Derken kuyruk sokumumda bir sızı, içim ürperiyor, ne oldu
Olan şu: Şu civcivler var ya, şu civcivler Aralarında bir garip, zayıf, belki de topal biraz öyle biri var İşte onu gözlerine kestirmiş öbür besililer ve tırnakları sağlam olanlar inanılacak gibi değil ama böyle Bu civcivler nasıl bir ananın evladı olmalılar, metal bir ananın Acaba ondan mıdır, gelip gidip bir punduna getirip o zavallı çelimsiz kardeşlerini gagalıyorlar
Acaba bu civcivler kardeş mi, niçin böyle saldırıyorlar
Aç da değiller efendim, açık da değiller, az önce söylemiştim yem vermiştim hepsine, hayvanlık bu mu Her küçümen kanlı gaga, her saldırışta o tüyleri dökülmüş fukaranın gövdesinden bir küçümen et parçası koparıyor
Yaşlı usta damı aktarmış iniyor, çırak yorgun, gölgeye çökmüş, göle, söğüde ve ördeklere doğru bakıyor Masaya bıraktığım kitabın renkli sayfaları, bu güzel gün, mavi gök
Garip civcivin takati tükeniyor, sonunda düşecek, tökezleyip düşecek
Bre civcivler, sizin nerenizi seveyim ben
Bir ananın kanatları altında uyuyup uyanmadınız belki ondandır bütün bunlar, sizi yoldan çıkaran bir şey var ondandır bütün bunlar
Belki o metal rahmin metal parıltısındandır İnsanlar ne yapıyorlar dünyanın dört bir köşesinde insanlar Ben ne yapıyorum kalbimde sızılar, kimin değirmenine su taşıyorum
Yaz öğleden sonrası zamnın içinde yüzüp duruyor Bu sıcak, bu ağırlık, bu ter, bu metal