Türkiye, Avrupa’nın yanında, Tanzimat ile çeşitli inkılâplara girişirken ibtidaî hayat ve hurafeleri içinde uykusuna devam eden Japonya daha kolay fakat köklü bir inkılâba başlıyordu. Filhakika dünya ile temasları bulunmayan Japonlar bu sırada (1868) Avrupalıların zoru ile limanlarını Garbin ticaretine açıyor; daldığı uykudan ilk defa uyanıyor, Yabancılarla ve Harp medeniyeti ile münasebetler kuruyordu. Feodal bir cemiyet olan Japonya’da asilzadeler, servet ve sermayelerinin sahibi olarak, kolaylıkla Avrupa sanayiini nakle girişmiş ve devlet de bu hareketi himaye etmiştir. XIX. Asrın ikinci yarısında Japonlar sür’atle modern tekniğe alıştı ve kapitalist medeniyetin ilmini de bu sayede memleketlerine götürdüler. Japonya’nın fakir bir memleket olması müstemlekeci devletleri dünyanın daha zengin ülkelerine çekiyor ve bu ülke, bu sebeple bir istilaya uğramadan yeni terakki hamlelerinde bir güçlükle karşılaşmıyor; az bir müddet zarfında, Japon mu’cizesini yaratıyordu. Böylece Avrupa medeniyeti Türkiye’de ve Japonya’da birbirine zıd neticeler doğurmuştur. Gerçekten Türkler sathî taklidlere göre kendi kültürlerini, yüksek mefkûrelerini ve hayat nizamlarını sarsmağa çalışırken, Japonlar sadece iktisadî ve ilmî iktibaslara yönelmiş; kendi hayat ve an’anelerine asla dokunmamışlardı. Bu sayede onlar milli gururlarını ve nefse itimadlarını yükseltirken, dünya nizam davasına ve cihan hakimiyeti mefkûresine inanan Türk milleti, tersine bir gidişle, aşağılık duygularına ve manevî buhranlara düşürülüyordu.
Türk Cihân Hâkimiyeti Mefkûresi Tarihi
Prof. Dr. Osman Turan
Yayınevi:Ötüken Neşriyat
Baskı Yılı:2005
Alıntı Sayfası: 495
ISBN: 975-437-460-0
Alıntı Yapan: Hızır Reis
Okunma Sayısı: 1826