Hayır, ölüm son değil, başka bir yere doğuştur. Hz. İsa(as)'ya atfedilen, Hz. Peygamberimiz(sav) ve arifler tarafından paylaşılan şöyle bir söz bulunmakta:" İki doğum ve iki ölüm var." Birinci doğum, "su"dan doğumdur; anne rahminde bedenin oluşması...
Ve bu daha çok insanın beden olarak yeryüzüne gelişi manasına gelir. İkinci doğum ise; insanın ruhen doğması, olması, kemale ermesi demektir. Bu nasıl gerçekleşir ? Bilgelerin, ariflerin işaret ettiği terbiyeden geçerek... Gerçek doğumun ikincisi olduğu söylenir; öyledir, çünkü "Birinci doğumdan maksat ikinci doğumun olmamasıdır" denir.İnsan-ı kâmil, ikinci doğumla mümkündür. Bunun için, Hz. Peygamber'in sözüne vuran hakikati yaşamak lazım: "Ölmeden evvel ölünüz!"
Ölmeden evvel ölmek... Bedenen gerçekleşenden evvel ölebilmek, muhteşem bir ufuk... Bu nasıl olur? Azrail (as), Hz. Mevlâna'nın ruhunu almaya geldiğinde, Mevlâna, "Ölmüşün nesini alacaksın ki?" demiştir. Yaşarken ölü olmak denir buna. Samiha Ayverdi'nin romanının ismi şöyle: Yaşayan Ölü... Kendinden/bedeninden geçmek, ruha sıçramak; hakikatte, Allah'ta fâni olmak yani...
Evet, iki kere doğmak lazım; ilk önce bedenen doğmak, sonra bedenden geçip mana âlemine doğmak... Peygamber Efendimiz, "Ölmeden evvel ölünüz!"derken bu ufku gösteriyor. Çünkü yalnız O var; her şey O'ndan geliyor, O'na gidiyor. Varlığın, doğumun hakikatini bilen ölümden korkmaz. Ne demişti Yunus?
Yunus öldü diye sela verirler
Ölen hayvan imiş, âşıklar ölmez.