Biz Batı'nın iki şeyini yanlış anladık, iki yüzünü tersinden gördük: İlmini ve ahlâkını. Batılılaşmak isterken onun ilmini alıp ahlâkını almamak kararını verdik. İlimle ahlâkın aynı kökten çıktıklarını bilemedik. İlmi de güya almak isterken, bir müze malı veya bir şöhret kürkü gibi mahfazalar ve bohçalar içerisinde güzidelerle münevver geçinenelerin temaşasına mahsus, cemiyetin hayatıyla alâkasız bir antika eşyası halinde aldık. Gümrükten çıkarıp kütüphanelere yerleştirdik. Birçok şeyleri ezberden bilenlere diploma dağıttık, kürsüler sunduk. Emirlerine uşaklar tahsis ettik. Kendilerine keramet sahibi, evliyalar gözüyle baktık. Emirlerini ferman saydık. Üstadlara ilişmedik. Üniversite binalarını sultan sarayları kadar muhteşem yaptık. Bugüne kadar hâlâ anlayamadık ki ilim bir müzeyi andıran üniversite sarayının dört duvarı arasına hapsedilecek bir eser değildir. O cemiyetin hayatına, damarlarımızdaki kan gibi yayılarak dağılacak ve benliğimizi idare edecek cevherdir. Kitaplara hapsedilen ve ciltlerle nazariyeler halinde Batı'dan aktarma bilgiler ilim değildir. Üniversiteyi ne kadar muhteşem bina etseniz, damarlarımızda ilmin hayatı cereyan etmedikçe, onu dışarıdan almak kabil olmayacaktır.
Kültür ve Medeniyet
Nurettin Topçu
Yayınevi:Dergâh Yayınları
Baskı Yılı:2018
Alıntı Sayfası: 37
ISBN: 978-975-995-551-9
Alıntı Yapan: paradoksal
Okunma Sayısı: 777