Gelin bir atölye çalışması yapalım sizlerle. Çok güzel bir Peygamber sözü vardır, yazılı kaynaklarda. Diyor ki: "İnnalahe Cemilûn yuhibbu'l-cemâl" Türkçesi şu demek: "Allah Cemîl'dir, güzeldir ve cemâli, güzellikleri sever." Bu bir söz. Ama kim telaffuz ediyor; Peygamber. Yani el-Cemîl'in kendisini, yeryüzünde onun üzerinden izhar ettiği mihver kişi. Hikmetin ve cemâlin mazharı (locus). Bu sözü, bir Osmanlı ârifi önce yazılı metinde görüyor, okuyor, sonra bu söz onda bir karşılık buluyor ve tıpkı döllenmeye hazır bir rahim gibi kalbine intikal ediyor. İngilizce tâbirle, salt "reading" ile başlayan süreç, "understanding" ve oradan da "unvealing" süreçlerine doğru ilerliyor. Ancak ondan sonra çocuk doğuyor. Bu sefer başlıyor şerh etmeye, neyin ne olduğunu. Estetize bir Tanrı anlayışından bahsediyor mesela. Allah güzeldir ve güzellikleri sever. Dolayısıyla bu söz, bir ârifin kendini gerçekleştirmede, üzerinde yorum yapmada, felsefe çıkarmasında ilk etken (sperm) iken, onun bu tâliminden etkilenen ve onunla hallenen dinleyenleri arasında kabiliyetli olan kimselerde bazı sanat eserlerinin doğmasına sebebiyet veriyor. Görüyor musunuz mteakip tesir teselsülünü.
Bu söz, yapısından, ihtiva ettiği mananın derinliğinden dolayı bir hattata ilham kaynağı oluyor, "Ben bu güzel sözü yazmalıyım." diyor, "Şu sözü bir ser-levha yapayım, mücessem kılayım." Abdestini alıyor, eline kalemini, divitini alıyor ve bu sözü bir güzel yazıyor. Sonra bir müzehhib veya müzehhibe o yazıyı görüyor ve diyor ki: "Yazının manası çok güzel, Allah var hattat da çok güzel yazmış, ben de buna çok güzel bir tezhip yapmasam olmaz." Üzerinde 3-5 ay çalışarak nefis bir tezyinat yapıyor. Sonra bir sanatkâr marangoz, buna güzel bir çerçeve yapıyor. Bu levhayı bir güzel insan, güzelden anlayan kimse alıyor evinin, tekkesinin, askeriyesinin, sarayının duvarına asıyor. Burada anlattığım bir hikâye değil. (Kazasker Mustafa İzzet Efendi'nin bu nefis levhasını TİEM'de muhakkak ziyaret ediniz)
Bakınız bir söz, bir dinî metin nasıl zincirleme doğumlara sebebiyet veriyor. "Yine hûbdan hûba düşmek" çevrimi, işte böyle bir zincirleme reaksiyonla ortaya çıkıyor. Fikirler birbirini tetiklerler.