahmud Erol Kılıç
İnsan, Allah'ın isimleri aracılığı ile yakınlık elde ettiği zaman, O'nun isimleriyle olan tanışıklığı, ülfeti kişiyi isimlerin içine yani manasına çekecektir. Böylece "Allah'ın ahlâkı ile ahlâklanınız."(Münâvî, et-Tearif, s.564; Kitabu't-tâc, c.1, s.13) hadisi ve "Allah'ın boyasına boyanınız..." (Bakara, 2/138) âyetinin sırrı ortaya çıkar. Bunla ...
Mevlânâ Üzerine Konuşmalar
Mahmud Erol Kılıç
Beşerî aşk, ilâhî aşka giden yolda ilk adımdır. İlâhî aşkın başlangıcı, önce sevmeyi bilmektir. Allah'ı hiç görmedik ki nasıl sevelim? Dolayısıyla bir bilinenle başlıyoruz önce; bilinen karşımızdaki cins. Sende olmayan özellikler onda, onda olmayanlar sende var. O sana karşı meyil duyuyor, sen de ona karşı meyil duyuyorsun ve böylece elinde olma ...
Mevlânâ Üzerine Konuşmalar
Mahmud Erol Kılıç
Mevlâna'nın hiçlik felsefesi bütün sûfîlerde vardır. Ben yokum, diyerek var olur sûfîler. Modern insan ise, ben varım, dediği için aslında yok. Eric Fromm, Sahip Olmak ve Olmak diye bir kitap yazmıştır. Olmaktır esas olan. Modern insana, bir şeye ne kadar sahip olursan o kadar var olursun, telkini yapılmaktadır. Aslında yanlıştır. Modern insana ...
Kozmos'taki Tek Hakikat (Önsöz)
Çevirmen: Ömer Çolakoğlu
"En baştan ifade edeyim ki bu önsöz doğrudan kitabın içeriği ile ilgili değil, tercümede yer yer geçen ve kimisi tarafından "eski" ve "anlaşılmaz" bulunan kelimeleri hangi maksatla kullandığıma dair. Şimdiye kadar yaptığım çevirilerde artık son 20-30 senede kullanımdan çıkmış, çıkartılmış, unutulmuş, unutturulmuş kelimeleri mübalağaya kaçmad ...
Mevlânâ Üzerine Konuşmalar
Mahmud Erol Kılıç
Günümüzde suret ve mana irtibatı kopmuş durumda. Ya suret lehine, mana aleyhine ya da bunun tersine bir durum var. Herkes Mevlânâ'dan bakabildiği kadarını görür ve alır. Bazıları Mevlânâ'yı eksik bakış açısıyla ele alıyor, dolayısıyla yanlış değerlendiriyorlar. Bu bakış açısıyla hareket edenler, "Hz. Mevlânâ o kadar evrenseldir ki, sanki ayaklar ...
Esmaü'l-Hüsna
Tosun Bekir Bayraktaroğlu
Abdülmuhyî o kuldur ki kalbini diriltmiştir. Bu dnyanın hayvanî özellikleriyle dolu olan bir kalp ölüdür. Bu dünyadan arınmış olarak Hakk'tan gayrıya mihman olmayan kalp ise canlıdır ve Allah'ın hakiki evi de odur. Böylesi bir kula Allah Teâlâ, tıpkı Cenâb-ı Isâ (as)'ya ihsan ettiği gibi ölüleri diriltme izni verebilir.
Benliğinin kölesi ...
Huzur Defteri
M. Fatih Çıtlak
Bir gün Fahreddin Efendi Hazretleri, Celâl Hocaefendi'nin talebe yetiştirmekte ve mektep oluşturmaktaki kabiliyetini bildiği için ona şöyle der; "İtalyan mektebi var, Fransız mektebi var. Niye siz de Arapça tedrisat adı altında böyle bir din-diyanet öğreten okul açmıyorsunuz? Adamlar böyle mektepler kurarak hristiyanlığı öğretiyor. Sizler de lis ...
Kozmos'taki Tek Hakikat
William C. Chittick (Çev. Ömer Çolakoğlu)
Modernite tarafından yayılan zihinsel alışkanlıkların İslamî eğitimle çok ender örtüştüğünü göstermenin belki de en iyi yolu modernitenin tipik özellikleri hakkında düşünmektir -ki bununla bugün içinde yaşadığımız "küresel kültür"ün düşünce yöntemini ve normlarını kastediyorum. Bugün moderniteyi her ne tanımlıyor ve niteliyorsa, o şeyin İslamî d ...
Hayatın Satır Araları Modern Zamanda Kendini Bulmak
Mahmud Erol Kılıç
Bütün zahir oluşlar, "iç"ten "dış"a doğrudur. İçte olan dışı etkiler, dışta olan da içi... Dolayısıyla ne içi ne dışı ihmal edebiliriz. İç ve dışa kıymetleri nispetinde değer vermek önemli. İçe daha çok vurgu yapmamız, modernizmle yaşanan ihmalin sonuçlarını gidermek içindir. Bugün "iç"in inşası gibi bir önceliğimiz var. Günlük hayat pratikleri ...
Hikem-i Atâiyye Şerhi
Kastamonulu Seyyid Hafız Ahmed Mahir
Sabah ettikçe kendi fi'line eyler nazar gafil
Hüdâ'nın fi'lini eyler terakkub ârif-i âkil
Gafil kişi sabahleyin hangi işi yapacağını düşünür, akıllı kişi ise "Cenab-ı Hak bana bugün ne yaptıracak?" der.
Tevhidden haberi olmayan ve her şeyin Allah'ın kazası ve takdiri ile olduğunu bilmeyen kimse, bugün ne işleyeceğim diyerek ...