Batı toplumunda muharref Hristiyanlık değerini yitirdiğinden beri onun yerini bilim alacaktır. Vahyin ürünü, aklın ürününe feda edilmiştir ve insanlara mutlak bir şeyler söylemek gereklidir, bu işi de bilim yapmaktadır. Bizdeki Batı takdirkârlarının ise bu tahlil ve tartışmalara girecek halleri yoktu. Onlar sabırsızlıkla şimendifere binmek istiyorlardı, bindiler de... Yalnız çok büyük bir bedel ödeyerek. Bedel kimlikleri idi.
Din, bilime muhalif midir? Vahye müstenid söylemde "hayır", akıl söyleminde "evet" denilebilir. Vahye göre, bu kâinatın bir yaratıcısı vardır, doğa yasaları denilen kuralları o Yaratıcı vaz' etmiştir ve her an yerinde tutmaktadır. Bu gerçeği yazni fizik âlemin gerçeğini, bizi yani âdemoğlunu ve kendi Zâtını bize vahiy yolu ile bildirmiştir. Dolayısı ile fizik âlemin gerçeği ile Kitab'ın yani dinin beyanı arasında bir ihtilaf söz konusu olamaz. Böyle bir yaratıcı tanımayan ateist söylemde ise vahye müstenid haber dahi tümü ile yok ve anlamsız sayılacağı için, salt aklın rehberliği ile kurulan bir bilimsel yapının karşısında ihtilafa düşebileceği bir sistem yoktur. Ancak tümü ile vazgeçilemeyen ve muharref bir din söz konusu olduğunda böyle ihtilaflar zuhûr ederve etmiştir. Neticede bilimsel bilgininve bulguların üstünlüğü bu... dini de itaati altına almıştır. Bu Batı'nın kaderidir zira dini beşer katkısı ile evrensel olmaktan çıkmıştır. Bu kadere Batı, İslâm geleneğini de ortak etmek isteyerek razı olmuştur.