Hayatımızı iç içe siteler üzerinden inşa edenler komşularımızdan, sevdiklerimizden ve henüz tanışmadıklarımızdan şüphe etmemizi istiyorlar. Yüksek duvarlarla sınırlıyorlar bakışımızı. Herkesin bahçesi kendi evinin önünde, kendine ait olsun istiyorlar.
Başkalarından hep kuşkulanarak, onların yüzlerine hiç bakmadan niyetlerini okuyarak, kimseye güvenmeden kendi korunaklı pencerelerimizin gerisine hapsolarak yaşamamızı istiyorlar. Bu sözümona 'kalıcı' hayatı bize böyle pazarlıyorlar. Kendi hayatını yüksek duvarlarla, betonarme binalarla kalıcı kıldığını sananlar, ölümü de sınır dışında baraktıklarını sanıyor. Ev, yaşarken bize ölümü hatırlatan en somut delil. Çünkü ev, son nefesini vermek istediğin yerdir aynı zamanda.