Herkesin vücudunda hayatla Hakk'a irtibat vardır. Hava "Hayy" ismine, su "Muhyî" ismine, ateş "Mümît" ismine, toprak "Kâbız" ismine ve bütün eşya hallerine göre birer ikişer ve de fazladan esmaya mazhar olmuşlardır. Bu sebeptendir ki bazı Rum şeyhleri demiştir:
Yitirdim Yûsuf'u Ken'ân ilinde
Bulundu Yûsuf Ke'nan bulunmaz
Yani perdeli iken eşyaya insanların baktığı gibi bakardım. Bana kesret Kenan'ından başka birşey görünmezdi. Bu, bütün mahlukattır, Hakk bunun neresindedir derdim. Sonra Hakk'ın nazarıyla bakmak müyesser olduğunda gözüme vahdet Yusuf'undan başka şey görünmedi. Çünkü eşyayı isimlerin mazharları ve isimleri de müsemmanın mazharı gördüm. Bu manadan ötürü nazarımdan ağyar gidip yardan başkası kalmadı. Yani ağyar dediğim meğer yarin sureti imiş. Ben ise müşahede ederdim. Bende rü'yetin hakikati yok idi. Niteki padişahı elbiseyi değiştirmiş bir halde görenler bilmezler. Binaenaleyh müşahede vardır, velakin başkası olmak itibariyledir. Ne zaman ki padişah olduğu zâhir olup sultan nazarı ile nazar ederler, buna rü'yet derler ki görmenin hakikatidir. Bundan hâsıl oldu ki padişah her halde idaresinde olanları bulur. Ancak halk padişahı tanınmayacak surette gördüğünde bilmez. Bu sebepten denildi ki; "Fakat siz görmezsiniz" (Vakıa, 56/85). Yani Hakk insanlara kendi nefislerinden daha yakın iken insanlar Hakk'ı görmezler, balıkların denizde suyu görmedikleri gibi. Hatta hikâye edilmiştir ki balıklar bir araya gelip; "Gelin varalım, falan yerde bir balık varmış ki suyu görmüştür derler, suyu ondan soralım." diyerek o balığın huzuruna geldiklerinde o da "Bu arada, sudan başka bir şeyin var olduğunu bana gösterin, ben de size suyu göstereyim." demiş.
Bu ifade olunan kelamdan, Hakk'ı eşya ile kayıtlamak lazım gelmez. Çünkü hakikatte Hakk taayyü ve taayyünsüzlükten münezzehtir. Belki mertebeler hasebiyle nurunun zûhuruna işarettir. Bu makamın etraflıca açıklaması vardır, hakikî zevke muhtaçtır. Hak Teâlâ tattırsın. Çünkü hakikî zevk olmadıkça ya dinden çıkma veya inkâr hasıl olur ki ikisi de yerilmiştir. Sultanlara, beylere, diğer avama ve havassa gerektir ki vahdet sırrından haberdar olsunlar ve vahdet-i vücudun zevkini kalplerinde bulsunlar ve çoğalan vehimleri izale etsinler. Mümkin vücuttan bahsederlerse de vacip vücuda vesile olmak üzere bahsetsinler. Çünkü kendi kendisinin maksadı olana vücut vaciptir. Mümkin vcut onun varlık vermesindendir; hayvanî ruh, insanî ruhun eserinden olduğu gibi. Gerçi makamına göre her biri Hakk'tır, zira, nihayette vücut altına dahildir.